Muallak By: sidretül münteha Date: 27 Haziran 2011, 15:53:10
Mu’allak:
Sözlükte bir nesneyi bir nesneye geçirip asmak, ne kabul ne reddedip bir iþi askýda býrakmak, kapýyý kapamak manalarýna gelen ta'lik dan ismi mefuldür. Hadis ýstýlahý olarak isnadýnýn baþ tarafýndan bir veya peþpeþe birkaç ravinin ismi söylenmeden, söylenmeyen sonucu kiþinin üst tarafýndaki kiþiden (ta'lik yoluyla) rivayet edilen hadise denir. 724
Muallakýn en meþhur tarifi budur. Bununla birlikte bazý hadis alimlerine göre isnadýn tamamýný hazfederek Kale Resûlullah (s.a.s) kalebnu Abbâs, Kale Atâ gibi lafýzlarla sevkedilen hadisler de mu'allaktýr. 725
Ýbnu's-Salâh mu'allak isminin kale, fe'ale, emera, nehâ, zekera, hakâ gibi kesinlik ifade eden cezm sigasýyle rivayet edilen hadisler için kullanýldýðýný, buna karþýlýk yurvâ, yukalû, yuzkeru, yuhkâ gibi temriz sýðalarý ile rivayet edilen hadisler ile isnadýnýn ortasýndan ve baþ tarafýndan birkaç ravisinin ismi düþen rivayetler için kullanýldýðýna rastlamadýðýný söyler. 726Þu da var ki, bazý müteahhir âlimler, söz geliþi el-Mizî, Buhâri sahihindeki bu kabi rivayetlerin de muallak olduðunu söylemiþtir.727
Ýbn Hacer'e göre mu'allak isnadýn baþýndan ravisi düþmüþ olan haberdir.
Düþen ravi sayýsý bir olsun, birden fazla olsun, farketmez. Bu bakýmdan mu'allakla mu'dal arasýnda bir yönden umum-husus iliþkisi vardýr. Bu fark mu'dalde isnaddan iki veya daha fazla ravinin düþerek muallakýn bazý þekilleriyle birleþmesi, mu'allakta ise, musannifin tasarrufu olarak isnadýn baþýndan ravilerin düþmesi ve bu þekliyle mu'dalden ayrýlmasý yönündendir.
Mu'allak’ýn çeþitli þekillerinden biri, bütün isnadýn hazfedilerek meselâ, “Hz. Peygamber þöyle buyurdu” denilmesidir. Bir diðer þekli, sahâbi müstesna diðerlerinin yahut sahâbi ve tabii müstesna diðer ravilerin hazfedilmesidir. Yahutta hadisi rivayet eden kimsenin hazfedilerek rivayetin onun üstündeki kimseye izafe edilmesidir. Eðer hazfedilen ravinin üstündeki kimse bu musannifin da þeyhi ise buna mu'allak denilip denilmeyeceði hususunda ihtilaf edilmiþtir. Fakat burada mühim olan, meselenin açýklýða kavuþturulmasýdýr. Þöyle ki, þeyhin hazfeden musannifin müdellis olduðu hadis imamlarýndan birinin delilli ifadesiyle veya araþtýrma sonucu anlaþýlacak olursa ona göre hükmü verilir. Yani hadise mu'allak deðil, müdelles denir. Eðer müdellis deðilse rivayeti mu'allaktir. 728
Þu hale göre mu'allak, merfû, mevkuf veya maktu olsun baþ tarafýndan bir veya birkaç ravi veya bütün isnad hazfedilerek kesinlik bildiren cezm sigalarýyla rivayet edilen hadislere denilmektedir. Verilen misaller mu'allakýn bu tarifine uygun düþecek þekildedir. Önce merfû muallak misali görelim.
