Mevlana
Pages: 1
Mevlanadan Tavsiyeler By: saniyenur Date: 13 Temmuz 2011, 21:43:55
TAVSÝYE


Þu üç þey hakkýnda dudaðýný kýpýrdatma: Gittiðin yol, paran, bir de mezhebin.

Çünkü bu üçünün de düþmaný çoktur. Düþman bildi mi sana pusu kurar. (1/84-85/1047-1048)

Ok gibi doðru ol da yaydan kurtul. Çünkü her doðru okun, yaydan fýrlayacaðýna þüphe yoktur. (1/111/1385)

Söz söylemek için önce dinlemek gerekir. Söze, kulak verme yolundan gir.

Dinleme ihtiyacý olmaksýzýn anlaþýlan söz, ancak tamahsýz ve ihtiyaçsýz olan Allah’ýn sözüdür. (1/131/ 1627, 1629)

Sel akmaða baþlar baþlamaz önünü kes, yolunu baðla. Yoksa alemi periþan ve harap eder, her tarafý yýkar.

Fakat harap olmaktan niye gamlanayým? Harabenin altýnda padiþah hazinesi var! (1/139/1743-1744)

Kimin namazýnda mihrab ve kýblesi Ayn (Allah’ýn zatý, cemali) olursa onun tekrar iman tarafýna gitmesini ayn ve kusur bil. (1/141/1765)

(Hak) Bu yolda yolun, týrmalan, son nefese kadar bir an bile boþ durma!

Olabilir ki son nefeste bir dem inayete eriþirsin. O inayet, seni sýrdaþ eder. (1/146/1822-1823)

Dünyanýn lütfetmesi ve yaltaklanmasý, hoþ bir lokma-dýr, ama az ye. Çünkü ateþten bir lokmadýr!

Ateþ gizlidir, zevki meydanda. Dumaný sonunda mey-dana çýkar. (1/148/1855-1856)

Nefis, çok övülmesi yüzünden firavunlaþtý. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama!

Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Top gibi zahmet çekici ol, çevgân olma!

Yoksa; senin bu letâfetin, bu güzelliðin kalmayýnca o, seninle düþüp kalkanlar, senden usanýrlar. (1/149/1867-1870)

“Zamanýnýzdaki günlerde Rabbinizin güzel kokularý vardýr. Kendinize gelin; o güzel kokularý almaya çalýþýn.” (1/155/ Hadis)

Sen mâdem  ki zahiri önü, sonu düþünmektesin, ancak ve ancak bu gam ve neþe alemindesin. Ey hakikatte yok olan!. Yok olan; nerede ön, nerede son!

Yaðmurlu gündür, gece çaðýna kadar yürü! Bu yaðmur bildiðimiz yaðmur deðil, Rahmet yaðmurlarýndan. (1/160/ 2010-2011)

Eðer, “cüzü külle muttasýl”dýr, ayrýlmaz dersen diken ye, gül isteme. Diken de gülden ayrýlmaz.

“Cüzü külle” ancak bir yüzden baðlýdýr. Yoksa Hakk’ýn peygamberleri göndermesi abes olurdu. (1/226/2811-2812)

Sakýn, endiþelerden sakýn! Fikir, aslan ve yaban eþeðidir; gönüller de ormanlýklar.

Perhizler, ilaçlarýn baþýdýr. Çünkü kaþýnma uyuzluðu artýrýr.

Perhiz, þüphe yok ki ilacýn aslýdýr. Düþüncelerden perhiz et de can kuvvetini gör! (1/234/2909-2911)

Akýllý, o kiþidir ki, çekinilen belada dostlarýn ölümünden ibret alýr. (1/250/3114)

Kendinize gelin. Allah’ýn gayreti, pusudan çýkmayý görsün: baþ aþaðý yerin dibine gidersiniz. (1/273/3417)

Vehmi, fikri, duyguyu, anlayýþlarý sopa gibi çocuk atý bil!

Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taþýr. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.

Gönle uran, adamý gönül ehli yapan ilim, insana fayda verir. Yalnýz tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir. (1/275/3445-3447)

Hakikati olmayan bir adý hiç gördün mü? Yahut ‘Kâf’ ve ‘Lâm’ harflerinden gül topladýn mý?

Mâdem  ki, ismi okudun; var müsemmayý da ara. Ayý gökte bil, derede deðil!

Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamýyla kendinden arýt (yok ol!)

Demir gibi demirlikten çýk, renksiz bir hale gel. Riyazatta tozsuz, passýz bir ayna ol!

Kendini kendi vasýflarýndan arýt ki, asýl kendi saf, pak zatýný göresin.

O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksýzýn gönlün-de peygamberlerin ilimlerini görür bulursun. (1/276/3456-3462)

Din ehlini kin ehlinden ayýrt et; Hak’la oturaný ara, onunla otur! (1/297/3719)

Maksada sabýrla eriþilir, aceleyle deðil. Sabret, doðrusunu Allah daha iyi bilir. (1/319/4004)

Aslanlar gibi avýný kendin avla. Yabancýnýn yaltaklan-masýný da terk et, akrabanýn yaltaklanmasýný da!

Aþaðýlýk kiþilerin hürmetini, hatýr saymasýný, o halden bil. Kimsesizlik, adam olmayan kiþilerin iþvesinden iyidir. (2/21/261-262)

Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir? Ululuk sahibi Allah’ýn adý. (2/21/266)

Temiz þeyler temizlere aittir; pis þeyler de pislere.... kendine gel!

Kin yüzünden yol azýtanlara kin tutma. Çünkü onlarýn kabirlerini de kin tutanlarýn yanýna kazarlar.

Kinin aslý “cehennem”dir. Senin kinin o küllün cüzüdür, dinin de düþmaný. (2/22/272-274)

Kim seni haktan hakikatten soðutursa bil ki, þeytan o adamýn içindedir. Derisinin altýnda gizlenmiþtir.

Böyle bir adamýn içine girip, böyle bir adamýn sûretine bürünüp seni aldatamazsa hayaline girer de seni o hayaller kötülüðe sevk eder.

Seni gâh gezip eðlenme, gâh dükkan açýp alýþveriþ etme, gâh ilim öðrenme, gâh ev bark kurup çoluk çocuk sahibi olma hayallerine düþürür.

Kendine gel, hemen “Lâ Havle” de. Ama sade dille deðil; candan gönülden! (2/49/639-642)

Âdem oðlu da iflasý sabit oluncaya kadar bu dünya hapishanesinde kalýr.

