Tedbir dua ve Fetih By: reyyan Date: 16 Temmuz 2011, 08:21:43
Tedbir dua ve Fetih
Mayýs 2010 - 137.sayý
Sadýk ILGAZ kaleme aldý, KAPAKTAKÝLER bölümünde yayýnlandý.
Ýstanbul Fatihi Sultan II. Mehmet, Osmanlý tahtýna ikinci kez çýktýðýnda (16 Þubat 1451) henüz 19 yaþýndaydý. 12 yaþýnda tahta ilk çýkýþýnda en büyük hedefi o günkü adý Konstantinopolis olan Ýstanbul’u almaktý. Zira Ýstanbul, hem Doðu ve Batý arasýnda son derece önemli bir konuma sahipti hem de fethedene Nebevî müjde vardý. Ýstanbul fethedildi ve bu fetih daima tedbir ve duanýn gücünü hatýrlatýr.
Bir sur ki geçit vermez
Ýstanbul, tarihte birçok güçlü devlet ve ünlü komutan tarafýndan sayýsýz kez kuþatýlmýþ, fakat hiçbirisi Ýstanbul’u almaya güç yetirememiþti. Bunun en temel nedeni Bizans’ýn güçlü bir devlet oluþu kadar, Ýstanbul’u koruyan yüksek ve kalýn surlardý. Her ne yapýlýrsa yapýlsýn, bu surlar aþýlmadýkça, Ýstanbul’un düþmesi mümkün deðildi.
Fakat önceki kuþatmalara nazaran, bu kez durum farklýydý. Osmanlý’nýn genç sultaný II. Mehmed’in azim ve kararý bu kez imkansýz görüneni mümkün kýlýyordu.
Diðer taraftan Bizans eski gücünde deðildi. Hem Osmanlý Avrupa ve Anadolu’dan Bizans’ýn dört bir tarafýný kuþatmýþtý, hem de Bizans’a yardýma gelebilecek birçok Avrupalý devlet o esnada baþka devletlerle savaþtaydý. Bu durum, tarihin gördüðü en büyük askerî dehalardan biri olan II. Mehmet açýsýndan kaçýrýlmayacak bir fýrsattý.
Önce tedbir
Sonradan “Fatih” olarak anýlacak olan II. Mehmet ilk olarak haritalar eþliðinde olasý bir kuþatmada neler yapýlabileceðine dair planlar yapmaya baþladý. Fakat her ne olursa olsun, Bizans’ýn güçlü surlarý aþýlmaksýzýn fetih zordu. Bu amaçla, Bizans ordusunda bulunan Urban adlý bir Macar mühendis Edirne’ye getirtildi. Urban gerek Bizans’ýn içinde bulunduðu durumu, gerekse surlarýn yapýsýný çok iyi biliyordu. Padiþah, bu mühendise Bizans’ýn kýymet bilmezliðinin aksine iltifat ve ihsanda bulunmuþ, düþünülen büyüklükteki toplarý döküp dökemeyeceðini sormuþtu. Urban ise Babil surlarý kadar saðlam olsalar dahi surlarý yýkmaya muktedir olacak çapta havan toplarý yapabileceðini belirterek padiþahý rahatlatmýþtý.
Önce silah, gerekli teçhizat... Tez elden gülleler ve havan toplarýnýn yapýmýna baþlandý. Padiþah ilk üretilen toplarýn denenmesine bizzat þahit oldu. Sonuçlar öylesine baþarýlýydý ki, tarih kitaplarýnýn yazdýðýna göre deneme sýrasýnda atýlan bir top nedeniyle korkunç bir ses çýkmýþ ve Edirne’de camý kýrýlmadýk tek bir ev dahi kalmamýþtý.
Planýn diðer aþamalarýnda ise Ýslâm ordusunun nereden, nasýl, ne kadar asker ve silahla hücum edeceði, Bizans’a deniz yoluyla gelecek yardýmlarýn nasýl önleneceðini de dahil birçok detaylý çalýþma vardý.
Fetih için ilk teþebbüs
1452 yýlýnda fetih için ilk büyük teþebbüse giriþildi. Savaþ için hazýrlanmýþ 30 gemi ve nakil vasýtalarýndan oluþan bir deniz filosu Marmara’dan Boðaz’a gönderildi. Padiþah da maiyetindeki vezirler ve komutanlarla beraber Ýstanbul önlerine geldi.
