Keramet Beklerken By: reyyan Date: 11 Temmuz 2011, 19:21:07
Keramet Beklerken
Kasým 2010 - 143.sayý
Ahmet Nafiz YAÞAR kaleme aldý, KAPAKTAKÝLER bölümünde yayýnlandý.
Bir salih müminin istikameti, yani Kur’an ve Sünnet’e baðlýlýðý, takvasý, kulluktaki titizliði, itidali sabit ve aþikâr ise, bununla yetinmeyip birtakým olaðanüstülükler beklemek, maddi kerameti istikametten üstün tutmak demektir ki, tehlikeli bir tercihtir.
Muhammed Bahaeddin Nakþibend k.s. hazretleri bir gün Buhara’nýn bir köyünde konaklamýþlardý. Köyün sakinleri onun sohbet ve ziyaretine koþtular. Köylülerden biri gelirken bir sepet dolusu armut da getirmiþ, ev sahibi bu meyveleri ikram olarak Bahaeddin Nakþibend’in önüne koymuþtu. Þah-ý Nakþibend, armutlarý, onlarý getiren de dahil olmak üzere mecliste bulunanlara birer birer daðýttý fakat yememelerini tembihledi. Sonra o köylüye dönüp “Söyle bakalým, bu ikramda bulunmaktaki asýl maksadýn neydi?” diye sordu.
Köylü baþý önünde, gözlerini elindeki armuda dikmiþ, mahcup bir halde þu itirafta bulundu: “Efendim, sizin keþf ü keramet sahibi bir mürþid-i kâmil olduðunuzu duymuþtum. Acaba hakikaten öyle midir, deðil midir diye denemek istedim. Sepetteki armutlardan birine iþaret koymuþ, eðer bu zat dedikleri gibi biriyse, bu armudu bulur bana verir, diye düþünmüþtüm. Baðýþlayýn, boþ bulunup cahillik ettim.”
Þah-ý Nakþibend “Peki elindeki armut, iþaretlediðin meyve miydi?” diye tekrar sordu. Adam, utana sýkýla, “Evet” diyebildi yavaþça.
Bahaeddin Nakþibend hazretleri cemaate döndü ve buyurdu ki “Allah’ýn veli kullarýný denemeye kalkýþmak uygun deðildir. Ýstikamet üzereyse, Rasulullah s.a.v.’in sünnetini yaþýyorsa eðer, bir mürþidi imtihana hacet yoktur. Ýstikametten daha doðru bir ölçü olamaz çünkü. Biz þu adama iþaretlediði meyveyi keramet göstermek için deðil, bizden uzak kalýp zarar görmemesi için bulup verdik!”
Keramet haktýr ama..
Evliyanýn kerametine dair böyle menkýbeleri nakledip dinlemekten öteden beri hoþlanýrýz. Lakin anlatýlan menkýbelerin bize bakan tarafýný, bizimle alakalý mesajýný görmek yerine, bu kerametleri kendisinden sâdýr olan zatýn velayetine delil kýlarak rahatlamak gibi bir alýþkanlýðýmýz var.
Tasavvufun “keramete deðil, istikamete itibar edilir” prensibine raðmen, kerametleri bazen “velayet kontrolü” yapmak için anlatýp dinleyenlere rastlýyoruz. Zaman zaman haddi aþarak Allah dostlarýný imtihana yeltenenleri, armutlarý iþaretlemeyi sürdürenleri görüyoruz.
Allah Tealâ’nýn veli kullarýndan zuhur eden olaðanüstü haller manasýnda “keramet” vardýr ve haktýr. Bununla beraber bir kýsým kerametlere talep ve itibar hususunda ihtiyatlý olmamýz istenmiþtir. Çünkü keramet, adýndan da anlaþýlacaðý üzere Cenab-ý Hakk’ýn sevdiði kullarýna bir ikramýdýr ve bu ikram maddi yahut zahirî olabileceði gibi manevî veya batýnî de olabilir. Avam tabakasý keramet denilince sadece maddi olan olaðanüstülükleri anlar; havada uçan, suda yürüyen mürþitler arar. Halbuki tasavvuf büyükleri, “manevi keramet, yani sýrat-ý müstakim üzere emrolunduklarý gibi dosdoðru yürüyen salihlere ikram edilen istikamet hali, maddi kerametlerden daha önemli ve kýymetlidir” demiþlerdir. Hakikaten de insan için tam bir imandan daha üstün, daha kýymetli bir ilâhi ikram, ihsan yahut lütuf yoktur.
