Mesnevide Geçen Hikayeler
Pages: 1
Aydan Parlak By: saniyenur Date: 15 Temmuz 2011, 14:58:28
4.AYDAN PARLAK

 
Ey Hak Ziyasý Hüsamettin, sen öyle bir ersin ki Mesnevi, senin nurunla ayý bile geçti, aydan bile parlak bir hale geldi. Ey lutfu, keremi ile umulan, yüce himmetin bu Mesneviyi nereye çekmekte? Tanrý bilir. Bu Mesnevinin boynunu baðlamýþ, bildiðin yere doðru çekmektesin.

Mesnevi, koþup gitmekte... çeken gizli. Fakat görecek gözü olmayan gafilden gizli. Mesnevinin yazýlmasýna önce sen sebep olmuþsun... artar, uzarsa arttýran, uzatan yine sensin. Madem ki sen böyle istiyorsun. Tanrý da böyle istiyor... Tanrý takva sahiplerinin dileðini ihsan eder.

Evvelce sen, varlýðýný Tanrýya verdin... karþýlýk olarak Tanrý da varlýðýný sana verdi. Mesnevi sana binlerce þükretmede... ellerini kaldýrýp dualar eylemede... Tanrý, Mesnevinin diliyle, eliyle sana þükrettiðini gördü de ihsanlarda bulundu, lutuflar etti, keremini çoðalttý. Çünkü Tanrý, þükredenin nimetini çoðaltmayý vaat etmiþtir.

Nitekim secdenin karþýlýðý, Tanrýya yakýn olmaktýr. Tanrýmýz “Secde et de yaklaþ” dedi... bedenlerimizin secde etmesi, canlarýmýzýn Tanrýya yaklaþmasýna sebeptir. Mesnevi, ziyadeleþiyorsa, uzuyorsa bu yüzden ziyadeleþiyor, bu yüzden uzuyor... fazla ve büyük görünmek için deðil!

Üzüm çubuðu, yazdan nasýl hoþlanýrsa, onunla nasýl baðdaþmýþsa biz de seninle öyle baðdaþmýþýz, senden öyle hoþlanmaktayýz... istiyorsan emret, çek de çekip götürelim!

Ey sabýr, varlýðýn anahtarýdýr sýrrýnýn emri, bu kervaný güzel güzel ta hacca kadar çek, götür!

Hac. Tanrý evini ziyarettir, ev sahibini ziyaretse erliktir. Hüsamettin, sen bir güneþsin, onun için sana ziya edelim... bu iki söz, Hüsam ve Ziya, senin vasýflarýndýr. Bu Hüsam ve Ziya birdir... Þüphe yok ki güneþin kýlýcý ziyadandýr.

Nur, ayýndýr, bu ziya da güneþin... Kuran’ý oku da bak! Babacýðým, Kuran güneþe ziya dedi, aya da nur... hele bak da gör! Güneþ, aydan daha üstündür ya... Þu halde Ziyayý da mertebe bakýmýndan nurdan üstün bil!

Hiç kimse gidilecek yolu ay ýþýðýyla görmedi de güneþ doðunca yol meydana çýktý, göründü. Güneþ, alýnacak, satýlacak þeyleri güzelce gösterdi de bu yüzden pazarlar gündüzleri kuruldu. Kalp akçeyle saðlam akçe iyice ayýrt edilsin, kimse hileye kapýlmasýn, aldanmasýn diye.

Güneþin nuru yeryüzüne adamakýllý vurdu, alýþveriþ edenler için alemlere rahmet kesildi. Fakat bu, kalpazanlarýn istemedikleri bir þeydir. Onlara pek aðýr gelir bu iþ... çünkü güneþin nuru, onlarýn iþine kesat verir, kalp akçeleri görünür, fark edilir de geçmez olur?

Kalp akçe, sarrafýn can düþmanýdýr... yoksula köpekten baþkasý düþman olur mu?

Peygamberler, düþmanlarla savaþýrlar... melekler de “Yarabbi, sen koru!” diye dua ederler. Tanrýnýn pek nurlu olan bu kandili hýrsýzlarýn üflemesinden, onlarýn nefesinden uzak tut! Hýrsýz ve kalpazan, nura düþmandýr vesselam...

Ey feryada yetiþen Tanrý, sen feryadýmýza yetiþ! Hüsamettin, bu dördüncü deftere nurlar saç! Çünkü güneþ de dördüncü kat gökten doðar, alemi nurlara gark eder. Sen de bu dördüncü defterle alemlere güneþ gibi nurlar saç da þehirlerle ülkelere parlarsýn, her tarafý nura gark etsin!

Bu kitap, masal diyene masaldýr... fakat bu kitapta halini gören, bu kitapla kendini anlayan kiþi de erdir! Mesnevi, Nil ýrmaðýnýn suyudur... Kýptiye kan görünür ama Musa kavmine kan deðildir, sudur! Bu sözün düþmaný, þimdi gözüme þöyle görünmede... Cehenneme baþ aþaðý düþmüþ!

Ey Hak Ziyasý, sen onun halini gördün... Hak, sana, onun iþlerine karþýlýk verdiði cevabý gösterdi! Gayb alemini gören gözün, gayb alemi gibi üstattýr. Bu görüþ, bu ihsan, þu alemden eksik olmasýn!

Bizim halimiz olan þu hikayeyi burada tamamlarsan yakýþýr. Adam olmayanlarý, adam olanlarýn hatýrý için býrak; hikayeyi bitir, hikayeye son ver! Hikaye üçüncü cilt de tamamlanmadýysa iþte dördüncü cilt... onu, burada düzene koy, tamamla!

