Hz.Muhammedin Ýslam Daveti
Pages: 1
Mekke nin Fethi By: seymanur K Date: 18 Temmuz 2011, 17:45:24
Mekke'nin Fethi


Günlerden Cuma idi. Güneþ doðmak üzereydi. Halid b.Velid komutasýndaki birlik Yemen yolundan Mekke'ye girmek için hareket etti. Bu sýrada Mekke'nin genç liderlerinin öncülüðünde yaklaþýk yüz kiþiden oluþan bir grup toplanmýþ, sa­vaþmaya hazýr halde bekliyorlardý. Halid'in birliðinin Mekke'ye girdiðini görünce hemen o tarafa yöneldiler. Mekke'ye ilk giren Halid komutasýndaki Müslümanla­rý önce ok yaðmuruna tuttular. Sonra kýlýçlarýný sýyýrýp saldýrýya geçtiler. Halid, te­reddüt etmeden saldýrý emri verdi. Kaçanlarýn kovalanmamasýný emretti. Mekke liderlerinin bu giriþimi gururlarýný kurtarma çabasýndan baþka bir þey deðildi. Ça­týþma yirmi dakika kadar sürdü. Müslümanlardan üç kiþinin þehit olmasýna kar­þýlýk, müþriklerden on Ýki kiþi öldürüldü. Saldýrganlar bozguna uðrayýp kaçmaya baþladýlar. Grubun liderlerinden Ýkrime ile Safvan atlarým sahile doðru sûrerlerken, Süheyl evine gidip kapýyý sýkýca kapadý. Grupta yer alan adamlardan diðerle­rinin bir kýsmý daðlara kaçarken, diðer bir kýsmý ise evlerine gidip Resulüllah'm 'Evlerine sýðýnanlar emniyettedir' teminatýna sýðýnarak canlarýný kurtarmaya karar verdiler.

Halid komutasýndaki birlikle bazý müþrikler arasýnda çatýþma sürerken Zübeyr b. Avvam komutasýndaki birlik üst taraftan, Taif yolundan; Sâ'd b. Ubâde'nin ko­mutasýndaki birlik de Þuayba (Cidde) yolundan Mekke'ye girdi. Bu birlikler her­hangi bir direniþle karþýlaþmadýlar. Ebû Ubeyde b. Cerrah komutasýndaki birlik ise, Hind daðýnýn çevresini dolaþýp Kadade geçidinden ilerleyerek, þehre girmek üzere olan Resulüllah'm komutasýndaki birliklerle birleþti.

Resulüllah zýrhým giyinmiþ, miðferini takýnmýþ, kýlýcým kuþanmýþ bir halde de­vesi Kusva'nýn sýrtmdaydý. Terkisindeki Usâme b. Zeyd ve çevresindeki Muhacir ve Ensar topluluðuyla birlikte ilerliyordu. Hemen yanýnda Ebû Bekir ve Üseydb. Hudayr vardý. Mekke'nin en dýþýndaki evlerin hizasýna gelince, Allah'a bir minnet ve þükür ifadesi olarak sakalý devenin semerine deðecek kadar baþým eðdi. Bir fa­tih, zafer kazanmýþ bir komutan olarak Mekke'ye giriyor olmasýna raðmen, her türlü gurur görüntüsünden uzak durmaya çalýþýyordu. Durumunda ve görünü­münde gururun en ufacýk iþareti yoktu; bu fethin ilâhî kattaki ödüUerin yanýnda hiçbir deðer ifade etmediðini ifade edecek þekilde 'Allahým hayat ancak ahiret ha-yatýdýf dediði duyuluyordu. Daha sonra fetih süresini okumaya baþladý. O bunu yaparken, Hz. Musa ve yanýndaki topluluk için ifade olunan bir ilâhî uyarýya uyu­yordu. Ayet þöyleydi: 'Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediðiniz þekilde bolca yiyin, kasabanýn kapýsýndan girerken eðilip, secde edin ve 'Hýtta!1 (Yâ Rabbi bi­zi affet) deyin ki, sizin hatalarýnýzý baðýþlayayým; zira, iyi davrananlara (karþýlýðým) fazlasýyla vereceðimi vaat etmiþtim.[34]

