Fetih By: seymanur K Date: 22 Temmuz 2011, 13:43:20
Fetih
Resulüllah'a itiraz sesini en çok yükselten, anlaþmayý kabul ettiði için sitemini bildirmekten çekinmeyen ve istediði sonucu alamayýnca Resulüllah'ý Ebû Bekir'e þikayetten bile geri durmayan Ömer, bir türlü kendisini kontrol edemiyordu. Ebû Ubeyde b. Cerrah'la da görüþtü. Ona da benzer þekilde dertlenip, niçin böylesi bir anlaþmayý kabullendiklerini sordu. Ebû Ubeyde b. Cerrah soðukkanlý kalabilen birkaç Müslümandan birisiydi. Ömer'in Resulüllah'ý dahi sorguya çeker bir tavra sahip olmasýný yanlýþ bularak 'Ey Ömer! Kendine gel. Þeytaný kov, Allah'a sýðýn. Yanlýþ yapýyorsun dedi. Bu davet Ömer'i sarstý, biraz olsun kendisine geldi. Zaten olayýn sýcaklýðý da geçmiþti. Yanlýþ yapmýþ olabileceðini düþünmeye baþladý. Müslümanlar hazýrlanmýþlar, Medine'ye doðru hareket etmek üzereydiler. Ömer, yaptýklarýný düþündükçe yanlýþýný fark etmeye, yanlýþýný fark ettikçe sýkýlmaya, sýkýntýsý artarak periþan olduðunu hissetmeye baþladý. Kendisi o anlarýný þöyle anlatýyor: 'Ben o günkü kadar hiç periþan olmadým. O günkü kadar yanlýþ yapmadým. Daha önce hiç davranmadýðým þekilde Resulüllah'a kötü davrandým. Yaptýðým þeyleri düþündüm. Düþündükçe sýkýntým arttý. Resulüllah'a karþý davranýþýmýn yanlýþlýðýndan dolayý korkmaya, ilâhî azabýn üzerime ineceðine inanýp, azabý beklemeye baþladým'. Ömer, yaptýklarýnýn yanlýþ olduðunu anlamýþtý. Resulüllah'm gönlünü almak, özür dilemek istedi. Resulüllah'a yaklaþtý. Onunla konuþmak; onun dost, sýcak sözlerini duyup içinde yanan ateþi biraz olsun dindirmek niyetindeydi. Konuþmaya zemin olsun diye bir þey sordu. Resulüllah hiçbir þey demedi, ikinci kez sordu, Resulüllah yine sessizdi. Üçüncü kez sordu, Resulüllah'tan yine cevap gelmedi. Ömer, o aný ve sonrasýný þöyle anlatýyor: 'Kendi kendime 'Ey Ömer! Anan seni kaybetsin de yok olasýn olmaz mý! Bak Resulüllah'a üç kere sordun ve hiçbirinde de seninle konuþmadý. Sen aleyhine ayet inecek bir iþ yaptýn, azabý hak ettin' deyip, aleyhime inecek ayeti duymamak için devemi sürüp, Resulüllah'm yanýndan uzaklaþtým. Ýnsanlarýn en önüne geçtim. Yakýn, uzak, her þey beni tuttu, sýktý ve bunalttý. Ýnsanlarýn önünde tasalý, üzüntülü bir hâlde gitmeye baþladým. Periþandým. Ne yapacaðýmý bilemiyordum. Duygularýma esir olmuþ, yanlýþ davranmýþ, yanlýþ sözler söylemiþtim. Bu sýrada 'Ey Ömer, Neredesin' diye seslenildiðini duydum. Resulüllah'm beni çaðýrdýðýný söylediler. Kendi kendime 'Eyvah hakkýmda ayet indi, mahvoldum' dedim. Çok korkmuþtum. Ne kadar korktuðumu sadece Allah bilir. Resulüllah'm yanýna gittim.
Selâm verip yaklaþtým. Selâmýma karþýlýk verdi. Baktým sevinçliydi. Yüzü gülüyordu. 'Ey Hattab'ýn oðlu! Bana bir sûre vahyolundu' dedi. 'Eyvah' dedim. Korktuðum baþýma gelmiþ ve beni azapla müjdeleyen ayet vahyolmuþtu. Ben bunlarý düþünürken Resulüllah yeni vahyolunan süreyi okumaya baþladý; 'Doðrusu biz sana apaçýk bir fetih ihsan ettik.[287]
Ömer'i korkutan ve üzüntüden periþan eden durum, diðer Müslümanlarýn da içinde bulunduklarý hâlin bir örneðiydi. Onlar da davranýþlarý nedeniyle birbirlerini suçlamakta, yaptýklarý hata nedeniyle birbirleriyle dertleþmekteydiler. Nasýl olmuþta böyle davranmýþlar; Resulüllah'a itiraz etmiþ, O'nu üzmüþlerdi? Haklarýnda bir ayet inmesinden ve yanlýþlarýnýn yüzlerine vurulup, azabý hak ettiklerinin bildirilmesinden korkuyorlardý. Bir ara Resulüllah'a vahiy geldiði haberi duyuldu. Herkes hem merak ve hem de korku içerisinde, kötü akýbetlerini ilan edecek ayetleri duymaya hazýr þekilde Resulüllah'm çevresini sararak beklemeye baþladýlar. Resulüllah ayetleri okumaya baþladý. Þaþýrdýlar. Birisi þaþkýnlýk içerisinde sordu: 'Ey Allah'ýn Resulü.' Bu anlaþma bir fetih midir?' Resulüllah; 'Evet, o birfetihdir. Varlýðým kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki bu anlaþma birfetihdir' dedi. Müslümanlar sevindiler. Bunun nasýl bir fetih olduðunu bilmiyorlardý, anlayamamýþlardý. Ama Allah öyle demiþse, öyleydi. Buna imanlarý tamdý. Sevinç içerisinde Resulüllah'ý kutlamaya baþladýlar; 'Ey Allah'ýn Resulü/ Bu fetih sana mübarek ve kutlu olsun diyorlardý. Fakat içlerinde hâlâ bir korku, hâlâ bir ürperti vardý; ya kendileri? Kendilerinin yanlýþ tutum ve davranýþlarý ne olacaktý? Allah kendileri hakkýnda neye hükmetmiþti? Yine içlerinden birisi korkarak sordu; 'Ey Allah'ýn Resulü! Bize ne olacak?' Resulüllah vahyolunan sürenin diðer ayetlerini okudu; '(Allah) sana þanlý bir zaferle yardým eder. îmanlarýný bir kat daha artýrsýnlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin ordularý Allah'ýndýr. Allah bilendir, her þeyi hikmetle yapandýr. (Bu lütuflar) mümin erkeklerle, mümin kadýnlarý, içinde ebedî kalacaklarý, içinden ýrmaklar akan cennetlere koymasý, onlarýn günahlarýný örtmesi içindir. îþte bu, Allah katýnda büyük bir kurtuluþtur.[288] Anladýlar ki, baðýþlanmýþlardý. Þükrettiler. Sevinçle birbirlerine sarýldýlar,[287] Fetih, 48:1
[288] fetih, 48:3..