Miþkatul Mesabih
Pages: 1
Taharet Bahsi By: sumeyye Date: 23 Haziran 2011, 14:52:48
Taharet  Bahsi
Birinci Fasýl




281- (I) Ebî Mâlik el Eþ'arî (R.A) den mervidir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Temizlik, îmanýn yarýsýdýr. Elhamdülillah, mîzâm doldurur. Süb-hâneUah ve elhamdülillah, göklerle yerin arasýný (ilâhi tecellî ve aza­meti) doldururlar veya doldurur. Namaz, nurdur. Sadaka, burhandýr.

Sabýr, ziyadýr. Kur'an senin, ya lehine veya aleyhine delildir. Ýnsanlarýn hepsi, sabah kalkar kazanç yapar; Binâenaleyh insan, nefsini satýcýdýr. Þu halde insan nefsini, ya cehennemden âzad edicidir veya helak edi-cidir.»[287]

Diðer bir rivayette; «Lâilâhe illallah ve Allâhü ekfeer, gökler ile arzýn arasýný doldururlar.»

(Musannif), bu rivayeti «Sahihayn» de bulamadým. Ve Humeydý-nin kitabýnda ve «Câmî» dede bulamadým. Ve fakat bu rivayetin yeri­ne «Süphânellah ve elhamdülillah» cümlesini Dârimî zikretmiþtir. [288]

 

Ýzahat

 

«Kitabuttahâreti = Taharet Bahsi» Kelimelerini açýkladýkdan son­ra hadisin râvîsi ve açýklamasýna geçelim.

Kitab : Lüðatda, toplamak, dikmek; cem etmek ve katmak mana­larýna gelir.

istilanda kitab : Mes'elelerden bir bölüm ve kýsmýnýn belli bir yere toplanmýþ olanlarýna «kitab» denilmiþtir.

«Bu kitab» lafzý ile söylenen baþlýk, bazen yukarýsý ve aþaðýsý ile ilgili ve irtibatlý olur. «Kitabüttahareti» baþlýðýnýn, ilmin neticesine baðlanmasý ve namazýnda tabâretsiz olmayacaðýna binâen, hem yuka­rýsýnda geçen «kitabül ilim» - Ýlimi Bahsi» ne irtibatlý ve hem aþaðý­sýnda «Kitabussalat = Namaz bahsi» ne baðlantýlýdýr.

«Kitab» kelimesi ile söylenen bahis, bâzende yukarýsý ve aþaðýsý ile irtibatý olmadana müstekillen söylenir. «Kitabullukata - yitik bulma Bahsi», bu kabil baþlýklardandýr.

Ve bu «kitab» kelimesi baþlýklar, bâzý kerre bir çok nevî, bab ve fasýllara ayrýlýr, «kitabultahâreti» ve «Kitabüssalati» bu kabil bahis­lerdendir.

«Kitabullukata» ve «kitabüllekît» gibi baþlýklarda, hiç bir nevi, fasýl ve bablara bölünmeden bir baþlýk altýnda hükümlerin tamâmýný muhtevi olur.

Taharet : Luðatta, temizlik, paklýk ve tenezzüh mânalarýna gelir. Istihlahda taharet; manevî pislik olan hadesden ve hakîki   pislik olan necasetten su veya toprak veya her ikisi ile beraber temizlenmek­tir.

Hades : Ýki türlüdür. Biri, hadesi asðar (abdestsizlik), diðeride ha-desiekber (cünüblük hayýz ve nifas) dir.

Hubus = Necaset ise : Necaseti galize ve hafifedir.

Hemen gelecek birinci fasýlda, «hadesden taharet» hükümlerinin fazilet yönlerini îzâh eden hadîsi þerifler zikredilecektir.

Taharet, bütün ibâdetlerin þartýndan olduðu için, musannif mer­hum «Ýlim bahsi» ni müteâkib «Taharet Bahsi» ni yazmýþtýr. Zira þart olan temizlik, meþrut olan namaz ve diðer ibâdetlerden evvel zikret­mek gerekmektedir. îman, bütün ibâdetlerin þartý olduðundan, onu ki­tabýn baþýnda zikretmiþtir.

