Eskici Baba By: Halis_52 Date: 23 Haziran 2011, 00:39:36
Eskici Baba
Eskici babanýn ebedi istirahatgâhý
Bursa'da Tezveren Hz. giderken dar sokaklarýn
hemen kenarýndaki yol üzerinde bulunmaktadýr
Sokakta bir adam , baþýný iki eli arasýna almýþ, aðlýyordu. Binek taþýnýn üzerine oturmuþtu! Hava iyice ayazlamýþtý, neredeyse sabah ezanlarý okunacaktý. Aðlayan adam, birden dizi dibinde bir kimsenin belidiðini gördü. Gelen çok sessiz gelmiþti. Onun zuhur anýnda , aðlayan , içinde en ufak bir kederi, bir sýkýntýsý kalmadýðýný anlayýverdi.baþýný kaldýrýp gelenin yüzüne baktýçocuksu çocuksu , gözlerini, göz yaþlarýndan ýslanan sakalýný sildi.
-Neden aðlýyorsun?
--Karým evden kovdu?
-Kimsin Sen?
--Ben mi? Eskici Baba! þu köþedeki küçücük dükkanda... Beni hiç görmedinmi?
-Gördüm. Ben kimim. biliyormusun?
--Þeyh Üftade'sin. Seni tanýmayan varmý?
-Neden evden kovuldun?
--Hacca gidemediðim için... Karým hacý karýsý olmak istiyor... Yýllardýr baþýmýn etini yer, ama ben fukara bir eskiciyim, iki kuruþu bir araya getiremiyorum ki!
-Þimdi hacca gitmek istermisin?
--Neye yarar? Yarýn hacýlar Arafat'ta olacaklar, onlara yetiþmemin imkâný yok ki!
- Ýstersen sen de yarýn Arafat'ta olabilirsin.
--Benimle þaka etme üftade!
-Hayýr , þaka etmiyorum, kapa gözünü! Haydi Allah selamet versin!
Davacý kadýný, Bursanýn en ünlü kadýsý Aziz Mahmut Hüdaî Efendinin önüne getirdiler; nefes almadan belki bir saat konuþtu. "Artýk bu adamla oturamam Kadý Efendi!" diyordu. "Kurban bayramýndan iki gün evvel Bursa'da olduðunu herkes biliyor. Halbuki ona sorun Hacca gitmiþ, Arafat'a çýkmýþ, þeytan taþlamýþ, zemzemler, sürmeler getirmiþ... beni aldatýyor, nasýl gidermiþ? Bir alayda yalancý þahit bulmuþ. Hepsi , Eskici Baba orada bizimle beraberdi diye yemin üstüne yemin basýyorlar.
Kadý Þahitleri dinledi: Evet! Eskici Baba Hicaz'a gitmiþ hacý olmuþtu. Bursa'daki þahitleri dinledi:Evet Eskici Baba Kurban bayramýndan iki gün evvel Bursa'daydý.
Bursa'nýn ünlü kadýsý þahitlerin sözüne göre , Eskici Babayý Hac yapmýþ kabul ederek kadýnýn boþanma isteðini geri çevirdi. Fetvayý vermiþti ama bu iþte anlayamadýðý bir yan vardý. Zaten son zamanlarda her iþte ona iki yan görünüyordu; bir akýl erdirebildiði , bir de akýl erdiremediði yan! Bilgindi, develer yükü kitap okumuþtu. Aklý herþeye erer zannediyordu. Fakat bir gece rüyasýnda cehennemi görmüþ , rahatýný huzurunu kaybedivermiþti. O günden sonra Ferhadiye medresesinde kürsüdeyken ya da bir davayý halle uðraþýrken aklýna gelse soðuk terler döküyordu.
Bozulmuþ düzenini yerine getirecek, kaybettiði huzurunu ona geri verecek bir þey arýyordu. Bu aradýðý neydi? kimdi? sorsanýz ünlü kadý cevabýný veremezdi.
Aziz Mahmut Efendi, Eskici Baba'yý dükkanýnda buldu:
-Bana bak eskici! Diye baþladý. "Fetvayý aldýn. Þahitlerin seni kurtardý Þimdi söyle bakalým bu iþin iç yüzünde ne var?"
