El-Akl ve Fehmül Kuran
Pages: 1
Hareket By: seymanur K Date: 06 Temmuz 2011, 17:41:36
Hareket


Muhâsibî tasavvufu; sosyal hayata dönük eðilimleri ile tanýn­mýþtýr. el-Garre isimli eserinde halvete (yalnýzlýk) tamah etmenin hiç bir þekilde takva olamýyacaðýna iliþkin ifadeler vardýr. O, hal­vete yeltenenleri ayýplamýþ ve sýradanlýk ve kendi nefisleri ile meþ­gul olmakla suçlamýþtýr. [281] Haris halk ile meþgul olma prensibinin, kiþinin Allah (c) ile olmasýný engellemediðini isbatlamýþtýr. el-Cüneyd kendisine: "Beni uzlet ve güven ortamýndan yollara, bela ve þehvet ortamýna mý götürüyorsun? Halbuki yalnýzlýk benim sýr dostumdur" dediðinde, ona: "Nasýl yalnýzlýk benim sýr dostumtur dersin?! Þayet insanlarýn yarýsý bana doðru gelse ben onlarla her­hangi bir dostluk kuramam, diðer yarýsý benden kaçsa onlarýn yok­luðu dolayýsý ile herhangi bir yalnýzlýk hissetmem" demiþtir. O, he­lal kazanç bulamamaktan yakýnarak maiþet peþinden koþmayan sufîleri kýnamýþ ve el-Mekasib isimli eserinde onlarý cahillik ve düþ­manlýkla suçlayarak Allah'a imandan sonra Ýslâm'ýn ikinci emrinin zayýflara yardým olduðunu söylemiþtir. Hâris'i dinleyelim:

Ýbadetlerin en üstünü Allah'ý bilmek ve O'nu yüceltmektir. Bu has­letler sýralandýðýnda amellerin en hayýrlýsý zayýflara acýmaktýr. Hz. Peygamber'e: "En hayýrlý amet hangisidir?" diye sorulduðunda: "Ýçi yanan (dertli) birinin imdadýna yetiþmen ve kardeþine yardým et­mendir" buyurmuþlardýr.

Hâris'e göre insanlar Allah'ýn iyali gibidir. Onlarýn en sevimlisi ailesine en yararlý olanýdýr. Amellerin en hayýrlýsý insanlarý dinde yardýmlaþmaya teþvik, kimsesizlere sevgi ve sempati beslemektir. Bu peygamberlere ait bir niteliktir. Sahabe döneminde en hayýrlý ibadet Allah (c) yolunda cihad ve bundan sonra da birbirlerine kar­þý yumuþak muamele idi. Onlar baþkalarýný kendi nefislerine tercih ettiler ve kendileri fakir duruma düþtüler. Ýnsanlarýn en ahlâklýla­rýndan biri kendini ilme adayan; bir diðeri de baþkasýnýn rýzkýný düþünüp kendi nefsini ikinci plana itendir. Alimin yardýmý talebe­lerini gözetmektir. O miskinlerin ihtiyacýný giderebilme uðruna kendi nefsini unutur. Alim ilminden faydalanmak isteyenlere karþý mütevazi olmalý, onlarý sevmeli; emrolunduklarý ile amel konusun­da titiz davranmalý ve dostlarýný kendi nefsine tercih etmelidir. Baþkalarý açýkken giyinmek, baþkalarý açken doymak ilim sahiple­ri için hoþ karþýlanabilecek bir davranýþ deðildir. Alimler; yitirdik­leri þeyleri tekrar elde edebilecekleri konusunda onlarý teskin et­meli, ailesinin ihtiyaçlarýný karþýlayamayanlara destek olmalý ve gerekirse kendi malý ile onlarýn sýkýntýlarýný gidermelidir. Eðitimle­ri esnasýnda onlarý yalnýz býrakmamalý; kendi izinden gitmeleri için onlara iyilik ve ihsanda bulunmalý ve hatalarýný gizlemelidir. Onlarýn sorunlarýný gidermeli ve onlardan daha üstün gözükmemelidir. Karþýsýndakilerden üstün gözükmek bir alim için çirkin bir þeydir. Onlara aðýr cezalar vermemelidir; çünkü ceza düþmanlýðý besler. Diðerlerini ihmal ederek sadece birine yönelmemelidir. Çünkü bu insanlarýn kendisi ile olan gönül baðlarýný koparýr. Ken­disini örnek almalarýný istiyorsa onlara eþit muamele etmelidir.[282]

Muhasibi bunlarý ömrünün yaklaþýk çeyrek asrýný hatta daha fazlasýný hocalýk yaparak geçiren bir hoca ve sufî bir ahlâk okulu­nun lideri olarak söylemektedir. O zor günleri için ayýrdýklarý hariç müslümanlarýn mal biriktirmesini asla hoþ karþýlamazdý.[283]

Hâris'e göre bütünü ile iþlerin aslý olan; amelleri yücelten ve süsleyen iki temel unsur vardýr:

1- Bütün müslümanlara karþý temiz kalpli olmalý ve;[284]

2- Zahid, Allah'ýn þahitlerinden olduðu için bütün müslümanlarýn kendisine hüsn-i zan beslemesini temin etmeye çalýþmalýdýr, bu müstehabtýr.[285]

Haris; sýkýntýya katlanma, öfkeye gem vurma, güler yüz ve tatlý söz olmak üzere bu dört hasletin insanlarda güzel ahlâký oluþturdu­ðunu savunuyordu.[286]



[281] er-Risale, c. 2/495.

[282] el-Mesail fi'z-Zühd, s. 43-72.

[283] el-Mesail fi'z-Zühd, s. 72-75.

[284] el-Mekasib, s. 202.

[285] er-Riaye, s, 237.

[286] Tabakatu's-Sufîye, s. 56-60. Haris El- Muhasibi, El- Akl Ve Fehmü’l Kur’an, Ýþaret Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003: 113-115.





radyobeyan