Resulüllah tevazu ile eðdiði baþým kaldýrýnca, çevresindekilerin Mekke'nin aþa­ðý tarafýna, kýlýþ parýltýlarýnýn geldiði tarafa baktýklarým gördü. Orada ne olduðu­nu sordu. Halid'in emrindeki birlikle müþrikler arasýnda çatýþma çýktýðý söylendi. Hemen bir kiþiyi Halid'e göndererek, çatýþmayý durdurmasýný ve kaçanlarý takip etmemesini emretti. Güneþ yükselmiþ, yakýcý ýþýklarý her tarafý aydýnlatmaya baþ­lamýþtý. Biraz daha ilerledikten sonra durdu. Kabe karþýsýndaydý. Allah'a þükretti­ði duyuldu. Ebû Rafi, Kabe'nin hemen yanma kýrmýzý renkte bir çadýr kurmuþ Re-sulüllah'ý bekliyordu. Resulüllah çadýra baktý ve Cabir'e dönerek 'Ey Cabirl tþte be­nim konaklayacaðým yer burasý olacak. Burasý müþriklerin aleyhimize anlaþma yap­týklarý yer' dedi. Bu sözüyle müþrik liderlerin Müslümanlara yönelik üç yýl süren boykot kararýný aldýklarý toplantýyý hatýrlatýyordu. Müslümanlardan birisi çadýrý uygun bulmayarak 'Ebû Talib'in evine gitsen' dedi. Resulüllah, çadýrda kalmak is­tediðini bildirdi ve gerekçesini ifade etti: "Akil bizeyer mi býraktý?' Çünkü, Ebû Ta­lib'in oðlu Akil, ölümünden sonra babasýnýn evini satmýþtý.

Resulüllah çadýra girdi. Bir süre dinlenip, abdest aldýktan sonra çadýrdan çýktý ve devesine bindi. Usâme yine terkisindeydi. Kabe ile arasým süvariler doldurmuþ, hem yolunu açmaya çalýþýyorlar, hem de vereceði bir emri yerine getirmek için ba­kýþýp duruyorlardý. Resulüllah yanýnda bulunan Ebû Bekir'le konuþarak ilerledi. Bu sýrada bazý Kureyþ kýzlarýnýn baþörtülerini süvarilere doðru savurduklarýný gördüler. Resulüllah gülümseyerek 'Hassan b. Sabit ne söylemiþti, hatýrlýyor mu­sun?' diye sordu. Ebû Bekir biraz düþününce hatýrladý, 'Evet' dedi ve ezberinde kal­dýðý kadarýyla Hassan b. Sabit'in þiirini okumaya baþladý. Ýkisinin de hatýrladýðý þey, Hassan b. Sabit'in yýllar önce söylediði bir þiirdi. Hassan gün gelecek Kureyþ kýzlarýnýn teslimiyetin ifadesi olarak Müslümanlara baþörtülerini sallayacaklarýn­dan bahsetmiþti. Bir zamanlarýn hayal kabul edilen, þimdi gerçekleþiyordu.

