Kitabüt Tevhid
Pages: 1
Nefsini Bilen Rabbini Bilir By: saniyenur Date: 10 Temmuz 2011, 15:21:30
Tevhid Hakkýnda Mesele: Kim Ki, Nefsini Bilirse Rabbi’ni Bilir


Eðer biri çýkar da; gerçekten insanlar «kim ki, nefsini bilirse Rabb'ini bilir» sözünde ittifak etmiþlerdir, fakat bilmenin þekli ve yönü hakkýnda ihtilâf ettiler, derse bu husus, þöyle izah edilir :

Seneviyye diyor ki : ALLAH-u Teâlâ'nm zatmm hayrý ve þerri kuþattýðý bilinince, ondan her cihet için bir Rabb olduðu bilinir.

Yahudiler ise; ALLAH'ýn cüzden biri olduðunu söylediler.

Müþebbihe mezhebine gelince; onlar da þöyle diyor : ALLAH bir cisim­dir. Çünkü görünen âlemde nefsin bilinmesi cisim için olur.

Celim de der ki; ALLAH yok iken sonradan var olduðu bilinince o, bir þeydir, cisimdir, âlimdir, semi' (iþitici) dir; basîr (görücü) dir. Böyle olunca bilinir ki, her kendisinde bu isimlerden biri bulunan hadis olanýn tâ kendisidir. Halbu ki onu meydana getiren Rabb'isinin hadis olmasý mümkün deðildir.[354] Bizce (ehl-i sünnet) ise bu husus þöyle ifade edilir : Gerçekten «kim ki nefsini bilirse o, Rabb'ini bilir.» Çünkü o, nefsini araz­lardan görme ve iþitme ve baþkalarýndan ihtimal dahilinde olaný bilmedi­ðini biliyor. Ve nefsinden fesada uðrayan þeyin ýslâhýný da bilmediði gibi zamandan, mekândan almýþ olduðu1 nasibi kadarmca olaný ve kendisine gelen çeþitli ihtiyaçlarýn nereden geldiðini ve o ihtiyaçlarý kendisi ile gi­derebileceði þeyin hakikat ve mahiyetini de bilemiyor. Bu, onun yaratýlý­þýnda vardýr. Bununla beraber kendi nefsinde gördüðü þey ile zeval bul­duðunu müþahede ediyor. Öyle ise onun geçmiþ hallerinden olanlardan, tâa, bugünkü haline kadarýný kendisinde bulunan zamana kadar, hal­lerin çeþitli merhalelerden geçtiði bilinmesi ile beraber, bu hususlarý bil­mesi uzak bir ihtimaldir. Bunu zihninde bile tasavvur etmesi çok güç­tür. Aklý, bunu kuþatmasý ihtimalinde bulunmaktan çok acizdir, iþte bu noktalardandýr ki o, bizzarure kendi nefsini, bulunmuþ olduðu hal üzere kendisi icadetmediðini bilir. Hatta, eðer nefsinin icadetme iþi kendisine ait olmuþ olsaydý, geçen hususlarýn tümünü bilecek þekilde meydana ge­tirirdi. Çünkü eðer bu hususlardan her hangi bir þeyi meydana getirmeye kadir olmuþ olsaydý kendisinde sabit olan cehalete, sonra kendindeki ih­tiyaçlarý giderme babýndan haber verilen hususlarda ve kendisinde fesada uðrayaný ýslâhla acze itilmezdi. Bu takdirde bilinir ki o, yani ALLAH, his­settiði þeyi yaratma bakýmýndan mahlûkatýn en malik olaný kendisine verilen hakikatleri idrâk etmekte en üstünü ve adý geçen iþlerden bilinen þeye vukuf bulmakta en süratli olanýdýr. Böylece kendi nefsinin bir þeyi icadetme, var etme, baki kýlma, yok etme gücünün dýþýnda olduðunu bilir ve anlar. Sonra hissedilenlerin hepsinin ayan beyan olduðunu da bilir. Çünkü onlar kendi ihtiyaçlarýnda þaþkýnlýða düþmüþ olanlar gibi kendinin tedbir ve icadý altýndadýrlar.

Ve bilir ki, sebebleri anlamakla, hadiselere vakýf olma ve üzerinde bulunduðu ihtimallerden kendisi gibisi, ancak nefsinin bulunduðu halin bütün manalarýnýn[355] dýþýnda olan kimse ile olur. O hallerin içinde mana­lar deðiþikliðe uðrar. Ýþte yukardan beri izahýna çalýþýlan hususlarla onun var olmasý aciz olmayýp her þeye kadir[356] olanla; cahil deðil âlim olanla, ve tedbiri, icabýnda kendisine karþý çýkýlmasý mümkün olmayan yüce4 ALLAH iledir. Ve yine bu hususlardan hiç bir þeyin yüce olan ALLAH'a ben­zemediðini de Öðrenir.

