Zübdetül Buhari
Pages: 1
Namaz bahsi By: sumeyye Date: 21 Haziran 2011, 10:54:42
NAMAZ BAHSÝ


134- Enes (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Mekke'de iken evimin (ikamet etmekte olduðum Ümmü Ha-nfnin evinin) çatýsýnda bir yarýk açýldý. Derken Cibrü Aleyhisse-lam inip göðsümü yardý. Sonra zemzem suyu ile yýkadý. Sonra hik­met ve imanla dolu bîr altýn tas getirip onu göðsüme boþalttý. Son­ra göðsümü kapadý. Sonra elimden tutup beni birinci göðe çýkardý. Birinci göðe vardýðýmda, Cibril Aleyhisselâm, göðün bekçisine hi­taben: Aç dedi. Bekçi: Kim o? diye sordu. Hazreti Cibril: Ben Cibril'­im dedi.

Bekçi: Yanýnda kimse var mý? diye sordu.

Cibril: Evet, beraberimde Hazreti Muhammed SallaUahu Aleyhi ve Sellem var, dedi.

Bekçi: Davet edildi ni? diye sordu.

Öforîl: Evet, dedi. Bekçi, yolu açýnca biz birinci göðe yükseldik ve oturan bir adamla karþýlaþtýk. Saðýnda ve solunda bir sürü ka­raltýlar vardý. Saðýna baktýðý zaman gülüyor, soluna baktýðý zaman aðlýyordu. Bana, merhaba salih peygamber ve salýn evlât, dedi. Ceb­rail'e, bu kimdir? diye sordum.

Cibril; Biý zat Hazreti Adem Aleyhisselâm'dýr. Saðýnda ve so­lundaki karaltýlar onun zürriyetinin ruhlarýdýr. Bunlardan saðdaki-ler cennetlik olanlardýr. Solundaki karaltýlar ise Cehennemlik olan­lardýr. Bunun için, sað tarafýna bakýnca güler, sol tarafýna balonca

aðlar, dedi.

Sonra Cibril beni ikinci kat semaya çýkardý. Göðün bekçisine aç, dedi ve o da Önceki bekçi gibi sorular sordu ve kapý açýldý. Cibril, Peygamberle   birlikte  Ýdris  Aleyhisselâm'a uðrayýnca,

îdris Aleyhisselâm: Merhaba saîih Peygamber ve salih kardeþ! diye selâmladý. Bu kimdir? diye Hazreti Cibril'e sordum. Bu zat îdris Aleyhisselâm'dýr, dedi. Sonra Hazreti Musa Aleyhisselâm'a uðradým. O da: Merhaba salîh Peygamber ve salih kardeþ! dedi. Bu zat kim­dir? diye sordum. Musa Aleyhisselâm'dýr, dedi. Sonra Hazreti Ýsa Aleyhisselâm'a uðradým. O da: Merhaba Salih Peygamber ve salih kardeþ! dedi.

Bu zat kimdir? diye sordum. îsâ Aleyhisselâm'dýr. dedi. Sonra Hazreti îbrahim Aleyhisselâm'a uðradým. O da: Merhaba salih pey­gamber ve salih oðul! dedi. Bu kimdir? diye sordum. Ýbrahim Alev-hisselâm'dýr, dedi. Sonra o derece yükseklere çýkarýldým ki (Levh-i Mahfuz'a yazý yazan) kalemlerin gýcýrtýsýný iþitebildiðim bir seviyeye vardým. Sonra orada AÝlah Tealâ Hazretleri ümmetimin üzerine ge­ce ve gündüz elli vakit namaz farz kýldý. Bununla geri döndüm. Hazreti Musa'ya uðradýðýmda, Cenabý Hak ümmetine ne farz kýldý? diye sordu. Elli vakit namaz, dedim.

