Mesnevide Geçen Hikayeler
Pages: 1
Nilin Suyu By: saniyenur Date: 14 Temmuz 2011, 15:37:58
22.NÝL'ÝN SUYU


Duydum ki bir kýpti, susuzluktan bunalýp Ýsrail oðullarýnýn birisinin evine geldi; dedi ki: Seninle dostum, arakadaþým... bugün de bir hacetim var, senden istemeye geldim. Çünkü Musa büyücülük, afsunculuk etti... nihayet nilin suyu bize kan kesildi.

Ýsrail oðullarý alýnca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kýpti’nin gözü baðlanmýþ, ona kan oluyor. Kýpti kavmi iþte buracýkta susuzluktan ölüp gidiyor. Bu, ya bahtsýzlýðýndan, ya kendi kötülüðünden! Kendin için bir tas su doldur da bu eski dost suyundan içsin senin! Çünkü o, kendin için doldursan kan olmaz temiz ve duru su olur! Ben de sana tabi olarak su içmiþ olayým... tabi olan kiþi, tabi olduðu kiþinin lütfiyle dertten kurtulur.

Ýsrail oðlu peki caným efendim dedi... sana bir hizmet edeyim, istediðini yapayým a gözümün nuru! Senin muradýna gideyim, seni sevindireyim... kulun, kölen olayým da hürlük edeyim! Tasý Nil’den doldurdu, aðzýna dayadý, yarýsýný içti. Sonra tasý su isteyene doðru eðdi, sen de iç dedi... su derhal kara kan kesildi. Tekrar kendi tarafýna eðdi, kan su oldu... Kýpti kýzdý alevlendi. Bir müddet oturdu... hiddeti geçince dedi ki: Ey ulu kýlýç, ey kardeþ, þu düðümün açýlmasýna çare nedir?

Ýsrail oðlu dedi ki: Bunu takva sahibi içer. Takva sahibi da Firavunun gittiði yoldan usanan, Musa’laþan kiþidir. Musa’ya uy, Musa kavmi ol da bu suyu iç... ayla uzlaþ da ay ýþýðýný gör. Tanrý kullarýna kýzgýnlýðýndan gözünde yüz binlerce karanlýk var! Kýzgýnlýðýný yatýþtýr da gözlerini aç, neþelen... dostlarýndan ibret al da üstat ol!

Sende kaf daðý gibi küfür varken nasýl olur da Nil’den avucuna su almada bana tabi olabilirsin sen? Dað iðne deliðinden geçer mi hiç? Geçer... ancak tek bir iplik haline gelirse! Daðý tövbenle saman çöpü haline getir de suçlarý baðýþlananlarýn kadehini güzelce al, hoþ bir hal de çek gitsin. Fakat bu hileyle onu nasýl içebilirsin ki Tanrý, onu kafirlere haram etmiþtir.

A iftiralara uðramýþ iftiracý, hileyi düzeni yaratan Tanrý, nasýl olur da senin hilene, düzenine kapýlýr? Musa kavminden ol... hilenin faydasý yok... senin hilen yel ölçmekten ibaret! Suyun haddimi var, Tanrý emrini terk etsin de kafirlere su olsun! Sen sanýyor musun ki ekmek yemektesin? Yýlan zehri, ömür törpüsü yiyorsun sen! Fakat sevgilinin buyruðunu terk eden kiþiye nasýl yarar?

SANIR MISIN KÝ Mesnevi sözlerini okuyasýn da ucuzca, bedavaca duyasýn, anlayasýn! Yahut hikmet sözleri ve gizli sýrlar, kolayca kulaðýna girsin aðzýna gelsin! Duyarsýn, duyarsýn ama sana masal gibi gelir... dýþyüzünü duyarsýn, iç yüzünü deðil! Bir güzel, baþýna, yüzüne çarþafýný örtmüþ, senden yüzünü gizlemiþ! Ýnadýndan Kuran, sana nasýl gelirse Þehname yahut Kilile ve Demine de öyle gelir! Ýnayet sürmesi gözünü aydýnlatýr, açarsa doðrucuyla mecazý o vakit ayýrt eder, anlarsýn! Yoksa koku almayan adama mis de bir, fýþký da... deðil mi ki koku almýyor!

