Mesnevide Geçen Hikayeler
Pages: 1
Konuk Evi By: saniyenur Date: 14 Temmuz 2011, 14:33:11
 
16.KONUK EVÝ

 
Delikanlým, bu denen bir konuk evidir. Her sabah, oraya koþa, koþa bir yeni konuk gelir. Sakýn bu, benim boynumda kaldý deme. Þimdicik yine uçar, yokluk alemine gider. Gayb aleminden gönlüne ne gelirse konuktur onu hoþ tut.

Birisine ansýzýn konuk geldi. Ev sahibi konuðunu gerdanlýk gibi boynuna taktý. Sofra çýkardý, aðýrladý. O gece mahallelerinde sünnet düðünü vardý. Erkek, kadýnýna gizlice dedi ki: Bu gece iki yatak ser. Bizim yataðýmýzý kapý yanýna yap, konuðun yataðýný da öbür tarafa. Kadýn, olur iki gözümün nuru, baþ üstüne. Hizmetler eder, güler yüz gösteririm, merak etme dedi. Yataklarý yapýp sünnet düðününe gitti.

Yüce konuk, kadýnýn kocasý ile kaldý. Geceleyin kuru, yaþ bir çerez çýkardý. Yediler içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuþtular, gece yarýsýna dek iyi, kötü baþlarýndan geçenleri anlattýlar. Çerezden, konuþup görüþmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktý, kapý yanýndaki yataða girip yattý.

Adam, utancýndan ona bir þey diyemedi, caným, senin yataðýn bu taraftaki. Sen yatýp uyuyasýn diye yataðý, þuraya serdik diye bir söz söyleyemedi. Karýsý ile kararlaþtýrdýklarýnýn aksine, konuk için serilen yataða girdi, öbür yatakta da konuk yatýp uyudu. O gece þiddetli bir yaðmur baþladý. Bulutlarýn çokluðu, hayret verecek bir derecede idi.

Kadýn gelince konuk öbür taraftadýr kocam öbür taraftadýr, kapý yanýnda yatan kocamdýr diye, anadan doðma soyunup yorganýn altýna girdi, konuðu birkaç kere de istekle öptü.

Dedi ki: Hani bir þeyden korkuyordum ya. Baþýma geldi mi geldi, geldi mi geldi. Yaðmur, çamur yüzünden konuk kakýldý kaldý. Beylik sabunu gibi elinden çýkmasýna imkan yok. Bu yaðmur çamurda o, nereden gidecek? Baþýna canýna and olsun, adam baþýmýza kaldý. Konuk bu sözleri duyunca hemen sýçrayýp dedi ki: Kadýn býrak beni. Ayakkabým var benim, çamurdan korkum yok. Ben gidiyorum, Allah size hayýrlar versin. Yolculukta can, bir an bile eðlenmez. Yolcu derhal geldiði yere dönmeli. Bir yerde kalýp eðlenmek, yol keser.

Kadýn, o soðuk sözü söylediðine piþman oldu. Çünkü o eþsiz mihman ürküp yola düþüyordu. Kadýn lütfen, hoþ gör, ben þaka olsun diye söyledim deyip, secdeler etti, bir hayli yalvarýp sýzlandý ama fayda etmedi. Konuk, yola düþüp bunlarý hasret býraktý.

Bu yüzden adam da yasa battý, kadýn da. Çünkü artýk o konuðun yüzünü, leðendeki akisten deðil, kendi yüzünden görmüþlerdi. Konuk gitmede ova, konuðun nuru ile cennet gibi aydýnlanmadaydý. Adam bundan sonra bu iþin derdinden utancýndan evini konuk evi haline soktu.

Fakat kadýnýn gönlünde de, erkeðin gönlünde de o konuðun hayali, her an derdi ki: Ben, Hýzýr’ýn dostuyum size yüzlerce cömertlik hazinesi saçacaktým, fakat ne yapayým? Kýsmetiniz deðilmiþ.

Konuk evine her gün nasýl bir yüce konuk gelirse onun gibi her an sana bir fikir gelir. Caným, fikri bir adam say. Çünkü adam, fikirle deðerlidir, fikirle diridir. Gam fikri, neþe yolunu vurursa gam yeme. O, hakikatte baþka neþeler hazýrlamaktadýr.

O, hayrýn aslýndan yeni bir sevinç, yeni bir neþe gelsin diye evi, baþkalarýndan sýkýca süpürür. Gönül dalýndaki sararmýþ, kurumuþ yapraklarý ayýrýr, daldan yeni ve yeþil yapraklar bitmesine yardým eder. Bu alemden öte bir aleme yeni bir zevk gelsin diye eski sevinci, kökünden çeker, çýkarýr.

Gam, üstü dallarla yapraklarla örtülü yeni kökü bitirsin diye çürümüþ, pörsümüþ olan eski kökü yerinden söküp çýkarýr. Gam, gönülden neyi döker, yahut koparýrsa karþýlýk olarak mutlaka daha iyisini verir. Hele derdin gamýn yakýn ehline kul olduðunu iyice bilene daha fazla lütuflarda bulunur.

Bulutla þimþek, asýk suratlýlýk, ekþi yüzlülük göstermese asma yapraðý, doðuya benzeyen gülümsemelerini gösterir mi hiç? Kutluluk, kutsuzluk, gönlüne gelir, konuklar. Bunlar, evden eve giden yýldýzlara benzerler. Senin burcunda konakladý mý onun talihi gibi sen de tatlý bir hale, gel, çevikleþ.

Böyle hareket et de o yýldýz, aya gitti, ulaþtý mý o gönül sultanýna senden þükür etsin. Sabýrlý ve her þeye razý olan Eyyüb, tam yedi yýl Tanrý konuðunu belayý hoþ tuttu. O sert ve yüzü pek ala da tanrýya dönünce ondan yüzlerce çeþit þükürlerde bulundu da, dedi ki: Eyyüb ben sevgililerini öldürdüðüm halde sevgisinden bir kere bile yüzünü çevirmedi. Tanrý bilgisine vefakarlýkta bulundu, utancýndan bela ile adeta sütle bal gibi kaynaþtý, karýþtý. Senin de gönlüne yeniden yeniye belalar geldikçe o belalarý güle güle karþýla.

Ey yaradaným, beni o belanýn þerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanlarý bana haram etme, beni o lütuflara kavuþtur. Rabbim, uðradýðým belalara karþý lütfet de þükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de. O suratý asýk derdi koru. O acýlýðý þeker gibi tatlý say.

Bulutunda görünüþte yüzü asýktýr ama gül bahçesini bezer, çalý çýrpýyý kýrar. Gamý bulut gibi bil de o asýk suratýyla pek surat asmaya kalkýþma. Belki o inci, elindedir, olur ya. Onun için çalýþ çabala da senden razý olsun. Hatta böyle olmasa bile bu huyu adet edinir, o güzelim huyla huylanýr, o huyu arttýrýrsýn da, baþka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduðun þeye eriþiverirsin.

Neþene mani olan düþünce, Tanrýnýn emri ile, Tanrýnýn hikmeti ile gelir. Sen ona felaket deme delikanlým. Belki bir yýldýzdýr, belki kutluluk kýranýndadýr. Sen ona fer-i deme, asýl tut da onunla daima maksadýna eriþ, üstün çýk. Onu fer-i sayar, muzýr tutarsan gözün, aslý gözler durur.

Halbuki bekleyiþ, çeþnide zehirdir adeta. Bu gidiþle daima ölüm halinde kalýrsýn. Onu asýl bil, kucakla da bekleyiþ ölümünden kurtul


 



radyobeyan