Ehli Sünnet
Pages: 1
Mukaddime By: saniyenur Date: 06 Temmuz 2011, 11:43:27
SÜNNET VE CEMAAT KAVRAMI

Prof. Nâsýr b. Abdülkerîm

Çeviren

M. Beþir Eryarsoy

MUKADDÝME

 
Þüphesiz hamd ALLAH’ýndýr. O’na hamdeder, O’ndan yardým dileriz, O’ndan maðfiret diler, O’na tevbe ederiz. Nefislerimizin þerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden O’na sýðýnýrýz. ALLAH kime hidayet verirse, onu kimse saptýramaz. ALLAH kimi saptýrýrsa kimse de ona hidayet veremez.

ALLAH’tan baþka hiçbir ilah olmadýðýna, O’nun bir ve tek olup, ortaðý bulunmadýðýna þehadet ederim. Muhammed’in de ALLAH’ýn kulu ve rasûlü olduðuna þehadet ederim. ALLAH ona, âline, ashabýna, kýyamet gününe kadar izlerinden gidecek olanlarýn hepsine salât ve selâm eylesin. (Rahmet buyursun.)

Þüphesiz yüce ALLAH bu dinin ebediyyen kalmasýný takdir buyurmuþ, kýyametin kopacaðý zamana kadar onu korumayý hükmetmiþtir:

“Muhakkak Zikr’i Biz indirdik, onu koruyacak olan da elbette Biziz.” (el-Hicr, 15/9)

Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem- buyurdu ki:

“Kýyametin kopacaðý vakte kadar ümmetimden bir kesim hak üzere muzaffer olarak var olmaya devam edecektir.”[1]

Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ýn bu hadisi, bu dinin belli bir taife (kesim)in þahsýnda temsil edilerek kalmaya devam edeceðini açýkça ifade etmektedir. Bu kesim ise, Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ýn dinde ayrýlýk ve ihtilaf halinde helak olacak fýrkalardan istisnâ ettiði “fýrka-i nâciye: kurtulmuþ fýrka”dýr. Çünkü Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem- Ebû Hureyre -Radýyallahu Anh-’ýn ve baþkalarýnýn kendisinden rivayet ettiði ve sahih olarak sabit olmuþ hadiste þöyle buyurmaktadýr:

“Yahudiler yetmiþbir fýrkaya, yahut yetmiþiki fýrkaya ayrýlacak (ayrýldý), hristiyanlar da ayný þekilde. Benim ümmetim de yetmiþüç fýrkaya ayrýlacaktýr.”[2]

Yine Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-, Muâviye -Radýyallahu Anh- ve baþkalarýnýn naklettikleri rivayete göre þöyle buyurmuþtur: “...Hepsi ateþtedir. Birisi müstesnâ, o ise cemaattýr.”[3]

Ýlim ehli ve hidayetin önderleri kurtuluþa eren bu fýrkanýn ehl-i sünnet ve’l-cemaat olduðunu ittifakla belirtmiþlerdir.

Ehl-i sünnet ve’l-cemaat, ashab, tabiûn, selef-i salih ve hidayet imamlarý olan fazilet sahibi üç nesildeki hadis ve ilim ehli olup dinde fakih olan, onlarýn izlerini sürüp, yollarýný takip eden, onlarýn gösterdikleri ve tutturduklarý hidayet yoluna uymayan þeyleri ve dinde herhangi bir bid’ati sonradan ortaya çýkarmayan kimselerdir. Çünkü onlar Rablerinden gelmiþ, apaçýk bir delil üzere, apaydýnlýk bir yolda yürüyen kimselerdir. Hevâlar ve fitnelerin rüzgarlarýnýn etkisi altýnda kalmadýklarý gibi, bid’atler onlarý sapasaðlam kulptan ve dosdoðru yoldan saptýrmamýþtý.

Ehl-i Sünnet Rasûlullah’ýn, ashabýnýn ve tabiûnun zahir ve bâtýn hidayet yolunda yürüyen herkestir.

ALLAH Rasûlünün ashabýnýn ve selef-i salihin izledikleri yol açýk ve seçiktir. Bize yazýlý olarak nakledilmiþ ve korunmuþtur. Bu da selef-i salihin anladýðý ve amel ettiði þekliyle ALLAH’ýn kitabý ve ALLAH Rasûlünün sünnetidir.

Bu iþin açýk seçik ortada olmasýna raðmen çaðýmýzda müslümanlarýn bir çoðu kültürlerin karýþýp, bid’atlerin yayýlmasý, sapýk fýrka ve mezheblerin üstünlük saðlamýþ olmalarý dolayýsýyla din ve akideleri ile ilgili birçok hususu bilmemektedirler.

Müslümanlarýn pek çoðu tarafýndan bilinmeyenler arasýna katýlanlardan birisi de ehl-i sünnet ve’l-cemaat kavramý, onlarýn usulü ve hidayetleri (izledikleri yol)dýr. Bu ise birtakým bilgisizlerin ehl-i sünnetin geçip gitmiþ bir tarih olduðunu yahutta ortada bu þekilde nitelendirilebilecek bir kesimin olmadýðýný ya da selefin izledikleri yollarýn ancak nazari ve ideal birtakým esaslardan ibaret bulunduðunu ya da bütün müslümanlarýn meþreblerinin farklýlýðýna raðmen sünnet üzere bulunduklarýný yahutta sünnet yol ve yöntemlerini zamanýn silip süpürdüðünü, artýk yenileme hareketleri ile yeni alternatifler bulmanýn kaçýnýlmaz olduðunu ileri sürecek hale gelmelerine sebeb teþkil etmiþtir.