Resulüllah, yularýný Muhammed b. Mesleme'nin tuttuðu devesinin üzerinde ilerliyordu. Müslüman, müþrik herkes kendisini izliyordu. Kabe'nin yanýna geldi. Asasýný Hacer'ül Esved'e uzatarak selâmlayýp, tekbir getirdi. Tekbirini tüm Müs­lümanlar eþlik ettiler. Mekke tekbirlerle inledi. Resulüllah, Müslümanlara susma­larýný iþaret ederek tavafa baþladý. Devesinin sýrtýnda tavafýný bitirdikten sonra inip Ýbrahim'in makamýna gitti. Orada iki rekat namaz kýldý. Sonra zemzem kuyusuna giderek Abbas'm uzattýðý sudan içti ve abdest aldý. Bu davranýþýyla hacýlara su da­ðýtma iþinin Haþim oðullarýnda kalýþým onaylamýþ oluyordu. O zamana kadar bu iþi Haþim oðullarý adýna Abbas yürütüyordu. Safa tepesine yöneldi. Tepeye çýkýp ellerini kaldýrarak Allah'a hamdü sena ve dua etti. Duasýný bitirdikten sonra Ha-lid'i yanma çaðýrýp çatýþmanýn sebebini sordu. Halid'i dinledikten sonra, daha ön­ce verdiði emirleri tekrarladý: 'Her kim evine sýðýnýrsa o emniyettedir. Yaralýlar öl­dürülmeyecek. Esir alýnanlar öldürülmeyecek. Kaçanlar takip edilmeyecek.[35] Sonra bu emirlerinin herkese duyurulmasýný istedi.

Resulüllah, Safa tepesinde dua ederken, henüz yeni Müslüman olmuþ bazý Me-dineli Müslümanlar kendi aralarýnda konuþuyorlardý. Ýçlerinden birisi 'Adamýmýz kavmini buldu. Artýk burada kalýr. Bizimle Medine'ye dönmez' dedi. Diðer bazýlarý da benzer ifadelerle Resulüllah'ýn Mekke'de kalacaðýný, Medine'ye dönmeyeceðini söylüyorlardý. Resulüllah duasýný bitirip Halid ile konuþtuktan sonra, hakkýnda konuþanlara dönüp 'Benim bir ismim yok mu? Benim için Allah'ýn kulu ve Resulü di­yemez misiniz? Bilin ki benim hayatým sizin hayatýnýzdýr. Ölümüm de sizin ölümü-nüzdür. Ben söylediklerinizden Allah'a sýðýnýrým [36]  dedi. Dedikodu yapanlar utanýp af dilediler; kendisinden ayrýlmak istemedikleri için böyle konuþtuklarým söyledi­ler. Bu sýrada bir adamýn Resulüllah'a yaklaþtýðý görüldü. Adam korku ve heyecan­dan titremekteydi. Korku ve heyecanýnýn nedeninin anlayan Resulüllah 'Sakin ol, korkma! Ben bir kral deðilim. Ben ancak güneþte kurutulmuþ et yiyen Kureyþli bir ka­dýnýn oðluyum [37]  dedi. Adam Müslüman olmaya karar verdiðini bildirdi.