Rabbimiz de Ýblis’in müflisliðini Kur’an’la bize bildir-miþ, her tarafa yaymýþtýr.

O; hilekar, müflis ve kötü sözlüdür. Onunla hiçbir sûretle ortak olma, oyuna giriþme!

Alýþ-veriþe giriþirsen kâr edemezsin, çünkü o müflistir, ondan nasýl olur da bir þey elde edebilirsin? diye anlatmýþtýr. (2/50/653-656)

Ey çarelere baþvuran, ölünün gözü nasýl cana bakarsa sen de gözünü lâmekan alemine çevir, aklýný baþýna al.

Varlýk alemi çarelerle doludur da Allah, bir pencere açmadýkça yine çare yok!

Bu cihan, cihetsiz lâmekan aleminden meydana gelmiþ, bu cihana lâmekan aleminden bir mekan verilmiþtir.

Allah’ý candan-gönülden seviyorsan varlýktan yokluða dön.

Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçýnma. Bu varlýk da çok olsun, az olsun, gider yeridir!

Hak sanatýnýn tezgah evi,  mâdem  ki yokluktur. O hal-de tezgah evinin dýþýnda ne varsa deðersizdir. (2/53/685-690)

Padiþahlýktan feragat edeni padiþah bil. Onun nuru ayla güneþ olmaksýzýn da parlar durur. (2/112/1469)

Kendini ücret tuzaðýna teslim et de sonra kendinden, kendiliðin olmaksýzýn bir þey çal.

Yaralýya, vücudundan temreni çýkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.

Ölüm vaktinde de adama elem ve ýstýrap verirler. O halde meþgulken canýný alýverirler.

Þu halde anlýyorsun ya, gönlünü her hangi bir düþünceye verdin mi, gizlice senden bir þey alacaklardýr.

Her ne düþünür, her ne elde edersen hýrsýz, emin olduðun yerden gelip çatmaktadýr.

Binaenaleyh, en iyi iþe koyul da, hýrsýz senden hiç olmazsa en bayaðý bir þeyi, en aþaðý bir þeyi alýp götürebilsin.

Tacirin yükü suya düþerse ondan daha iyi bir kumaþa el atar.

Senin de, mâdem  ki suya bir þeyin düþecek, mahvolacak, en aþaðý þeyi terk et de daha iyisini bul! (2/115/1502-1509)

‘Hiss’e ait gözüne toprak serp. His gözü akla da düþmandýr, dine de.

Hak Teâlâ, duygu gözüne “kör” dedi, “putperest” dedi, “bizim zýddýmýz”  dedi.  Çünkü o, köpüðü gördü de denizi görmedi. Bu demi gördü de yarýný görmedi.

Bugünün sahibi de O’dur, yarýnýn sahibi de. Her ana sahip olan, önünde durup durur da o, hazineden bir pul bile görmez.

Bir zerre bile o güneþten haber verir  ve güneþ: o zerreye kul, köle kesilir.

Birlik denizinin elçisi olan katraya, yedi deniz esir olur. (2/123/1607-1612)

Gönül istemeden aðza gelen latif sözler, külhandaki yeþilliðe benzer, dostlar.

Uzaktan bak, geç. Yavrum, onlar yemeye, kokmaya gelmez.

Vefasýzlara gitme. Onlar; iyi dinle, ‘yýkýk köprü’ dür.

Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yýkýlýr, ayaðý da kýrýlýr.

Asker, nerede bir bozgunluða uðrarsa, iki-üç karý tabiatlý adamýn yüzünden uðrar.

O, erkek gibi silahlanýp savaþ safýna girer. Diðerleri de “Ýþte tam dost”, diye ona güvenirler.           

Fakat savaþ zahmetlerini gördü mü yüz çevirir. Onun kaçýþý senin manevi kuvvetini de kýrar. (2/218/2840-2846)

(O adam ki) Ýbadet-i kýþýrdan ibaret, içi yok. Cevizler çok ama içleri boþ!

Ýbadetlerin netice vermesi için zevk gerek. Tohumun aðaç olmasý için iç gerek!

Ýçsiz tohum, fidan olur mu? Cansýz sûret de hayalden baþka bir þey deðil. (2/261/3395-3397)

Ticarette kamil deðilsen yalnýz baþýna dükkan açma, yoðrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altýna gir!

“Susun, dinleyin!” emrini iþit, sükut et.  Mâdem  ki Hak dili olamadýn, kulak kesil.

Söylersen bile sual tarzýnda söz söyle. Padiþahlar padi-þahýyla edepli konuþ!

Kibir ve kinin baþlangýcý þehvettendir. Þehvetinin yerleþip kuvvetlenmesi de ‘itiyat’ yüzündendir.

Kötü huy, adet edindiðinden dolayý saðlamlaþýr, yerleþir, seni ondan vazgeçirmek isteyene kýzarsýn.

Toprak yemeye alýþýrsan, kim seni bundan menetmeye kalkýþýrsa onu düþman sayarsýn.

Puta tapanlar, bu tapmayý huy edindiklerinden men edenlere düþman olmuþlardýr. (2/265-266/3455-3462)

Bakýr, altýn olmadýkça bakýrlýðýný: gönül padiþah olmadýkça müflisliðini bilmez.

Bakýr gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarýn cevrini çek.

Dildar kimdir? Ýyice bil. Dildar, ehl-i dildir. Çünkü ehl-i dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçýp durmakta, alemde eðleþmemektedir.

Allah kulunun ayýbýný az söyle, padiþahý hýrsýzlýkla az kýna. (2/267/3475-3477)

Addan geç, sýfatýna bak da sýfatlar, seni zata ulaþtýrsýn.

Halkýn ihtilafý addan meydana gelir. Fakat manaya ulaþýnca rahatlaþýrlar. (2/283/3679-3680)

Her an, canýnýn bir cüzü ölüm halindedir, her an can verme zamanýndadýr. Can verme anýnda imanýný gör, gözet!

Ömrün, altýn kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdýr.

Bilmeden, anlamadan sayar-durur, nihayet kese boþa-lýr, ay tutulur.

Daðdan  alsan da yerine koymasan dað bile yerinde kalmaz, yok olur, gider.

Þu halde her an yerine karþýlýk koy ki “Secde et de yaklaþ.” âyetinin maksadý neyse bulasýn. (3/11/123-127)

Akýllý kiþi, sakýn þeytanýn hilesinden! Yoksullarýn, muhtaçlarýn seslerini içeriye duy da hilebaz kiþinin sesi, kulaðýný tutup çekmesin!

Yoksullar, tamahkar ve kötü huylu adamlarsa bile sen yine gönül sahibini onlar içinde ara!

Denizin dibinde inciler, taþlarla karýþýk halde bulunur. Övülecek þeyler; kusurlar, ayýplar arasýnda bulunur. (3/69/864-866)

Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve, aðaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür.

Gerçi meyve aðaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü aðaçtan maksat odur. (3/91/ 1128-1129)

Kötüye yorma, vehimlenme; insaný hiçbir hastalýðý yokken hasta eder.

Kabul edilmesi farz olan peygamber hadisidir bu : “Hasta deðilken kendinizi hasta gösterirseniz gerçekten hastalanýrsýnýz.” (3/128/1579-1580)

Anlatýlaný anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa, söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür, anlar,  yatar, uyur!

Arayan, ‘aradýðýný bulsun’ diye yerde ne biterse ihtiyaç sahibi için biter. (3/262/3207-3208)

Nerede dert varsa deva-þifa oraya gider, nerede yoksulluk varsa nimet oraya varýr.

Müþkül neredeyse cevap ordadýr, gemi neredeyse su ordadýr.

Suyu az ara, susuzluðu elde et de sular yukarýdan da coþsun, aþaðýdan da fýþkýrsýn!

Boðazcaðýzý nazik yavrucak doðmasaydý onu besleyecek süt nasýl olur da memeden akardý? (3/262/3210-3213)

Cevherleri gizli olan can ekinleri içinde kevser suyuyla dolu rahmet bulutlarý var. Susuz kal, susa da “Onlarý Rab’leri sular” lûtfu hitabý gelsin. (3/262/3219)

“Ýbret almayý, uyanmayý Allah’tan dile; kitaptan, sözden, harften, duraktan deðil!” (3/267/3271)

Allah, “Kaybettiðiniz þeylere eseflenmeyin, hatta kurt gelse de keçinizi yese bile.” buyurdu.

O bela, daha büyük belalarý defetmek, o ziyan daha þiddetli ziyanlarý menetmek içindir. (3/266/3264-3265)

Ey insan, cisim ve mal ziyaný, cana faydadýr, caný vebalden kurtarýr.

Sende riyazatla, canla, baþla müþteri ol. “Tenini riya-zata verdin mi canýný kurtardýn.” demektir. (3/277/3396-3397)

Sen istemezsin, sebep olamazsýn ama burnun kanar, bir hayli de kan akar derken ateþin geçer, kurtulursun.

Her meyvenin içi, kabuðundan yeðdir, iyidir. Teni de kabuk; sevgiliyi iç bil!

Ýnsan,  pek latif bir içe maliktir. Ýnsansan bir an olsun onu ara! (3/279/3416-3418)

Ölümü, bir ‘Yusuf’ gören, canýný feda eder; kurt olarak görense yolunu sapýtýr!

Oðul, herkesin ölümü, kendi rengindendir. Düþmana düþmandýr, dosta dost!

Ayna Türk’e nazaran güzel bir renktedir. Zenci’ ye nazaran o da zencidir. (3/280-281/3438-3440)

Ey can, aklýný baþýna devþir. Ölümden korkup kaçarsýn ya, doðrucasý sen, kendinden korkmaktasýn.

Gördüðün, ölümün yüzü deðil, kendi çirkin yüzün: canýn bir aðaca benzer.... ölüm yapraðýdýr.

Ýyiyse de senden yetiþmiþ, yeþermiþtir; kötüyse de. Hoþ, nahoþ... gönlüne gelen her þey, senden, senin varlýðýn-dan gelir. (3/281/3441-3443)

Kýzgýnlýðýn, cehennem ateþinin tohumudur. Kendine gel de þu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktýr. (3/284/ 3480)

Düþmanlýða kalkýþacaksan düþmanlýk edebileceðin birisiyle çarpýþ (savaþ) ki onu esir edebilmek mümkün olsun. (3/295/3625)

Babam, Allah’ýn rahmetini þöyle bil: O rahmet vehme bile sýðmaz, yalnýz eseri görünür! (3/296/3634)

Bir þeyin hem nefyedilmesi caizdir, hem ispat edilmesi. Çünkü zahiri görünüþ aykýrýdýr. Nispet de iki türlü olabilir.

Allah’ýn “O taþlarý attýðýn zaman yok mu? Onlarý sen atmadýn ki... Allah attý.” demesinde hem nefiy vardýr, hem ispat: ve ikisi de yerindedir.

Onlarý sen attýn, çünkü taþlar senin elindeydi, fakat sen atmadýn, çünkü o atýþ gücünü Allah ýzhar etti.

Ýnsanoðlunun kuvvetinin bir haddi-hududu vardýr. Bir avuç toz-toprak nasýl olur da bir orduyu bozar, kýrýp geçirir?

Avuç senin avucundur ama atýþ bizden. Bu iki nispetin nefyi de yerindedir, ispatý da. (3/298-299/3658-3662)

Gönül, sana da vefa etmez, seni de terk edip gider. O senden vazgeçmeden sen ondan vazgeçmeye çalýþ! (3/302/3699)

Alemde bütün anlayýþlar, durup dinlenmezler... meydanda koþup gelme zamanýdýr; oturup zevkle içkiye dalma zamaný deðil ! (3/304/3723)

Gam ye de, gam artýranlarýn, seni derde sokanlarýn ekmeðini yeme çünkü akýllý adam gam yer, çocuksa þeker !

Neþe þekeri, gam bahçesinin meyvesidir. Bu ferah yaradýr; o gam, merhem.

Gam gördün mü aþkla kucakla.... Þam’a Rübve tepe-sinden bak !

Akýllý adam, þarabý üzümde görür.... âþýk varý yokta bulur. (Hakim-i Gaznevi’den, 3/306/3751-3754)

Oðul, her þüphe yakine susamýþtýr. Þüphe arttýkça yakine ulaþmak için daha ziyade çýrpýnýr, kol-kanat açar, uçmaya çalýþýr.

Ýlim mertebesine ulaþtý mý, kanadý ayak kesilir, gayrý uçmaya ihtiyacý kalmaz.

Çünkü bilgisi yakin kokusunu almaya baþlamýþtýr. Bu sýnanmýþ yolda ilim, yakýndan aþaðýdýr, þüphe yukarý.

Bil ki, ilim yakini arar. Yakin de  apaçýk görüþü... Tekâsür Süresi’nde “Kellâ lev ta’lemüne” den sonrasýný oku da bunu ara, bul, anla !

Ey bilgi sahibi! Bilgi insaný görüþe götürür. Dünyadakiler yakin sahibi olsalardý cehennemi gözleriyle görürlerdi.

