Eskici Mehmed Dede By: armi Date: 22 Haziran 2009, 15:53:28
Anadolu velîlerinden. On altýncý yüzyýlýn sonunda ve on yedinci yüzyýlýn baþýnda yaþamýþtýr. Pamuklu bez ticâretiyle meþgûl olduðu için Eskici Mehmed Dede diye meþhûr oldu. Aslen Amasyalý olup, 1619 (H.1028) senesinde Bursa'da vefât etti. Kabri, Abdülmü'min Efendi Câmii bahçesindedir.
Ýlk tahsîlini memleketi olan Amasya'da gördükten sonra, Bursa'ya gelen Mehmed Efendi, ilk zamanlar pamuklu dokuma ticâretiyle meþgûl oldu. Kýdvetü'l-ârifîn Abdülmü'min Efendinin sohbetlerinde bulunmaya baþladý. Ona talebe olup ondan ilim ve feyz aldý. Abdülmü'min Efendinin torunu ile evlendi. Onun yaptýrdýðý câminin civârýnda yerleþti. Velî zâtlarýn sohbetlerinde bulundu ve tasavvuf yolunda ilerledi. Bir ara pamuklu dokuma ticâretini býrakýp, insanlardan uzaklaþarak uzlete kendi köþesine çekildi. Ýbâdet ve Allahü teâlânýn ismini zikirle meþgûl oldu. Mânevî derecelere kavuþtu. Daha sonra; "Çalýþan, Allahü teâlânýn sevgilisidir." sözü gereðince, âilesinin nafakasýný temin etmek için pamuklu dokuma ticâretine tekrar baþladý. Bursa Bezzazcýlarý arasýnda önemli bir yeri olmasýna raðmen hiçbir zaman dünyâ malýna gönül vermedi. Kazandýklarýný, Allahü teâlânýn rýzâsýný kazanmak için ihtiyaç sâhiplerine sadaka verirdi.
Ömrünün sonlarýna doðru pamuklu dokuma ticâretini tamâmen býrakýp, nefsinin istediklerini yapmamak, istemediklerini yapmak sûretiyleAllahü teâlânýn rýzâsýný kazanmaya çalýþtý.Hoþ sohbeti ve güzel ahlâkýyla insanlarýn gönüllerini almaya gayret etti. Birçok halleri ve kerâmetleri görüldü.
Zamânýn Bursa kâdýsý Aziz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin kâdýlýðý ve dünyânýn debdebesini býrakýp Üftâde hazretlerine talebe olmasýna Eskici Mehmed Dede vesîle olmuþtur.
Bursa kâdýsý Aziz Mahmûd Hüdâyî bir gece rüyâsýnda Cehennem'i gördü. Cehennem'in þiddetli ateþinde tanýdýðý bâzý kimseler de vardý. Bu korkunç rüyânýn verdiði dehþet ve üzüntü içinde bulunduðu günlerde bir haným bir dâvâ getirdi. Dâvâcý kadýn, kocasýndan ayrýlmak istediðini bildirdi. Kadýnýn ayrýlmak istediði kocasý Muhammed Üftâde hazretlerini seven fakir bir kimseydi. Bu fakir kimse her sene hacca gitmek ister fakat gidecek parasý olmadýðý için de bir türlü arzûsuna kavuþamazdý. Üzüntüsünden hiç yüzü gülmez, gözleri hep hacca gidenlerin yolu üzerine takýlýr kalýrdý. Evdeki hanýmý yüzü gülmeyen kocasýnýn bu hâline oldukça üzülürdü.
Yine bir sene hac mevsiminde parasý olmadýðý için hacca gidemeyen bu fakir, bir gün üzüntüsünden ne yapacaðýný þaþýrdý ve hanýmýna; "Eðer bu sene de hacca gidemezsem seni üç talakla boþadým." dedi. Günler geçti. Hac için hazýrlananlar yola çýktý. Kurban bayramý yaklaþtý. Fakir kimseyi bir düþünce aldý. Hem hacca gidememenin üzüntüsü, hem de hanýmýnýn üç talakla boþ olacaðý için çâresizlik içinde kývranmaya baþladý. Bir yerlerden borç para bulup, hacca gidememiþti. Ne yapacaðýný þaþýrdýðý ve çâresiz kaldýðý bu günlerde büyük velî Muhammed Üftâde hazretlerine gidip durumunu arzetti. Üftâde hazretleri onu dinledikten sonra; "Bizim Eskici Mehmed Dede'ye git, selâmýmýzý söyle. O seni hacca götürüp derdine dermân olur." buyurdu.
Fakir sevinerek Üftâde hazretlerinin huzûrundan ayrýlýp Mehmed Dede'nin dükkanýna koþtu. Mehmed Dede'ye, hocasýnýn selâmýný söyleyip, derdini anlattý. Mehmed Dede; "Ey Fakir! Gözlerini kapa. Aç demeden sakýn açma!" dedi. Fakir gözlerini açtýðýnda, kendini Mehmed Dede ile birlikte Mekke-i mükerremede buldu. Mehmed Dede, Allahü teâlânýn izniyle, kerâmet olarak fakiri bir anda Hicâz'a götürdü. O gün arefe idi. Hacýlar Arafat'a çýkmýþlar, vakfeye duruyorlardý. Fakir de Eskici Mehmed Dede ile birlikte ihrâm giyip Arafat'a çýkarak vakfeye durdular. Ertesi günü Kâbe-i muazzamayý tavâf ettiler. Hac ibâdetini tamamlayýp, ziyâret edilecek yerleri ziyâret ettikten sonra, Bursalý hacýlarý buldular. Onlar Eskici Mehmed Dede'yi ve fakiri görünce sevindiler. Fakir bâzý hediyeler alýp, bir kýsmýný da getirmeleri için emânet etti. Vedâlaþarak ayrýldýlar. Yine Eskici Mehmed Dedenin kerâmetiyle Mekke-i mükerremeden Bursa'ya geldiler. Fakir, getirdiði bâzý hediyelerle eve gelince, hanýmý birkaç gündür eve gelmeyen kocasýný eve almak istemedi ve; "Sen beni boþamadýn mý? Hangi yüzle bana hediye getirerek eve giriyorsun." dedi. Fakir, "Haným ben hacca gittim geldim. Ýþte bu getirdiklerimi de Mekke'den aldým." dediyse de kadýn; "Bir de yalan söylüyorsun. Üç beþ gün içinde hacca gidilip gelinir mi? Seni mahkemeye verip, senden ayrýlacaðým." dedi. Kâdý Aziz Mahmûd Hüdâyî'ye giderek durumu anlattý ve; "Nikâhýmýzýn fesh edilmesini istiyorum. Çünkü nikahsýz olarak yaþamayý dînimiz yasaklamaktadýr. Bu sebeple haram iþlemek istemiyorum." dedi.
: Eskici Mehmed Dede By: armi Date: 22 Haziran 2009, 15:54:06
Kâdý Aziz Mahmûd Hüdâyî, kadýnýn kocasýný çaðýrtarak ifâdesini dinledi. Fakir; hacca gittiðini, Kâbe-i muazzamayý tavâf edip, ziyâret yerlerini gezdiðini, Bursalý hacýlarla görüþtüðünü, hattâ getirmeleri için bâzý eþyâlarýný onlara emânet býraktýðýný söyledi. Bu sebeple talak yâni boþanmanýn vâki olmadýðýný söyledi ve Eskici Mehmed Dede'yi þâhit gösterdi. Eskici Mehmed Dede birlikte hacca gidip geldiklerini söyledi ve; "Þeytan, Allahü teâlânýn düþmaný olduðu halde bir anda dünyânýn bir ucundan bir ucuna gittiði kabûl edilir de bir velînin bir anda Kâbe-i muazzamaya gitmesi niçin kabûl edilmez." dedi. Kâdý Aziz Mahmûd Hüdâyî anlatýlanlarý hayretle dinledikten sonra, mahkemeyi hacýlarýn geleceði zamâna tehir etti. Aradan günler geçti. Bursalý hacýlar döndü. Mahkeme gününde þâhid olarak fakirin hac vazîfesini yaptýðýný hattâ verdiði emânetleri getirdiklerini bildirdiler. Kâdý, þâhitlerin verdiði ifâdeler üzerine dâvâcý hanýmýn nikâhý fesh etme isteðini reddetti. Böylece boþanma olmadý.
