Mesnevide Geçen Hikayeler
Pages: 1
Cahilin Sevgisi By: saniyenur Date: 20 Temmuz 2011, 12:30:18
CAHÝLÝN SEVGÝSÝ

 
Doðanýn padiþahtan kaçýp un eleyen kocakarýnýn evine gitmesi, bilgisizliðindendir. O kadýncaðýz, çocuklarýna tutmaç piþirmeye savaþýrken o cinsi güzel, Kendisi hoþ doðaný görünce,tutup ayacýðýný baðladý, kanadýný kesip güdük bir hale getirdi, týrnaðýný kesti, yesin diye de önüne saman koydu.”Ehil olmayanlar sana iyi bakamamýþlar, kanadýn haddini aþmýþ, týrnaðýn da uzamýþ. Na ehil kiþiler seni hasta ederler. Ananýn yanýna gel ki sana iyi baksýn!” dedi. Arkadaþ, cahilin sevgisini de böyle bil. Cahil yolda daima çarpýk, daima yampiri gider.

Padiþahýn günü,doðaný aramakla geçti, nihayet o kocakarýnýn çadýrýna yöneldi. Ansýzýn orada doðaný, toz duman içinde gördü. Ona bakýp aðlamaya baþladý. Dedi ki: “Her ne kadar, bize dosdoðru vefakarlýkta bulunmadýðýn için bu hal sana layýktý. Çünkü cehennem ehliyle cennet ehlinin müsavi olmadýðýndan gaflet ederek cennetten kaçtýn, cehennemde karar ettin. Halinden haberdar olan padiþahtan sersemce bu kokuþuk kocakarýnýn evine kaçaðýn layýðý budur”

Doðan kanadýný padiþahýn eline sürmekte, hal diliyle “Ben günah ettim”; Ey kerem sahibi, sen iyilerden baþkasýný kabul etmezsen kötü nereye varsýn da halini arz edip aðlasýn? Padiþah, her kötüyü iyi ettiðinden onun lütfü cana bu cüreti vermekte, bu cinayetleri yaptýrmaktadýr” demekteydi.

Yürü çirkin iþlerde bulunma ki bizim iyiliklerimiz bile o güzel sevgilimizin huzurunda çirkin görünmektedir. Hal bu ki sen ettiðin hizmeti ona layýk sandýn da cürüm bayraðýný onun için yücelttin. Sana onu anmaya, Onu çaðýrmaya izin verdiler de o yüzden günlüne gurur düþtü. Kendini Tanrý ile konuþur gördün. Halbuki niceler vardýr ki bu þüphe yüzünden ondan ayrý düþer. Gerçi padiþah seninle beraber yerde oturur ama sen kendini taný, haddini bil de daha iyi daha edepli otur!

Doðan dedi ki: “padiþahým, piþmaným, tövbe ettim, yeniden Müslüman oldum. Sarhoþ ederek aslaný bile tutacak derecede kuvvet ve cüret sahibi ettiðin kiþi sarhoþluk yüzünden yolunu sapýtýrsa özrünü kabul et. Týrnaðýmý kestilerse de sen beni kabul eder, benden yüz çevirmezsen ben, güneþin bile perçemini koparýrým. Kanadým gittiyse de beni okþarsan, bana iltifat edersen felek bile benim oyunuma karþý mat olur. Bana kuvvet kemerini baðýþlarsan daðý yerinden koparýrým, bana kudret kalemini verirsen bayraklarý yýkar, ordularý kýrarým. Nihayet benim cüssem, bir sivrisinekten de aþaðý deðil ya... Ben de Nemrut mülkünü kanadýmla vurur, tarumar ederim. Tut ki zayýflýkta Ebabilim, tut ki düþmanlarýmýn her biri bir fildir. Bir fýndýk kadar, fakat yakýcý kurþun atarým, kurþunum, yüzlerce mancýnýk derecesinde tesir eder.

Taþým nohut kadarsa da savaþta ne baþ býrakýr,ne miðfer! Musa, savaþý bir tek sopasýyla gitti ama o sopayla Firavunu da, kýlýçlarýný da kýrdý geçirdi. Her peygamber, o kapýyý yalnýzca döðmüþ, bütün dünyaya tek baþýna saldýrmýþtýr. Nuh, ondan kýlýç isteyince Tufan dalgasý, Tanrý kudretiyle kýlýç kesilmiþtir. Ey Ahmet, yeryüzünün askeri kim oluyor ki? Aya bak,ayýn bile alnýný yar! Bu suretle yýldýzlarýn yomlu, yomsuz olduðuna inanan bi,haberler, bu devrin senin devrin olduðunu,kamerin devri olmadýðýný anlasýnlar.

Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelim olan Musa bile daima senin zamanýný arzuladý. Musa, senin devrinin parlaklýðýný, o devirdeki tecelli sabahýnýn zuhurunu gördü de; “ Yarabbi, o ne rahmet devri... o devir, rahmetten de ileri ... o devirde rüyet var. Musa’ ný denizlere daldýr da Ahmet’in devrinde izhar et’’ dedi. Tanrý dedi ki : “ Sana o devri onun için gösterdim, o halvetin yolunu onun için açtým”

Ey Kelm, sen o devirden uzaksýn; ayaðýný çek, çünkü bu iklim uzundur. Ben kerem sahibiyim. Tamaha düþüp aðlasýn diye mahluka ekmek gösteririm. Ana, çocuk uyansýn da gýdasýný istesin diye çocuðun burnunu ovar. Çünkü çocuðun, açlýðýndan haberi olmaz, uyuyakalýr. Fakat süt muhabbeti, ananýn iki memesini de aðrýtmaya baþlar.

Ben gizli rahmet olan bir hazineydim, hidayete eriþmiþ bir ümmet gönderdim.” Can ve gönülle dilediðim bütün keremleri sana Tanrý gönderdi de sen onlara tamah ettin. Ahmet, ümmetler “ Yarab” desinler diye dünyada nice put kýrdý. Ahmet’in çalýþmasý olmasaydý sen de atalarýn gibi puta tapardýn.

Ahmet’in ümmetler üzerindeki hakkýný bil, baþýn puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu. Söylersen bu puta tapmadan kurtulmanýn þükrünü söyle de Tanrý, seni batýn putundan da kurtarsýn. O, nasýl, baþýný putlardan kurtardýysa sende o kuvvetle gönlünü kurtar. Dini babadan bedava bir miras olarak buldun da onun için baþýný þükretmeden çevirdi. Miras yedi. Mal kadrini ne bilsin?

Rüstem can verdi, Zal bedava þeref kazandý! Ben, birisini aðlatýrsam rahmetim coþar; aðlayýp taþanda nimetime eriþir. Birisine bir þeyi vermek istemezsen o isteði göstermem. Fakat gönlünü kapattýn mý artýk açmam. Rahmetim, o aðlamalara baðlýdýr. Kul aðladý mý rahmet denizi, kabarmaya,dalgalanmaya baþlar.

Doðan diye, dönüp tekrar padiþaha gelen doðana derler. Yolunu kaybeden kör doðandýr. Bir doðan, yolunu kaybetti, bir viraneye düþtü, Baykuþlarýn arasýda kaldý. O rýza nurundandý, baþtanbaþa nurdu; fakat kaza ve kader çavuþu, gözünü kör etti; Gözüne toprak saçtý, onu yoldan sapýttý, viranede baykuþlar arasýna uðrattý.

Padiþahtan ayrý düþmesi þöyle dursun, baykuþlar arasýna uðrattý. Padiþahtan ayrý düþmesi þöyle dursun, baykuþlar, baþýna vurmaða, güzelim kanatlarýný yolmaya baþladýlar. Baykuþlar arasýna Kendinize gelin; doðan yerinizi, yurdunuzu almaya geldi” diye bir velveledir düþtü. Mahalle köpekleri gibi hepsi de kýzgýn, korkunç bir halde garip doðanýn baþýna üþüþüp hýrkasýný çekiþtirmeye baþladýlar.

Doðan, “ Ben baykuþlara layýk mýyým?” Baykuþlara bunun gibi yüzlerce virane baðýþladým. Ben burada kalmak istemem, padiþaha dönmek isterim. Tasalanýp kendinize kýymayýn. Ben burada durmam vatanýma giderim. Bu harabe, sizin gözünüze hoþ bir yer görünüyor, bana deðil. Benim naz ettiðim yer, padiþahýn koludur” diyordu.

Baykuþ ise “ Doðan sizi evinizden, barkýnýzdan etmek için hileye sapýyor. Hile ile bizi yurdumuzdan ayýrmak, yuvamýzdan etmek niyetinde. Bu hileci tokluk gösteriyor ama Tanrý hakký için bütün harislerden beterdir. Hýrsýndan balçýðý pekmez gibi yer. Ayýya kuyruðunuzu kaptýrmayýn. Bizim gibi saf kiþileri yoldan çýkarmak için padiþahtan, padiþahýn elinden dem vurmakta.

Bir kuþcaðýz, hiç padiþahla düþüp kalkar mý? Bir parçacýk aklýnýz varsa dinlemeyin bu sözü, O, padiþahýn cinsinden mi, vezirin cinsinden mi? Hiç sarýmsakla badem helvasý yenir mi? Padiþah, adamlarýyla beni arýyor demesi de hilesinden, fendinden. Bu, kabul edilmeyecek bir malihulya. Bu, olmayacak bir laf, ahmak aldatmak için kurulmuþ bir tuzak! Kim buna inanýrsa ahmaklýðýndan inanýr .