Musa Aleyhisselâm: Rabbine müracaat et! Ümmetinin buna gü­cü yetmez, dedi. Ben de müracaat ettim ve Allah bir miktar indirdi. , Sonra Hazreti Musa'ya döndüm ve, bir miktarýný indirdi, dedim. Mu­sa yine, Rabbine müracaat et; ümmetinin buna da gücü yetmez, dedi. Tekrar müracaat ettim. Cenabý Hak bir miktar daha indirdi. Sonra Hazreti Musa'ya döndüm. Musa yine, Rabbine müracâat et, ümmetinin buna da gücü yetmez, dedi. Tekrar müracaat ettim ye Ce­nabý Hak:

— Bu namazlar, sayý bakýmýndan beþ ve faka sevab bakýmýn­dan ellidir. Benim katýmda hüküm deðiþmez, buyurdu. (Her vaktin on sevabý olmakla beþ vaktin elli sevabý vardýr). Sonra Hazreti Mu­sa'nýn  yanýna döndüm. Yine, Rabbine  müracaat et,  dedi ise de,

Rabbimden haya ediyorum (bîr daha dönemem), dedim. Sonra Cib-lil Aleyhisselâm beni alýp götürdü ve Sidre-i Münteha*ya ulaþtýrdý Sidre aðacî, ne olduðunu bilemediðim çeþitli renklerle kaplý idi. Son­ra Cennete sokuldum. Orada inci dizileri ve misk gibi toprakla kar­þýlaþtým.

Mütercim:

Ýþte bu Ýsrâ ve Mi'rac-i þerif olayý alimlerin çoðuna göre Hazreti Peygamberin hicretinden bir sene veya on yedi ay önce Receb ayj-nm yirmi yedinci pazartesi gecesinde meydana gelmiþtir. Bir kýs­mýna göre de, nübüvvet'den dört - beþ sene sonra ve hicretten sekiz sene önce olmuþtur? Sarih Barmaðî da bu görüþü   tercih etmiþtir. Bir de Peygamber efendimizin îsrâ'sý    (Mekke'den   Kudüs'e kadar geceleyin götürülmesi) ve Miraçlarý (Kusüs'den göklere, Kabe Kav-seyn'e y/ükseltilmesi)  ayný gecede meydana gelmiþtir. Her ikisi de uyanýk halde, beden ve ruh ile olmuþtur. Mekke-i Mükerrem e'den Kuds-i jÞerife ve Kudüs'den semavata ve göklerden de Allah'ýn dile­diði yere yükseldiði, ehli sünnet alimlerinin çoðunluðunca sabit ve muhakkak olduðunda asla þüphe ve tereddüt yoktur. Þu kadar var ki, Kudüs'den öteye gitmedi ve göklere yükselmedi, diyenler küfre var­mazlarsa da, Kudüs'e kadar olan Ýsrâ'sýný inkârdan dolayý küfür lâ­zým gelir.

Isrâ ve Miraç vak'alarmm bedenle olduðunu inkâr ederek yal­nýz ruh ile idi, yahut Peygamber uyurken rüyada oldu ve peygam­berimizin þerefli vücudlan yataktan ayrýlmadý, diyen kimse kâfir ol­maz; çünkü Peygamberlerin rüyalarý,    imamlar arasýnda ittifakla aynen ilâhî vatiydir. Ayrýca ashabdan bazýlarýnýn inancý da, olayýn doðru ve güzel rüyadan ibaret olduðundan böyle demek küfrü ge­rektirmez. Bununla beraber Ehl-i Sünnet itikadý, Ýsrâ ve Miraç olay­larý, uyanýk halde iken beden ve ruhla birlikte meydana geldiði, yolundadýr. Kastalânî ve Barýnaðý þerhlerinde böyle nakledilmiþ ve terceme edilmiþtir.

 

135- Ümmü Hâni (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

Bu kadýn kimdir? Merhaba Ümmü Hami Senin himaye ettiðin  bizim de himayemiz altýndadýr, (onu kardeþin Ali Öldüremez»

Mütercim :

Ümmü Hâni, Hazreti Ali'nin kýz kardeþi olup Ýbni Hübeyre'nin öldürülmesine Hazreti Ali Ýsrar ediyordu. Halbuki daha önce Ümmü-Hani bu adama hayatýný korumak için teminat (eman) vermiþ oldu­ðundan Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e müracaat etti ve bu dileði, de kabul buyuruldu. (Ýbni Hübeyre, Ümmü Hâni'nin kocasý olup Mekke'nin fethinde iman etmeyerek kaçmýþ ve müþrik olarak ölmüþtür. Hazreti Ali, Ýbni,Hübeyre'yi öldürmek niyetinde idi. Buna karþýlýk da Ümmü Hani, Ýbni Hübeyre'ye teminat vermiþti ve bu te­minatýný da Hazreti Peygambere ileterek kesinleþtirdi. Hadîs-i þerifin namaz bölümü ile ilgisi þu: Ümmü Hani; Peygamber efendimizin sa-adethanelerine vardýðý zaman, kýzý Hz. Fatýma'nm tuttuðu perde^ nin arkasýnda yýkanýyordu. Ýçeri girenin kim olduðunu göremedik­leri için: Bu gelen kadýn kimdir? diye sordu. Sonra bir örtüye bü­rünerek sekiz rekât kuþluk namazý kýldý. Ýþte tek elbise içerisinde namaz kýlmanýn caiz olduðuna dair bu hadisi þerif bize delil olmak­tadýr. ISadeleþtirenl.

 

136- Ebû Hüreyre  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir.

Yalnýz belden aþaðý giyilen ihram gibi bir parça giysi ile na­maz caiz olur mu? diye Hazreti Peygambere sorulmasý üzerine þöyle buyurdular: «Hepinizin de iki esvabý var mý ki?» (Ýki parça ihram herkesde bulunamýyacaðý cihetle yalnýz beden aþaðýsýný örtecek bir elbise ile namaz caizdir.)

 

137- Ebû Hüreyre (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Herhangi biriniz, (omuzlarýný örtmeye yeten) bir giysiyle omuz­larýný örtmeden namaz kýlmasýn.»

(Bol ve geniþ bir elbisesi veya iki parçada nibaret elbisesi bulu­nan kimse, belden yukarý omuzlarýný Gitmeksizin namaz kýlmasý1-Her ne kadar bir elbiseye belden aþaðý sarýlarak, namaz kýlmak imkansýzlýk sebebiyle caiz ise, de, namazýn adabýna uygun olan imkân halinde belden yukarýsýný da örterek namaz kýlmaktýr. fSadeleþti-renî).

 

138- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Her kim bir örtü içinde namaz kýlmak isterse, o örtüyü çapraz lamasýna kullansýn, sað ucunu sol omuzuna ve sol ucunu da sað-omuzuna getirsin».                                                     .

 

139- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtin

«Ey Cabir! Böyle gece vakti gelmenizin sebebi nedir? (Ziyaret sebebinin ne olduðunu anlattýktan sonra, Sallalîahu Aleyhi ve Sel-lem Efendimiz bana þöyle buyurdu): Bu gördüðüm þey ne biçim ku­þanma? Ýhramýn eðer gçniþse ona çarþaf gibi bürün. Eðer darsa yal­nýz belden aþaðýsýna kuþan.»

 

140- Sehl (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Erkekler secdeden kalkýp duruncaya kadar, siz kadýnlar baþ­larýnýzý (secdeden) kaldýrmayýnýz» (erkeklerin arkasýnde namaz ký­lan kadýnlar, elbiseleri müsait olmayan erkeklerin avret mahallerine bakmasýnlar.)»

 

141- Muðire (R.A.)'den rivayet edümiþtir:

«Ey Muðîre! Su matarasýný al. (Peygamber hacetini görüp dön­dükten sonra elitfe su döktüm. Abdest aldý ve mestlerinin tizerine meshetti. Sonra namaz kýldý;.)»

 

142- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiþtir!