Taharet kelimesinin okunuþuna göre, ifâde ettiði mânalarýda sýra­layalým.

Taharet : Temizlik, Paklýk, nezâfet ve tenezzüh mânasmo.clýr.

Týhâret : Temizlik için olan þeylerdirki, su ve toprak gibi.

Tuhâret : Temizlik ve taharet yapdýkdan sonra, artana denir. Ab-dest ve gusülden artan su gibi.

Þimdi «Kitabuttahâreti» þeklinde ýzâfetlenerek söylenen kelimenin her ikisini kýsa yoldan açýkladýktan sonra bu bahsin birinci faslýnýn birinci hadîsi þerifin râvisi ve hadîsin açýklamasýný sýralayalým.

Râvi Ebî Mâlik el'Eþîarî (R.A), ismi kâb ];in Âsim el'Eþ'rî (R.A) dir. Ashabý sakîfe veya ashabý sefinedendir. Ehli Þamdan sayýlmýþtýr. Mýsýr­da sakin olduðuda denilmiþtir. «Seferde oruç tutmak iyilikden deðil­dir.» Hadsinin râvisidir.

Hz. Ebû Mâlik el'Eþ'arî (R.A) dan, pek çok cemaat hadîs rivayet etmiþtir. Vefatý, Hz. Ömer (R.A) in hilâfeti zamanýnda vuku bulmuþtur. Allah ondan râzî olsun.

Hadîsi þerifde, «Temizlik, imanýn yansýdýr.» Cümlesinde þu husus­lara iþaret vardýr :

«Denilmiþtirki : «Temizlik, îmanýn yarýsýdýr» m manasý, abdest al­madaki ecrü mükâfat, îmanýn ecrinin yarýsýna eriþir.

— Ve denildiki : Muhakkak îman, inanmazdan evvel iþlenen ha­talarý yok eder. Keza abdestde, ancak îmanla sahib olunur. Böyle olunca abdestin sýhhatinin þartý, îmana baðlý olmakla, abdast alan kiþininde küçük günahlarýn yok olmasýný saðladýðýndan îmanýn yarýsýdýr.

Taharet; Zahirî taharet ve bâtýný taharet olmak üzere ikiye ayrýl­mýþtýr.

Bâzî muhakkýklarda þöyle dediler :

«Temizlik, kötü akidelerden ve ahlâký zemîmeden arýnmaktýr. îþte bada, îmâný kâmilin yarýsýdýr. Zira bu hal, kalbi kötülüklerden temiz-leyib, iyiliklerle süslemektir.» Hadîsi þerifde, «Elhamdülillah, mîzaný doldurur.» Cümlesindedp Rýyâmetde amellerin tartýlacaðý imzan terazisinin hayýr tarafýný doldu rup aðýrlýðý saðlýyacaðýný beyan buyurmaktadýr.

«Süphânellah ve elhamdülillah, göklerle yerin arasýný doldurur­lar veya doldurur.» Cümlelerinde de, Cenâbu hakký teþbih ve tehlii etmenin maddi ve manevî mükâfat ve huzura nail olunacaðýný gayet açýk ifâdelerle beyan etmiþtir. Zira bu cümlelerle, Allâhü teâlanm zâti ilâhî ve sýfatý ilâhileri dilde söyleyerek haliký zülcelâlý medhüsena yapmak vardýr. Böyle amellerde, Allâhi huþnut kýlarak rýzâsýný tahsil etmek olmaktadýr.

Hadîsi þerifin devamýndaki; namaz, sadaka ve sabýr hakkýnda ge­rekli malûmat, birinci cildin muhtelif yerlerinde geçmiþtir.

Kur'anýn ise, kiþinin ley ve aleyhinde þâhid ve delil olacaðý beyan Duyurulmuþtur. Bu cümleler hakkýndada gerekli malumat, «Kitab ve sünnete sarýlma Bahsi» baþlýðýnýn altýnda geçmiþtir.