Eskici saflýk kapýsýndan girdi, hangi iþti, ne olabilirdi? iç yüzü filan yoktu... diye kem küm etti , kadýyý kandýramadý. Ýnkar kapýsýndan girdi: gittim iþte geldim iþte... diye kem küm etti. kadýyý kandýramadý.Yalaný, dolaný beceremezde... Oturdu, o sabah ezaný baþýna gelenleri bir bir anlattý. Lakýrdýsýnýn sonu yarým kalmýþtý. Kadý Üftade'nin adýný duyunca yerinden fýrladý. Aradýðý oydu iþte! Daha adýný duyar duymaz gönlüne bir aydýnlýk gelmiþ,kalbinin üstündeki aðýr yük kalkmýþtý.
Þeyh üftade , Aziz Mahmut Hüdai'yi dinledi, dinledi, dinledi. sonra nazlý nazlý boynunu büktü: "Yazýk Kadý Efendi!" dedi "Yalýþ kapý çaldýn. Burasý yokluk kapýsýdýr, biz yokluk kapýsýnýn kuluyuz. Sen ise varlýk kapýsýnýn adamýsýn, ikimiz baðdaþamayýz. Senin ilmin var bilgin var þanýn, þerefin, malýn, mülkün... kýsaca Allah'tan baþka her þeyin, yani dünyan varç Bizim hiç, hiç bir þeyimiz yok! Allah'tan baþka!
Aziz Mahmut'un gözlerinden iki sira yaþ iniyordu. "Her þeyimi, bu kapýnýn önünde býrakýyorum. Þanýmý þerefimi, malýmý, mülkümü... her þeyimi. Yeter ki sen elini üzerimden çekme!" dedi.
Ertesi gün ve daha sonraki günler Bursa Þer'iye mahkemesi'nin en ünlü kadýsý , görevi baþýna gelmedi, makamý boþ kaldý. Ýþini gücünü, kitabýný defterini, adýný þanýný birakmýþbir aba bir asâ, Üftadenin kapýsýna kul olmuþtu.
Halkýn nazarýnda velî ile deli arasýnda büyük fark yoktur. Aziz Mahmut Hüdai'nin adý tez vakitte Bursa'da Deli Kadý oluverdi. Þehir çelkalandý, çalkalandý, günlerce bu olayý konuþtu. Sonra her zaman olduðu gibi usandý, peþini býrakýverdi. Mürþid ve mürid baþ baþa, can cana kaldýlar.
Aziz Mahmut Hüdai mürsidini aþtan üstün bir duyguyla seviyordu. Develer yükü kitabýn ona öðretemediðini Üftade'nin bir bakýþý öðretiyor, gönlünden geçen bir sualine bin cevap birden geliyor, müþküller müþkülden çözülüyor, imkânsýzlar mümkün oluyordu.
Üftade mürüdine "Hakký sevmek ancak Khalký sevmekle mümkün olur" diye öðretiyordu. "Her zerrede Hakký göreceksin, Her zerreye Hak muamelesi yapacaksýn, baþka yolu yoki bu böyledir." Aziz Mahmut , Hak tecellisiyle içi nur kesilmiþ, mürþidinin yüzüne baktýkça gerçekten Hakký görüyor ve "Ne doðru söylüyor" diyordu.
Bir kýþ sabahýydý, gözlerini açtý ki mürþidin abdest alma vakti gelmiþ , ama o abdest suyunu ýsýtmaya geç kalmýþtý. Bu gafletini affedemedi, ateþ yakmaya vakit yoktu, bakýr ibriði kalbinin üstüne koydu cübbesiyle sardý, içten zikre baþladý"Allah! Allah!" diye inliyor, suyu ateþiyle ýsýtmaya çalýþýyordu.
Üftade abdest alýrken baþýný kaldýrýp eline su döken ünlü Kadý'ya baktý. " Aziz'im!" dedi, "Bu su odun ateþiyle ýsýnmýþ suya benzemiyor, aþkýnýn ateþiyle kaynamýþ bu su... Bizide yaktý."
Aziz Mahmut Efendi, Eskici Baba'yý dükkanýnda buldu:
-Bana bak eskici! Diye baþladý. "Fetvayý aldýn. Þahitlerin seni kurtardý Þimdi söyle bakalým bu iþin iç yüzünde ne var?"