Peygamber Sallalîahu Aleyhi ve Sellem Hayber'in fethinde üç kez: «Allahu Ekber, Hayber yýkýldý. Biz, bir kavmin sahasýna indiði miz zaman,, o ihtar edilenlerin sabahý, zindan olur!» buyurdu. Bu fethin akabinde ashabý kiramdan Dihyetül-Kelbî gelip, Ye Resûlal-lah! dedi, esirlerden bir cariye bana ver. Hazreti Peygamber, beðen­diðini cariye olarak al, büyürdü. Dihyer bu cariyeler içinden en seçkini olan Safiyye'yi isteyince ashabdan . biri Dihye'ye Hazreti Safiyye'yi lâyýk görmeyip durumu Hazreti Peygambere iletmesi üze­rine, Hazreti Peygamber, «Dihye'yi çaðýrýn» diye buyurdu. Dihye huzura gelince ona, «Esirler arasýndan baþka bir cariye seç» buyur­du. Sonra Peygamber Sallalîahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Safiyye'yi âzad ederek onu kendine nikahladý ve ertesi gün düðün ziyafeti için ashabý kirama þöyle buyurdu: «Kimin neyi varsa getirsin.» Ashabý kiram da yanlarýnda mevcut olan hurmar yað, kavut gifcû þeyleri bir araya getirip düðün yemeði hazýrlandý.

(Hadîs-i Þerifin ý namaz bahsinde zikredilmesinin sebebi þu: Hay-i>er gazasýna çýkýldýðý zaman daha Hayber içine girmeden bu kasa­banýn dýþýnda sabah namazýný, sabahýn alaca karanlýðýnda kýlmýþ ol­malarý beyanýndadýr.  Esade eþtirenl

 

143- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

«Bu Ýþlemeli ve sýrmalý kaftanýmý Ebû Cehm'e ve onun sade kaf­tanýný da bana getirin; çünkü bu kaftan, az önce namazýmda beni meþgul etti.»

(Ýþlemeli ve allý-pullu elbiselerle, erkeklerin namaz kýlmalarýnýn sakýncalý olduðunu bu hadis-i þerif "beyan etmektedir. Hazreti Pey­gamberin bu sýrmalý elbiseyi Ebû Cehm adýndaki sahabiye gönder­mesi, onu giymesi için deðil, satýp deðerlendirmesi için olduðu kay­dedilmektedir.)  [Sadeleþtireril

 

144- Eries (R-A)  rivayet edilmiþtir:

(YaAjþe), þu örtünü önümden kaldýr, zira resim ve þekilleri namazýmda fikrimi çelmektedir. (Bu resimler/ filerimi meþgul e,tme-sin. Gözümün önünden onu kaldýr.)»

 

145- Ukbe (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Bu Ýpekli, takva sahibi erkeklere gerekmez (haramdýr.)»

 

146- Eneþ (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Kalkýnýz, size namaz kýldýrayým. (Hazreti Peygamber bunu Mü-leyke'nin evinde söyledi.)»

 

147- Enes (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Her kim» bizim gibi namaz kýlar, kýblemize yönelir, kestiðimizi yerse, o kimse Allah Tealâ Hazretlerinin ve Peygamberinin taahhü­dü altýnda bulunan müslümandir. Sakýn Allah'ýn taahhüdünü boz­mayýnýz. (Bu vasýflarý taþýyan bir mümine iliþmeyiniz, ona taarruz etmeyiniz).»

 

148- Ýbni Abbas (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem KÂEE'ye girip her köþe­sinde dua ederek dýþarý çýktý. Makam-ý Ýbrahim'de Kabe'ye doðru iki rekât namaz kýldýktan sonra Kâbe'y© iþaretle; «tþte kýble budur», (kýyamete kadar müslümanlarýn kýblesi bu Kabe'dir) buyurdular.

 

149- Ýbni Mesud (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir:

«Ne olda?. Eðer namaz hususunda bir yenilik olsa (Allah ka­týndan yeni bir vahy gelse), þüphesiz onu-size söylerdim. Ancak ben de sizin gibi bir insaným; siz unuttuðunuz gibi ben de unuturum. Ben (namazda) unutursam, bana (iþaret ve ikazla) hatýrlatýn. Her­hangi biriniz namazýnda (kaç rekât kýldýðýna dair) tereddüt ederse doðruyu araþtýrsýn ve ona göre tamamlasýn. Sonra selâm versin, ar­kasýndan da iki secde yapsýn.»

Açýklama : Bir gün Peygamber Sallallahu   Aleyhi ve Sellem

Hazretleri öðle namazýný hikmet icabý unutarak beþ rekât kýldýrmýþ-, lardý. Ey Allah'ýn Resulü, namaz hakkýnda yeni bir emir mi geldi? diye kendisine sorulunca, Peygamber: «Ne oldu?» ki böyle bir soru soruyorsunuz, buyurdu Cemaat: Ya Resûlallah, namaz beþ rekât ký­lýndý, dediler. Sonra sehiv (yanýlma) secdesi yaptýlar. Yanýlma sec­desinden sonra da bu hadis-i þerif varid olmuþtur.

 

150- Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

«Herhangi biriniz namaza durduðu zaman, hiç kuþkusuz Rab-bisiyle konuþmakta veya Rabbi, kendisiyle kýble arasýnda bulun­maktadýr. O halde kýblesi tarafýna veyst sað yanýna tükürmesin. Ya-sol yanýna yahut ayaðýnýn altýna tükürsün, yahut da þöyle yapsýn, diyerek eteðinin bir ucunu aldý, orasýna tükürdü ve sonra k»*ladý.»

 

151- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Cami içine tükürmek hatadýr. Bunun keffareti ise, tükürüðü yere gömmektir.» (O devirde mescitlerin zemini kum veya topraktý Hah veya hasýr gibi yaygýlar yoktu.)

 

152- Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet,edilmiþtir

«Ey cemaat, benim Önümün, yalnýz þurada olduðunu mu saný­yorsunuz? Vallahi huþu ve rüku'unuz gözümden kaçmaz.; Ben sizi arkamdan da göriirtim.»

Mütercim

Peygamberlik mucizesi olarak görme ve müþahade etmede altý yön kendilerine eþ,it idi. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem eþya. ve varlýklarý, her yanýndan, görürdü; Bu da, hadisleri açýklayan âlimlerin beyanýna göre ya kalb ve nübüvvet basireti ile yahut iki kürek kemiði arasýndaki nübüvvet peygamberlik) mührüne .yakýn iðne ucu kadar küçük ve maddî engellerin, tesirinden uzak iki nurlu gözleri vasýtasýyla; görürler.

 

153- Enes (R.A.'den rivayet edilmiþtir!

«(Bahreyn'den gelen mal ve para için) onlarý Mescide boþaltýn buyurdu. Mescide  boþaltýldý. Sonra mal taksimi sýrasýnda Hazreti , Peygamberin   muhterem amcasý Abbas   gelip: Ya Resûlallah! Bedir savaþýnda esir edildiðim, zaman kendimin ve kardeþim oðlu Akil'in kurtuluþ fidyemiz olan çok miktardaki malý ödediðimden dolayý sý­kýntý ve zaruret çekmekteyim. Lütfen bana da'maldan ihsan bu­yurunuz, diye rica etti, Merhameti bol Peygamber Sallallahu Aley­hi ve Sellem Hazretleri: Muhterem amcam! Ýstediðin kadar*al, bu yurdular. Hazreti Abbas Radýyallahu Anh da bir çuvalý doldurarak sýrtýna almak için uðraþtý ise de buna gücü yetmedi. Bu çuvalý sýrtý­ma kaldýr diye Peygamberden rica etti, Hazreti Peygamber.- Hayýr, olmaz    buyurdu. Bu defa   Hazreti   Abbas, ya   Resûlallah   mevcut olanlardan   birisine   emrediniz  de   o  kaldýrsýn,   dedi.   Efendimiz : Hayýr,,olmaz cevabýný verdiler.  Bunun     üzerine    Hazreti    Abbas ümidini keserek çaresiz, _ bir miktar   eþyayý    Mescidi    Þerife    dök­tü. Geri kalaný omuzüna kaldýrmak için çabaladý ise de yine aðýr gel­diðinden ayni þekilde ricada bulundu. Hazreti Peygamber onun bu arzusuna uymadýðýndan Hazreti Abbas tamamen ümidini kesmiþ olup ancak ;keridisinin kaldýrabileceði miktarý alýkoyup- dikerlerini Mescide býrakmýþtý. Bu defa para ile dolu koca çuvalý zorla omuzu-na alýp evine doðru vq1& koyuldu. riaz,ç$£i Peygamber, insan kýsmý­nýn maldan gözü doymadýðýna hayret ederek Hazreti Âbbas'ý gözden: kayboluncaya kadar izledi»