O adamýn, bekçiden korkup baða at sürdüðünü anlatýyorduk. O adamýn aþýk olup bu dertle tam sekiz yýl yanýp yakýldýðý güzel de meðerse o baðdaymýþ! Aþýk o sevgilinin gölgesini bile görmeye imkan bulamýyordu. Ancak Zümrüdüanka’yý duyar gibi onun da vasfýný iþitmekteydi.

Kazara nasýlsa onu, bir kerecik görmüþtü, o ilk görüþte ona vurulmuþ, ona gönül vermiþ gitmiþti. Ondan sonra ne kadar çalýþtý çabaladýysa o sert huylu dilber, bir türlü mecal vermemiþ, bir türlü kendisini göstermemiþti. Ne yalvarmamýn bir çaresi olmuþtu, ne mal, mülk vermenin... o fidan sevgilinin gözü toktu, tamahý yoktu!

Tanrý, her hüner ve sanata, her dilenen ve istenen þeye aþýk olan kiþinin dudaðýný, ilk önce o þeye dokundurur, ona lezzeti tattýrýr... Ondan sonra aþýklar, o lezzetle, dileklerini aramaya koyuldular mý her gün önlerine bir tuzak çýkarýr, ayaklarýna bir bað vurur!

Aramayýp taramaya giriþtiler mi “hele nikah parasýný getir bakalým” diye kapýyý kapar. Aþýklar da, o ümitle döner dolaþýr, koþarlar... Her an ricaya düþerler, her an ümitsizliðe kapýlýrlar. Herkesin, bir þey elde edeceðim diye bir ümidi vardýr... nihayet bir gün olur, ona bir kapý da açarlar. Açarlar ama hemencecik yine o kapýyý örterler. O kapýya tapan, oraya ümit baðlayan kiþi de ümitlenir, o ümitle ateþ kesilir, iþe giriþir!

O genç de hoþ bir halde o baða girince ansýzýn ayaðý defineye batýverdi! Tanrý bekçiyi sebep etti... bekçi korkusundan geceleyin koþa koþa baða girdi, sýðýndý da, Baðdan geçen ýrmaða yüzüðünü düþürmüþ olan sevgilisinin elinde bir fener, yüzüðünü aramakta olduðunu gördü.

O anda neþesinden Tanrý’ya þükürler ederek bekçiye hayýr dualarda bulunmaya baþladý:

“Bekçiden huylanýp kaçtým, ziyanlara girdim, ama yarabbi, sen onun yirmi misli altýn ve gümüþü onun baþýna saç! Onu, kötü kiþilerin þerrinden kurtar... ben nasýl neþelendiysem onu da sen neþelendir! Onu bu alemde de mesut et, o alemde de... Onu kötülükten, köpeklikten kurtar!

Tanrým, gerçi o kötü kiþinin huyu daima halkýn belasýný istemektir. ( ama yine sen onu koru). Kötü kiþi, padiþah, Müslümanlarý suçlu buldu diye bir haber duydu mu semirir, neþelenir... Yok... eðer padiþah, merhamet etti, o cezayý cömertliðiyle Müslümanlardan baðýþladý diye bir söz duysa, bu söz yüzünden caný sýkýlýr, yaslara düþer... kötü kiþide daha buna benzer yüzlerce yomsuzluklar vardýr.

Fakat o aþýk, kötü bekçiye hayýr dualar edip duruyordu. Çünkü rahata onun yüzünden kavuþmuþtu. Bekçi herkese zehirdi, fakat ona panzehir! Bekçi, onun sevgilisine kavuþmasýna sebep olmuþtu. Görüyorsun ya, dünyada mutlak olarak kötü bir þey yoktur. Kötü, buna nispetle kötüdür. Sonra þunu da bil ki,

Alemde hiçbir zehir, yahut þeker yoktur ki birine ayak, öbürüne ayakkabý olmasýn! Evet... birine ayak olur, öbürüne bukaðý. Birisine zehirdir, öbürüne þeker gibi tatlý! Yýlanýn zehiri, yýlana hayattýr, insanaysa ölüm! Deniz mahluklarýna deniz, bað, bahçe gibidir...fakat karada yaþayanlara ölümdür, daðdýr!

Ey iþ eri, bu nispeti birden tuttur da böylece bine kadar saya dur! Zeyd, birisine göre þeytandýr, öbürüneyse sultan! O, zeyd pek yüce bir kiþidir der... Bu zeyd gebertilecek bir kafirdir der!

Zeyd, bir adamdýr ama ona öyledir, bunaysa baþtanbaþa zahmettir, ziyandýr! Eðer onun, sana göre de þeker haline gelmesini istiyorsan var, onu aþýklarýnýn gözüyle gör! O güzele kendi gözünle bakma... isteneni isteyenlerin gözüyle gör!

Kendi gözünün yerine, ona aþýk olanlardan ariyet bir göz edin...Hatta ariyet olarak ondan bir göz, bir görüþ, al da onun yüzüne, onun gözüyle bak! Bak da býkmadan, usanmadan emin ol. Ýþte ululuk ýssý peygamber, bunun için “Kim kendini Tanrýya verirse Tanrý, kendisini ona verir” dedi...

“Onun gözü de ben olurum, eli de, gönlü de... bu suretle devleti, bahtsýzlýktan kurtulur” buyurdu. Ne olursa olsun, kötü ve istenmeyen bir þey bile olsa deðil mi ki sana kýlavuzluk etti,sevgiline ulaþtýrdý, sevimlidir, dosttur!
 

 


radyobeyan