Osmanlý’nýn bu teþebbüsü Bizans’ta telaþa sebep olmakla birlikte, Bizans yönetimi ve halkýnda gizli bir rahatlýk da vardý. Zira Bizanslýlar aþýlamayacaðýna inandýklarý surlarýyla birlikte, Hýristiyan aleminin en büyük kilisesi Ayasofya’nýn nedeniyle Allah’ýn kendilerini koruyacaðýna, þehrin, hýristiyanlara ilahî bir hediye olduðuna inanýyorlardý. Osmanlýlar ise, Bizanslýlarýn ne düþündüðüyle ilgilenmiyorlar, Hz. Peygamber s.a.v.’in “Kostantiniyye mutlaka fetholunacaktýr. Onu fetheden asker ne güzel asker, fetheden komutan ne iyi konutandýr.” müjdesine nail olmak için canla baþla fetih için çalýþýyorlardý.
Osmanlýlarýn þehir civarýna geliþi sonrasý yapýlan ilk önemli çalýþma, kuþatma esnasýnda Bizans’a Karadeniz vasýtasýyla gelecek yardýmlarýn önünü kesmek için Boðaz’ýn en dar yerinde Yýldýrým Beyazýt tarafýndan 1393 yýlýnda yaptýrýlan Güzelce Hisar’ýn (þimdiki adý Anadoluhisarý) karþýsýna bir hisar inþa etmek oldu. Bu hisar tamamlanýnca Boðaz iki kýyýdan da denetlenebilir duruma geldi ve Osmanlý’nýn onay vermediði hiçbir gemi artýk ne maksatla olursa olsun Boðaz’dan geçemeyecekti.
Yoðun bir çalýþmayla üç ay gibi kýsa bir zamanda inþa edilen bu hisara Boðazkesen adý verilmiþ ve hisar daha yapýlýþýndan itibaren gerekli etkiyi göstermiþti. Boðaz’dan izinsiz geçmeye çalýþan bir Venedik gemisi tüm ihtarlara raðmen durmayýnca hisardan atýlan taþ güllelerle batýrýlmýþ, birkaç gemi de kýyýya çekilmiþti.
Böylece Osmanlý Boðaz’a tamamen hakim olmakla birlikte, Bizans’ýn ana kaynaklarýndan birisi olan gümrük gelirlerinin bir kýsmýna el koymuþ oluyordu. Sultan, Firuz Aða ismindeki bir komutanýný kumandan olarak atadýðý bu hisara yaklaþýk 400 civarýnda muhafýz koyarak diðer planlarýný uygulamaya koydu.
‘Osmanlý kavuðunu yeðlerim’
Ýstanbul’daki hazýrlýklarýn sonrasý Sultan tekrar Osmanlý’nýn o zamanki baþkenti Edirne’ye geçerek oradaki hazýrlýklarý tamamlamaya karar verdi. Kýþý burada geçiren Sultan, büyük toplar döktürmeye devam etti. Macar mühendis Urban, Saruca ve Muslihiddin isimli Türk mühendislerle çalýþtý, gümüþle karýþýk devasa tunç toplar döküldü.
Osmanlý’nýn bu hazýrlýklarýndan her geçen gün kaygýlanan Bizans, durumun ciddiyetini anlayarak Avrupa devletleri nezdinde çeþitli giriþimlere baþladý, tarihî hasmý olan Papalýk’tan dahi yardým istedi.
Yardým çaðrýlarýna Venedik ve Cenova olumlu cevap verirken, Papalýk ise Ortodoks ve Katolik olarak ikiye bölünmüþ, iki farklý kiliseye sahip Hýristiyan alemini birleþtirmek için Ýstanbul’daki elçisi Ýzidor vasýtasýyla Bizans Ýmparatoru Konstantin Dragozes’e teklif götürmüþ, fakat karþýlýðýnda “Katoliklerle birleþmektense Ýstanbul’da Türk kavuðu görmeye razýyým” cevabýný almýþtý.
