Muenen By: sidretül münteha Date: 27 Haziran 2011, 15:22:00
Mu’en’en:
Bk. Muennen.
Mu'ennen:
Mu'en'en ile birlikte sözlük manasý bakýmýndan “enne” edatý taþýyan “enneli” denilebilecek bir anlama sahipdir. Her ikiside hadis terimi olarak, ravinin isnadýnda, “Mâlik ani'z-Zuhri enne Saîde'bne'l-Museyyeb kale” misalinde olduðu gibi “enne fulanen kale” diyerek rivayet ettiði hadise denir.
Bir ravinin isnadýnda “enne” edatýný kullanarak rivayette bulunmasý halinde þeyhi ile mülakatý sabitse bu edatýn “an” gibi isnadda ittisale delalet edip etmeyeceði konusunda hadis alimleri arasýnda ihtilaf vardýr. Ýmam Malik'e göre bir ravinin isnadýnda “an fulânin” demesi ile “enne fulanen” demesi arasýnda herhangi bir fark yoktur. Þu þartla ki þeyhinden “enne” ile rivayette bulunan ravinin ona mülaki olmasý ve tedlis yapmayan biri olarak tanýnmasý gerekir. Ýbn Abdilber de alimlerin büyük çoðunluðunun “an” ile “enne” arasýnda bir fark görmediklerini nakletmiþür. 791
Ýbn Abdilberr'e göre isnatta ittisale hükmetmek için rivayette kullanýlan harflere ve lafýzlara itibar edilmez. Ýttisal ancak mülakat, mücâlese, semâ ve müþahede iledir. Alimler, sahabîye kadar ulaþan muttasýl isnadýn “an, enne, kale, semi'tu” lafýzlarýndan hangisiyle gelirse gelsin muttasýl olduðu hususunda birleþtikleri için sema'ýn tebeyyün etmesinin þart koþulmasý anlamsýzdýr. 792
Þu hale göre alimlerin çoðu “enne” ile varid olan isnadýn muttasýl sayýlacaðýna kaildirler. Ancak anlaþýldýðýna göre bu görüþte olan alimler semâ'ýn subutu olmasa bile mülakat ve ravinin tedlisden beri olmasýný esas almýþlardýr. Ýsnadý teþkil eden ravilerin birbirlerinden semâ'ý sahih olunca inkýta açýða çýkmadýðý sürece hangi lafýzla varid olursa olsun isnad, ittisale hamledilir. 793
Öte yandan Ahmed b. Hanbel ile bazý âlimler “enne” harfinin “an” gibi olmadýðý görüþündedirler. Onlara göre “enne” ittisale delalet etmez. Dolayýsyle isnadýnda enne bulunan bir hadis muttasýl olarak rivayet edilmemiþ demektir ve munkatý'dýr. Þu var ki “enne” ittisale delalet etmezse de ayný hadisin baþka tarîktan rivayetinde sema açýða çýkarsa ittisal ile hükmedilir.
Ýbnu's-Salâh Ýbn Abdilber'den naklen Ebu Bekri'l-Berdîcî'nin de bu görüþte olduðunu kaydettikten sonra Yakûb b. Ebî Þeybe'nin müsnedinde ayýrýma delâlet eden bir misal gördüðünü söyler ve þöyle der:
Yakub b. Ebî Þeybe Ebu'z-Zübeyr'den, Ýbnul-Hanefiyye-Ammâr isnadiyle Ammar'ýn þu hadisini zikreder:
“(Bir gün) Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kýlarken yanýna vardým. Selam verdim. Bana selamýmý iade etti. “Yakub bu haberi müsned ve mevsul kýlmýþtýr. Oysa bir baþka yerde ayný hadisin Kays b. Sa'd rivayetini Atâ b. Ebî Rabah an Ýbni'l-Hanefiyye isnadiyle Ammâr'dan þöyle rivayet eder:
“Ammar Hz. Peygamber (s.a.s)'in namaz kýlarken yanýna vardý.” Yakub b. Ebî Þeybe bu rivayeti mürsel olarak nakletmiþtir; zira “enne Ammaren merre...” diye fiilî olarak nakletmiþ “an Ammarin” dememiþtir.”794