Ululuk ýssý Tanrýnýn sözünü okumaktan maksat kendini usançtan, elemden kurtarmaktýr. Çünkü vesvese ve gussa ateþi, bu sözle yatýþýr... bu söz, insanýn derdine deva olur. Bu kadar bir ateþi söndürmede akýlca duru ve temiz su da birdir, sidik de! Vesvese ateþini, su da sidik de... her ikisi de uykunun, dert ve gussa ateþini söndürmesi gibi söndürür. Fakat Tanrýnýn ruhlu sözü olan bu temiz suyun, candan bütün vesveseleri tamamý ile giderdiðini bilsen gönül, gül bahçesinin yolunu bulur, o bahçeye varýr.

Çünkü Tanrý kitaplarýnýn sýrrýndan bir koku alan, baðlarda, dere kýyýlarýnda uçar durur. Sen yoksa velilerin yüzünü de bizim gördüðümüz gibi midir sanýrsýn? Peygamber bile müminler nasýl oluyor da benim yüzümü göremiyorlar diye hayrette kaldý.

Halk nasýl oluyor da yüzümün nurunu görmüyorlar? Halbuki o nur, doðu güneþinin nurunu bile aþtý... yok, görüp duruyorlarsa bu þaþýrma nedir? diyordu. Nihayet o yüz, gizlilikler alemindedir diye vahiy geldi. Yüzünü kafirler görmesin diye sence ay ama halka göre bulut. Bu þaraptan halk ve ileri gelenler içmesin diye sence tane ama halka göre tuzak!

Tanrý, “Onlar sana bakarlar” fakat hamam duvarýndaki resimlere benzerler... “Bakarlar da görmezler” dedi. Ey resme tapan, resim de o iki sönük gözle sana bakar,öyle görünür. Onun huzurunda terbiyeni takýnýrsýn... fakat onun hiç aldýrýþ etmediðini görünce neden bana riayet etmiyor ki diye hayretlere düþersin. Neden bu güzel resim, sorularýna cevap vermiyor... neden verdiðim selamý almýyor? Ben, ona yüzlerce secde ettiðim halde neden o, bir lütfedip baþýný, sakalýný oynatmýyor dersin?

Tanrý dýþ alemde görünmez, baþ oynatmaz ama buna karþýlýk içine öyle bir zevk verir ki, o zevk, iki yüz baþ sallamaya deðer... iþte akýl ve can böyle baþ sallar!
Çalýþýp çabalar akla hizmet edersen aklýn sana yapacaðý þey þudur: Seni doðru yola ulaþtýrýr; bu yola ulaþma vesilelerini arttýrýr. Tanrý sana açýkça baþ sallamaz ama seni baþlara baþbuð yapar! Tanrý, sana gizlice öyle bir þey verir ki bütün dünyadakiler sana secde ederler. Nitekim bir taþa da deðer verdi mi o taþ, yani altýn, halka göre yüce olur. Bir katra su, tanrý lütfuna nail olur da inci kesilir, altýný bile geçer.

Beden topraktýr, fakat Tanrý ona bir ýþýk verdi mi alemi kaplamada, dünyayý zapt etmede ay gibi üstat olur. Kendine gel... bu hükümdarlar, bir týlsýmdan, ölü bir resimden ibarettirler. Fakat bakar gibi görünürler de ahmaklarýn yollarýný keserler. Bakar, göz kýrpar gibi görünürler de aptallar, onlara bir varlýk verir, onlarý delil edinirler!

Kýpti dedi ki: Sen bana bir duada bulun... çünkü benim gönlüm kapkara, bu yüzden de o aðýz yok! Dua et de belki bu gönlün kilidi açýlýr... çirkin, güzeller meclisinde yer alýr. Çarpýlmýþ kiþi dua bereketiyle güzelleþir... yahut da bir þeytan, yeniden melek olur! Yahut da kuru dal, Meryem’in elindeki kuvvetle misler kokar, yaþ bir hale gelir, meyve verir!

Ýsrail oðlu o anda secdeye kapandý da dedi ki: Ey Tanrý, ey aþikar ve gizli iþleri bilen! Kul, senden baþka kimin huzurunda el kavuþturur? Dua da senden, duayý kabul etmede senden! Önce duaya meyil veren de sensin... sonradan duayý kabul eden de sen! Evvel de sensin, ahýr da sen... bizse arada söze bile gelmeyecek hiçin hiçi! Böyle söylenip dururken nihayet leðeni damdan düþtü... gönlü kendinden geçti. Dua ederken tekrar kendisine geldi... “Ýnsan, ancak çalýþtýðýný elde eder!”