1453’ün Ocak ayý içinde Fransýz askerlerin de bulunduðu 3000 kiþiden oluþan iki Cenova kalyonu Ýstanbul önlerine yanaþtý. Bu kuvvetin geliþi Bizans’ta büyük sevince neden oldu. Cenevizli komutana yüksek mevkiler verildi. Ýstanbul’u müdafaa edecek kara kuvvetlerinin baþýna da bu komutan geçirildi. Papalýk elçisi Kardinal Ýzidor da son noktada Bizans’ýn yenilmemesi için askerleri ile þehrin müdafaasýnda yer alacaðýný belirtti.
Bizans’ta bu geliþmeler yaþanadursun, Osmanlý ordusu tüm hazýrlýklarýný tamamlayarak Edirne’den yola çýktý. Rumeli Beylerbeyi Karacabey’in önderliðinde aðýr silahlarla donatýlmýþ on bin kiþilik bir kafile 1453 Þubat’ýnýn ilk günlerinde Ýstanbul’a doðru yola koyularak iki ayda Ýstanbul’a ulaþtý. Bu öncü kuvvetin gelmesiyle birlikte, Bizans, þehre giriþ çýkýþ yapýlan tüm kapýlarý kapattý.
Öncü birliklerin ardýndan Ýshak Paþa ve Ýsfendiyaroðlu Ýsmail Bey önderliðindeki Anadolu kuvvetleri de Nisan’ýn ilk günü surlarýn karþýsýndaki yerlerini aldýlar. Baltaoðlu Süleyman Bey komutasýndaki 300’den fazla savaþ gemisi ise Gelibolu üzerinden Boðaz’a giriþ yaparak, Dolmabahçe kýyýlarýnda demirledi. 2 Nisan’da son olarak Sultan II. Mehmet geldi ve Topkapý civarýnda ordugâhýný kurdu. Ýstanbul’a gelen tüm kuvvetlerin sayýsý 200 bine yaklaþýyordu.
Planlamalar gereði ordugâhýn saðýna Ýshak ve Mahmut Paþa önderliðindeki Anadolu Sipahileri konuþlandý. Solda ise Rumeli askerleri Karacabey komutasýnda konuþlandýlar. Ayný zamanda padiþahýn kayýnpederi olan Zaðnos Paþa ise Beyoðlu sýrtlarýna yerleþerek Galata muhasarasýna memur edildi. Galata ve Beyoðlu’ndaki Cenevizlilerin harekâtýna buradaki kuvvetlerin engel olmasý düþünülmüþtü.
Ýlk top patladý
Osmanlý ordusunda bu faaliyetler sürerken, Bizanslýlar, hýristiyanlarca kutsal sayýlan Paskalya’yý kutluyorlardý. Osmanlý ordusu taarruz için Paskalya’nýn bitmesini bekliyordu. Paskalya’nýn sona ermesine yakýn aðýr silahlarýn þimdiki Bayrampaþa civarýna yerleþtirilmesiyle tüm hazýrlýklar tamamlandý ve Nisan ayýnýn 5. günü Ýsfendiyaroðlu Ýsmail Bey, Bizans’a elçi olarak gönderildi. Þehre kan dökmeden girilirse, halkýn canýna ve malýna zarar gelmeyeceði, aksi halde olacaklardan imparatorun sorumlu olacaðý imparator Konstantin’e bildirildi. Konstantin, “Mukadderatýn önüne geçilemeyeceðini, son Bizans askeri kalana kadar þehri teslim etmeyeceðini, þayet maðlup olursa da þerefiyle ölmekten büyük mutluluk duyacaðýný” bildirdi. Konstantin’in bu cevabýndan bir gün sonra, Sultan II. Mehmet’in emriyle ilk top Bizans surlarýna atýldý ve tam 53 gün sürecek savaþ böylece baþladý.