Bu hâdisenin günlerce etkisinden kurtulamayan Aziz Mahmûd Hüdâyî, EskiciMehmed Dede'ye gitti ve; "Beni talebeliðe kabûl buyurmanýz için geldim." dedi. Eskici Memed Dede ona; "Sizin nasîbiniz bizde deðil. Þeyh Muhammed Üftâde hazretlerindedir. Onun huzûruna giderek mürâcaatýnýzý bildirin."dedi. Kâdý Mahmûd Hüdâyî, Üftâde hazretlerine gidip ona talebe oldu. Üftâde hazretlerinin isteði üzerine sýrmalý kaftanýyla Bursa sokaklarýnda ciðer sattý. Kâdýlýðý býrakýp, Muhammed Üftâde hazretlerinin hizmetinde ve sohbetinde olgunlaþtý. Bursalýlarýn kýnamalarýna raðmen bu yola devâm etti. Dünyânýn debdebesini býrakýp gönül sultanlýðýna yükseldi. Aziz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin bu yola kavuþmasýna vesîle olan Eskici Mehmed Dede'dir. (Bkz. Aziz Mahmûd Hüdâyî)
Eskici Mehmed Dede'nin halleri ve kerâmetleri insanlar arasýnda dilden dile anlatýlýr oldu. Devletin merkezi olan Ýstanbul'daki vezirlerle öteki devlet adamlarý, askerler ve ulemâ onun yüksek hallerini ve menkýbelerini dinleyip, onu görmedikleri halde, sevenlerinden oldular. Duâsýný almak için pek kýymetli hediyeler, ihsânlar ve kitaplar gönderdiler. Fakat o, dünyâya ve dünyâdakilere gönül vermediði için kendine gönderilen hediyeleri ihtiyaç sâhiplerine ihsân etti. Ýbâdet ve tâat ederek Allahü teâlânýn rýzâsýna kavuþmaya ve insanlara Ýslâmiyetin emir ve yasaklarýný anlatarak onlarýn dünyâda ve âhirette saâdete, mutluluða kavuþmalarý için çalýþtý. Günleri ve geceleri böyle geçerken, 1619 (H.1028) senesinde Bursa'da vefât etti. Abdülmü'min Efendi Câmii hazîresinde defnedildi. Vefâtýna Hâþimî Efendi;
Gitdi Eskici Dede köhne cihândan virdi cân (1028) mýsraýný târih düþürmüþtür. Kabri, Abdülmü'min Efendinin kabrinin yanýndadýr. Sevenleri kabrini ziyâret edip, rûhuna Fâtiha okumaktadýrlar.
BÝZE PÝLAV GÖNDER
Tüccardan Akkaþzâde Seyyid Abdurrahmân Efendi anlatýr: "Bir zaman ticâret için bir mikdâr pirinç satýn alýp, Bursa'da Yeni Han'daki bir anbara koydum. Bir müddet sonra gidip kontrol ettim. Fakat ne göreyim pirincin tamamý böceklenmiþ. Pirinci bu halde görür görmez çok üzüldüm. Handan üzgün bir halde çýkarken Eskici Mehmed Dede'yi kapý önünde oturur gördüm. Eskici Mehmed Dede bana yönelerek; "Emir Molla bizden tarafa bak. Bize pilav gönder." dedi. Ben ona; "Çuval gönder ne kadar pirinç istersen göndereyim." dedim. Biraz sonra gönderdiði çuvalý alýp pirinç koymak üzere anbara girdiðimde, gördüm ki, pirinçte böcekten eser kalmamýþtý. Bu hâli görünce içim açýldý. Gam ve üzüntüm gitti. Çuvalý doldurup Eskici Mehmed Dede'ye gönderdim. Bu hâlin Eskici Mehmed Dede'nin kerâmeti olduðuna þâhid oldum."
1) Baldýrzâde; s.27
2) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.15, s.187
3) Güldeste-i Riyâz-ý Ýrfan; s.223
radyobeyan