Kapaktakiler
Pages: 1
Yolcu Yolunda Gerek By: reyyan Date: 05 Temmuz 2011, 01:58:26
Yolcu Yolunda Gerek



Ali YURTGEZEN kaleme aldý, KAPAKTAKÝLER bölümünde yayýnlandý.


Þeytanî çevrelerin çaðýrdýðý cedel (tartýþma) ve polemiklerden kaçýnmak lazým. Bunlarýn bir meseleyi çözmekten ziyade vaktimizi zayi eylemeyi, kafa karýþtýrmayý hedefledikleri ihtimalini hep akýlda tutmak lazým.

Yolcuyuz. Dünya denilen iki kapýlý handaki misafirliðimiz unutturulmuþ olsa da yolcuyuz. Ne zaman, nerede karþýmýza çýkacaðýný bilemediðimiz ikinci kapýnýn felaha açýlma ihtimali de var, helâke açýlma ihtimali de. Akibetimiz, yolculuðumuzun farkýnda olmaya, dosdoðru yolda istikamet üzere, sapmadan, oyalanmadan, devamlý yürümeye baðlý.

Bunun içindir ki dünya imtihanýmýz bir yol ve yürüyüþ tercihinden ibaret aslýnda. Bir tarafta Allah Tealâ’nýn tarifi üzere Rasul-i Ekrem s.a.v.’in bizzat yürüyerek fiilen de tayin eylediði sýrat-ý müstakim var. Asr-ý Saadet’ten beri evliyanýn, asfiyanýn, salihlerin, kâmil müminlerin, Efendimiz s.a.v.’in izlerini tazeleye tazeleye bugüne taþýdýðý dosdoðru yol bu. Öbür yanda ise þeytanýn çaðýrdýðý, dalâlete düþüren, saptýran, insana kendini kaybettiren yollar...

Müslümanlar olarak yolun doðrusunu da eðrisini de biliyor, tercihimizi sýrat-ý müstakimden yana yapýyor ve þüphesiz ki dosdoðru yolda bulunmaya gayret ediyoruz. Fakat galiba yolda olmanýn yürümeyi gerektirdiðini bazen unutuyoruz. Yahut zaruret gibi görünen bazý sebeplerin yürüyüþümüzü yavaþlatmasýný, mesafe almamýzý engellemesini, bizi yolumuzdan alýkoymasýný çok da dert etmiyoruz. Çünkü sýrat-ý müstakim çizgisinde durduðumuza, þeytanýn kurduðu tuzaklara düþüp yoldan çýkmadýðýmýza, hatta bütün gizleme çabalarýna raðmen bu tuzaklarý fark ettiðimize inanýyoruz. Belli belirsiz bir gururun kalbimizde yeþerdiðini hissediyor, “Daha ne olsun!” rahatlýðýyla vazifemizi yaptýðýmýzý düþünüp, çoðu zaman yanýlabiliyoruz.

Yanýlýp yanýlmadýðýmýzý anlamanýn yolu ise “daha ne olsun”u bir rahatlama ifadesi olarak kullanmak yerine, cevabý ciddiyetle aranmasý gereken bir sual olarak sormaktan geçiyor.

Þeytana uymamak için


Bakara suresinin 168. ayetinde beyan buyurulduðu üzere “Þeytan, insanýn apaçýk düþmanýdýr”. Bu düþmanlýk saikiyle de insanlarý azdýrmak, doðru yoldan uzaklaþtýrmak için fýrsat kollar. Günahlarý güzel gösterip zevk düþkünlüðüne sevkeder, ahireti unutturur; vesvese ile kalpleri bulandýrýp þüpheye düþürür. Bütün bunlarý ben sizi yanlýþa, sapkýnlýða çaðýrýyorum diye yapmaz tabii ki. Suret-i haktan görünür; beþerî zaaflarýmýzý, ihtiyaçlarýmýzý istismar eder. Doðruluðuna, faydasýna, gerekliliðine inandýrarak, sýrat-ý müstakimin dýþýnda bir yola, bir tutuma, bir anlayýþ yahut davranýþa çaðýrýr.

Bizler þeytana uymama hassasiyeti ile doðru yolda kalmaya çaba gösterir, sapkýnlýða yönelmeyiz çoðu zaman. Ama “þeytana uymama”nýn bundan ibaret olmadýðýný da doðrusu pek hesap edemeyiz.

Ýmam-ý Gazalî rh.a., “Ýhyâ”sýnda, riya vesvesesi ile müslümaný ibadetinden vazgeçirmeye çalýþan þeytanýn, bunda muvaffak olamayýnca, onu kendisiyle cedelleþmeye, tartýþmaya yönlendirdiðini anlatýr. Neticede þeytanýn yenilmiþ, müslümanýn da kalp itminanýný bularak galip çýkmýþ gibi görünmesi halinde bile kazananýn bir bakýma þeytan olduðunu söyler. Çünkü þeytan muhatabýnýn ibadetten vazgeçmeyeceðini anlamýþ, onun hiç deðilse vakit kaybetmesi için böyle bir strateji uygulamýþtýr.

Ayný kaynakta Haris-i Muhasibî k.s.’den nakledilen benzer bir misal ile de bazý bid’at ehlinin, bid’atlerini kasden tartýþmaya açarak müslümanýn sýrat-ý müstakim üzere yürüyüþünü sekteye uðratmak istediðine dikkat çekilir. Bu noktada bize tavsiye edilen, masumane bir niyetle de olsa þeytanî tuzak ve tezgâhlarýn hakikatini ortaya koyacaðým diye oyalanmaktan sakýnýp yürüyüþümüzü hýzlandýrmak, ibadetimizi çoðaltmaktýr. Yol kesenlerin sahte kaçýþlarýna aldanýp, cezalandýrmak üzere peþlerine düþmek bazen vakit kaybýndan da öte yoldan çýkmaya bile sebebiyet verebilir.

Yukarýda son kýsmýný zikrettiðimiz Bakara suresi 168. ayetinin öncesinde “Þeytanýn adýmlarýna tabi olmayýn” buyurulur. Þeytana zaten tabi olmayacaðýz. Ama itiraz, muhalefet yahut alt etmek maksadýyla bile olsun, þeytanýn adýmlarýný da takip etmeyecek, iþimize bakacaðýz demek ki.

Þeþ cihet

Ýnsaný saptýran bir güç olarak þeytanýn tuzaklarý çoðu zaman çaðýn gerektirdiði bir hayat tarzý, tutarlý bir zihniyet, bilimsel bir tavýr gibi çýkar karþýmýza. Zira þeytan, davet ettiði sapkýnlýðý süsleyip güzel göstermek hususunda mahirdir. Zehiri altýn kadehte sunar. Þeytana uymayacaðýz diye bu cezbedici, dýþý yaldýzlý tuzaklara düþmemesi için insanlarý uyarmayacak mýyýz peki?

Elbette insanlar bilgilendirilmeli, ikaz edilmeli ama bu herkesin üzerine vazife deðil. Alimlerimiz bu iþi asýrlardýr yapýyor zaten. Ayný þeyleri tekrar tekrar tartýþmanýn, yeniden keþfetmenin, polemiklerle nefes tüketmenin, þeytanî maksatlarla kuyuya atýlan her taþý çýkarmaya çalýþmanýn manasýzlýðýna, böylece yürüyüþümüzün, asýl vazifelerimizin aksatýlmasýna dikkat çekmek istiyoruz biz. Kaldý ki cehaletin, akledememenin, þeytanî düþüncelerin eseri olan bid’atleri illa söz ile izah ve ret gerekmiyor. Bunlara itibar etmemek suretiyle istikamet üzere yürümeyi sürdürmek, daha tesirli bir itiraz veya reddiyedir.

Denilebilir ki bazen istemesek de kendimizi bir tartýþmanýn içinde bulduðumuz oluyor. Þeytanî düzenler yahut dünyanýn bin türlü derdi dört yanýmýzý sarýyor. Böyle bir kuþatmayý yarýp çýkmak için mücadele ediyoruz ve bu mücadele mecburiyeti yürüyüþümüzü engelleyebiliyor.

Dört taraflý kuþatýlmýþlýðýn çaresizlik manasýna geldiði kabulünden kaynaklanýyor bu düþünceler. Modernizmin yön anlayýþý dört tarafla sýnýrlýdýr ama hatýrlamak gerekir ki bizim irfanýmýzda “þeþ cihet” yani altý yön vardýr. Ön, arka, sað ve sola ilave edilen alt ve üst cihetler, dört taraflý her türlü kuþatmada, duvarlarla uðraþmadan da çýkýþ yolu bulunabileceðini gösterir müslümana.

Nitekim hepsi þer veya günah olan alternatiflerden birini seçmemek için surda gedik açmaya çalýþarak vakit kaybetmek yerine topraðýn altýný tercih; ister ölümü göze almak, ister inzivaya çekilmek, ister bir mahrumiyete rýza þeklinde olsun, bir çýkýþ yoludur. Fakat tercihe daha þayan olaný ibadetle, zikirle, mesela namazý miraç kýlarak Allah’a yaklaþmak, yükselmek suretiyle çýkmaktýr bu kuþatmalardan ki, bizim yürüyüþ dediðimiz de budur. Müminin yolculuðu dünyadan Allah’adýr ve hep bir yükselmeyi ifade eder.

Ýstiaze ile yola devam

“Þeriat” yol demek, “sünnet” yol demek, “tarikat” yol demek. “Ayet” ise iþaret, iz manalarýna geliyor ve dosdoðru yolda yürümek iþte bu izleri takip etmekle mümkün olabiliyor. O izler bize Allah Tealâ’nýn zikrini, kulluk vazifelerimizi titizlikle sürdürmemizi ihtar ediyor. Kâmil bir imanla, takva sahibi ihlâslý bir kul olma cehdiyle sýrat-ý müstakim üzere durmaksýzýn yürümemizi söylüyor.

Böyle bir yürüme gayret ve kararlýlýðý þuraya kadar izaha çalýþtýðýmýz ve son derece masum görünen tehlikenin en kesin çaresi. Þeytaný taþlamakla yetinmeyip onun þeytanî zekâsýyla yarýþmaya, desiselerini çözüp ipliðini pazara çýkarmaya, illüzyonlarýný yalanlamaya kalkýþmak, bizim yürüyüþümüzü aksatýyor, her geçen an biraz daha yükselmemizi engelliyor, iki günümüzü birbirine müsavi kýlýyorsa, zarardayýz demektir.

Bilhassa þeytanî çevrelerin çaðýrdýðý cedel (tartýþma) ve polemiklerden kaçýnmak lazým. Bunlarýn bir meseleyi çözmekten ziyade vaktimizi zayi eylemeyi, kafa karýþtýrmayý; kayýtsýz þartsýz bir imaný deðil, tepkiye dayalý bir dindarlýðý benimsetmeyi hedefledikleri ihtimalini hep akýlda tutmak lazým. Ve alt etme maksadýyla dahi olsa þeytanla karþýlaþmak yerine istiâze* ile ondan uzak durmayý niyaz etmek lazým.

Madem yolcuyuz, boþ iþlerle oyalanmayalým. Yolcu yolunda gerek. Öyleyse hemen þimdi, yarýn bugünkünden daha yukarýlarda olmak üzere istiâzelerle, yani bütün þeytanlardan ve þeytanî tuzaklardan Allah Tealâ’ya sýðýnarak yola koyulalým. 

* Ýstiâze: Kelime anlamý “sýðýnma” demek. “Eûzü billahi mine’þ-þeytani’r-racîm” derken “Kovulmuþ þeytanýn þerrinden Allah’a sýðýnýrým” diyerek istiâze yapmýþ oluyoruz.

Ynt: Yolcu Yolunda Gerek By: Canani Date: 05 Temmuz 2011, 09:05:14
Alahumme salli ala seyyidina Muhammet.......

Rabbim razý olsun.....Büyük alimler bile ölüm döþeðindeyken acaba imanlý rabbimin huzuruna varabilirmiyim diye hüsnü periþan olurlarmýþ.....Sabaha nasýl akþama nasýl bi akibetle çýkacaðýmýz belli deðil..Rbbim bizleri dini taati üzerine dostdoðru yola getrsin bizleri iman üzerine sabit kýlsýn inþaallh...

radyobeyan