Tercümesi:

282 - (2) EbîHureyre (R.A) den mervîdir, Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :

«Size, AHâhüteâIanmr hatâlarý mahveden ve dereceleri yükselten þeye delâlet edeyimmi?»

—  Ashabý kiram dediler : Evet yâ Resûlüllah!

—  Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Meþekkatler ve sýkýntýlar üzere iken, abdesti yerli yerince tamam­lamak, adýmlan mescidlere çok atmak, namazdan sonra (diðer) na­mazý beklemektir. Ýþte bu sizin için r Ýha t dýr.»

Tercümesi:

283 - (3) Mâlik bin enesin hadîsinde : «Ýþte bu sizin ribatýmzýjýr, iste bu sizin ribâtýmzdir.» Þeklinde iki sefer tekrarlanmýþtýr. (Hadîsi, Müslim rivayet etmiþtir. Tirmizînin rivayetinde üç sefer tekrarlanmýþtýr.} [289]



Ýzahat


Hadîsi þerifde, hata ve günahlarý yok edib derecleri yükseltenleri sayan cümlelere, müminler, dikkat edib, ruhlarýn kirini temizleyib gö­nüllere huzur ve sükûn saçan bu amelleri aþk ve þevkle yapmalýdýrlar.

Binâenaleyh pek çok sýkýntýlý ve meþakkatli zamanlarlada olsa, tam tekmil abdesti alýb manevî silaha sâhib olmak, çok sevâte nâü olmak için mescid ve camiye kýsa adýmlarla gitmsk ve çok adýmlarla namazý cemaatla kýlmak için Cami ve mescide gelmek ve namazý kýldýkdan sonra diðer namaz vaktinde gönlü baðlý þekilde teklemekte çok güzel, hata ve günahlarýn keffâretine ve cennetdeki derece ve mer­tebelerin yükselmesine sebeb olduðu, beyan buyýýrulmuþtur.

V bu þekildeki amel ve gayeler, bir ribat, olduðu açýklanmýþtýr. Ribat : Luðatda nevbet yeri ve nevbet teklemektir. Istýlahda,   bir þeye kendini hapsedib baðlayýb beklemektir.

Tercümesi:

284 - (4) Osman (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Bir kimse, abdesü alýr ve "atdesti güzel alýrsa, cesedinden bütün hatalar çýkar, hatta týrnaklarýnýn altýndaki günah ve hatalar dahî çý­kar.»

(Hadîsi, Buhârî ve Müslim ittifakla rivayet etmiþlerdir.) (Not : Abdesti, mükemmel alan kimsfinin, týrnaklarýnýn altýndaki günah ve hatalarýna varýncaya kadar vücudunun her tarafýndan çýkýb afv olunacaðý Duyurulmuþtur. Buradaki hata, küçük günahlar manasý­nadýr. Büyük günahlar, tevbe ile afv olunur. Geniþ îzahat, birinci cil-ûýn, «Büyük günahlar ve nifak alâmetleri bahsi» baslýðýnýn altýnda zik­redilmiþtir.)

Tercümesi:

285 - (5) Ebu Hureyye (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Müslüman veya mümin kul, abdesti alýp yüzünü yýkadýðý vakit, suyun son damlasý ile beraber o su ile iki gözü ile bakmýþ olduðu bü­tün hatalar, onun yüzünden çýkar, ellerini yýkadýðý vakit, elleri i!e iþ­lediði günahlarýn hepsi su ile beraber veya suyun en son damlasý ile beraber iki elinden çýkar {afv olunur.}

— Ayaklarýný yýkadýðý vakit, ayaklan ile yürüyerek iþlediði her hata (günah), abdest suyu ile veya suyun son damlasý ile beraber çý­kar. Hatta bütün abdest azalarý günahlardan paklanmýþ olarak çýkar.»[1]

Tercümesi:

286- (6) Osman (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :

«Her hangi bir müslüman kiþiye farz namaz vakti gelip hazýr ol­duðunda, abdestini güzel alýr, (namazýn bütün erkanlarýný isteyerek) huþu ve rukûunuda güzel yaparsa, o kimse için o namaz büyük günâh iþlemedikçe ancak ve ancak daha evvel iþlenmiþ bütün günahlarýna keffâret olur. Bu þekildeki hal, senenin bütün günlerinde aynýdýr.»[2]

 (Net : Hadîsi þerifde beyan edilen günahlarýn keffâreti meselesi hakkýnda birinci cildin, «Büyük günahlar ve Nifak alâmetleri   bahsi»

baslýðýnýn izahýnda geçmiþtir. Birde ileride üçüncü cildin, «Namaz bah­si»'baþlýðýnýn altýnda 564. hadîsin Ýzahýnda gelecektir.)

Tercümesi:

287 - (7) Yine önden (Osman R.A den) meývîdir; «Þüphesizki Osman abdesti aldýðýnda ellerine üç defa suyu döktü, sonra mazmaza ve istinþak etti, sonra yüzünü üç sefer yýkadý, sonra sað elini dirseðine kajiar üç sefer yýkadý. Sonra sol elini dirseðine kadar üç defa yýkadý. Son ra baþýna mesnetti, sonra sað ayaðým üç sefer yýkadý, sonra sol ayaðý­ný üç sefer yýkadý. Sonra Osman (R.A) dedi: Resûlüllah (S.A.V) i bu be­nim abdest alýþým gibi abdest aldýðýný gördüm.

— Resûlüllah (S.A.V) abdesti aldýktan sonra þöyle buyurmuþtur :

«Bir kimse, benim bu abdestini gibî abdest alýr, sonra iki rekat na­maz kýlar ve namaz arasýnda dünyadan hiç bir þeyi nefsi (kendisi na­mazda dünya kelâmý} söylemezse, o kimsenin geçmiþ günahý baðýþ­lanýr.»[3]

Tercümesi:   ;

288- (8)UkbebinÂmir (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Bir müslüman, abdest alýr ve abdestini (farz ve sünnetlerini ta­mamlayarak) güzel alýr, sonra kalkar iki rek'at [4]namaza, kalb ve yüzü ile teveccüh edib huþu ile namaz kýlarsa, ancak o kimsenin cennete girmesi vâcib olur.» [5]

 

Ýzahat
 

Râvî ukbe bin Âmir (R.A), Ashabý kiramdandir. Cühenî ka­bilesine mensubdur. Muhtelif künyelerle künyelenmiþtir. EM Hammad, Ebû Âmir, Ebû lebîd ve Ebû Âmir, Ebû Lebîd ve Ebû Âmir en meþhurla­rýdýr.

Resulü ekrem efendimizden elli beþ (55) hadîsi þerif rivayet etmiþ­tir. Kendisinden pek çok sahabe ve tabiîn hadis rivayet etmiþtir.

Þam-ýn fethinde bulunmuþtur ve Þam-m fethini, halîfe ve emîril müminin Hz. Ömer (R.A) a yedigün yolculuk yaparak medîne-i mü-nevvereye varýb müjdelemiþtir. Medîne-i münevverede Resulü ekrem efendimizin kabri þerifini ziyaretinde dua ediyor ve yolculuðunda þefa­atini Öüeyor. Bu duasýnýn semeresi olarak, Þama iki buçuk günde geli­yor, samda sakin oluyor ve hicretin 44. senesinde Hz. Muaviye mýsýra vali tâyin ediyor. Hicretin elli sekiz (58) inde Mýsýrda vefat ediyor. Ýyi sesi olub güzel kur'an okurdu. Allah ondan razî olsun.

Bu zat hakkýnda daha geniþ malumat, «Üsdül gâbe» ve «Tehzîbül Esmâ-i velluðatý» isimli eserlerde vardýr.

Abdesti mükemmel þekilde alýb, abdestden sonra iki rekat namaz kýlan kiþiye, cennete girmesi vâcib ve lâzým olmasýnýn hükmü, çok fev­kalâde bir müjdedir.