Görüþ, þüphe yok ki, yakinden doðar; nitekim hayal de zandan doðmaktadýr.

O sürede bu anlatýlmýþtýr, “Ýlm-e’l Yakin” olur, bak da gör” (3/336-337/4118-4125)

Allah’ýn rahmeti, kahrýndan ileridir, kahrýndan fazladýr ve ezelidir. Bu yüzden de bir kimseyi belalara uðratmasý, rahmetindendir.

“Varlýk sermayesi elde edilsin” diye rahmeti kahrýndan ileridir, üstündür.

Etle deri lezzetsiz meydana gelmez fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aþký, onlarý nasýl eritebilir?

Ýþte bu takdir neticesi olarak sen de kahýrlara uðrarsan eseflenme... bu kahýrlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye baðýþlarsýn.

Sonra bunun özrü olarak tekrar lûtfeder, “yýkanýp, arýndýn, dereden atladýn, artýk o mihnetler, cefalar geçti” der. (3/340-341/4166-4170)

... Ezeli gaye, senin teslim olmandýr. Ey müslüman, teslim olmayý araman, dilemen gerek! (3/341/4177)

Kötü ve hayýrsýz adam, lengersiz gemidir; ne demir atmýþtýr, ne bir yere baðlýdýr; deli rüzgarlardan kurtulamaz ki.

“Akýllýya huzur ve emniyet veren akýl lengeridir”... akýllýlardan bir lenger dilen!

Ýnsan, o cömertlik denizinin inci hazinesinden akýl, fikir kazanýrsa,

Bunlarýn yardýmýyla gönlü marifetler elde eder, gönül-lükten çýkar, yücelir... gözleri de nurlanýr.

Çünkü nur, gönülden doðar da bu göze vurur. Gönül olmasa gözün hiçbir þey göremez.

Gönül ,akýl nurlarýyla nurlanýrsa o nurlardan göze de bir pay verir.

Bil ki gökten inen mübarek su, gönüllere gelen vahiydir, dillere gelen doðru sözlülüktür.

Biz de tay gibi ýrmaktan su içelim de bizi kýnayan vesveseciye bakmayalým, aldýrýþ etmeyelim.

Peygamberlerin izini izliyorsan yola düþ, halkýn bütün kýnamalarýný hava say!

Yol aþan, menzil alan yol eleri ne vakit köpeklerin havlamasýna kulak astýlar? (3/353/4311-4320)

... bil ki kin, sapýklýðýn, kafirliðin temelidir! (4/10/111)

Kötülükte bulundun mu kork, emin olma, çünkü yaptýðýn kötülük bir tohumdur, Allah, onu mutlaka bitirir! (1/14/165)

Dünyadan geçen kiþilerde yok olmamýþlar, fakat Allah sýfatlarýna bürünmüþlerdir.

Onlarýn sýfatlarý, Hak sýfatlarýna karþý, güneþin karþýsýndaki yýldýzlara dönmüþtür.

A inatçý! Kur’an’dan buna delil istiyorsan oku: “Onlarýn hepsi huzurumuzdadýr.”

Haklarýnda “Huzurumuzdadýr.” denenler yok olamaz-lar, iyi dikkat et de ruhlarýn bekasýný iyice anlayasýn!

Beka’dan mahcup olan ruh azaptadýr, Hakk’a vasýl olan ruhsa beka aleminde hicaplardan kurtulmuþ bir haldedir.

Ýþte bu hayvani duygu kandilinden ne murat edilmiþse, bu kandilin gerçeði neyse sana söyledim... kendine gel de sakýn bu hayvani duyguyla ruh arasýnda bir birlik tasavvur etme!

Çabuk, ruhunu, yolcularýn kutlu ruhlarýna ulaþtýr! (4/36-37/442-448)

Aklýn varsa baþka bir akýlla dost ol, görüþ danýþ!

Ýki akýlla birçok belalardan kurtulur, ayaðýný göklerin ta yücesine korsun! (4/104/1263-1264)

Þu halde bu alemin direði gafletten ibarettir... devlet nedir? Dev (yani koþ) kelimesiyle, let (yani dayak) kelime-sinden meydana gelme bir kelime!

Önce koþ... koþ da sonunda dayak ye! Bu yýkýk yerde devlet sahibine eþekçesine ölümden baþka hiçbir þey yok!

Sen bir iþe el atar, o iþe iyice sarýlýrsýn... o iþteki ayýp ve noksan o anda sana örtülüdür.

Allah, senden o iþin ayýbýný örttüðünden canla baþla o iþe giriþebilirsin.

Hararetle sahip olduðun fikrinde ayýbý senden gizlidir.

Sana o fikirdeki ayýp ve kusur belli olsaydý ondan kaçardýn... canýn “bu fikirle aramda keþke-maðriple maþrýk arasý kadar uzaklýk olsaydý” der!

Nihayet ondan usanýr, piþman olursun ya... bu hal, evvel olsaydý hiç ona koþar mýydýn?

Þu halde “ona giriþelim, kaza ve kadere uygun olarak o iþi görelim”, diye önce ondaki ayýbý, kusuru bizden gizlemiþtir. Kaza  ve kader hükmünü izhar edince göz açýlýr; piþmanlýk gelir, çatar!

Bu piþmanlýk da ayrý bir kaza ve kaderdir... bu piþmanlýðý býrak da Allah’a tap!

Piþman olmayý kendine adet edinirsen boyuna piþman olur-durur, nihayet bu piþmanlýða da daha ziyade piþman olursun!

Ömrünün yarýsý periþanlýkta geçer, öbür yarýsý da piþmanlýkta heder olur gider.
 

Bu fikri, bu piþmanlýðý terk et de daha iyi bir hal, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iþ ara! (4/109-110/1330-1342)

Delinin elinden silahý al da adalet ve sulh, senden razý olsun!

Fakat elinde silahý olur, aklý da bulunmazsa baðla elini... yoksa yüzlerce zarar yapar. (4/117/1434-1435)

Aklý, zekayý sat da hayranlýðý satýn al ... akýl ve zeka,; zandýr, hayranlýksa bakýþ görüþ!

Aklý, Mustafa (a.s.)’nýn önünde kurban et... “Hasbiyallah” de, yani “Allah’ým bana yeter”! (4/115/1407-1408)

Kalýbýn, cesedin mektuptur, ona dikkat et, padiþaha layýk mý, deðil mi? Bir anla da sonra gönder!

Bir bucaða git, mektubu aç, oku!. bak bakalým, içindeki sözler, padiþahlara layýk olan sözler mi?