Eskici saflýk kapýsýndan girdi, hangi iþti, ne olabilirdi? iç yüzü filan yoktu... diye kem küm etti , kadýyý kandýramadý. Ýnkar kapýsýndan girdi: gittim iþte geldim iþte... diye kem küm etti. kadýyý kandýramadý.Yalaný, dolaný beceremezde... Oturdu, o sabah ezaný baþýna gelenleri bir bir anlattý. Lakýrdýsýnýn sonu yarým kalmýþtý. Kadý Üftade'nin adýný duyunca yerinden fýrladý. Aradýðý oydu iþte! Daha adýný duyar duymaz gönlüne bir aydýnlýk gelmiþ,kalbinin üstündeki aðýr yük kalkmýþtý.
Þeyh üftade , Aziz Mahmut Hüdai'yi dinledi, dinledi, dinledi. sonra nazlý nazlý boynunu büktü: "Yazýk Kadý Efendi!" dedi "Yalýþ kapý çaldýn. Burasý yokluk kapýsýdýr, biz yokluk kapýsýnýn kuluyuz. Sen ise varlýk kapýsýnýn adamýsýn, ikimiz baðdaþamayýz. Senin ilmin var bilgin var þanýn, þerefin, malýn, mülkün... kýsaca Allah'tan baþka her þeyin, yani dünyan varç Bizim hiç, hiç bir þeyimiz yok! Allah'tan baþka!
Aziz Mahmut'un gözlerinden iki sira yaþ iniyordu. "Her þeyimi, bu kapýnýn önünde býrakýyorum. Þanýmý þerefimi, malýmý, mülkümü... her þeyimi. Yeter ki sen elini üzerimden çekme!" dedi.
Ertesi gün ve daha sonraki günler Bursa Þer'iye mahkemesi'nin en ünlü kadýsý , görevi baþýna gelmedi, makamý boþ kaldý. Ýþini gücünü, kitabýný defterini, adýný þanýný birakmýþbir aba bir asâ, Üftadenin kapýsýna kul olmuþtu.
Halkýn nazarýnda velî ile deli arasýnda büyük fark yoktur. Aziz Mahmut Hüdai'nin adý tez vakitte Bursa'da Deli Kadý oluverdi. Þehir çelkalandý, çalkalandý, günlerce bu olayý konuþtu. Sonra her zaman olduðu gibi usandý, peþini býrakýverdi. Mürþid ve mürid baþ baþa, can cana kaldýlar.
Aziz Mahmut Hüdai mürsidini aþtan üstün bir duyguyla seviyordu. Develer yükü kitabýn ona öðretemediðini Üftade'nin bir bakýþý öðretiyor, gönlünden geçen bir sualine bin cevap birden geliyor, müþküller müþkülden çözülüyor, imkânsýzlar mümkün oluyordu.
Üftade mürüdine "Hakký sevmek ancak Khalký sevmekle mümkün olur" diye öðretiyordu. "Her zerrede Hakký göreceksin, Her zerreye Hak muamelesi yapacaksýn, baþka yolu yoki bu böyledir." Aziz Mahmut , Hak tecellisiyle içi nur kesilmiþ, mürþidinin yüzüne baktýkça gerçekten Hakký görüyor ve "Ne doðru söylüyor" diyordu.
Bir kýþ sabahýydý, gözlerini açtý ki mürþidin abdest alma vakti gelmiþ , ama o abdest suyunu ýsýtmaya geç kalmýþtý. Bu gafletini affedemedi, ateþ yakmaya vakit yoktu, bakýr ibriði kalbinin üstüne koydu cübbesiyle sardý, içten zikre baþladý"Allah! Allah!" diye inliyor, suyu ateþiyle ýsýtmaya çalýþýyordu.
Üftade abdest alýrken baþýný kaldýrýp eline su döken ünlü Kadý'ya baktý. " Aziz'im!" dedi, "Bu su odun ateþiyle ýsýnmýþ suya benzemiyor, aþkýnýn ateþiyle kaynamýþ bu su... Bizi de yaktý."
Alýntýdýr.
radyobeyan