“Ýbn Abbas dedi ki “Hz. Peygamber (s.a.s) bir deve üzerinde Kabe'yi tavaf etti.” 729Mevkuf mu'allaka misal:
“Cabir b. Abdillah bir tek hadis için Abdullah b. Uneys'in yanýna gitmek üzere bir aylýk mesafeye yolculuk yaptý.”730
Maktu mu'allak'a ise þu hadis misal verilebilir:
Mûcahid dedi ki “(Soru sormaktan) utananlar ile kibirliler asla ilim öðrenemezler.” 731
Ýster Hz. Peygamber (s.a.s)'e ait merfû, ister sahâbiye ait mevkuf, isterse tabiîye ait maktu olsun, mu'allak’ýn hadisler arasýnda özel bir yeri vardýr. Kaynaklarýmýzda hadisleri ilk defa isnadýný kýsmen veya tamamen hazfederek mu'allak olarak nakleden hadis âliminin kim olduðuna dair açýk bir malumata rastlanmaz. Ne var ki mu'allak hadislere musannef eserler içinde en çok Sahih-i Buharî'de rastlanýr. Buhârideki mu'allak hadisler 1340 kadar olup daha çok unvan da denilen bab baþlýklarý ile birliktedir. Bunlar iki kýsýmdýr. Bir kýsmý baþka yerde mevsûl olarak verdikleridir. Buhâri böyle mu'allaklan kaide olarak hadîsin mahreci (çýkýþ yeri) dar; metni de birkaç hükmü birden ihtiva ettiði takdirde tekrardan kaçýnmak üzere isnadýnda tasarruf ederek vermiþtir. Diðer kýsým ise baþka yerde mevsül olarak vermeyip mu'allak olarak kalanlardýr. 732
Buhâri'nin mu'allak olarak verdiði hadisler isnad üzerinde titizlik gösteren âlimlerin tenkidlerine hedef olmuþtur. Bununla birlikte sahihin mühim bir özelliðini teþkil eden mu'allak hadisleri müdafaa edenler de vardýr. Ýbn Haceri'l-Askalânî bunlardandýr. Bu konuda Ta'lîku't-Talîk isimli müstakil bir eser yazmýþ, bu eserinde Buhârî mu'allaklarýný mevsul olarak rivayet edenleri birer birer göstermiþ; ayrýca Buhârî þerhi mukaddimesinde vermiþtir.733
Mu'allak hadisin hükmüne gelince, Ýbnu's-Salâh'a göre eðer hadisi ta'lik eden Þahýs sahabîden baþkasý ise muallak olarak verdiði hadisin sýhhat hükmü diðer sýhhat þartlarý ile birlikte kendisiyle sahabi arasýndaki isnadýn ittisaline baðlýdýr. Þayet temriz sigasiyle ta'lik edilen bir hadis ise sýhhatine hükmedilemez; zira böyle lafýzlar ayný zamanda zayýf hadisleri irad ederken de kullanýlýr. Bununla birlikte mu'allak hadisi sahihlerde irad edilmesi aslýnýn sýhhatini gösterir. 734
Ýsnadý bilinen ve kabul þartlarýný haiz olaraka hadisçiler arasýnda maruf olan mu'allak bir hadisin sahih veya hasen hükmünü taþýmasý tabiidir. Ancak, isnadýn baþýndan bir ve daha fazla ravinin hazfedilmesi, çok defa müellifin tasarrufundan olduðu cihetle, hazfolunan ravilerin bilinmemesi veya onlarý hazfeden kimsenin “hazfettiðim ravilerin hepsi de sikâttandýr” demesi halinde, mu'allak hadis, zayýf hükmündedir; zira müellifin hazfettiði ravileri ta'dili mübhemdir ve hadis hakkýnda sýhhat hükmünü vermek için yeterli deðildir. 735O hale göre mu'allak hadisle istidlal etmek isteyen müdekkik alimin hüccet olmaya elveriþli olup olmadýðýný anlamak için ravilerine ve senedine bakmasý gerekir.736