Öyle ise kendisine benzemesi yönünden, hadis veya kadîm olma ve­yahut, kendisini baþkasýnýn yaratmasýndan kendisinde bulunmasýný ge­rektiren þeyin gerektiðini söylemesinin hiç bir anlamý yoktur. Eþyanýn hepsi de böyledir. Zira eþyanýn arasýnda, ihtiyaçlar, aczin ve sýnýfýn çe­þitleri itibariyle muvafakat ve mutabakat vardýr. Sonra hadis olma ba­kýmýndan bütün yönlerden aralarýnda muvafakat bulunur. Bununla, kendisinin, ona tüm yönleriyle benzemediðini bilmesi gerekir. Yönler, kendisini icâd edene deðil; bilakis kendisi için bulunur. îþte bu hususlarda ALLAH'a yaraþan, ve lâyýk olan þekliyle Rabb'in bilinmesi bulunmuþ olur. Kuvvet ancak ALLAH'tandýr.

Bu ifadelere göre Cehm'in, «ALLAH, âlim ve kadir deðildi; sonra böy­le, yani, âlim ve kadir» oldu sözü çürütülmüþ oldu : Ayný zamanda «Al­lah fail ve mütekellim deðildi; sonradan fail ve mütekellim oldu» diyen kimsenin sözü de batýl olur. Çünkü onlar, ALLAH'da, kulun hadis olmasý ve yaratýlmasý bakýmýndan kendisini bilmeye sebeb olan haller ve yön­lerin deðiþime uðradýðýný ifade ettiler. Kuvvet ancak ALLAH'tandýr.

Hallerin ihtiyarî olarak vuku bulmasýnýn kabul edilmesinin müm­kün olmasý ve ilim, kudret, hayat, iþitme ve görme gibi yüce sýfatlarla mevsuf olmasýnýn imkân ve ihtimal dahilinde bulunmasýndan yukarda zikrettiðim þeylerde kendisinin, âlim ve halik (yaratýcý) olan ALLAH ile var olduðunu açýklayan hususlar vardýr. Bütün gýda maddeleri de böy­ledir. Kuvvet ancak ALLAH'tandýr.

Hayra ve þerre muhtemel olmasý ve hallerinin muhtelif olmasýnda, kendisinin yaratýlmasý; hayýr ve þerre yorulmayan ve hallerinin de muh­telif olmamasýna sarfedildiðinin bir delilidir. Bunun böyle olmasý herþe-yin bulunduðu hal üzere var olmasý ALLAH'm takdiri ile olduðunun beyan [357]edilmesi içindir. Kuvvet ancak ALLAH'tandýr.

Bir kýsým insanlar da bu hususta þöyle diyor : Kim ki kendi gizli var­lýðýný bilirse Rabb'ini bilir. Gizli varlýðý ise, kendisinde yüceliðe ulaþma ihtimali ve iþlerin salâhý için yaratýlan «iç âlenýi»nden ibarettir. Bu­nunla mahlûkatýn idaresine ve sebeblere bakmanýn küfürden ibaret olan iþlerden gizli olanlarýn idrakine sahip ve malik olur.

Bu söyledikleri þey[358] güzel bir sözdür. Yaratýcý olan ALLAH'ý bilme hakkýnda zikrettiðimiz þey, ALLAH'm hallerinden gizli olan þeyin gizliliði­ni[359] idrâk etmeðe kâfi derecede açýk vaki olmuþtur. Ve kapalý olan þeyin bilinmesine ulaþmýþ sebebler de zahir olmuþtur. Bununla kendisinde giz­li kalan þey bilinir. O þeye nefis ismi verilsin veya verilmesin. O, açýklýk kazanmýþtýr. Kuvvet ancak ALLAH'tandýr. [360]

 

[354] Kitabýn aslýnda  «te'huzu. kelimesi   «ye'huzu.   olarak yazýlmýþtýr.

[355] Kitabýn aslýnda *el-mânî» mükerrer olarak yazýlmýþtýr.

[356] Kitabýn aslýnda  *bikâdirin»  kelimesi  «bifesâdin. olarak  yazýlmýþtýr.

[357] Kitabýn  aslýnda   .cebbârin»   kelimesi  noktasýz   «ha»   iledir.

[358] Kitabýn  aslýnda  <kâlûhu>  kelimesi  «kâlehû» olarak yazýlmýþtýr.

[359] Kitabýn aslýnda -el hafi» kelimesi  «el bafî bihî»  olarak yazýlmýþtýr.

[360] Ýmam Matüridi, Tevhid, Hicret Yayýnlarý:205-207

Ynt: Nefsini Bilen Rabbini Bilir By: ceren Date: 05 Haziran 2018, 04:02:06
Esselamu aleyküm. Nefisini islam yolunda imanin hakikatleri ile terbiye eden ve hak yolda allahýn rýzasý ile yaþayan ve allahýn rahmetine eriþen kullardan olalim inþallah. ...
Ynt: Nefsini Bilen Rabbini Bilir By: Bilal2009 Date: 05 Haziran 2018, 14:49:12
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri nefsini terbiye edenlerden eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Nefsini Bilen Rabbini Bilir By: Sevgi. Date: 06 Haziran 2018, 01:43:39
Aleykümüsselam insanlarýn en büyük düþmaný nefsidir nefsine hakim olan Allah ýn emir ve yasaklarýna da uyar inþaAllah

radyobeyan