Þah-ý Nakþibend hazretlerinin, karþýlaþtýðý densizliðe raðmen muhatabýnýn “zarar görmesine” gönlünü razý kýlmayan ve kâmil bir imanýn eseri olan þefkat, merhamet yahut âlicenaplýðýna deðil de iþaretlenmiþ bir meyveyi fark etmesine ehemmiyet vermek, avama mahsus bir cehalettir. Kaldý ki Allah Tealâ veli kullarýný böyle basit düzenlerden, ahmakça denemelerden haberdar etmeyebilir. Nitekim Þah-ý Nakþibend hazretlerine de getirilen meyveler hususunda bir ilham verilmeyebilirdi. Þüphesiz ki bu hal onun velayetindeki eksikliðe deðil, karþýsýndaki düzenbazýn nasipsizliðine delalet edecekti.
Keramet beklentisi
Velileri imtihan etmek niyetiyle olmasa dahi maddi keramet beklentisine girmemek lazým. Bir salih müminin istikameti, yani Kur’an ve Sünnet’e baðlýlýðý, takvasý, kulluktaki titizliði, itidali sabit ve aþikâr ise, bununla yetinmeyip birtakým olaðanüstülükler beklemek, maddi kerameti istikametten üstün tutmak demektir ki, tehlikeli bir tercihtir. Zira fevkalâde haller fasýklardan, müþriklerden, kâfirlerden de zuhur edebilir. “Ýstidraç” dediðimiz bu tür haller ile keramet arasýndaki fark, bu olaðanüstülüklere mazhar olan kiþilerin sýrat-ý müstakim üzere yürüyüp yürümediklerine bakýlarak anlaþýlabilir. Dolayýsýyla istikamet yerine olaðanüstülükleri gözetmek, kötü niyetli þarlatanlarýn, fasýklarýn peþinde dalalete düþmeye, tasavvufun yol ve usulüne zül getirmeye sebeptir.
Maddi kerameti istikamete tercih ettiren anlayýþ büyük ölçüde keramet hususundaki cehaletin eseridir. Kerameti Allah Tealâ’nýn ikramý olarak deðil de müminin fiili gibi görenler, o mümini beþerüstü bir varlýk mevkiine koyup, ondan sâdýr olan beþere mahsus son derece tabii davranýþlarý bir eksiklik zannedebilmektedirler. Sünnetullahýn esas, kerametin istisna olduðunu bilmeyen insanlarýn, bilhassa saðlýk ve rýzýk konusunda sünnetullaha riayeti terkten dolayý sýkýntýya düþtükleri, sonra da bu sýkýntýlarýn faturasýný beþerüstülük atfettikleri müminlerin yetersizliðine çýkardýklarý malumdur.
Kime itimat edilir?
Öte yandan maddi keramet beklentisi, kabul etmek gerekir ki bir teslimiyet probleminin, kalp tatminsizliðinin, þüphenin ve itimatsýzlýðýn da eseridir. Oysa bizim irfanýmýzda cerbezeye, sýra dýþýlýklara, fevkalâde hal sahiplerine deðil, “emin” olana itimat edilir; Allah ve Rasulü’ne teslim olana teslim olunur. Nihayet maddi kerametlerin çok fazla konu edilip gündemde tutulmasý, tasavvufu yaþanýlan hayatýn dýþýna çýkarmakta, beþer takatini aþan ulaþýlamaz bir sahaya sürmekte, insanlarýn bu yoldan istifadesini engellemektedir.
Velinin attýðý adým keramettir
Maddi kerametler evliyaullah için Allah Tealâ’ya yakýnlýk derecesinin göstergesi olmadýðý gibi, kendilerinde böyle kerametler görülmeyen veliler de vardýr. Yahut bazý kerametler bizim keramet anlayýþýmýza uymadýðý için fark edilmeyebilir. Mürþid-i kâmillerin tasarrufu, tesiri, cezbediciliði bir ilâhi ikramdýr mesela ve büyük kerametlerdendir.
Unutmayalým; daha fazlasýný, daha farklýsýný, iþaretlediðimiz armudu buldurmak cinsinden kerametleri beklerken, yol bilenlerin baþýný çektiði kervan göçüp gider de ýssýz daðlarda yapayalnýz kalabiliriz.