Baþyazý
Pages: 1
Makbul Kulluk By: reyyan Date: 12 Temmuz 2011, 16:48:49
Makbul Kulluk


Haziran 2011 150.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldý, BAÞYAZI bölümünde yayýnlandý.

Dilimizde bir deyim vardýr: “Ne ekersen onu biçersin.” Ýnsanoðlu, bu dünyada bir çiftçi gibidir. Ömrü de tarlasýdýr. Büyüklerimiz þöyle buyurmuþlardýr:

“Dünya hayatý sonbahara benzer. Yani topraða tohum atma zamaný, ekim zamanýdýr. Eðer sonbaharda tohum atmazsanýz, ilkbaharda ekininiz yeþermez, yazýn da ürün elde edemezsiniz. Öncelikle tohum atmak gerekiyor. Bu tohumu atarken de Allah’ýn rýzasýna niyet etmek lazýmdýr. Eðer niyet saðlam olmazsa, amellerin karþýlýðý olmaz.”

Nasýl ki çiftçiliðin bir usulü, sistemi vardýr; kulluðun da bir adabý usulü vardýr. Çiftçi yanlýþ zamanda eker, yanlýþ usulleri uygularsa, mahsul alamaz. Ayný þekilde, kul da amel eder, çalýþýr çabalar fakat usulüne uygun yapmaz, gereken þartlarý yerine getirmezse kulluðu boþa gider.

Bu dünyada ektiklerimizin boþa gitmemesi için bazý þartlarý yerine getirmemiz gerekiyor. Nitekim Cenab-ý Mevlâ kurban ibadetinden hareketle müberra kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’de buyuruyor:

“Bu hayvanlarýn ne etleri ve ne de kanlarý Allah’a ulaþacaktýr. Allah’a ulaþacak olan ancak sizin O’nun için yaptýðýnýz gösteriþten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc, 37)

Yine buyurmuþtur:

“De ki: Göðüslerinizin içinde olaný gizleseniz de, açýklasanýz da Allah onu bilir.” (Âl-i Ýmran, 29)

Her iki ayet-i kerime de niyetin önemine iþaret ediyor. Kulun öncelikle niyetini saðlam tutmasý gerekiyor. Nitekim Efendimiz s.a.v. de buyurmuþtur:

“Ameller niyetlere göredir Herkese yalnýz niyet ettiðinin  karþýlýðý vardýr.” (Buharî; Müslim)

Bir diðer hadis-i þerif de þöyledir:

“Allah sizin bedenlerinize ve dýþ görünüþlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize ve yaptýklarýnýza bakar.” (Müslim; Ýbn Mâce)

Bunlara benzer ayet ve hadisler çoktur. Bütün bunlardan çýkardýðýmýz ders, kulun sürekli olarak Allah rýzasýný hedeflemesi, ibadet ve taatini bu doðrultuda yerine getirmesi gerektiðidir. Aslýnda müslüman kimsenin bütün hayatý, rýza-yý ilahî çevresinde þekillenmelidir. Sadece yaptýðýmýz ibadetler deðil, günlük hayatta yaptýðýmýz, yapmadýðýmýz her þey Allah için olmalýdýr.

Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’in buyurduðu “Allah için sevmek, Allah için buðzetmek, kýzmak...” düsturu da iþte bu noktaya dikkat çekmektedir.

Niyetten sonra bir diðer þart da takvalý olmaktýr. Son asrýn büyük alimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen rh.a. takvalý olmayý þöyle tarif eder:

“Günlük hayatta herkes kendini takva ehli, zahid, faziletli kimselerden sayabilir. Fakat bu konuda sadece söz yeterli deðildir, takvanýn bir kýsým belirtileri vardýr. Kendisinde bu belirtiler bulunmayan insan takva ehli sayýlamaz. Özetlemek gerekirse insan, dilini gýybetten, kalbini kötü zandan korumalýdýr. Ýnsan kibirden, gururdan, baþkalarý ile alay etmekten, onu bunu küçük görmekten çekinmelidir. Ýnsan, yalan söylemekten, hainlikten, insanlarý kandýrmaktan, kötü bid’atlara yönelmekten sakýnmalýdýr. Nihayet insan, bütün haramlardan sakýnmalý, bütün ilahî emirlere itaat etmeye çalýþmalýdýr.”

Bu sözlerden de anlaþýldýðý üzere takvalý olmak kalp ile dýþ görünüþün birbirine uymasý, kiþinin yürüdüðü hedeften bir an bile sapmamasýdýr. Nitekim hikmet ehli zatlardan biri bu durumu çok güzel ifade etmiþtir:

“Her kim þu yedi þeyin yanýnda yedi þeyi terk ederse, yaptýklarýndan fayda görmez:

• Allah Tealâ’nýn yasaklarýndan sakýnmadan havf yani korku hali ile yaþamak. Böyle bir kiþi, “Ben Allah Tealâ’nýn azabýndan korkuyorum!” der ancak günahlardan sakýnmaz. Onun için bu adamýn “Ben Allah’tan korkuyorum.” demesinin bir anlamý ve faydasý yoktur.

• Devamlý recâ, ümit içerisindedir. Allah Tealâ’nýn cennetini ve sevabýný ümit eder ancak fiiliyatta hiçbir þey yapmaz. Bu kiþi, “Ben ahirette Allah Tealâ’nýn bana sevap vereceðini ümit ediyorum.” der, fakat bunu elde edebilmek için hiçbir salih amelde bulunmaz. Bunun söylediklerinin de kendisine hiçbir faydasý yoktur.

• Amel etmek için niyet eder ancak niyet ettiði þeye doðru bir yönelme yoktur. Bu kiþi kalben ibadet ve hayýr iþlemeye niyet eder, ancak niyet ettiði þeyi yapmaz. Onun niyetinin de kendisine bir faydasý yoktur.

• Dua eder durur, ancak isteklerinin gerçekleþmesi için hiçbir çaba göstermez. Yani, Allah Tealâ’dan kendisini hayýrlý iþler yapmaya muvaffak kýlmasý için dua eder, fakat duadan gayri hiçbir çabada bulunmaz. Onun yaptýðý dua da kendisine bir fayda vermez. Dualarýnýn kabul olunmasý için gayret göstermesi gerekir.

• Allah Tealâ’ya günahlarýndan dolayý istiðfar eder, ancak gerçek manada piþmanlýk duymaz. Yani bu kimse devamlý “Yâ Rabbi, ben günahlarýmýn baðýþlanmasýný diliyorum.” der fakat gerçek manada piþmanlýk duyup da günahlardan el etek çekmez. böylece onun yaptýðý istiðfarýn kendisine bir faydasý olmaz.

• Amellerini devamlý açýkta, herkesin içinde yapar, tek baþýna kaldýðýnda ayný gayreti göstermez. Bu hal riyaya yakýndýr, bu hali ona fayda vermez.

• Ýhlâs olmadan amel eder. Yani amel ve ibadetlerini yerine getirmede çok çalýþýr çabalar, ancak bunu yaparken Allah rýzasýný gözetmez. Elbette ihlâssýz gayretler ona bir fayda saðlamaz.”

Dünya hayatý, bir kulluk mücadelesidir. Bu mücadeleden baþarýyla çýkmanýn þartý da Allah’a kulluk yapmaktýr. Ýþte “niyet, ihlâs, takva, mücahede” gibi bütün þartlar Allah’a kulluðun olmazsa olmaz özellikleridir. Ömrümüz elimize geçen ilk ve son fýrsatýmýzdýr. Bu bilinçle hareket edip, bu fýrsatý heba etmeden çalýþýp çabalamak en akýl kârý iþ olacaktýr.

Rabbimizin tevfik ve inayetiyle... 


radyobeyan