Resulüllah Safa tepesinden indi. Üzeri toz içerisindeydi. Ebû Talib'in kýzý Ümm-ü Hani'nin evine gitti. Kirli, ter kokar bir halde olmaktan hiç hoþlanmazdý. Bu nedenle duþ aldý. Sonra sekiz rekat fetih namazý kýlýp, Allah'a þükretti. Ümm-ü Hani'nin evinden çýkarak Kabe'ye yöneldi. Ebû Süfyan, dünün Mekke lideri, ka­labalýk arasýnda bir köþeye çekilmiþ, yeni mensubu olduðu ve hâlâ içine sindire­mediði yeni dini ile eski inançlarý ve hesaplarý arasýnda gidip geliyordu. Bir ara ak­lýndan zamaný gelince bir ordu teþkil edip Müslümanlarla çarpýþmayý ve Mekke dinini tekrar hakim kýlmayý geçirdi. O sýrada yanýndan geçmekte olan Resulüllah'ý gürünce düþüncelerinden sýyrýlýp saygýlý þekilde ayaða kalktý. Fakat hiç ummadý­ðý bir þeyle karþýlaþtý. Resulüllah, Ebû Süfyan'm sýrtýna hafifçe vurarak; 'O zaman da maðlup olursun. Allah o zaman da seni hor ve hakir kýlaf [38]  dedi. Ebû Sûfyan þa­þýrdý. Düþüncesinin anlaþýlmýþ olmasý nedeniyle utandý. Resulüllah'a bakýp 'Ey Muhammed içimden geçen düþüncelerden dolayý Allah'tan diliyorum. Þimdi da­ha çok inanýyorum ki sen gerçekten Allah'ýn elçisisin' dedi. Resulüllah ilerledi. Bu sý­rada kalabalýðýn arasýnda durmakta olan Fadâle b. Umeyr suikast amacýyla Resu­lüllah'a yaklaþmaya çalýþýyordu. Bir ara Resulüllah'a iyice yaklaþtý. Eli belindeki býçaðýna gitmek üzereyken Resulüllah durdu ve 'Sen Fadâle misin diye sordu. 'Evet ben Fadâle'yim' dedi. Resulüllah imalý þekilde yüzüne bakýp 'Neîer düþünüyor­sun Fadâle?' dedi. Fadâle 'Hiçbir þey düþünmüyorum. Allah'ý zikretmekle meþgulüm' dedi. Resulüllah gülümsedi, elini uzatýp Fadale'nin göðsüne koyarak 'Allah'tan af dile' dedi Fadâle diyor ki; 'Vallahi.' O göðsümden elini kaldýrdýðý zaman, Allah'ýn ya­rattýklarý içinde bana ondan daha sevimli kimse kalamamýþtý. [39]  Resulüllah ilerledi. Önüne bazý çocuklar çýktý. Çocuklarýn baþlarýný okþadý ve dua etti.

Kabe'nin çevresinde ve içinde üç yüz altmýþ tane ahþap ve madenden yapýlmýþ put vardý. Resulüllah Kabe'nin dýþýnda bulunan putlara doðru gitti. Elindeki asa-sýyla putlarý itip devirmeye baþladý. Putlarý itip devirirken 'Hak geldi, Batýl yok olup gitti. Kuþku yok ki batýl yok olmaya mahkûmdur [40] ayetini okuyordu. Müslümanlar da putlarý devirip, kýrma faaliyetine katýldýlar. Kabe'nin dýþýndaki putlarýn hepsi kýsa sürede imha edildi.

Resulüllah, putlar imha edildikten sonra Kabe'nin yanma oturdu. Osman b. Talha'dan Kabe'nin anahtarýný getirmesini istedi. Osman eve giderek annesinde bulunan anahtarý getirip verdi. Resulüllah, Kabe'nin kapýsýný açtý ve Osman'a ka­pýda beklemesini söyleyerek, yanýnda Bilâl ve Usâme olduðu hâlde Kabe'ye girdi. Kabe'nin Ýçinde Hübel putunun yaný sýra çok sayýda irili ufaklý baþka putlar ve re­simler vardý. Ömer'e seslenip putlarý Kabe'den çýkarýlmasýný ve kýrýlmasýný bildir­di. Ýsteði yerine getirilince içerde iki rekat namaz kýldý. Uzunca dua etti. Rabbine Þükrünü dile getirdi.

Resulüllah Kabe'den çýktý. Kapýnýn önünde durup üç defa tekbir getirdi. Son­ra kendisini merak ve endiþeyle seyreden kalabalýða hitap etti: Hamd Allah'adýr. Allah'tan baþka ilâh yoktur. Allah vaadini yerine getirdi, ku­luna yardým etti. Toplanan tüm düþmanlarým bozguna uðrattý. Ey insanlar iyi biliniz ki cahiliye dönemine ait olan ve övünme nedeni kabule edilen her þey þu anda ayaklarýmýn altýndadýr; hepsi kaldýrýlmýþtýr. Bunlardan ancak Kabe per-dedarlýðý (Hicabe) ile hacýlara su daðýtma (Sikaye) istisnadýr. Ey Kureyþliler ca­hiliye çaðma olan atalarla övünme ve büyüklenme kaldýrýlmýþtýr. Bütün insan­lar Adem'dendir ve Adem topraktan yaratýlmýþtýr. Ýnsanlar iki kýsýmdýr. Bir kýs­mý Müslüman, diðer kýsmý kâfirdir. Müslümanlar Allah katýnda deðerli ve þe­reflidir. Kâfir olanlar ise azgýn ve yaramazdýr. Kâfirlerin Allah katýnda hiçbir deðeri yoktur. Ey Kureyþliler! Þimdi söyleyin bakalým, sizin hakkýnýzda ne hü­küm vereceðimi düþünüyorsunuz?