Ýbnu's-Salâh’ýn bu misali “enne” nin “an” gibi ittisale delalet etmediði görüþünde olanlarý destekler gibi görünürse de el-Irâkî tarafýndan eleþtirilmiþtir. Âlimimiz þöyle der: “Musannif Ýbnu's-Salâh'ýn “an” ile “enne” arasýnda fark olduðuna dair Ahmed b. Hanbel ve Yakub b. Ebî Þeybe'den naklettikleri, iksinin de sözlerinden anlaþýldýðý gibi deðildir. Aslýnda ne Ahmed b. Hanbel ne de Yakub b. Ebî Þeybe “an” ile “enne” arasýný ayýrmýþ deðillerdir. Bunun bir baþka manasý vardýr. O mana da þudur: Yakub b. Ebi Þeybe “enne” ile varid olan hadisi mürsel olarak nakletmiþtir. O rivayetinin mürsel addedilmesi Ýbnu'l-Hanefiyye'nin kýssanýn hikayesini Ammar'a nisbet etmeyiþi yüzündendir. Yoksa Ýbnu'l-Hanefiyye “inne Ammâren Kale merartu bi'n-Nebiyyi (s.a.s)” diyerek kýssayý nakletseydi rivayet mürsel olmazdý. Hadisin mürsel kýlýnýþýnýn bir sebebi de Ýbnu'l-Hanefiyye'nin rivayet þeklidir. Þöyle ki, Ýbnu'l-Hanefiyye Ammâr’ýn Hz. Peygamber'in yanýna uðradýðýný görmemiþtir. Öyle iken hadisi “enne Ammâren merre” lafzý ile nakletmiþtir. Böyle yapmakla o, görmediði bir olayý anlatan kiþi durumundadýr. Böylece kýssayý nakli bu yüzden mürsel olmuþtur. Bu açýktýr ve Ýbnu'l-Hanefiyye'nin “inne Ammâren merra bi'n-Nebiyyi” demesi ile “enne'n-Nebiyye (s.a.s) merra bihi Ammar” demesi arasýnda fark yoktur; çünkü iki halde de rivayetin mürsel olacaðýnda ittifak vardýr. Öte yandan Ýbnu'l-Hanefiyye hadisi “an Ammar kale merartu...” veya “enne ammâren kale merartu..” diyerek nakletmiþ olsaydý durum aksine olurdu; zira her iki ibare de Ammar'a isnad edilmiþ olduklarýndan muttasýldýrlar.” 795
el-lrakî’nin anlattýklarýna bakýlýrsa Yakub b. Ebî Þeybe'nin zikrettiði hadis “enne” ile nakledildiði için deðil; isnadýnda olayýn kritiðine göre inkýta olduðu için mürseldir; zira “bir ravi bir kýssa veya olay rivayet ettiði zaman bakýlýr: Eðer Hz. Peygamberle bazý sahabeler arasýnda geçen bir olayý anlatýyorsa ve o olayýn zamanýna yetiþmiþ bir sahabî ise olaya þahit olduðunu bilmesek dahi rivayetinin ittisaline; eðer olayýn geçtiði zamana yetiþmediðini biliyorsak o takdirde de sahabî mürsel'i olduðuna hükmederiz. Þayet bu ravi tabiî ise o zaman da munkatý olduðuna hükmedilir. Eðer tabiî Sahabî den kendi yetiþtiði zamana dair bir kýssa naklediyorsa muttasýldýr. Ayný þekilde tabiî vaki olduðu zamana yetiþmediði bir olayý sahabîye Ýsnad ile rivayet ediyorsa bu da muttasýldýr.” 796
Yine Ýbnu's-Salâh'in kaydettiðine göre el-Hatîbu'l-Baðdadî, Ahmed b. Hanbel'in “an” ile “enne” arasýnda fark olduðu görüþüne þu iki hadisi misal vermiþtir:
“Hz. Ömer'den, Hz. Peygamber'e “bizden biri cunub olarak uyuyabilir mi?” diye sormuþ...” 797
Ýbnu's-Salâh bu iki hadisden birincisinin görünüþe göre Hz. Ömer'in Ýkincisinin ise Ýbn Ömer'in müsnedi olduðunu söyleyerek “enne” ile “an” arasýnda fark olduðu görüþünde olanlara katýlmadýðý intibaýný uyandýrmaktadýr.
Son olarak þunu da söylemek gerekir ki es-Suyûtî'nin belirttiðine göre daha sonraki devirlerde þark alimleri “enne” yi icazet yoluyla alman hadislerin rivayetinde çok kullanmýþlardýr. Maðrib alimleri ise “an” ve “enne” lafýzlarýnýn ikisini de sema ve icazette birlikte kullanmýþlardýr. 798