El-Akl ve Fehmül Kuran
Pages: 1
Fi d Dima By: seymanur K Date: 06 Temmuz 2011, 18:17:09
Fi'd-Dima


Eserin sahabe arasýnda akýtýlan kan sorununu ele aldýðý açýktýr. Ebu Ali b. Þazan'ýn söylediði gibi tasavvuf ehli bu konuda bu ese­re itimad etmektedir.

Bu eserin; hemen hemen fýkhî-sufî eðilimlerin ortaya çýktýðý dönemde kaleme alýndýðýný savunan görüþ tercihe þayandýr. Bu eserde Haris sahabe arasýnda akýtýlan kan sorununu ele almýþ ve el-Vasaya isimli eserinde serdettiði görüþlere açýklýk getirmiþtir. Tak­vasý gereði o, bu hususta söylediklerini savunma cihetine gitmemiþ, aksine bir grubu ya da ötekini suçlayýcý bir yargýda bulunarak hata edebilecekleri konusunda müridleri uyarma yolunu tercih et­miþtir. Bu dönemde ne psikolojik durumu ne de telif programý; muhaliflerin reddini hak edecek düzeyde ölçülü fýkhî bir eser kale­me almasýna elveriþli deðildi. Daha önce belirttiðimiz gibi tam beþ asýr geçtikten sonra el-Hafýz el-Irakî, el-Ba'sü ale'l-Halas min Havadisi'l-Kýsas isimli eseri ile kendisine cevap vermiþtir.

Daha sonra el-Mekasib isimli eserinde yeniden son derece ve­ciz ifadelerle ayný konuya deðinmiþtir.

Hâris'in bu eseri kaleme aldýðý dönem; onun fikrî geliþim süre­cinin ortalarýnda bir yere denk düþer; bu yýllarda Mutezile ve Râfizîlerin sahabe arasýndaki sorun ve anlaþmazlýklara iliþkin bir takým görüþleri bilinmekteydi. Böyle bir ortamda Hâris'in kelam ilmine yönelmesi ve bu fýrkalara cevap vermesi kaçýnýlmazdý. Buna, daha önce belirttiðimiz gibi bu konuda halife el-Me'mun'un Þii görüþü desteklemesini de ilave etmek gerekir.

Sorunun bir yönü bu... Öte yandan bizi Fi'd-Dima isimli bu eseri Hâris'in fikrî geliþim sürecinde ortalarda bir yere koymaya iten sebep þudur: el-Mekasib bir anlamda onun fikrî geliþim süre­cinin son aþamasýný teþkil etmektedir. Çünkü bu dönemde onun ta­savvufla karýþýk bir takým fýkhî eðilimlere sahip olduðu ve eserin öncelikle dinî ilimler konusunda eðitim düzeyi düþük ve çoðu za­man hata yapan sufî kesime hitab ettiði göze çarpmaktadýr.

Eser bize kadar ulaþmamýþ olmakla birlikte biz bu önemli tarihî soruna iliþkin Hâris'in neler düþündüðünü kestirebiliriz: Her ne ka­dar iki eserde daha, el-Vasaya ve el-Mekasib'te o, bu konuya iliþkin düþüncelerini serdetmiþ ise de bunu uyarý düzeyinde yapmýþ ve bu tehlikeli sorunu tartýþmayý yasaklamýþtý.

El-Vasaya'da Muhasibi; ümmetin büyükleri arasýndaki anlaþ­mazlýklarý dedikodu nedeni yapmamalarý konusunda sufî kardeþle­rini uyararak söze girmiþtir; çünkü sonraki kuþaklar arasýndaki an­laþmazlýðýn temel nedeni sahabe arasýndaki anlaþmazlýk üzerinde kafa yormalarý ve bu konuya derinlemesine dalarak, sonuçta Kur'ân'daki muhkem ayetler yerine müteþabih ayetleri delil olarak kullanmalarýdýr. Daha sonra Haris dalalette olan fýrkalar ile kimleri kastettiðini örnekleri ile açýklar ve dalaleti bunlara teþmil eder.

Sonra bir adým daha atýp Kaderiye'den el-Mabed el-Cühenî ve Gaylan b. Müslim taraftarlarýný kastettiðini belirterek, Vasýl b. Ata taraftarlarýný, Mürcie, Þia, Cehmiye ve Haruniye'yi ismen zikreder. Bunlarýn dalalete düþme nedenlerine gelince: Bunlarýn bir kýsmý diðerleri ile savaþtýlar, onlarý öldürdüler, en azýndan onlara düþ­manca davrandýlar, birbirlerinin küfür ve dalaletine hükmedip key­fî bir þekilde kanlarýný akýtmayý helal saydýlar.

Onlar daha önce kardeþtiler. Sahabe arasýndaki sorunlarý derin­lemesine araþtýrýp anlamaya çalýþarak sýnýf ve fýrkalara ayrýldýlar. Her bir fýrka Kur'ân'ýn müteþabihleri ve kendi arzularýna uygun hadislerle kendi görüþlerini delillendirmeye çalýþtýlar. Sonuçta hem kendileri dalalete düþtü hem de kendilerine tabi olan çok sayýda insaný peþlerinden sürüklediler.[192]

En doðrusu bu gibi tarihî niteliðe sahip, inançla ilgili sorunlar­dan kaçýnmaktýr. Çünkü asla bütün taraflarý hoþnud edecek bir so­nuç elde etmek mümkün deðildir.[193]

En saðlýklý yol; ümmetin hakkýnda hiç bir anlaþmazlýða düþme­diði ilkelere, Allah'a, peygamberlere, meleklere, kitaplara, þer'î hadlere, feraize (farzlara), Ýslâm þeriatine ve selefin icma ettiði hu­suslara sarýlmaktýr ki adalete ve hakikate uygun olan da budur.'[194]

Anlaþmazlýða konu olan sorunlara iliþkin Hâris'in kendi görüþle­rine gelince: Muhâsibî bir mezhebe baðlý kalmaktan sakýnmýþ ise de gürüþleri, Hz. Osman ve Hz. Ali'nin mazlum olduklarý halde katledildikleri, Hz. Ali'yi desteklemenin doðru olduðu; Hz. Aiþe, Talha, Zübeyr ve taraftarlarýnýn ve yine Muaviye ve taraftarlarýnýn ictihadlarýnda hatalý olduðunu savunan Ehl-i Sünnet görüþlerine paraleldir.

Muhâsibî þunlarý söylemektedir:

Daha önce bu ümmeti yönetenlerin baþýna fitneler, anlaþmazlýklar, gruplaþmalar, Cemel, Sýffýn ve Ýbn-i Zübeyr vak'alarý geldi. Irak, Basra, Küfe ve diðer bölgelerde isyanlar oldu. Halife Hz. Osman suçsuz yere ve acýmasýzca katledildi.[195]


[192] el- Vasaya,s. 74.

[193] el- Vasaya,s. 75-76.

[194] el- Vasaya,s. 75.

[195] el- Vasaya,s. 212. Haris El- Muhasibi, El- Akl Ve Fehmü’l Kur’an, Ýþaret Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003: 75-77.





radyobeyan