Kureyþ müþriklerinden bazýlarý önceki yýllarda yaptýklarýný düþününce umut­suzluða kapýldýlar. Baðýþlanmalarý mümkün deðildi. Her türlü zorbalýðýn, kötülü­ðün failleri olmuþlardý. Buna raðmen son bir umutla, 'Senin iyilik ve hayýr yapaca­ðýný umuyoruz. Sen kerem ve iyilik sahibi bir kiþisin. Kerem ve iyilik sahibi bir kar­deþimizin çocuðusun. Bugün bize gücün yetti. Senden iyilik bekleriz' dediler. Resulül­lah "Sizin ile benim halim Yusuf un kardeþlerine dediði gibi olacaktýr. O kardeþlerine þöyle demiþti: 'Bugün size hiçbir þekilde baþa kakma ve ayýplama yoktur. Allah sizi affetsin. O esirgeyicidir, Esirgeyicilerin en büyüðüdür [41] Gidiniz ser­bestsiniz'- Bu bir genel af ilanýydý. O, bu genel af ile, baþta kendisi olmak üzere mü­minlerin büyük çoðunluðunun katlanmak zorunda kaldýklarý haksýzlýklarýn, zu­lümlerin, iþkencelerin sahibi zorbalarý, zalimleri, akýlsýzlarý affetmiþ oluyordu. Bu ancak duygularýna hakim olan, kin ve düþmanlýðýný kontrol edebilen bir kiþinin yapabileceði bir iþti. O bir 'savaþ peygamberi' olmasýna raðmen, savaþçýlýðýný fiilî zorbalýklara, zulümlere, kötülüklere ait kýlýp, güçlü olduðu bu anda 'rahmet pey­gamberi' oluþunun gereðine göre davranýyordu.[42] O'nun bu yüceliði, O'nun bu af-fediciliði bir anda korkularýndan kin ve düþmanlýklarýný gizleyen herkesin kalbi­ni deðiþtirdi. Daha biraz önce bir kenarda olumsuz duygularýnýn etkisiyle Resu­lüllah için kötü þeyler düþünen Attab b. Esed öne atýlarak 'Ben Esed'in oðluyum. Al­lah'tan baþka ilâh olmadýðýna ve senin de O'nun elçisi olduðuna þahitlik ediyorum1 de­di. Onun bu samimi tavrý anýnda karþýlýðýný buldu ve Resulüllah henüz yeni Müs­lüman olmuþ karþýsýndaki gence 'Pekala! Ben de seni Mekke valisi yaptým' dedi. At­tab, kendisine verilen bu görevi gerek Resulüllah'm hayatta olduðu süre içerisin­de ve gerekse O'nun vefatýndan sonra en layýkýyla yerine getirdi.