Layýk deðilse o mektubu yýrt, çaresine bak, baþka bir mektup yaz!

Fakat ten mektubunu açmayý kolay sanma. Yoksa herkes gönül sýrrýný apaçýk görürdü!

Bu mektubu açmak ne güçtür, ne sarptýr! Erlerin iþidir, bu çocuk iþi deðil!

Hepimiz, fihriste kani olmuþ, kalmýþýz... çünkü heva ve hevese, hýrsa bulaþmýþýz!

Halbuki o fihrist, ona baksýnlar da metni de öyle sansýnlar diye halka bir tuzaktýr.

Mektubu aç, bu sözden baþ çevirme! Allah doðruyu daha iyi bilir!

Mektubun fihristi, dille ikrar etmeye benzer... halbuki sen gönül mektubunun metnini sýna!

Bak bakalým, ikrarýnla muvafýk mý? Buna bak da iþin, münafýklarýn iþine dönmesin! (4/128-129/1564-1573)

Gümüþ bedenli güzellerin vücudu seni avladýysa ihti-yarlýktan sonra bir de pamuk tarlasýna dönen bedene bak! (4/131/1600)   

Zekidir, ince þeyleri bilir... bilir ama deðil mi ki kýblesi dünyadýr, onu ölü bil sen! (4/135/1656)

Akýl, iki akýldýr: Birincisi kazanýlan akýldýr... sen onu mektepte çocuk nasýl öðrenirse öyle öðrenirsin.

Kitaptan, üstattan, düþünceden, anýþtan, manalardan, güzel ve dokunulmadýk bilgilerden.

Aklýn artar, baþkalarýndan daha fazla akýllý olursun, fakat bu ezberlemekle de aðýrlaþýr, sýkýlýrsýn!

Geze dolaþa adeta bir ezberleme levhasý kesilirsin... Halbuki bunlardan geçen levh-i mahfuz olur!

Öbür akýl, Hak vergisidir... onun kaynaðý candadýr.

Gönülden bilgi ýrmaðý coþtu mu ne bakar, ne kesilir, ne de sararýr!

Kaynaðý, yolu baðlý ise ne gam! Çünkü o anbean ev içinden coþup durmaktadýr! (4/159/1960-1966)

... Gönlüne kin yüzünden çirkin sûretler gelmesin! (4/160/1980)

... Olmayacak söze, kim söylerse söylesin, inanma! (4/182/2251)

... Geçmiþ, gitmiþ þeye gam yeme... fýrsatý fevt ettin mi acýklanma artýk! (4/182/2253)

Uykuya  dalmýþ bilgisiz kiþiye öðüt  vermek, çorak yere tohum saçmaktýr.

“Aptallýk ve bilgisizlik” yama kabul etmez... ey öðütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma! (4/183/2264-2265)

Hýzýr, gemiyi: kötü kiþilerin ellerinden kurtarabilmek için, deldi, kýrdý.

Mâdem  ki kýrýk gemi kurtuluyor, sen de kýrýl! Emniyet yoksulluktandýr, yürü yoksul ol! (4/222/2756-2757)

Hakiki olmayan padiþahlýðý ne el bil, ne yen!

Çalma-çýrpma padiþahlýk; cansýz, gönülsüz ve gözsüzdür.

Sana padiþahlýðý halk verdiyse borç alýr gibi yine senden alýr!

Ýðreti padiþahlýðý Allah’a ver de Allah sana herkesin kabul edeceði bir padiþahlýk versin! (4/223/2775-2778)

... Her oyunun faydasýný, ondan sonrakinde gör! (4/232/2889)

Kulak ver, “Çok aðlayýn.” dedi. Aðlayýn da yaratýcý Rabbinin ‘ihsan sütü’ aksýn.

Dünyanýn direði bulutun aðlamasýdýr, güneþin yakmasý. Sen bu iki ipe iyi sarýl. (5/15/165-167)

Akýllardaki bu aykýrýlýk, bil ki mertebe bakýmýndan yerden göðe kadardýr.

Akýl vardýr, güneþ gibi. Akýl vardýr, zühre yýldýzýndan da aþaðýdýr, yýldýz akmasýnda da.

Akýl vardýr, bir sarhoþ mumu gibi; akýl vardýr, bir ateþ kývýlcýmý gibi.

O güneþ gibi aklýn önünden bulutlar kalktý mý Hak nurunu gören akýllar faydalanýrlar.

Akl-ý cüz-i aklýn adýný kötüye çýkarmýþtýr. Dünya muradý insaný muradsýz bir hale getirmiþtir.

O, bir avdan avcýnýn güzelliðini görmüþtür. Bu, avcýlýða düþmüþ, bu yüzden bir avýn derdine uðramýþtýr.

O, hizmetle hizmet edilme nazýna eriþmiþtir; bu kendisine hizmet edilmeyi dilemiþ, yüce yolundan geri dönmüþtür.

O, Firavunlukla suya tutsak olmuþ, Ýsrailoðlu, tutsaklýk yüzünden yüzlerce Suhrab kuvvetini elde etmiþtir.

Bu aykýrý bir oyundur, yaman bir ferzin-benttir. Hileye az baþvur, devlet ve baht iþidir, bu.

Hayal ve hileyi az doku. Çünkü gani Hak hileciye az yol gösterir. Hile edeceksen iyi hizmet etme yolunda hile et de bir ümmet içinde peygamberlik elde edesin.

Hile et de kendi bedeninden ayrýl, hilenden kurtul, tek kal!

Hile et de en aþaðý bir  kul ol. Aþaðýlýkla yürü de efendi kesil.

Ey koca kurt, hile  ve hizmetle efendilik elde etmeyi umma.

Fakat pervane gibi ateþe atýl, o ateþi kesene doldurup aðzýný büzme, her þeyden kurtul!

Gücü, kuvveti býrak, aðlamaya giriþ. A yoksul, aðlayý-þa acýnýr.

Susuz ve aciz kiþinin aðlayýþý manevidir, doðrudur. Soðuk soðuk aðlayýþsa, o azgýnýn yalanýndan ibarettir.

Yusuf’un kardeþlerinin aðlamalarý hileden ibarettir. Çünkü içleri hissetle, illetle doludur. (5/41-42/459-476)

Duymuþsundur ya, “saltanat kýsýrdýr” derler. Padiþahlýk davasýnda olan korkusundan akrabalýðý filan hep keser, hepsinden vazgeçer.

Çünkü saltanat kýsýrdýr, onun oðlu yoktur. Ateþ gibi kimseyle dostluðu olamaz.