O dua ile meþgul iken Kýpti’nin yüreði coþtu. Ansýzýn bir nara attý, bir kükredi. Dedi ki: “Durma, hemen bana iman ederken ne diyeceðini öðret de derhal eski zünnarýmý keseyim! Canýma bir ateþtir saldýlar... bir þeytana , candan bir iltifattýr ettiler. Senin dostunum seni görmeden duramam... Tanrýya hamt olsun bu dostluk, nihayet elimi tuttu. Sohbetlerin bir kimya idi herhalde... gönül evinden ayaðýn eksik olmasýn! Sen cennet fidanýndan bir daldýn... ona yapýþtým da beni cennete dek götürdü. Bedenimi kapýp götüren bir seldi... bu sel, beni de lütuf ve ihsan denizinin kýyýsýna dek iletti. Su ümidiyle sele doðru gittim; fakat denizi gördüm, kile kile inciler elde ettim.”

Ýsrail oðlu ona hadi, þimdi su al diye tas getirdi. Kýpti dedi ki: Yürü git sular gözümde hor hakir oldu. “Tanrý müminleri satýn aldý” sýrrýndan bir þerbet içtim ki artýk kýyamete kadar susamam ben! Irmaklara kaynaklara su ihsan eden, içimde bir kaynaktýr coþturdu! Ciðerim susuzluktan yanýp kavrulmakta, su istemekteydi... þimdi öyle bir himmete nail oldu ki suyu hakir görmede!

“Kaf hâ yâ ayn sâd” vadindeki doðruluða delil olarak Tanrý, Kâfi adýnýn “Kef”i oldu. Kafiyim, sana bütün hayýrlarý, sebepsiz, baþkasýnýn yardýmýný vasýta etmeden veririm. Kafiyim, seni ekmeksiz tutuyorum... ordusuz, askersiz sana beylik, padiþahlýk ihsan ederim... Bahar olmadýðý halde sana nergis ve aðustos gülü verir; kitapsýz ustasýz sana bilgiler belletirim... kafiyim, ilaçsýz sýhhat verir; mezarý, kuyuyu meydan haline getiririm...

Musa’ya bütün alemin baþýna indirsin diye bir sopa verir; kuvvet kudret baðlarým... Musa’nýn eline bir nur, bir parlaklýk veririm ki güneþe bile tokat atar! Sopayý yedi baþlý yýlan haline getiririm... hem öyle bir yýlan ki erkek bir yýlanýn belinden gelmemiþ, diþi bir yýlandan doðmamýþ.

Nil suyuna kan karýþtýrmam; kudretimle suyunu kan haline getiririm. Nil suyu gibi neþeni gam haline getiririm de bir daha neþeye yol bulamazsýn. Sonra tekrar imanýný yeniledim mi yine Firavundan bezersin. Görürsün ki rahmet Musa’sý gelmiþ... kan gibi görünen Nil, onun yüzünden su olmuþ!

Ýçten ipin ucunu býrakmazsan zevk Nil’in hiç kan kesilmez. Ben, iman edeyim de bu kan tufanýndan bir su içeyim diyordum. Ben ne bilirimdim ki Tanrý beni deðiþtirecek, gönlümü baþka bir hale koyacak da beni Nil yapacak! Baþkalarýnýn gözünde eskisi gibiyim ama benim gözüme akýp duran bir Nil görünmede!

Nitekim bu alem de Peygamberin gözüne tespihe gark olmuþ görünmede... bize göreyse aptalca durup duruyor. Onun gözüne bu alem aþk ve ihsanla dolmuþ görünüyor; baþkasýnýn gözüne ise ölü ve cansýz. Yukarý olsun, aþaðý olsun onca her yer, hýzlý hýzlý yürümede... o, taþtan topraktan nükteler duymada!

Halbuki halka bunlarýn hepsi kapalý... her þey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade þaþýlacak bir perde görmedim. Bütün mezatlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru! Halk, Peygamber ekþi suratlý; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.

Ýleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o. Bir zamancaðýz bizim gözümüzle bakýn da “Heletâ” daki gülüþleri görün hele! O ters þey, armut aðacýnýn üstünde öyle görünü... a genç aðaçtan in de bak! O armut aðacý, varlýk aðacýdýr... sen ýrada oldukça sana yeni þey eski görünür.

O aðacýn üstünde oldukça alem pis bir dikenlik, kýzgýn akreplerle, yýlanlarla dopdolu bir yer görünür. Fakat aðaçtan inersen derhal alemi gül yüzlü dilberlerle, dadýlarla, tayalarla dolu görürsün.

Bir kadýn oynaþý ile aptal kocasýnýn gözü önünde seviþip buluþmak istiyordu. Kocasýna a iyi talihli kiþi, aðaca çýkýp meyve toplamak istiyorum dedi. Aðaca çýkýnca kocasýna baktý aðlamaya baþladý. Dedi ki: A merdut ahlaksýz... üstündeki lüti kim? Karý gibi onun altýna yatmýþsýn... meðerse sen ne ibneymiþsin!
Kocasý senin baþýn döndü galiba... çünkü burada benden baþka kimse yok dedi. Kadýn o üstüne binen kalpaklý herif kim, söyle hele diye birkaç kere daha sordu, söylendi.

Adam a kadýn aðaçtan in; baþýn döndü; adam akýllý bunadýn sen dedi. Kadýn, aðaçtan indi; kocasý aðaca çýktý. Kadýn da oynaþýný göðsüne çekti. Kocasý baðýrdý: A orospu maymun gibi üstüne çýkan o adam kim? Kadýn burada benden baþka kimse yok ki dedi... kendine gel, senin baþýn döndü galiba, saçmalama. Adam, bu sözü birkaç kere söylediyse de kadýn, “Bu armut aðacýndan olacak! Ben de armut aðacýnýn üstündeyken öyle þeyler gördüm be hey kaltaban! Aþaðýya inde bak... benden baþka kimse yok, bütün bu hayaller armut aðacýndan!

Þaka ve latife bir þey belletmeye yarar... onu ciddi gibi dinle; görünüþte latife oluþuna kapýlma! Her ciddi þey, maskaralara göre maskaralýk, þakadýr... fakat akýllara göre de latifeler, ciddidir.

Aklý kýt olanlar armut aðacý ararlar... fakat bu armut aðacýndan o armut aðacýna uzun bir yol var! Armut aðacýndan inde yürümeye koyul... senin gözün de kamaþmýþ yüzün de! Bu aðaç, benliktir... evvelki varlýktýr. Ýnsan, bu varlýkla kaldýkça gözü þaþý olur, olmayacak þeyler görür. Fakat armut aðacýndan indin mi düþüncede de bir eðrilik, sapýklýk kalmaz, gözde de sözde de! O vakit bu aðacý,dallarý yedinci kat göðe kadar yücelmiþ büyük bir devlet aðacý olmuþ görürsün. Aþaðý indin de ondan ayrýldýn mý Tanrý, rahmetiyle o aðacý deðiþtirir. Bu aþaðýya inme, bu tevazu yüzünden Tanrý gözüne doðru bir görüþ kabiliyeti verir. Doðru görüþ kolay ve bedava olsaydý Mustafa Tanrýdan bu görüþü diler miydi?

Dedi ki: “Yarabbi, yukarýda olsun, aþaðýda olsun, her cüzü bana olduðu gibi göster!”aþaðýya indikten sonra yine o aðaca çýk... çünkü artýk o aðaç, “OL” emriyle deðiþmiþ yeþermiþtir.
Musa’nýn aðacýna dönmüþtür bu aðaç! Pýlýný pýrtýný Musa’nýn bulunduðu yere çekersen görürüsün ki, bu aðacý ateþ yeþertir, neþeli bir hale kor... dalý, “Þüphe yok ben Tanrýyým der durur!”

Gölgesine bütün hacetler reva olur... iþte ilahi kimya böyledir. Artýk o benlik, o varlýk helal olur sana... çünkü onda ululuk ýssý Tanrýnýn sýfatlarýný görürüsün! Eðri aðaç doðrulur, Tanrýyý gösterir... “Kökü yerdedir dallarý budaklarý gökte!”



radyobeyan