Osman b. Talha, Resulüllah'a yaklaþarak 'Ey Allah'ýn Resulü.' Hicabe ve Sikaye hizmetinin ikisini birden bana versen olmaz mý?' dedi. Resulüllah kabul etmedi. Ka­be'nin anahtarýnýn kendisinde kalacaðýný söyledi. Sonra Vaktiyle sana söylediðimi hatýrladýn mý?' diye sordu. Osman bir süre düþündükten sonra 'Hatýrladým, ey Al­lah'ýn Resulü.' Hatýrladým.'' dedi. Resulüllah, yýllar önce, Mekke'de Müslümanlarýn yoðun baský ve iþkencelerin altýnda olduðu günlerin birisinde Osman'la arasýnda seçen bir durumu hatýrlatmýþtý. O zaman Osman, Resulüllah'a hakaret edip aþaðý­lamýþ ve Kabe'ye girmek isteyen Resulüllah'a izin vermemiþti. Resulüllah ise 'Za­man gelecek ben bu anahtarý kime istersem ona vereceðim. Sen de bunu göreceksin' demiþti. Osman ise 'Eðer o gün gelirse, o gün Kureyþ mahvoldu, kýymetten düþtü de­mektir' dediðinde 'Hayýr! Asýl o zaman Kureyþ yaþayacak ve kýymetlenecek' demiþ­ti. Resulüllah'ýn Osman'a hatýrlattýðý olay bu idi. Dediði olmuþtu. Kabe'nin anah­tarýný istediði kimseye verebileceði bir konumdaydý. Kureyþ ise hakka mensup ol­duðu oranda yücelip kuvvetleneceði bir aþamadaydý.

Ûðle vakti olmuþtu. Resulüllah, Bilâl'e Kabe'nin üzerine çýkarak ezan okuma­sýný söyledi. Bilâl büyük bir istek ve heyecanla Kabe'ye týrmandý. Bilâl Kabe'nin üzerinde ezan okurken, bazý müþrikler 'Bir siyahi Kabe'nin ürerinde ha/' diye mý­rýldanmaya baþladýlar. Bir zencinin Kabe'nin üzerine çýkmasýný Kabe'ye saygýsýz­lýk olarak deðerlendirip Allah'ýn gazabýna neden olacaðýný düþünenler vardý. Bu sý­rada Ebû Süfyan ise düþüncelerini kontrol etmeye çalýþýyor ve 'Her ne düþünür ve­ya konuþursam Muhammed'in haberi oluyor; hiçbir þey düþünmeyecek ve konuþmaya­caðým' diyordu. Bilâl'ý konuþmalarýnýn konusu kýlan grup, Resulüllah'ýn kendile­rine seslendiðini duydular. Resulüllah hepsine isim isim hitap ederek söyledikle­rini ve düþündüklerini bildirdi. Yanlýþ düþündüklerini söyledi. Þaþýrdýlar. Ebû Süf­yan suçunu affettirmek isteyen bir çocuk gibi 'Ey AUah'ýn Resulü! Vallahi hen bir þey söylemedim ve düþünmedim' deyince Resulüllah gülümseyip, bir þey demedi. Diðerleri, iþittikleri nedeniyle, þaþkýn bir halde, Müslüman olmaya karar verdikle­rini söylediler.

Resulüllah çevredeki kalabalýða bir konuþma yaptý. Herkes dikkatle dinliyor­du. Konuþmasýnda tevhid gerçeðini bir kez daha hatýrlattýktan sonra, Mekke'nin özel konumunu açýkladý; onun korunmuþluðuna dikkat çekti. Ýslâm hukukunun bazý özelliklerini açýklayýp, evlilik, miras ve zekat ile ilgili açýklamalarda bulundu. Konuþmasýný Ýslâm çaðýnda cahiliye Özelliklerini ortaya çýkarmayýn. Müslüman Müsiümamn kardeþidir. Müslümanlar kendilerinden olmayanlara karþý birdirler, bü­tündürler. Düþmanlarýna karþý topluca hareket eder, birbirleriyle yardýmlaþýrlar. Müslümanlarýn kanlarý birbirine eþittir. Aralarýnda fark yoktur [43] dedi.