Kimi bulursa yakar, yýrtar. Kimseyi bulamazsa kendi kendisini yer.

‘Hiç ol’ da onun diþinden kurtul. O katý yürekliden merhameti az um!

‘Hiç’ oldun mu o katý yürekliden korkma. Her sabah ‘mutlak yokluk’ tan ders al.

Ululuk, ululuk ýssý, Allah’ýn elbisesidir. Kim onu giyme-ye kalkýþýrsa vebale girer.

Taç onundur, kemer bizim. Vay haddini aþana!

Bu tavusluk kanadý, sana bir sýnamadýr. Buna kapýldýn mý Hakk’a ortak olmaya, onun gibi noksan sýfatlardan ari olduðunu davaya kalkýþýrsýn. (5/47/528-535)

Bir çok naz vardýr ki, suç olur; kulu, padiþahýn gözünden düþürür.

Nazlanmak, þekerden tatlýdýr ama az çiðne, yüzlerce tehlikesi vardýr.

Niyaz yolu emin bir yoldur. Nazý býrak da o yola düþ!

Nice nazlananlar vardýr ki kol-kanat çýrpar ama nihayet o hal, adama vebal olur.

Nazýn güzelliði seni bir an yüceltse bile onun gizli korkusu, seni eritir, mahveder.

Bu yalvarýþa gelince: Seni zayýflatýr. Zayýflatýr ama parlak ayýn on dördü gibi baþ köþeye geçirir.

Ölüden diriyi çekip çýkarýnca  ölen, doðru yolu bulur.

Diriden ölüyü çýkarýnca  da diri nefis, ölüm tarafýnda yönelir, ölüm tarafýna dönüp dolaþýr.

Öl ki,  hiçbir þeye ihtiyacý olmayan diri Allah, ölüden diri meydana getirsin. Allah, bu ölü bedenden bir diri meydana getirsin.

Kýþ olursan baharýn geliþini, gece kesilirsen gündüzün oluþunu görürsün. (5/48/543-553)

Bedende Nefs-i Mutmainne’nin yüzünü düþünce týrnaklarý yaralar.

Kötü düþünceyi zehirli týrnak bil. Bu týrnak, derinleþtikçe can yüzünü týrmalar.

Müþkül düðümleri açmak ister; fakat bu, adeta altýn bir kaba aptes bozmaya benzer.

Ey iþin sonuna varan, düðümü çözülmüþ say. Bu düðüm, boþ keseye vurulmuþ kuvvetli ve çözülmez bir düðümdür.

Düðümleri açmakla uðraþa uðraþa kocadýn, baþka bir kaç düðümü de çözülmüþ sayýver!

Asýl boðazýmýzdaki çözülmez düðüm þudur: Sen kendini bil, bakalým, aþaðýlýk bir adam mýsýn, yoksa bahtý yaver bir adam mý?

Adamsan bu müþkülü çöz. Ýnsan nefsine sahipsen nefesini bu yolda sarf et.

Ayan ve arazý bildin tut, ne çýkar? Asýl, kendi haddini bil ki bundan kaçýp kurtulmaya imkan yok.

Kendi haddini bilince de artýk bu hadden kaç da ey toprak eleyen, hadsiz aleme ulaþ.

Ömrün mahmul ve mevzu derdiyle geçti. Gözün açýlmadý, hayatýn duyduðun þeylerle geçip gitti.

Neticesiz ve tesirsiz her delil boþ çýktý. Sen kendi neticene bak!

Filozof, davasýnda delilleri çoðaltýp durur. Halbuki kalbi temiz Allah kulu, onun aksine delillere bakmaz bile.

Delilden ve hicaptan kaçar, delalet edilenin peþine düþer, baþýný yakasýnýn içine çeker.

Filozofa göre duman, ateþe delildir ama bizce dumansýz olarak ateþe atýlmak daha hoþtur.

Hele yakýnlýktan, sevgiden meydana gelen þu ateþ yok mu? O bize dumandan daha yakýndýr.

Hasýlý cana arýz olan hayallere kapýlýp dumana koþmak ve bu yüzden candan olmak, pek kötü bir iþtir, pek bahtsýzlýktýr! (5/49-50/557-573)

Kanadýný yolma, onun sevgisini  gönlünden sök, çýkar. Çünkü savaþmak için düþmanýn bulunmasý þarttýr.

Düþman olmadýkça savaþ imkaný yoktur. Þehvetin olmazsa ondan kaçýnma emrine uyman mümkün deðildir.

Meylin olmazsa sabrýn manasý yok. Düþman yoksa ordu sahibi olmana ne hacet?

Kendine gel de kendini hadým etme, papaz olma. Çünkü çekinmek ve temiz durmak, þehvetin zýddýdýr.

Heva ve heves olmadýkça ‘Heva ve hevesten çekinin’ denmesi mümkün deðildir. Ölülere gazilik taslanmaz ya!

“Yoksullara verin, onlarý doyurun” denmiþtir, þu halde kazan. Çünkü elinde eskiden kazandýðýn bir þey olmadýkça harcedemezsin ki.

Gerçi o mutlak olarak “Yoksullarý doyurun” demiþtir, ama sen “Kazanýn  da sonra yoksullarý doyurun” diye oku!

Yine böyle, o padiþah “Sabredin” buyurdu. Bir istek olmalý ki ondan yüz çeviresin.

“Yiyin” emri, þehvet için bir tuzaktýr, ondan sonra gelen “israf etmeyin” emriyse temizliktir.

Þehvet olmazsa ondan kaçýnmaya imkan olabilir mi?

Sabretme ezasýna uðramadýkça karþýlýðýnda bir müka-fat ve hayýr elde edemezsin.

Ne hoþtur, o þart ve ne sevinçli þeydir, o mükafat. O gönüller açan, canlara can katan mükafat! (5/50-51/574-585)

Nice hüner ve sanatlar vardýr ki ham kiþiyi helak eder. Çünkü o, taneye koþar, bu yüzden de tuzaðý görmez.

Ýhtiyarýna sahip olmak, “Sakýnýn” emrine uyan ve kendisine sahip olan adam için iyidir.

Kendini koruyamýyor, kötülüklerden çekinemiyorsan sakýn, o aleti uzaklaþtýrýr, ihtiyarý býrak. (5/56/648-650)

Cansýz deðilsen gönül sahibini ara. Padiþaha zýt deðilsen gönülle ayný cinsten olmaya bak. (5/75/902)

Zamanede sana üç yoldaþ vardýr; biri vefakardýr, ikisi gaddar.

