Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüðü
Pages: 1
Mudebbec By: sidretül münteha Date: 27 Haziran 2011, 15:31:03
Mudebbec:



Sözlükte dibâc denilen kýymetli bir kumaþla süslenmiþ müzeyyen ve baþý, hilkat ve bünyesi çirkin ve kabih olan insan ve hayvan manalarýna ismi mef’uldür. Hadis ýstýlahý olarak genelde akranýn yani yaþ ve isnad itibariyle birbirlerine yakýn ravilerin birbirlerinden rivayetlerine denir.
el-Irâki'nin belirttiðine göre ilk defa ed-Dârekutni tarafýndan isimlendirilerek hakkýnda müstakil bir kitap te'lif edilmiþ olan 763 müdebbec, el-Hâkimu'n-Nisâbûrî'ye göre Tâbi'în, Etba'u't-Tâbi'în ve sonra gelen Ýslâm âlimlerinden akran olanlarýn birbirlerinden rivayet þekillerinden biridir. Ona göre akranýn birbirlerinden rivayetleri üç çeþittir. Ýlki mudebbecdir ve birbirlerine yakýn iki raviden birinin diðerinden onun da öbüründen rivayet etmesidir. Bu tarifi veren el-Hâkim sonra da Sahabe, Tâbi'în, Etbâ'ut-Tâbi'în ve daha sonraki tabakalardan ravilerin birbirlerinden rivayetlerinden misaller zikretmektedir. Ne var ki birbirlerinden rivayette bulunan yakýn kimselerden maksadýn yaþça ve isnadca birbirlerine yakýn olanlar olduðunu tasrih ettiði halde mudebbecin tarifinde esas olan akranýn yaþça birbirlerine yakýn olanlar mý, yoksa isnad yakýnlýðýna sahip raviler mi olduðunu açýklamamaktadýr. Bununla birlikte birbirlerinden rivayette bulunanlara sahabeden Hz. Aiþe'nin Ebu Hureyre'den, Tabi'înden Ömer b. Abdilaziz'in ez-Zuhrî'den, Etbâ'uttabi'inden Mâlik b. Enes'in el-Evzâ'îden, daha sonraki tabakalara mensup olanlardan ise meselâ, Abdurrazak’ýn Ahmet b. Hanbel'den rivayetlerini misal verdiðine bakýlýrsa764, Mudebbeci isnadca birbirlerine yakýn kimselerin birbirlerinden rivayetleri olarak gördüðü söylenebilir. Nitekim Ýbnu's-Salâh da “el-Hakim mudebbecin tanýtýlmasýnda ihtimal, yaþça yakýnlýk olmasa da isnad yakýnlýðý ile yetinmiþtir” diyerek buna iþaret etmiþtir. 765Âlimimize göre de müdebbec birbirlerine yakýn olanlarýn birbirlerinden rivayetleri cümlesindendir. Misalini sahabeden Hz. Aiþe ile Ebu Hureyre'nin birbirlerinden, Tabi'înden Ömer b. Abdilaziz ile ez-Zuhri'nin karþýlýklý olarak birbirlerinden, Etbâu't-Tâbi'înden Mâlik b. Enes'in el-Evzai'den, el-Evzâ'înin Mâlik'ten; Etba'ut-Etbâdan ise Ahmed b. Hanbel'in Ali Ýbnu'l-Medinî'den, Ali Ýbnu'l-Medinî'nin de Ahmed b. Han-bel'den karþýlýklý rivayetleri teþkil eder.
Ýbnu's-Salâh bu görüþünde, misaller dahil, tamamen el-Hâkim'e uymuþtur. Her ikisinin tarifine göre müdebbec isnad itibariyle birbirlerine yakýn iki ravinin birbirlerinden rivayetleri olmaktadýr. Nitekim gerek el-Hâkim'in gerekse Ýbnu's-Salâh'ýn akranýnýn rivayetleri arasýnda müdebbec olmayanlar olarak zikrettikleri rivayetler iki akrandan birinin diðerinden tek taraflý rivayetleridir.
Bununla birlikte el-lrâki mudebbecin bu tarifine itiraz ederek þunlarý söylemiþtir:
“el-Hâkim'in ve ona tabi olan Ýbnu's-Salâh’ýn mudebbecin iki yakýnýn rivayetlerinden ibaret olduðunu söylemeleri doðru deðildir. Doðrusu, mrudebbec akran olsun, biri diðerinden büyük olsun, iki ravinin birbirlerinden rivayetidir.
Böyle rivayette büyüðün küçükten rivayeti rivayetu'l-ekâbir ani'l-esâðir nevinden olur. Þu var ki el-Hâkim müdebbec ismini adýný vermediði bir þeyhten nakletmiþtir ki o þeyhden kasdi ed-Dârekutnî'dir; zira ed-Dârekutnî þeyhlerinden biridir. Bildiðime göre ise Müdebbec ismini ilk defa kullanan ve o konuda ilk olarak el-Mudebbec adýnda etraflý bir kitap yazan odur. Bu kitabýn elimde sahih bir nüshasý mevcuttur. Burada Müdebbec için iki ravinin akran olmalarýný kayda baðlamýþ deðildir. Kaldý ki ed-Darekutnî bu eserinde Hz. Ebu Bekr'in Hz. Peygamber (s.a.s)'den, Hz. Peygamber (s.a.s)'in Hz. Ebu Bekr'den, Hz. Ömer'in, Hz. Peygamber (s.a.s)'den, Hz. Peygamber'in Hz. Ömer'den, Sa'd b. Ubâde'nin Hz. Peygamber (s.a.s)'den; Hz. Peygamber (s.a.s)'in Sa'd b. Ubâde'den rivayetlerini zikretmiþtir. Ayný þekilde Hz. Ömer'in Ka'bu'l-Ahbar'dan Ka'bu'l-Ahbar'ýn Hz. Ömer'den; Ýbn Mes'ud'un Zirr b. Hubeyþ'den, Zirr'in de Ýbn Mes'ud'dan; Ýbn Ömer'in Atýyye el-Avfî'den; Atýyye'nin Ýbn Ömer'den... rivayetleri gibi Sahabenin Tabi'înden rivayetlerine de yer vermiþtir. Keza kitabýnda Abdullah b. Avn ve Yahya b. Saîd el-Ensârî'nin Mâlik'ten, Mâlik'in herbirinden rivayeti gibi Tabiîlerin Etbâ'ut-Tâbi'înden rivayetlerine de yer verilmiþtir. Bundan baþka ayný kitapta Ma’ýner'in Abdurrezzak'tan, Abdurrezzak’ýn Ma’mer'den rivayeti misali Etbâ Etbâ'it-Tâbiînin Etbâ'u'l-Etbâ'dan rivayetleri de vardýr. Bütün bunlar delâlet eder ki Müdebbec, birbirlerinden rivayet eden ravilerin karin olmasýyla kayýtlý deðildir. Aksine mudebbecin hükmü daha umumidir.” 766
Görüldüðü gibi el-Irâkî mudebbeci daha þümullü görmekte, büyüklerin küçüklerden rivayetinin de mudebbece dahil olacaðýný ileri sürmektedir. Fakat bu itirazýnýn kabule þayan görüldüðünü söylemek zordur; çünkü meþhur âlim Ýbn Hacer de akran olan ravi ile þeyhinin birbirlerinden rivayetine müdebbec denileceðini, þeyhin talebesinden hadis rivayet etmesi halinde bunun müdebbec deðil büyüklerin küçüklerden rivayetine dahil olacaðýný söylemiþtir. 767Böylece o, el-Irâkî'ye katýlmamýþ, el-Hâkim ile Ýbnu's-Salâh'a uymuþtur.
Mudebbecin sözlük manasýný dikkate alanlar böyle birbirinden hadis rivayet edenlerin rivayetlerine ne yönden bu ismin verildiðine dair izahlar yapmýþlardýr.
el-Irâkî'ye göre müdebbec, müzeyyen manasýna Arapçaya Farsçadan geçmiþ dibâc kelimesinden alýnmadýr.768 Nitekim dibâcetu'1-vech yüz güzelliðine denir. Ýbn Mes'ud'un “hamim” le baþlayan surelere Kur'ân-i Kerim'in dîbâcý demesi de ayný manasýndandýr. Bu manadan alýnma bir terim kabul edildiði takdirde müdebbec, isnadda iki karin denilen akranýn veya biri büyük diðeri küçük olmak üzere birbirinden rivayette bulunan iki ravinin bir araya gelmesi halinde olur. Böyle iki ravi daha çok ikisinin de alim yahut hafýz olmasý; yahutta her ikisinde (veya sadece birisinde) tercih sebeplerinden birisi bulunmasý halinde bir isnadda bir araya gelir. Bunlardan biri söz konusu olup da birbirinin akraný iki ravinin bir isnadda bir araya gelmesi ise ravinin musâvât dolayýsiyle uluvdan yahut aksine nuzûldan vazgeçmesine imkan verir. Böylece isnadda tahsin ve tezyin hasýl olur. Ahmed b. Hanbel'in Yahya b. Ma'inden; Yahya'nýn da Ahmed'den rivayetleri böyledir. Dahasý, akranýn birbirinden rivayeti çok kere hadîs ilminin inceliklerine vakýf alimler arasýnda olur. Bu da isnad için süs mesabesindedir.
Mudebbece neden bu ismin verildiði konusunda þu da söylenebilir: Mudebbecde vaki olan iki karinin ikisi de bir tabakadan ve ayný derecededirler. Böylece iki yanaða benzerler; zira yüzdeki iki yanaða dibacetân denildiði vakidir. Bu mana el-Hâkim ile Ýbnu's-Salâh'ýn, mudebbeci iki karinin rivayetlerine has görmelerine de uygun olur.
Mudebbece isnadýn nazil oluþu dolayýsýyle bu isim verilmiþ de olabilir; zira müdebbec iki ravi birbirine karin iseler her birinin isnadý bir, eðer büyüðün küçükten rivayeti ise iki derece nazil olur. Yahya b. Ma'în'e göre nazil isnad yüz karasýdýr. Ali Ýbnu'l-Medînî ve Ebu Avni'l-Mustemlî ise “nüzul uðursuzluktur” demiþlerdir. Bu takdirde müdebbec öðme deðil yermedir ve kelimenin çirkin yüzlü mânâsýndan alýnmadýr.
Bunlarla birlikte öyle görünüyor ki müdebbec ismi birbirlerinin akraný iki alim raviyi bir araya getirdiðinden öðmek için verilmiþtir. Ancak ikinci ihtimale göre isnadda nüzul söz konusu olduðu için yermek üzere verilmiþ de olabilir. 769


radyobeyan