Ebû Bekir yýllardýr ayrý kaldýðý evine gitti. Ýyice yaþlanmýþ ve gözleri görmeyen babasýný ellerinden tutarak Resulüllah'a getirdi. Resulüllah yaþlý Ebü Kûhafe'nin kendisine doðru getirildiðini görünce Ebû Bekir'e 'Ýhtiyarý neden buraya kadar yor­dun. Söyleseydin ben onun yanýna giderdim' dedi. Ebû Bekir 'Ey Allah'ýn Resulü! Se­nin ona gitmenden, onun sana gelmesi daha uygundur [44] diyerek, babasýný Resulül­lah'a yaklaþtýrdý. Resulüllah, Ebû Kuhafe ile bir süre konuþtuktan sonra Müslüman olmasýný istedi. Ebû Kuhafe Müslüman olduðunu söyledi. Bu sýrada Mekke halkýndan birçok kimse Müslüman olduklarým bildirmeye baþladýlar. Resulüllah bir yere oturarak yeni Müslüman olan erkeklerle konuþup bazý emir ve tavsiyeler­de bulundu. Erkekler gittikten sonra örtülerine bürünmüþ halde bir grup Kureyþ-li kadýn geldi. Müslüman olmak istediklerini bildirdiler. Resulüllah, Müslüman olabilmeleri için tevhidi ve kendi peygamberliðini kabul etmeleri gerektiðini bil­dirip, islâm'ýn bazý özelliklerini ve gereklerini açýkladý; 'Hýrsýzlýk yapmayacaksýnýz, zina etmeyeceksiniz, hiç kimseye iftira etmeyeceksiniz, çocuklarýnýzý öldürmeyeceksi­niz.'' Kadýnlardan birisi 'Ey Allah'ýn Resulü! Biliyorum ki hýrsýzlýk kötü bir iþ. Fakat ne var ki benim kocam çok cimri. Evin zaruri ihtiyaçlarýný dahi karþýlamýyor. Ben ve çocuklarýmýn aç kaldýðý zamanlar oluyor. Ben de ihtiyaçlarýmýzý karþýlayabilmek için bazen kocamýn parasýndan birazýný çalýyorum. Þimdi ne yapacaðým? Bu yaptýðým da hýrsýzlýk mý?' dedi. Resulüllah gülümsedi ve 'Haklýsýn! Bu hýrsýzlýk sayýlmaz [45] de­di. Bu arada bir baþka kadýn söze karýþýp 'Bedir günü öldürülmedik çocuk mu býrak­týn ki biz de kalanlarý öldürmeyeceðimize söz verelim' dedi. Ömer kendini tutama­yýp, gülmeye baþladý. Gülmekten düþmemek için kendini zor tutuyordu. Resulül­lah da güldü. Kadýna baktý ve kim olduðunu anladý. Kim olduðunu anladýðýný be­lirtmek için de 'Utbe'nÝn kýzý Hint' dedi. Hint 'Ey Allah'ýn Resulü! Evet benim. Müs­lüman olduðumu bildirmek için geldim' dedi. Böylelikle örtüsüne sarýnarak tanýn­madan gelip Müslüman olduðunu ilan ederek ölümden kurtuldu. Çünkü kendisi öldürülecekler listesinde yer alýyordu. O Ýslâm ordusunun Mekke'ye girdiði ana kadar müþrikti; kalbi Ýslâm'a kapalý, Resulüllah'a ve Müslümanlara kinle doluydu. Ama Ýslâm ordusunun Mekke'ye giriþiyle kalbinde önemli bir deðiþiklik olmuþ ve evindeki putunun karþýsýna geçerek bir yandan puta vururken, bir yandan da 'Sen­den ne fayda gördük! Nasýl oldu da sana inandýk' diye aðlamýþ, dertlenmiþti. Müs­lüman olduðunu bildirmek için gelen kadýnlardan birisi de Ikrime'nin hanýmý Ümm-ü Hakim'di. Resulüllah'tan hakkýnda ölüm emri verilmiþ olan kocasýnýn af­fýný istedi. Resulüllah onun bu isteðini kabul etti.