Nitekim son zamanlarda sünnet ve cemaate aykýrý birtakým fýrka ve cemaatlerin kendilerinin ehl-i sünnet ve’l-cemaat olduklarýný yahut ehl-i sünnet ve’l-cemaatin kendilerinden olduklarýný ya da kendilerine katýldýklarýný iddia edecek þekilde bazý tez ve iddialar ortaya çýkmýþtýr.

Bu iddia ve tezlerin akaidlerinin, yöntemlerinin ve amellerinin açýk seçik ve çizgileri belirgin ehl-i sünnet ve’l-cemaat yöntemi ile karþýlaþtýrýlmak suretiyle tahkike ve delillendirilmeye ihtiyacý vardýr. Böylelikle bu iddianýn gerçek deðeri ortaya çýkmýþ olur.

Kanaatimce bu hususu en mükemmel þekilde ortaya koyacak üslup bizzat ehl-i sünnetin kendilerinin açýkladýðý þekliyle ehl-i sünnet ve’l-cemaat kavramýný yaygýnlaþtýrmaktýr. Bundan önce ise sünnet bunu açýklamýþ, ashab ve tabiûn bunu beyan etmiþtir. Fazilet sahibi ilk üç asýrdaki salih selefimiz (geçmiþimiz)in hidayet önderlerinin ve onlardan sonra günümüze kadar gelenlerin yöntemleri ile kilometre taþlarý belirginlik kazanmýþtýr.

Bu kýsa çalýþmamý sunarak gücüm oranýnda Kur’ân-ý Kerim ve sünnette ehl-i sünnet ve’l-cemaat kavramýna açýklýk kazandýrmaya çalýþarak iþin netleþmesine katkýda bulunmaya çalýþtým. Bunu yaparken kavramý ehl-i sünnet ve’l-cemaatin kendisini oluþturan ashab, tabiûn, hidayet önderi olan selef-i salihimizin anladýðý þekliyle ortaya koymaya gayret ettim. Bu hidayet önderleri dinde hadis ve fýkýh ehli olarak bilinen, kendilerine uyulan, ümmetin kendilerinden razý olup, güzel bir kabul ile karþýlayarak dinlerini kendilerinden öðrendiði kimselerdir. O halde ehl-i sünnet ve’l-cemaat neyin ne ve nerede olduðunu bilen evin (yurdun) sakinleridir. “Mekkeliler onun yollarýný daha iyi bilir.”[4] Bu çalýþma benim bu hususa özetle açýklýk kazandýrmak maksadýyla ortaya koyduðum bir çaba olup, esasen imkânlarý kýsýtlý olan bir kimsenin mütevazi bir gayretidir.

Yüce ALLAH’tan bunu faydalý kýlmasýný, dinini aziz kýlýp, kelimesini yüceltmesini, salih kullarýný zafere kavuþturmasýný dilerim. O elbetteki bunu yapacak olan ve buna kadir olandýr. ALLAH’ým Muhammed’e, onun aile halkýna ve bütün ashabýna salât ve selâm eyle, onlara bereketler ihsan et.

Nâsýr b. Abdülkerîm el-Akl


[1] Hadis müttefeku’n-aleyh’dir. (Buharî ve Müslim tarafýndan rivayet edilmiþtir.) Bk. Buharî, Menakýb, 27; Fethu’l-Barî, IV, 623; Müslim, Ýmare, Hadis 1920-1921.

[2] Tirmizî rivayet etmiþ olup: Bu hasen, sahih bir hadistir demiþtir. V, 25, Ýman, Babu mâ câe fiftiraki hâzihi’l-ümme.

[3] Ahmed, Müsned, IV, 102; Ýbn Ebi Âsým, I, 7-8; Hâkim, el-Müstedrek, I, 128;  el-Elbanî, Zilalu’l-Cenne adlý eserinde sahih olduðunu belirtmiþtir.

[4] Bu bir yerde bulunanlarý, oranýn gizli köþe bucaklarýný, baþkalarýnýn kolay kolay bilemedikleri yerlerini, bir iþle uðraþanlarýn o iþ ve mesleðin inceliklerini, püf noktalarýný daha iyi bileceklerini anlatmak üzere söylenmiþ bir darb-ý mesel (atasözü)dir. (Çeviren)


 


Ynt: Mukaddime By: ceren Date: 02 Mayýs 2015, 16:49:34
Esselaçu aleykum.Rabbim razý olsun paylaþýmdan Saniye abla.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda olan,yaptýklarýndan piþman olup tövbe eden,iman yolun hizmet eden kullarýndan eylesin bizleri inþallah...
Ynt: Mukaddime By: Fethiye Çopur Koü Date: 19 Aralýk 2018, 07:04:55
Rabbim ilmimizle amel eden kullarýndan eylesin.. Allah  razý olsun.
Ynt: Mukaddime By: Bilal2009 Date: 19 Aralýk 2018, 14:49:47
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artýrsýn Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan