Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun? By: ehlidunya Date: 20 Temmuz 2011, 13:14:34
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun?
Siz fenâya deðil, bekaya
gidiyorsunuz. Ademe deðil, vücud-u daimîye sevk
olunuyorsunuz. Zulümata
deðil, âlem-i nura giriyorsunuz.
Yedinci Kelime
Ve yumît” Yani, mevti veren Odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzâd eder. Yani, hayat-ý fâniyeden, seni hayat-ý bâkiyeye alýr.
Ýþte þu kelime, þöylece fâni cin ve inse baðýrýr, der ki:
Sizlere müjde! Mevt idam deðil, hiçlik deðil, fenâ deðil, inkýraz deðil, sönmek deðil, firak-ý ebedî deðil, adem deðil, tesadüf deðil, fâilsiz bir in’idam deðil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafýndan bir terhistir, bir tebdil-i mekândýr. Saadet-i ebediye tarafýna, vatan-ý aslîlerine bir sevkiyattýr. Yüzde doksan dokuz ahbabýn mecmaý olan âlem-i berzaha bir visal kapýsýdýr.
(...)
On Birinci Kelime
“Ve ileyhi’l-masîr” Yani, ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ý imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapýp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten sonra, yine onlarý gönderen Hâlýk-ý Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yý Kerîmlerine kavuþacaklar. Yani, bu dâr-ý fâniden gidip dâr-ý bâkide huzur-u Kibriyaya müþerref olacaklar. Yani, esbab daðdaðasýndan ve vesâitin karanlýk perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, makarr-ý saltanat-ý ebedîsinde perdesiz kavuþacaklar. Doðrudan doðruya, herkes, kendi Hâlýký ve Mâbudu ve Rabbi ve Seyyidi ve Mâliki kim olduðunu bilecek ve bulacaklar.
Ýþte, þu kelime, bütün müjdelerin fevkinde þöyle müjde eder ve der ki:
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuz Ýkinci Sözün âhirinde denildiði gibi, dünyanýn bin sene mesudâne hayatý, bir saat hayatýna mukabil gelmeyen Cennet hayatýnýn; ve o Cennet hayatýnýn dahi bin senesi, bir saat rüyet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun. Müptelâ ve meftun ve müþtak olduðunuz mecazî mahbuplarda ve bütün mevcudat-ý dünyeviyedeki hüsün ve cemal, O'nun cilve-i cemâlinin ve hüsn-ü esmâsýnýn bir nevi gölgesi; ve bütün Cennet, bütün letâfetiyle, bir cilve-i rahmeti; ve bütün iþtiyaklar ve muhabbetler ve incizaplar ve câzibeler, bir lem’a-i muhabbeti olan bir Mâbud-u Lemyezelin, bir Mahbub-u Lâyezâlin daire-i huzuruna gidiyorsunuz. Ve ziyafetgâh-ý ebedîsi olan Cennete çaðýrýlýyorsunuz. Öyleyse, kabir kapýsýna aðlayarak deðil, gülerek giriniz.
Hem þu kelime þöyle müjde veriyor, diyor ki:
Ey insan! Fenâya, ademe, hiçliðe, zulümata, nisyana, çürümeye, daðýlmaya ve kesrette boðulmaya gittiðinizi tevehhüm edip düþünmeyiniz. Siz fenâya deðil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe deðil, vücud-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata deðil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Mâlik-i Hakikînin tarafýna gidiyorsunuz. Ve Sultan-ý Ezelînin payitahtýna dönüyorsunuz. Kesrette boðulmaya deðil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka deðil, visale müteveccihsiniz.
Mektubat, 1. Makam, s. 222
Ynt: Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun? By: sümeyra Date: 20 Temmuz 2011, 22:32:32
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuz Ýkinci Sözün âhirinde denildiði gibi, dünyanýn bin sene mesudâne hayatý, bir saat hayatýna mukabil gelmeyen Cennet hayatýnýn; ve o Cennet hayatýnýn dahi bin senesi, bir saat rüyet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun. Müptelâ ve meftun ve müþtak olduðunuz mecazî mahbuplarda ve bütün mevcudat-ý dünyeviyedeki hüsün ve cemal, O'nun cilve-i cemâlinin ve hüsn-ü esmâsýnýn bir nevi gölgesi; ve bütün Cennet, bütün letâfetiyle, bir cilve-i rahmeti; ve bütün iþtiyaklar ve muhabbetler ve incizaplar ve câzibeler, bir lem’a-i muhabbeti olan bir Mâbud-u Lemyezelin, bir Mahbub-u Lâyezâlin daire-i huzuruna gidiyorsunuz. Ve ziyafetgâh-ý ebedîsi olan Cennete çaðýrýlýyorsunuz. Öyleyse, kabir kapýsýna aðlayarak deðil, gülerek giriniz.
Maþaallah..Barekallah..Ne muazzam ifadeler..Hayran olmamak mümkün deðil..Rabbim ebeden razý olsun..
radyobeyan