Zayýf bir kuþcaðýzýn padiþahla ne münasebeti olabilir? En aþaðý bir baykuþ , onun beynine vursa ona padiþahtan yardýmcý gelecek ha! Hani, nerede?” demekteydi. Doðan dedi ki: “ benim bir tüyüm bile kopsa padiþah, baykuþ yuvasýnýn kökünü kazýr. Baykuþ kim oluyor ki? Bir doðan bile beni incitir, gönlümü kýrar, bana cefa ederse,

Padiþah; her yokuþta her iniþte doðan baþlarýndan harmanlar yapar, tepeler yüceltir. Benim bekçim, onun inayetleridir. Nereye varýrsam padiþah arkamdadýr. Hayalim, padiþahýn gönlündedir. O, bensiz duramaz. Padiþah beni uçurunca onun ziyasý gibi gönül yücelerinde uçarým. Ay gibi güneþ gibi uçup gök perdelerini aþarým.

Akýllarýn aydýnlýðý, benim fikrimden; göklerin halk edilmesi, benim yüzümdendir. Öyle bir doðaným ki Hüma bile bana hayran olur. Baykuþ kim oluyor ki sýrýmý bilsin. Padiþah, benim kurtulmam için zindaný açtý, Yüz binlerce mahpusu azadetti. Bir zamancaðýz beni baykuþlara hemdem etti de benim yüzümden baykuþlarý doðanlaþtýrdý. Ne mutlu o doðana ki uçuþuma uyar, talihi yar olur da sýrrýmý anlar. Bana yapýþýn da doðan olun, baykuþsanýz bile doðanlaþýn! Böyle bir padiþaha sevgili olan nereye düþerse, düþsün, nasýl olur da garip olur.?

Padiþah kimin derdine derman olursa o, ney gibi feryat eder, sessiz sedasýz kalmaz. Ben mülk sahibiyim, baþkasýnýn sofrasýna oturup yemeðimi yemiyorum. Padiþah, uzaktan benim davulumu döven “Ýrcii” sesidir. Benimle davaya giriþenlerin raðmine þahidim, Tanrýdýr.

Padiþahýn cinsinden deðilim, haþa bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim. Cins oluþ, sade þekil ve zat bakýmýndan deðildir. Su, nebatta topraðýn cinsinden sayýlýr. Rüzgar, ateþi yaktýðý, yanmasýna yardým ettiði için rüzgarýn cinsi demektir. Nihayet þarap,tabiata neþe verdiðinden onun cinsidir. Cinsimiz, padiþah cinsinden olmadýðý için varlýðýmýz onun varlýðýna büründü, yok oldu.

Varlýðýmýz kalmayýnca da tek olarak onun varlýðý kaldý. Ben onun atýnýn ayaðý önünde toz gibiyim, toz gibi! Can da, canýn niþaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” Bu izi bulmak için ayaðý altýnda toprak ol ki baþý dik kiþilerin tacý olasýn. Sizi þeklimin aldatmamasý için sözümü dinlemeden þarabýmý için, mezemi yiyin. Nice kiþiler var ki suret, onlarýn yolarýný kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattýlar.

Bu can da, bedenle birleþmiþtir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi? Göz nuru iç yaðýyla eþ olmuþtur, gönül nuru bir katre kanda gizli. Neþe ciðerin kýzýlýndandýr, gam karasýnda, akýl bir mum gibi beynim içinde. Bu alakadar keyfiyetsiz bir tarzdadýr. Akýllar, bu keyfiyetsizliði bilmede acizdir. Külli can, cüzi cana alakalandý; can ondan bir inci alýp boynuna koydu. Meryem nasýl gönüller alan Mesih’e gebe kaldýysa can da onun gibi koynuna aldýðý o inciden gebe kaldý.

Fakat o Mesih, kuru ve yaþ üstünde, yeryüzünde seyahat eden Mesih deðildir. O,Mesih’in þaný seyahatten yücedir. Can, canlar canýndan gebe kaldý ya. Ýþte cihan, böyle candan gebe kalýr. Cihan da baþka bir cihan doðurur. Bu mahþer de baþka bir mahþer gösterir. Kýyamete kadar söylesem, saysam bu kýyameti anlatamam.

Bu, sözler, mana bakýmýndan “ Yarab” nidasýna benzer. Harfler, bir tatlý dudaklýnýn nefesini avlamaða tuzaktýr. Kulun “Yarab” sözüne Tanrýnýn “Lebbeyk” cevabý geldikten sonra, nasýl olur da “ Yarab” demekte kusur eder? Fakat bu “ lebbeyk” öyle bir “Lebbeyk” tir ki onu iþitemezsin ama baþtan aþaðýya kadar bütün vücudunla tadabilirsin.
 


radyobeyan