Biri dostlarýndýr, öbürü malýn mülkün, üçüncüyse iyi iþlerdir ve bu vefalýdýr.

Mal, seninle beraber gelmez, evden dýþarý bile çýkmaz. Dost gelir, gelir ama mezar baþýna kadar.

Ölüm gününde dost, sana hal diliyle der ki; “Sana buraya kadar yoldaþým, bundan öteye gidemem. Mezarýnýn baþýnda bir zamancaðýz dururum.”

Fakat yaptýðýn iþler vefakardýr; onlara sarýl ki onlar; mezarýn içine kadar seninle gelirler. (5/87/1046-1050)

Þu halde kibir elbisesini bedeninden çýkar. Bir þey belleyip öðrenme hususunda aþaðýlýk bir elbiseye bürün.

Bilgi sahibi olmanýn yolu sözledir. Sanat öðrenmenin yolu iþle.

Yokluk istiyorsan o, konuþup görüþmeyle kaimdir. Bu hususta ne dilin iþe yarar, ne elin.

Can, yokluk bilgisini bir candan beller. Bu bilgi, ne defterden bellenir, ne dilden! (5/88/1061-1064)

Ruh baðýþlayan güzelden ruhunu esirgeme. O, seni kýratýn üstüne bindirir.

Taçlar veren o baþý yüce erden baþýný çekme. O, gönlünün ayaðýndaki yüzlerce düðümü çözer.

Fakat kime söyleyeyim? Bütün köy içinde nerde bir diri? Âbýhayatýn bulunduðu tarafa koþan kim?

Sen, bir horluk, görür görmez aþktan kaçmadasýn. Bir addan baþka aþktan ne biliyorsun ki?

Aþkýn yüzlerce nazý, edasý ululuðu var. Aþk, yüzlerce nazla elde edilebilir?

Aþk vefakar olduðu için vefakar olaný satýn alýr. Vefasýz adama bakmaz bile.

Ýnsan bir aðaca benzer, ahdi de aðacýn köküne. Kökün iyileþmesine, saðlamlaþmasýna çalýþmak gerek.

Bozuk düzen ahit, çürümüþ köktür, kökü çürümüþ aðaç meyve vermez.

Aðacýn dallarý, yapraklarý yeþil bile olsa kök çürümüþ, kokmuþsa faydasý yok.

Fakat kökü saðlam da yeþil yapraklarý yoksa nihayet günün birinde yüzlerce yaprak, el salar.

Ýlminle gururlanma da ahdini bütünlemeye bak. Çünkü bilgi kabuða benzer, ahitse onun içindir. (5/96-97/1160-1170)

Kim benlikten kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadýðý için herkese dost kesilir.

Nakýþsýz bir ayna haline gelir, deðer kazanýr. Çünkü bütün nakýþlarý aksettirir. (5/218/2665-2666)

Tut ki bütün doðuyu, batýyý zaptettin, her tarafýn saltanatýna sahip oldun. Mâdem  ki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir þimþek farzet; çaktý, söndü.

Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!

Cellat gibi boðazýna yapýþan debdebeyi, þan ve þöhreti ne yapacaksýn ki?

Bil ki bu alemde de bir emniyet bucaðý vardýr. Yalnýz münafýðýn sözünü az duy; çünkü o söz, zaten söz deðildir. (5/319/3926-3929)

Þu halde bil ki çektiðin zahmet, yaptýðýn bir suçun sonucudur. Sana inen bu tokat bir þehvetin sebebidir.

Ýbret almaz, o suçu bilmezsen bile hiç olmazsa derhal aðlamaya, sýzlamaya koyul, yarlýganma dile!

Secde et, yüzlerce defa “Ya Rabbi” de, ‘bu gam, yaptý-ðým suçun karþýlýðýdýr, ancak!

Ey Rabbim, sen zulümden, sitemden temizsin. Nasýl olur da suçsuz olarak insana bir ders, bir gam verirsin.

Ben suçu belli beyan bilmiyorum, fakat bu derde sebep de mutlaka bir suçtur.

Sebebi örttüðün gibi o suçu da ört.” (5/324/3988-3993)

Bu zamanda zýddý nefyetmeden baþka anlatýþ çaresi yok. Bu alemde bir an bile yok ki bir tuzak olmasýn.

Ey akýllý, fikirli er, sevgiliyi perdesiz görmek istiyorsan ölümü seç, o perdeyi yýrt.

Fakat, ölür, mezara gidersin hani,  o ölümü deðil. Seni deðiþtiren, nura götüren ölümü seç. (6/62/737-739)

Bu dünya pazarýnda sermaye altýndýr; orada da aþk ve ýslak iki göz.

Kim eli boþ pazara giderse ömrü geçer, tamamýyla ham ve eli boþ olarak geri döner.

Kardeþ neredeydin? Hiçbir yerde! Ne piþirdin? Hiçbir þey!

Müþteri ol da elim oynasýn, gebe olan madenimden la’l doðsun.

Fakat, müþteri, gevþek ve soðuk  bile olsa yine sen onu çaðýr. Çünkü böyle emredilmiþtir

Doðan kuþunu uçur, ruh güvercinini tut. Davet yolunda Nuh’un yolunda yürü.

Allah için hizmette bulun. Halkýn kabul etmesiyle, reddetmesiyle ne iþin var senin? (6/70/839-845)

O göç zamanýnýn “Hadi, kalk kalk!” sesi geldi mi bütün dedikodular yok olur, gider,

Sükut alemi gelir, çatar. Bari sen o gelmeden sus. Vay o kiþiye ki ölümle ünsiyeti yoktur!

Gönlünü bir iki günceðiz cilala da o aynayý kendine defter edin. (6/105/1285-1287)

... Fikrin donmuþsa, düþünemiyorsan yürü, zikret.

Zikir, fikri titretir, harekete getirir. Zikri bu dönmüþ fikre güneþ yap.

Ýþin aslý cezbedir. Fakat kardeþ, iþten kalýp  cezbeyi bekleme.

Çünkü iþi býrakmak, nazlanmaya benzer. Canýyla oynayan hiç nazlanabilir mi?

Oðul, ne kabul edilmeyi düþün, ne reddedilmeyi. Sen daima emri, nehyi gör, gözet!

Derken cezbe kuþu, birdenbire çerden çöpten yapýlmýþ yuvasýndan uçar, görünüverir. Onu gördün mü sabah oldu demektir, mumu o vakit söndür.

Gözler perdeleri delip hakikati görmeye baþladý mý bu nur, onun nurudur artýk. Bu nura sahip olan dýþa bakar, içi görür.