Binâenaleyh abdesti tam tekmil olan her kiþi, «þükrülvuzû» denilen iki rek'at namaz kýlmalýki, bu ecre nail olsun. Abdestini alan kiþi, vakit namazýný ve kaza namazý gibi farz ve lâzým olan namazlarýný kýldýðý zaman, zâten bu ecre nail olacaktýr. Elbetteki bu mükâfat, ilahý lütuf ve fazlý keremledir.

Tercümesi:

289 - (9) Ömer Bin el haltâb (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Sizden bir kimse, abdesti alýr sonuna iblað eder yahut abdesti tam ve mükemmel þekilde neticelendirir, sonrada

«Eþhedü enlâilâhe illallah ve ennemü hammeden Abdühü verasû-lüh» derse, diðer bir rivâyetde ;

«Eþhedü enlâilâhe illallahü vahdehü lâ þerikelehü ve eþhedü enne Muhammeden abdûhu ve Resulünü» derse, ancak o kimse için cenne­tin sekiz kapýsý açýlýr. O kimse cennetin sekiz kapýsýndan istediðin­den girer.»

Hadisi böylece Müslim «Sahihin» de rivayet etmiþtir. Humeydî «Efradý müslim» adlý eserinde rivayet etmiþtir. Keza Ýbni Esirde «cami-ul usûl» adlý eserinde rivayet etmiþtir.

Þeyh Muhyiddîni Nevevi, rivayet ettiðimiz üzere Müslim hadisi­nin sonunda zikretti. Tirmizîde : «Allahümmec'alnî Minettevvâhin vec'alnî minelmütedahhirin» Cümlesini ziyade etti. (yani, abdestin bi­timinde þehâdetden sonra bu duayý ilâve etti.)

Muhyissünne olan Ýmamý Baðavinin «Sýhah» isimli eserinde riva­yet ettiði hadis ise : «Bir kimse abdestî alýr ve afedesti güzel alýrsa» so­nuna kadarýný rivayet etmiþtir. Tirmizî «Câmî» adlý eserinde aynýsýný rivayet etmiþtir. Ancak «Erme Muhammeden» kelimesinden evvel «Es-hedü» kelimesini zikretmiþtir.

Tercümesi:

290 - (10) Ebu Hureyre (R.A) den mervîdir, dedi:

ResûlüIIah (S.A.V) buyurdu:

«Muhakkak ki ümmetin, kýyamet gününde abdestin eserlerinden yüzleri sakarli, ayaklarýda sekili olduklarý halde geleceklerdir. Þu hal­de sizden bir kimse sakarlilýðýný uzatabilirse, hemen onu Ýþlesin.»[6]

 (Not : Yâni, kýyamet gününde abdest azalarý parlayarak gelecek olan ümmetin, imkan ve kudreti nisbetinde abdest azalarýný, farz mik-darý yerine tam þekilde oturtabilmek için yýkamada bir az daha suyu mahallinden aþýrarak kullansýn, demektir.)

Tercümesi:

291 - yine ondan (Ebu Hureyre R.A den) mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :[7]

«Müminin nûrû, abdest suyunun vasýl olduðu yeie kadar ulaþýr.» [8]

 

Taharetle   Ýlgili    Ýkinci    Fasýl
 

Tercümesi:

292 - (12) Sevban (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Ýstikâmet ediniz ve elbet siz hakký ile istikâmete takatiniz kâfi gelmez.[9] BilÝnizki, sizin amellerinizin en hayýrlým, namazdýr.    Abdest üzere devam etmeyi ancak Mümin yapar.» [10]

 

Ýzahat

 

Râvî sevban (R.A), Peygamber (SAV) efendimizin kölesidir. Re­sûlüllah (S.A.V) bu zatý satýn aldýkdan sonra azad etmiþtir. Sefer ve ha­zarda Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem efendimizin yanýndan hiç ayrýlmazdý. Ayrýlýðý biraz uzadýmý üzüntüsünden sabsan olurdu. Bir gün bu hâlini gören Resûlüllah (S.A.V) bu hâlin nedir ya sevban? deyince,

Hz. Sevban (R.A), âhirette hâlimiz nice olur, size hasretmi kalaca­ðýz? demiþti.

Resulü ekrem (S.A.V) efendimizde;

«Kiþi, sevdiði Ýle beraberdir.» müjdesini buyurmuþtu.

Peygamber efendimizin vefatýndan sonra Þama geldi, orada Ramle denilen mahalle indi. Sonra humusa nakli mekan yapdý ve hicretin kýrk beþ (45) veya elli dört (54) ünde yine Humusda vefat etmiþtir. Resûlüllah (S.A.V) den yüz yirmiyedi (127) hadis rivayet etmiþtir ve ken diþinden pek çok kimse, hadis öðrenmiþlerdir. Allah ondan râzî olsun.

Hadîsi þerifde geçen istikametin tarif ve îzahý, birinci cîldde geç­miþtir. Abdest ve namaz mes'elesi ile beraber istikametten bahsetmek­le, istikâmetin her yerde ve her þeyde olduðunu beyan etmektedir. Mümine yakýþan devamiý abdestli bulunmaktýr.

Çünkü devamlý abdestli bulunan kimse, manen silâhlý ve her ha­yýrlý iþi iþlemeye ve her iyi þeyle karþýlaþmaya muvaffak olur.

'Devamlý abdestli bulunan kiþilerde þu hayýrlý hasletler bulunur :

a)  Abdestlinin sohbetine, meleKler raðbet eder.

b)  Abdestli kiþinin hayýr yazan kalemi hiç kurumaz, sevab yazar.

c)  Abdestli kiþinin azalarý, Cenabu hakký teþbih eder.   .

d)  Abdestli kiþi, namazýn iftitah tekbirini hiç kaçýrmaz.

e)  Abdestli kiþi uyudumu, Allâhüteâla o kimseyi insanlarýn ve cin-nîlerin þerrinden koruyucu melekler gönderir.

f)  Abdestli kiþiye, Allâhüteâla sekerâtý mevti kolaylaþtýrýr.

g)   Abdestli kiþi, abdestine devam ettikçe Allâhti teâlanýn emânýn-da (hýfzý himayesinde) olur. (keza bak þir'atül islam, 82)

Tercümesi

293- (13) Ýbni Ömer (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V.) buyurdu:

«Bîr kimse, tehâret (abdest) üzerine abdest alýrsa, o kimse için on yilik yazýlýr.»[11]

 (NOT : Tehâret üzerine abdestden murad, abdestli kimse, evvelce Aldýðý abdestin hakkýný namaz kýlarak ifâ ettikden sonra, bir abdest da­ha alan kimsedir,  «Nurun alâ nur: Nur üzerine nur» olur. Ýþte böyle kinci sefer abdest alan kimse için, on iyilik olacaðý Duyurulmuþtur.) [12]




[287] (Hadîsi, Müslim rivayet etmiþtir.)

[288] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý: 2/241-242.

[289] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý: 2/242-245.

........
[1] (Hadisi, Müslim rivayet etmiþtir.)

[2] (Hadîsi, Müslim rivayet etmiþtir.)

[3] (Hadîsi, Buharý ve Müslim ittifakla rivayet etmiþlerdir. Ve mdi-sin lafzý, Buhârinindir).

[4](Hadîsi, Müslim rivayet etmiþtir)

[5] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý 2/ 245-248.

[6] (Hadîsi, Buharý ve Müslim Ýttifakla rivayet etmiþlerdir.)

[7] (Hadîsi, Müslim rivayet etmiþtir.)

[8] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý 2/ 248-250.

[9] (Hadîsi, Mâlik, Ahmet, Ýbni Mâce ve Dârîmî rivayet etmiþtir.)

[10] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý 2/ 251.

[11] (Hadîsi, Tirmizî rivayet etmiþtir.)

[12] Mustafa Uysal, Ýzahlý Miþkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayýnlarý 2/ 251-252.


radyobeyan