Osman b. Affan'ýn, hakkýnda ölüm emri verilmiþ Abdullah b. Sâ'd bin Ebî Serh ile birlikte geldiði görüldü. Osman, elinden.tuttuðu Abdullah'ýn affýný istedi. Re-sulüllah bu istekten hoþlanmamýþtý, yüzünü çevirdi. Osman, Abdullah'ýn elini tu­tarak Resulüllah'a uzattý ve tekrar affýný rica etti. Resulüllah yüzünü baþka yöne çevirdi. Osman ýsrarlý bir þekilde ricasýný tekrar etti. Resulüllah yine yüzünü çe­virdi ve bir þey demedi. Açýkça belliydi ki Abdullah'ý affetmek istemiyordu. O, Müslüman olmuþ ve hatta bir süre vahiy katipliði yapmýþ birisiydi. Ancak sonra küfre dönerek Medine'den Mekke'ye kaçmýþ ve Kur'an'la alay etmeye baþlamýþtý. Resulüllah onu affetmeyeceðini hareketleriyle belli ettiyse de, Osman ýsrarlý bir þe­kilde affýný rica etti. Resulüllah, Abdullah'a "baktý ve 'Oluf dedi. Abdullah'ýn Müs­lümanlýðýný kabul etti. Osman ile Abdullah uzaklaþýnca yanýnda duran Müslümanlara dönerek 'Neden biriniz onun boynunu vurmadý. Ben biriniz onun boynunu vursun diye bekleyip durdum ama hiçbiriniz bunu yapmadý' diyerek sitemini dile ge­tirdi. Müslümanlar þaþýrdýlar; Ey Allah'ýn Resulü! Küçük bir iþaret verseydin hemen yapardýk' dediler. Resulüllah Ýþaretlerle iþ yapmak Peygambere yakýþmaz. Peygam­ber iþaretle adam öldürtmez [46] dedi.

Resulüllah yýkýlan bütün putlarýn bir yere toplanmasýný taþ ve metal olanlarýn iyice parçalanmasýný, ahþap olanlarýn yakýlmasýný ve evlerde bulunan putlarýn da ayný þekilde imha edilmesini emretti. Ýnsanlar evlerine gidip bir süre önce taptýk­larý putlarý getirip meydana yýðmaya baþladýlar. Ahþap putlarýn hepsi yakýldý. Taþ ve metal olanlar kýrýlýp, parçalandý. Böylelikle Mekke putlardan temizlendi.

O gün akþam ve tüm gece Mekke'de bir bayram havasý yaþandý. Muhacirler yýl­lardýr ayrý kaldýklarý evlerine gittiler. Yakýnlarýna kavuþup hasret giderdiler. Mek-keli olmayanlar sabaha kadar Mekke'de gezinip, ibadet ettiler; Kabe'nin çevresin­de oturup, tavaf edip, tekbir getirdiler. Mekke'de ilk sabah namazý cemaat halin­de kýlýndý. Mekke, o gün puttan iz kalmayan yeni bir güne baþladý.

 
[34] Bakara, 2:58

[35] Haîebî, tnsanü'1-Uyûn fî Sîreti'l Emini'! Me'mûn, 111/24; Vakýdî, Meðazi, 11/839.

[36] Ýbn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, IV/59; Ahmed, Müsned, 11/538.

[37] Ýbn Mace, Et'ýme 30.

[38] Koksal, Ýslâm Tarihi-Medine Devri, VIII/272.

[39] ibn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, ÝV/59.

[40] îsra, 17:81

[41] Yusuf, 12:92

[42] Bir defasýnda kendisini þöyle tanýmlamýþtý: ýBen savaþ peygamberiyim, ben rahmet peygamberiyim' (Ahmed, Müsned, IV/395)

[43] Ahmed, Müsned, IV/31, 32; ibn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, ÝV/58; ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/137; Vakýdî, Meðazi, 11/836- 844.

[44] Ahmed, Müsned, VI/349; Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, V/451; ibn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, ÝV/48.

[45] Taberî, Câmiu'l-Beyân fi Tejsîri'l-Kur'ân, XXVlII/78; Zemahþerî, el-Keþsaf, IV/95

[46] ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/141; ibn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, ÝV/52; Vakýdî, Meðazi, 11/856.



radyobeyan