Zerrede ebedi varlýk güneþini görür. Katrada bütün denizi. (6/119/1475-1482)

Kardeþ, elini duadan ayýrma. Kabul edilmiþ, edilmemiþ, bununla ne iþin var senin?

Ekmek bile bu gözyaþýna mani olursa elini ekmekten yumak gerek.

Kendine çekidüzen ver, çevikleþ, yan yakýl da ekme-ðini gözyaþlarýnla piþir! (6/186/2344-2346)

Bu atalar sözü, alemde söylenir durur: Þeytanýn caný azapta gerek.

Çünkü bilgisiz kiþi, hocadan utanýr, kalkar, gidip yeni bir dükkan açar.

Ustana danýþmadan açtýðýn o dükkan, bil ki kokmuþ bir dükkandýr, akreplerle, yýlanlarla doludur a sûretten ibaret adam!

Çabuk yýk bu dükkaný da yeþilliðe, gül fidanlarýnýn, içilecek sularýn bulunduðu yere dön! (6/187/2363-2366)

Belayý def etmenin çaresi, sitem etmek deðildir. Buna çare ihsandýr, aftýr, keremdir.

Peygamber, “Sadaka, belayý def eder.” dedi. Ey yiðit, hastalýðý sadakayla tedavi et. (6/204-205/2590-2591)

Düþünceleri, gökyüzünün yýldýzlarý say. Fakat bunlar, baþka bir gökyüzünde dönmedeler.

Kutluluk gördün mü þükret, ihsanda bulun. Kötülük gördün mü sadaka ver, yarlýganma dile, çark vur!

Ayýn nurlarýyla ruhu parlat. Çünkü tutulma yerine geldi, zararlar gördü can simsiyah oldu.

Onu hayalden, vehimden, zandan kurtarýr. Yine kuyudan çýkar, cefa ipinden halâs et.

Bu sûretle de bir gönül, senin güzel gönül alýþýnla kanatlansýn, uçsun, þu balçýktan kurtulsun!(6/220-221/ 2784/2789)

Su kabý, ey akýllý adam, sakanýn elindedir. Öyle olmasa kendi kendine nasýl dolar, boþalýr?

Sen de her an dolmada, boþalmadasýn. Bil ki, onun sanat elindesin.

Gözündeki bað, kalktý mý sanatýn, sanatkârýn elinde halden hale girmekte olduðunu anlarsýn.

Gözün varsa kendi gözünle bir bak. Hiçbir þeyden haberi olmayan bir ahmaðýn gözüyle bakma.

Kulaðýn varsa kendi kulaðýnla dinle, duy. Neden sersemlerin kulaðýna kapýlýyorsun?

Taklide uymaksýzýn bakmayý âdet edin, kendi aklýný koru, onu düþün sen.(6/264/3339-3344)

Lezzet, dýþardan gelmez, içten gelir, bunu böyle bil. Köþkleri, kaleleri aramayý ahmaklýk say.

Birisi mescid bucaðýnda sarhoþ ve neþelidir. Öbürü, baðda bahçede suratýný asar, muradýna eriþmez, bir zevk bulamaz.

Köþk bir þey deðildir. Bedenini yýk. Define, yýkýk yerdedir, a benim beyim!

Görmüyor musun bunu? Þarap meclisinde sarhoþ yýkýlýnca zevk alýyor.

Ev, sûretlerle dolu amma yýk onu. Yýk da defineyi bul, sonra yine yap.

Tasvir ve hayal nakýþlarýyla dolu bir ev þu resimlerde vuslat definesinin üstüne çekilmiþ perdeye benzer. Þu gönülde sûretler coþup duruyor ya. Onlarýn  hepsi, definenin ýþýðý, altýnlarýn parlayýþý. Su arý-durudur, fakat üstünü köpük kaplamýþ. Köpük, suya bir þey vurmasýna mani oluyor. Deðerli can da latiftir, coþkundur. Fakat insanýn bedeni onun üstüne çekilmiþ bir perdedir. Halkýn dilinde söylenen atalar sözünü duysana: Bize bizden gelir, her ne gelirse! Bu köpeðe tapan susuzlar da köpük yüzünden arý-duru sudan uzaklaþmýþlardýr. (6/271/3420-3430) Ne temiz mimar ki, gayb âleminde sözle, afsunla kaleler yapar. Sözü, sýr köþkünün kapýsýnýn sesi bil. Bu ses, kapýnýn açýlmasýndan mý geliyor, kapanmasýndan mý? Buna dikkat et. Kapý sesi duyulur, kapý görünmez. Bu sesi görürsünüz, kapýyý  görmezsiniz. Hikmet çengi, hoþ bir ses verdi mi dikkat et. Bakalým, cennet kapýlarýndan hangisi açýldý?



Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: Hadice Date: 17 Haziran 2012, 03:19:29
Maksada sabýrla eriþilir, aceleyle deðil. Sabret, doðrusunu ALLAH daha iyi bilir. (1/319/4004)


Allah razý olsun kardeþim..Rabbim sabredenlerden eylesin..
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: DÝLAN 8-D Date: 21 Ocak 2014, 22:18:51
allah  razý olsun dogru söylüyor
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: yunushan7d Date: 21 Ocak 2014, 22:42:58
Bir kýsmýný okudum doðru güzel anlamlý sözler.
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: 8-D fatma zehra Date: 07 Mayýs 2014, 21:57:45
mevlananın tavsiyelerini yazmışsınız çok güzel tavsiyeler ALLAH sizden razı olsun
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: ykpcn Date: 04 Temmuz 2014, 16:46:19
ALLAH razý olsun.Mevlana'dan öðrenecek çok þeyimiz var.
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: Sevgi. Date: 19 Aðustos 2016, 16:00:02
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Mevlana'nýn sözlerine bayýlýyorum. Her sözünde mana gizli. Mevlam bizlere bu güzel tavsiyelere hakkýyla uyanlardan eylesin inþaAllah. Amin ecmain
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: ceren Date: 19 Aðustos 2016, 16:22:12
Aleykümselam.Rabbim bizleri onun yolunda olan onun dostu olan kullarýn yolundan ayýrmasýn ve Hz.Mevlananýn öðütlerine uyan kullarda eylesin inþallah...
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: ceren Date: 03 Mart 2019, 15:36:04
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri mevlana hazretlerinin tavsiyesine uyan tasavvuf ehli olan kullardan eylesin inþallah. ..
Ynt: Mevlanadan Tavsiyeler By: Bilal2009 Date: 03 Mart 2019, 16:24:49
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan