Hz.Muhammedin Ýslam Daveti
Pages: 1
Veda By: seymanur K Date: 13 Temmuz 2011, 18:48:00
Veda


Resulüllah, bir ara ev halkýný yanýnda topladý. 'Ortalýk kýzýþtý. Karanlýk gece fýrtý­nalarý gibi fitneler geliyor. Vallahi bana karþý ileri süreceðiniz hiçbir dayanaðýnýz bu­lunmuyor. Ben Allah'ýn kitabý Kufan'ýn helâl kýldýðým helâl, haram kýldýðýný haram kýldým. Ey hýzým Fâtýmal Ey halam Safiye! Allah katýnda deðeri olan iþler yapýn. Ba­na güvenmeyin. Çünkü ben sizi Allah'ýn gazabýndan kurtaramam [67] dedi. Herkes da­ðýldýktan sonra kýzý Fâtýma'yý çaðýrmalarýný istedi. Kýzý odaya girince 'Hoþ geldin kizýml' dedi. Yanma oturmasýný söyledi. Eðilip kulaðýna bir þey fýsýldadý. Farýma 'Vah babam!' diyerek aðlamaya baþladý. Fâtýma'nýn kulaðýna tekrar bir þey söyledi. Bu sefer Fatma'nýn sevindiði görüldü. Herkesi bir merak sardý; acaba ne demiþti? Fakat Fâtýma bunu hiç kimseye söylemedi. Ancak Resulüllah'm vefatýndan sonra tekrar sorulduðunda 'ilk sözünde bu hastalýðý nedeniyle öleceðini, ölümünün çok yakýn olduðunu söyledi. Bunun üzerine aðladým. Fakat ikinci sözünde ailesinden kendi­sine ilk kavuþanýn ben olacaðýmý söyledi; bunun üzerine sevindim' dedi. Öyle de ol­du. Fâtýma, sevgili babasýndan altý ay sonra vefat etti.

Resulüllah'ýn durumu kýsa süre sonra birden deðiþti. Birkaç defa üst üste ba­yýldý. Artýk soðuk su pansumanlarý fayda vermiyordu. Baþý sevgili eþi Aiþe'nin dö­þünde, acý çektiði yüzünden belli olacak bir halde, son nasihatlarmý ve uyarýlarýný yapmaya çalýþýyordu. Bu son dakikalarýnda birkaç kez'Kölelerinize iyi davranýn. Onlar hakkýnda Allah'tan korkun. Onlarý giydirin, doyurun. Sözlerinizi yumuþak söyleyin [68] 'Namazlarýnýzda dikkatli olun; namaza devam edin [69] veya Kadýnlarýný­za iyi davranýn. Onlarýn hakkýnda Allah'tan korkun [70] dedi. Bir ara Aiþe'nin dua et­tiðini duydu. Aiþe 'Ey Rabbiml Gerçek tabip sensin. Gerçek þija verici sensin. Bu has­talýðý gider' diyordu. Baþýný kaldýrýp, eþinin yüzüne bakarak "Hayýr! Ben Allah'tan, Rejik-i ala zümresine katýlmayý diliyorum. Allahým! Beni baðýþla. Beni Refik-i alâ Zümresine kavuþtur! [71] dedi. O, bu duasýyla peygamberler, sarihler, sýddýklar, þe­hitler topluluðuna kavuþmak istediðini bildiriyor ve bunun gerçekleþmesi için dua ediyordu. Tercihi yapmýþtý. Artýk burasý ile ilgisini kesmek arzusundaydý.

Baþýný Aiþe'nin döþüne dayamýþ babasýnýn çok ýstýraplý çektiðini gören Fâtýma 'Vah benim, güzel babam!' diyerek aðlamaya baþladý. Kýzma dönerek 'Aðlama kýzým! Babanýn bundan sonra hiç ýstýrap ve sýkýntýsý olmayacak. Ben ölünce sadece innâ lillahi ve innâ ileyhi râciün de [72] dedi. Bu sýrada dadýsý Ümm-ü Eymen aðlamaya baþ­ladý. Yanýndaki birisi "Aðlama o seçimini yaptý' dedi. Yaþlý gözlerle Resulüllah'a ba­kan ve Fâtýma'yý tesellisini dinleyen Ümm-ü Eymen 'Biliyorum o seçimini yaptý. Ama niye aðlamayacakmýþým! Artýk vahiy kesilecek, ona aðlýyorum' dedi. Resulüllah, bir kez daha uyarýsýný yapýp, kendisinin bir insan olduðunu ve her insan gibi vakti gelince ölümünün kaçýnýlmaz olduðunu ifade etti. Bu konuda önceki elçiler­den hiç farký yoktu. O halde Müslümanlar kendi durumlarýna bakmalý ve doðru olan gidiþatlarýnýn eðriltmemeliydiler. Sözlerini bir ayetle tamamladý: 'Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiþtir. Þimdvo ölür ya da öldûrülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dö­nerse, Allah'a hiçbir þekilde zarar vermiþ olmayacaktýr. Allah, þükredenleri mükâfatlandýracaktýr.[73]

Vakit öðleye yaklaþtý. Resulüllah son birkaç saattir çok ýstýrap çekiyordu. Has­talýðý dayanýlmaz bir hâl almýþtý. Aiþe bir kez daha su ile, baþý döþüne dayalý sev­gili kocasýnýn ateþini düþürmeye çalýþtý. Su kabý hemen yanýnda duruyor, elini ýs­latýp, kocasý Resulüllah'ýn yüzüne, boynuna sürüyordu. Fakat hiç faydasý yoktu; ateþ düþmüyordu. Resulüllah bir ara kaptaki suya uzanýp elini ýslattý. Islak elini yüzüne sürdü. Herhalde suyun serinliði az da olsa rahatlýk veriyordu. Istýraplý bir sesle 'Lâ ilahe illallah.' Ölümün de akýllarý baþtan gideren bir ýstýrap ve þiddeti var' dedi ve dua etmek ister gibi elini kaldýrdý. Gözleri tavana bakýyordu. Zorlukla 'Ey Allahým.' Refik-ý ala! [74] dedi-ve eli yana, yanýndaki su kabýnýn içine düþtü. Vefat et­miþti. Artýk refik~ý alâ ile birlikteydi. Ebedî dostlarýna kavuþmuþtu; artýk peygam­berlerle, sarihlerle, sýddýklarla, þehitlerle birlikteydi. Kýzýna dediði gibi artýk ýstý­rap ve sýkýntýlarý bitmiþti. Artýk dünyanýn telaþ ve sýkýntýlarýndan kurtulmuþtu.

Odada bulunan herkes bir anda baðrýþmaya, aðlamaya baþladýlar. Baðýrýþ ve aðýt seslerinden, görgü tanýklarýnýn ifadesiyle oda yýkýlacak gibiydi. Herkes ne ya­pacaðýný bilemeden sadece aðlýyordu. Fâtýma, babasýnýn üzerine eðilmiþ 'Ey benim güzel babam! Ey Rabbine kendisinden daha yakýn bulunmayan babam! Ey Rdbinin davetine icabet eden babam! Ey makamý Firdevs olan babam!' diye aðýt yakýyor ve aðlýyordu.         

Resulüllah'ýn vefat ettiði bir anda tüm Medine'de duyuldu. Herkes mescide koþtu. Cürüfe toplanan Müslümanlar da yerlerinden ayrýlýp Medine'ye koþtular. Koþanlar arasýnda Ömer de vardý. Mescidin içi ve dýþý aðlayanlarla, þok olup ne ya­pacaðýný bilemeyenlerle doldu. Herkesi dayanýlmaz bir ýstýrap, tarifi mümkün ol­mayan bir üzüntü sarmýþtý; hiç kimse, ne yapacaðýný, ne diyeceðini bilemez bir haldeydi. O aný, o anýn tanýklarýndan Enes b. Malik þöyle anlatýyor: 'Resulüllah ile Ebû Bekir'in Medine'ye geldiði günden daha güzel, daha ýþýl ýþýl bir gün asla görme­dim. Resulüllah'ýn vafat günü ise gördüðüm tüm günlerin en karanlýðý, en kötüsü, en sevimsiziydi.[75]

Mescidin içi ve dýþý Müslümanlarla doldu. Hiç kimse odaya girip ne olduðunu göremiyor ve soramýyor, sadece içeriden gelen aðýt sesleri eþliðinde duyduklar: haberin deðerlendirmesini yapýyorlardý. Bazýlarý "Hayýr! O ölmezi O bizim üzerimi­ze þahit olacak' derken, diðer bazýlarý 'Bayýlmýþtýr. Öldü sanýyorlar. O ölecek biris deðil' diyordu. Diðer bazýlarý ise istemedikleri ölümü kabul etmiþ gibiydiler. Bun lar 'O herhangi birisi gibi ölmez- Olsa olsa ha gibi göðe kaldýrýlmýþtýr. Çok geçmeâeý geri gelecektir' diyordu. Çoðunluðu böyle düþünen kalabalýk, ayný zamanda o an da kendileri için dünyanýn en aðýr sözcüðünü söyleyip 'ölmüþ' diyenleri tehdit ede rek susturuyor 'O ölmedi, ölmez' diyorlardý. Esasen ayný karýþýklýk içeride, odad; da vardý. Kadýnlardan birkaçýnýn "Ölmemiþtir. Bayýlmýþtýr' demeleri üzerine Esm bin-i Umeys eðilip elini Resulüllah'ýn iki kürek kemiði arasýnda tuttuktan sonr 'Allah'ýn Resulü vejat etti" dedi. Zira vücudu soðumuþtu; herhangi bir canlýlýk iþa reti yoktu. Dýþarýda kendisini kaybetmiþ, ölüm haberine en þiddetli þekilde kar çýkan Ömer'di. Bir süre sonra Resulüllah'ýn öldüðünü söyleyenlerin çoðalmay baþladýðýný görünce itiraz etti. 'Hayýr O ölmedi. Münafýklarýn kökünü kazýmadýkç o ölmez. Hiç kimseden 'Muhammeâ öldü' sözünü duymayayým. Muhammed öldü âiyt nin boynunu keserim' diyerek tehdit ediyor, insanlarý susturmaya çalýþýyordu.

Ebû Bekir, Resulüllah'ýn vefat ettiði günün sabahý izin isteyerek Medine'nin d þmda bulunan evine gitmiþti. Son gördüðünde Resulüllah gayet iyi idi. Bu neder le içi rahattý. Resulüllah'ýn iyileþmeye baþladýðýný düþünüyor ve seviniyordu. Ancak bir ara Resulüllah'm vefat ettiðini bildiren seslerini duydu. Ýnanamadý. Hemen atma binip mescide geldi. O mescide geldiði zaman Ömer insanlara sesleniyor, onlarý tehdit ederek Resulüllah'ýn ölmediðini, ölmeyeceðini söylüyordu. Ebû Be­kir hiç kimseye bir þey sormadý ve demedi. Doðruca Resulüllah'm bulunduðu oda­nýn kapýsýna gitti. Ýçeri girmek için izin istedi, içeriden birisinin 'Bundan böyle Re­sulüllah'm yanýna girmek için izin istemeye gerek yok' dediðini duydu. Ýçeri girdi. ResulüUah yataða yatýrýlmýþ ve üzeri bir örtü ile örtülmüþtü. Herkes aðlýyordu. Ebû Bekir ilerledi, Resulüllah'a yaklaþýp örtüyü kaldýrdý. Sevgili peygamberinin yüzüne baktý. Eðilip alnýndan öptü. 'Ey Allah'ýn Resulü.' Anam, babaný sanajeda ol­sun! Sen dirinde de güreldin, ölümünde de gürelsin' dedi. Aðlamaya baþladý. 'Vah be­nim peygamberim.' Vah benim dostum!' diyerek aðlýyordu. Yaþlý gözlerle çevresin­deki aðlaþanlara bakýp 'Allah'ýn kullarýyýz ve O'na döneceðiz- Resulüllah vefat etmiþ bulunuyor. Anam babam O'na feda olsun' dedi. Sonra tekrar Resulüllah'a dönüp 'Varlýðým kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sana bir daha ölüm yoktur. Sen ölüm geçidinden geçmiþ bulunuyorsun' dedi. Yerinden kalktý, aðlayanlarýn arasýndan yaþlý gözlerle geçip, mescide çýktý. Ömer hâlâ baðýrýyor, 'öldü' diyenleri kýlýcýyla tehdit ediyordu. Ebû Bekir 'Ömerl Sus artýk!' dedi. Ömer sustu. Ýstemediði haberi duymaktan korkar bir halde Ebû Bekir'e baktý. Ebû Bekir kendi aralarýnda konu­þanlara da 'susun ve dinleyin' dedikten sonra, titreyen bir sesle ve yaþlý gözlerle ko­nuþmaya baþladý: 'Resulüllah vefat etti. Biliyorsunuz o daha önce birçok kez öleceðin­den bahsetti. Hatýrlayýn Allah da O'nun öleceðini çok önceleri bildirmiþ ve bizleri uyarmýþtý. Bir ayette þöyle buyurmuþtu: 'Muhammed, ancak bir peygamberdir. O'ndan önce de peygamberler gelip geçmiþtir. Þimdi O ölür ya da öldürüîürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir þekilde za­rar vermiþ olmayacaktýr. Allah, þükreden!eri mükâfatlandýracaktýr.[76] Her kim Muhammed'e tapýyorsa bilsin ki O artýk öldü. Her kim Allah'a tapý­yorsa bilsin ki O ölmez, O her zaman diridir. [77] Herkes donmuþ haldeydi. Kimse­den en ufak bile olsa ses çýkmýyordu. Ömer þok olmuþ ne konuþabiliyor ve ne de kýpýrdayabiliyordu. O aný daha sonralarý þöyle anlatmýþtýr: 'Ebû Bekir konuþmasýný yapýp, ayeti okuyunca ne diyeceðimi bilemedim. O ayeti biliyordum ama hiç düþün­memiþtim. Orada ilk kez iþitir gibiydim. Resulüllah'm vefat ettiðini Ebû Bekir'den du­yunca bir þey diyemedim. Dizlerimin baðý çözüldü. Yere çöküp, öylece kalakaldým. [78] Artýk Resulüllah yoktu. O, insanlýk katýndan, Veda haccý sýrasýnda yüz bini aþ­kýn müminin þahitlik ettiði üzere, görevini tamamlayarak ayrýlmýþtý. Dünya ni­metleri ile ahiret nimetlerinden birisini tercihle baþ baþa býrakýlýp, ahireti tercih ederken içi rahattý. Eþinin saðlýk ve uzun ömür dualarýný duyduðu zaman itiraz edip 'Hayýr! Ben Allah'tan, Refik-i ala zümresine katýlmayý diliyorum. Allahým! Beni baðýþla. Beni Refik-i alâ zümresine kavuþtur dediði zaman görevini yapmýþ olma­nýn rahatlýðýna ve huzuruna sahipti. Arafattaki Müslümanlarý görevini yerine getirdiðine þahit tutarken, Allah'ý da Müslümanlarýn þahitliðine þahit tutarken vah-yolunan ayet görevini tamamladýðýnýn ilâhî katta tasdiki anlamýna geliyordu. Ayette 'Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmiþlerdir. Artýk onlardan korkmayýn, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize ni­metimi tamamladým ve sizin için din olarak Ýslâm'ý beðendim [79] denilmiþ­ti. Resulüllah artýk yoktu, ama O'nu resul yapan, O'nun insanlar arasýndan seçilip yüce ve ilâhî bir görevle görevlendirilmesine neden olan Kur'an insanlýk katýndaydý; Müslümanlarýn zihinlerinde ve ellerindeydi. Kur'an'm hayata aktarýlmýþ biçimi olan Resulüllah'm sünneti ise Müslümanlarýn zihinlerinde, sözlerinde, davranýþ­larýnda, hâl ve hareketlerindeydi. Ölçü vahiydi; Kur'an'dý. Allah insanlýða sonsuz lütfü ile Kur'an'ý takdim etmiþ, Kur'an'm en doðru anlaþýlma ve uygulama biçimi­ni de Resulünün sözlerinde ve þahsýnda ortaya koymuþtu. Bundan böyle Müslü­manlara düþen, zihinlerindeki ve ellerindeki ebedî hidayet rehberiyle düþüncele­rini aydýnlatmak, inançlarýný doðru kýlmak ve hayat tarzlarýný en güzel ve doðru biçimine kavuþturmaktý.

Salât ve selâm O'nun üzerine olsun. Ne mutlu O'nun davetine uyanlara!

Bu, Resulullah'ýn (s.a.v) ziyaretçilere kapalý olan Kabr-i Þeriflerinin bir görüntüsü.

Ey yüceler yücesi Allah'ým! iþleri yürütmesinde ortaðý bulunmayan Rabbim! Hükmünde, yaratmasýnda tek olan ilâhimi Yalnýz sana yalvarýyor, yalnýz sana hamd ediyorum.

Sana, alemlere rahmet kýldýðýn, bizler için en güzel Örnek olarak takdim ettiðin son elçinin diliyle sesleniyorum:

'Ben hiçbir þey deðilken beni yaratan Rabbim! Bütün hamdler sanadýr. Allahým! dünyanýn zorluklarýna karþý bana yardým et. Zamanýn kötülüklerine ve gecelerin mu­sibetlerine karþý bana yardýmcý ol. Ailemi gözet. Bana nzýk olarak verdiðin þeyleri be­reketli kýl. Beni kendine baðlý kýl. iyi ahlâk üzere beni dosdoðru kýl. Beni, kendine sev­dir. Beni insanlarýn insafýna býrakma. Ey güçsüzlerin Rabbil Sen benim Rabbimsin. Senin gökleri ve yeri aydýnlatan yüce zatýna sýðmýyorum. O zatýn ki, karanlýklar ken­disiyle aydýnlanmýþ, öncekilerle sonrakilerin iþi, onun sayesinde düzelmiþtir. Beni ga­zabýna maruz býrakma. Öfkeni üzerime indirme. Nimetinin kaybolmasýndan, azabý­nýn üzerime gelmesinden, afiyetinin üzerimden silinmesinden ve bütün gazaplarýndan sana sýðýnýyorum. Yakarýþlarým sanadýr. Bana, yapabileceklerimin en hayýrlýsýný yap­ma gücü ver. Güç ve kuvvet ancak sendendir.' Ey yüceler yücesi AlîahýmJ iþleri yürütmesinde ortaðý bulunmayan Rabbim/ Hükmünde, yaratmasýnda tek olan îlâhým!

insanlarý karanlýklardan aydýnlýða çýkaran Kitab'ým ve alemlere rahmet olan Re-sul'ünü anlatmaya çalýþtýðým bu araþtýrmamý, bu araþtýrmamýn tamamlanmasý için sar/ettiðim çabalarýmý hakkýmda hayýrlara vesile kýl; eksik ve yanlýþlarýmý baðýþla. Kitab'ým 'Din gününde' þefaatçim, Resulünü yoldaþým kýl.



[67] Ýbn Hiþam, es-Siretü'n-Nebeviyye, IV/304; Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/216, 256; Belâzürî, Ensâbü'l Eþraf, 1/559; Taberî, Tarihu'r-Rusül ve'l-Mülük, III/196.

[68] Ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/253, 254; Ahmed, Müsned, III/117.

[69] Ibn Mace, Cenaiz 64; Ahmed, Müsned, 1/78, IV/311.

[70] Abdürrezzak, e! -Musannef V/486

[71] Ahmed, Müsned, Vl/108, 120, 126, 274; Ibn Hiþam, es-Sireta'n-Nebeviyye, IV/301; Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/212, 230

[72] Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/312; Belâzürî, Ensâbü'l Eþraf 1/553

[73] Al-i îmran, 3:144

[74] Buharý, Meðazi 83; Malik, Cenaiz 4; Ahmed, Müsned, VI/89; Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-. Kübra, 11/229. .

[75] Ýbn Sâ'd, Tabakat, V 233, 234; Hakim, Müstedrefc, 111/12

[76] Al-i îmran, 3:144

[77] Buharý, Cenaiz 3; Ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/268; Belâzürî, Ensâbü'Ý Eþraf 1/566.

[78] Ýbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/268; Belâzürî, Ensâbü'l Eþraf, 1/566.

[79] Maide, 5:3


radyobeyan