Savunma halindeki Bizans kuvvetleri surlarýn kapýlarýný kapatmak dýþýnda, Osmanlý taarruzuna karþý çeþitli savunma stratejileri geliþtirmiþlerdi. Bu amaçla Osmanlý gemilerinin Haliç’e girememesi için Galata–Eminönü arasýna kalýn bir zincir germiþlerdi. Venedik, Ceneviz ve Bizans’a ait 26 parçalýk gemi filosu da Haliç’te duruyordu. Venedik sefiri Minoto ve askerleri sarayý muhafaza ediyorlardý. Kardinal Ýzidor Kýbrýs ve Roma Katoliklerinin baþýnda Vlaherna sarayýnýn alt kýsmýndaki surlarda mevzi almýþlardý. Katalonyalý askerler Marmara denizine bakan surlardan sorumluydu. Sarayburnu’ndaki surlara ise Sultan II. Mehmet’in amcasý olan ve II. Murat ile giriþtiði taht mücadelesini kaybedince Bizans’a sýðýnan Þehzade Çelebi Orhan memur edilmiþti. Haliç tarafýndaki surlar ise Lükcas Notaras komutasýndaki Giritli askerlerle tarafýndan korunuyordu.
Savaþýn ilk günlerine Osmanlý toplarý damgasýný vurdu. Bu toplar Bizans surlarýnda büyük tahribata sebep oluyordu. Sultan II. Mehmet surlarý sürekli toplarla dövdürüyor, Bizanslýlar ise süratle onarýyor ve kapatamadýklarý gediklere sýðýr derileri geriyorlardý. Bu suretle atýlan güllelerin boþluða isabet edip tesirsiz kalmasýný amaçlýyorlardý. Padiþah, sur içine bir an önce geçmek için her yolu deniyordu. Bu amaçla sur yüksekliðinde ahþap kule de inþa ettirmiþ, bu kuleden köprü ile surlara geçilmesi hedeflenmiþti. Fakat bu giriþim baþarýlý olamadý.
Lodos yaman esince
Karada bunlar olurken, denizde de büyük bir hareketlilik yaþanýyordu. 24 Nisan Cuma günü Bizans lehine önemli bir geliþme yaþandý. Venedikli Kataneo kumandasýnda beþ düþman gemisi erzak ve silahla dolu olarak Boðaz’a giriþ yaptý. Venedik kalyonlarý Osmanlý kalyonlarýndan yüksekti ve askerleri zýrhlýydý. Ýki taraf arasýnda çetin bir mücadele yaþanýyordu. Fakat hava aniden kötüleþip de lodos çýkýnca Osmanlý gemileri daðýldý. Venedik kalyonlarý bu sayede o an gevþetilen zincirleri aþarak Haliç’e girmeyi baþardýlar.
Sultan II. Mehmet’in Zeytinburnu’nda kýzgýnlýkla atýný denize sürmesine neden olan olayýn bu olduðu tarihi kaynaklarda geçmektedir. Çok kýzan Sultan, olay sýrasýnda tek gözünü de kaybeden Baltaoðlu Süleyman Bey’i amirallikten azlederek, yerine Hamza Bey’i atadý. Gemilerin karadan Haliç’e indirilmesini istedi. Dolmabahçe koyundan itibaren yaðlý kýzaklar döþeterek 67 parça gemiyi Kasýmpaþa’dan Haliç’e indirtti, akabinde hücum kararý verildi. Çevik davranan Osmanlý denizcileri düþman gemilerinin bir kýsmý batýrýp gerisine de hakim olarak Haliç’te hakimiyeti ele geçirdiler.
Bu geliþmelerin yaþandýðý sýrada Bizans imparatoru Konstantin’den sürpriz bir barýþ teklifi geldi. Elçi göndererek seneden seneye yüksek bir vergi vermek þartýyla kuþatmanýn kaldýrýlmasýný istedi. Çandarlý Halil Paþa bu teklifin kabulünü isterken, Akþemseddin, Molla Gürani ve Zaðnos Paþalar karþý çýktýlar. Akþemseddin, Hz. Peygamber s.a.v.’in müjdesini hatýrlatarak, Ýstanbul’un mutlaka müslümanlarýn eline geçeceðini yineledi.
Konstantin’in kâr etmeyen entrikasý
Ýlerleyen günlerde tükenmek bilmeyen Osmanlý hücumlarý Bizans’ýn gücünü ve moralini iyice tüketmiþti. Surlarýn gerisinde açlýk ve susuzluk baþ göstermiþ, herkes derin bir korkuya kapýlmýþ, kiliseler dua edenlerle dolup taþmýþtý.
O günlerde beliren þiddetli gök gürültüleri ve yaðmur sebebiyle hurafeler yayýlmýþ, kalýn bir sis tabakasý da çökünce Ýstanbul’u koruduðuna inanýlan meleklerin þehri terk ettiði konuþulmaya baþlanmýþtý. Vlaherma sarayý yakýnýnda yapýlan ayinde mübarek sayýlan Meryem Ana tasvirinin yere düþüp çamura bulanmasý da uðursuzluk sayýlmýþ, felaketin yakýn olduðu söylenir olmuþtu.
Müslümanlar ise tam tersine moralliydi. 50. günün sonunda Ýsfendiyaroðlu Ýsmail Bey tekrar Bizans’a elçi olarak gönderildi. Konstantin þehri teslim ederse, kendisine Mora prensliðinin verileceði söylendi. Fakat Konstantin teklifi yine geri çevirdi. Zira düþüncesi farklýydý. Osmanlý ordusu içine gönderdiði casuslar aracýlýðýyla Macarlar ve Ýtalyanlarýn þehre yardýma gelmek üzere yolda olduklarýný yayýyor, böylece vakit kazanmaya çalýþýyordu. Bu geliþme 24 Mayýs’ta yapýlmasý düþünülen büyük taarruzu erteletti. Zira arkadan geleceði düþünülen düþmanlar için müdafaa tertipleri ve planlar yapýlmaya baþlandý. Fakat birkaç gün sonra iddialarýn bir söylentiden ibaret olduðu anlaþýlýnca Mayýs’ýn 28’inde büyük taarruzun yapýlacaðý ilan edildi.
Bizans’ýn sonunun yaklaþtýðý artýk iyiden iyiye hissediliyordu. Bizanslý devlet adamlarý imparatora bir Venedik gemisi ile þehri terk etmesini bildirdiler. Fakat Konstantin onlarý korkmamalarý, Allah’ýn yardýmýnýn mutlaka yetiþeceði sözleriyle yüreklendirmeye çalýþtý. Papazlar da son dakikada gökten inecek bir þövalyenin onlarý kurtaracaðýný, Türkler Ayasofya önlerine dahi gelseler, geri dönmek zorunda kalacaklarýný anlatýyorlardý.
Ve þehre giriþ
Büyük taarruzun ikinci günü olan 29 Mayýs Salý günü Osmanlý askerleri Topkapý-Edirnekapý arasýndaki surlardan týrmanarak Ýslâm bayraðýný surlara diktiler. Bu esnada bir yeniçeri gizli bir istihkam kapýsý keþfetti, bu kapýdan þehre girilmeye baþlandý. Büyük çatýþmalar yaþanýyordu. Ýmparator Konstantin öldürüldü, cesetler arasýnda ayaðýndaki sýrma ile iþlenmiþ iki kartal armasý ve erguvan renkli çizmelerinden tanýndý. Rumlarla bir olup harbeden Þehzade Orhan da, yeniçerilerin arasýna karýþýp kendini kaybettirmek istedi ama muvaffak olamadý. Osmanlý askerleri þehre tamamen hakim oldu. Böylece Doðu Roma Ýmparatorluðu tarihe karýþtý.
Galatalý Cenevizliler ivedilikle padiþaha heyet gönderip teslim olduklarýný söylediler. Zaðnos Paþa askerleriyle Galata’ya girdi. Sonrasýnda Fatih þehre girerek Ayasofya’ya gitti. Orada ilk ezaný okuttu, namazýný eda ettikten sonra Allah’a þükürlerde bulundu.
Fetih sonrasý üç gün üç gece zafer þenliði yapýldý, Okmeydaný’nda ziyafet verildi. Fatih, yirmi gün burada kaldýktan sonra subaþý (belediye baþkaný) olarak Karýþtýran Süleyman Bey’i tayin ederek, Allah Rasulü s.a.v.’in övgüsüne mazhar olmanýn huzuruyla yeni fetih hazýrlýklarý yapmak üzere Edirne’ye doðru yola çýktý. Kostantiniyye ya da Kostantinopol artýk Ýstanbul, Sultan II. Mehmet ise Fatih olmuþtu.