Mütercim ;

Bu kadar fazla malm yalnýz Hazreti Abbas'a ihsan buyurulmasý nýn sebep ve hikmeti: «Ey Peygamber! Ellerinizdekî esirlere de kit Eðer Allah kalelerinizde hayýr olduðunu bilirse, sizden (fidye ola­rak) almandan daha iyisini size verir ve sizi baðýþlar. Allah Ga-fûr'dur. Rahîm'dir» mealindeki Enfal suresinin 70. ayeti kerimesi nin Özel bir tasdiki idi, Hazreti Abbas bu nimete kavuþmuþ olmak örneðini vermiþtir. Çünkü bir kaç sene önce nazil olan bu ayeti ke­rime, ki: «Ey Peygamber! Elinizde bulunan Bedir vak'asý esirlerine de ki: Ey esirler! Siz, Ýslâm þerefi ile þereflenerek yürekten iman-eder. Allah Tealâ'nýn rýzasýný kazanmaya gayret edip koþarsanýz, bize vermiþ olduðunuz kurtuluþ fidyenizden kat kat fazlasýný Allah Tealâ size verir,»"hükmünün açýk mucizesini tasdik için Hazreti Ab­bas'a verilen bolca' maî'm, yalnýz Peygamberin kendi ihsaný olmayýp Allah'ýn hususi bir ihsaný olduðunu alimler beyan etmiþlerdir.

 

154- îtban bin Malik (R.A.)'den rivayet edilmiþtir.

«(Ensar'ýn büyüklerinden ve Bedirlilerden Ýtban bin Malik Radý­yallahu Anh Hazretleri bir Cuma günü Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurlarýyle þereflendiklerinde, tam bir edebîe, ya Re-eûlaîlah, gözlerime inen perde ve zafiyet sebebiyl   bazý karanlýk ve çamurlu Havalarda imamý bulunduðum mahallemiz camiine gidemi­yorum. Böyle bazý meþru özürlerim  çýkýnca evimde çoluk-çocukla cemaat olarak namaz kýlmak için. bir odamý namazgah edinmek is­tiyorum. Lütfen ilk defa olarak sizin teþriflerinizle bu odamda na­maz kýlarsýnýz, manevî  bereketlerden baþka bütün  ev halkýmýzýn ibadete olan arzu ve gayretleri kat kat artacaktýr; teþriflerinizi is­tirham ediyorum, diye rica edince, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu):   «Gelirim, tnþaallah!»  Ertesi gün Ömer  ve ashabdan bazý ileri gelenler olduðu halde îtban'm evini þereflendir­diler.   Ýtban'a:   «Evinizin  neresinde namaz  kýlmamý   istiyorsunuz? buyurdular. Ýtban: Ya Resûlallah, münasib buyurursanýz þurasýdir. diyerek bir odayý gösterdi. Bunun üzerine    Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerinin emirleriyle beraberinde bulunanlarýn hepsi iki-üç saf cemaat olarak öðle namazýný     yahut peygambere mahsus nafile namazý veya kuþluk namazým kýldýlar. Sonra Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in teþriflerinin   büyük nimetinden haberdar olan bütün o mahalle halký Ýtban bin Malik'in evine koþa­rak hepsi orada. Hazreti Peygamberin huzurlarýnda bulunmak þe­ref ve mutluluðuna kavuþtular. Sonra Ýtban Hazretleri   tarafýndan daha önce hazýrlanmýþ olan Hazire adýndaki nefis yemek, hep bir 'likte yiyildi. Ýtban ailesini kýyamete kadar ihya buyurdular. Bu ara­da mecliste bulunanlardan biri, bir münasebetle þöyle dedi:

—  Bütün mahalle halkýmýz, Cenabý Peygamberin mübarek yüzü­nü görmek mutluluðuna ererek bu büyük nimetin þükründe bulunduklan halde; mahallemizin ileri gelenlerinden Malik bin Dühayþin bundan mahrum oldular. Acaba meþru bir mazeretleri mi oldu da gelip eþref ve feyiz kazanamadýlar? Bu söze karþýlýk olarak mecliste bulunanlardan biri yahut ev sahibi olan Ýtban Hazretleri dedi ki:

— Býrakýnýz þu münafýký (Malik ibni Dühayþin'i)! O, Allah'ý ve Peygamberini sevmeyen bir münafýktýr.  Onun için buraya gelmez, Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu­lar ki: «Böyle söyleme! Onun, Allah rýzasýný   kasdederek LÂ ÝLAHE ÎLALLAH dediðini duymuþsunuzdur.»

Ýtban Hazretleri yine sözünde Ýsrar ederek:

—  Ya Resûlallah, þu var ki, bu adam bir takým düþmanlarýmýza, ve münafýklara talimat vermekten geri kalmayýp onlara yardýmcý olduðunu görmekle esef .duyuyoruz. Tekrar Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona þu cevabý   verdiler: «Allah Tealâ Hazretleri, rýzasýný talep ederek LA. ÝLAHE ÝLLALLAH diyen kimsenin vücudunu cehennem ateþine haram, kýlmýþtýr.  (Bunun için siz yine Malik bir Dühayþin'e kötü zan,beslemeyiniz ve onu çekiþtirmeyiniz.)»

 

155- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in muhterem zevcelerin­den Ebû Süfyah kýzý Ümü Habibe ve Ebû Ümeyye kýzý Ümmü Sele­me (Allah her ikisinden razý olsun) Habeþistandan, Necaþî'nih ülke­sinden Jtfedine-i Münevvere'ye döndükleri zaman, adý geçen ülkede görmüþ olduklarý kilise ve mabedlerdeki resim ve þekilleri Hazreti Peygambere arz edib anlattýlar. Buna karþý Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Onlar, içlerinde salih (çok tutulan ve beðenilen) adam bulunur da ölürse kabri ürerine tapmak kurar ve o gördüðünüz resim ve hey­kellerle donatýrlar. Kýyamet günü Allah katýnda yaratýklarýn en þe­riri iþte onlardýr.»

 

156- Hazreti Enes'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine-i Münevvere'ye hicretlerinde, medineli ashab (ensar)'m büyüklerinden Ebu Eyyûb EÝ ensâri'nin saadet hanelerine misafir olarak muvakkaten in­miþlerdi. Medîne-i Münevvere'nin þimdiki Ravza-i Mutahara'si ye Harem olan yer, o zaman Beni Neccar kabilesine ait bostan idi. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu kabilenin ileri gelenlerini huzurlarýna davet ettiler ve onlara: «Bu bostanýnýzý bana satýnýz» buyurdular. Orada bir mescid yapmak istediklerini Beni Neccar ka­bilesine bildirdiler. Onlar: Vallahi, biz o bostanýmýzý Allah rýzasý için vakýf ettik, para almayýz, dedilerse de, bu bostanda bazý yetimlerin de hissesi bulunduðundan Hazreti Peygamber bir kaç misli kýymeti­ni ödeyerek þimdiki Mescid'in aslýný bina ettiler. Ýþte bu inþaat es­nasýnda ashabý kiram neþ'e ve sevinçlerinin belirtisi olarak Allah'ý teþbih ve Peygamberi medih yolunda þiirler okuyorlardý. Bunlarý du­yan Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Ya Rab! Hayýr ve saadet ancak_ahiretin   hayýr ve saadetidir kafiye ve vezin uygumu

 

157- Ýbni Abbas Hazretlerinden rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in devr-i saadetlerinde güneþ tutuldu. Hazreti Peygamber büyük bir cemaatle küsuf (gü­neþ tutulmasý) namazý kýldý ve sonra þöyle buyurdular:

«Bana cehennem gösterildi. Bugünkü gibi korkunç bir manzara hiç görmedim.» Diðer bir rivayet de: «Namaz kýlarken cehennem ba­na gösterildi» þeklindedir.

 

158- tbni Ömer (B.A.)'den rivayet edilmiþtir

«Namazlarýnýzdan evlerinize de ayýrýnýz ve evlerinizi kabristana çevirmeyiniz.»

Sünnet ve nafile namazlar cami ve mescidlerde kýlýnýrsa da bun­larýn evlerde kýlýnmasý daha faziletlidir. Bazan da, evde cemaat­la namaz kýlmak mümkün ise', farz namaz kýlýnmalýdýr.

 

159- Hazreti Aiþe ve Hazreti tbni Abbas'dan (Radýyallahu An-hüma) rivayet edilmiþtir.

«Peygamberlerinin mezarlarýný ibadethane yapan Yahudi ve Hiristiyanlara Allah'ýn laneti olsun.»

Resûlüllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalýklarý aðýrlaþmýþ ve can çekiþine durumunda iken mübarek yüzlerini açýp buyurdular ki: «Peygamberlerinin mezarlarýný Ýbadethaneye çeviren ve putpe­restlerin tapýnaklarý durumuna sokan Yahudi ve Hýristiyanlar, Allah Teala Hazretlerinin lanetine uðramýþlardýr.» Yani ahirete göçünce benim meramý ibadethane   çevimeyÝBÝz, Berü, putperestler gibi »abud yapmayýnýz. Secdenizi ancak Cenab, Hak a tahsis edmýz.

 

160- Sehl ibni Sa'd (Radýyallahu Anh)  Hazretlerinden rivayet edilmiþtir:              .

Bir gün Resulü Ekrem Sâllallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri sevgili kýzlarý Fatmetü'z-Zehra'nm (Radýyallahu Anha) saadethay nelerini þereflendirdiler. Fakat evde Hazreti Peygamberin damadý Hazreti Ali (Radýyallahu Anh)'yoktu..,Sordular:

—  Kýzým Fatma, kocan nerede? Hazreti Fatma:

—  Bilmem, biraz atýþtýk. Sinirlendi ve çýkýp gitti. Ne taraf a git­tiðini bilmiyorum.

Hazreti Peygamber, orada bulunan Sehl (Radýyallahu Anh) Haz­retlerine hitaben:

-—Ya Sehl, git, Ali nerede iþe ara, bul ve bana haber ver, bu­yurdu. Sehl, Hz. Ali'nin Mescidi Þerifte yatmakta olduðu haberini getirdi. Bunun üzerine "Peygamber. Sâllallahu. Aleyhi ve Sellem Haz­retleri hemen Mescidi Þerife vardý, Hazreti Ali'yi, yere uzanmýþ ya­týyor buldu. Ona: «Kalk, ey toprak babasý, kalk, ey toprak babasý»', buyurdular. Yani topraða serilmiþ   yatýyorsun, kalk da eve gidelim.

Derhal Hazreti Peygamberin emirlerine uyarak saadethanelerine döndüler.. Böylece Hazreti Fatma'nýn da yüzünü güldürdü.

Mütercîm:

Bu hadisi þerifin delâletinden anlaþýlýyor ki, fakirlerden baþka zenginlerin, de Cami ve mescidlerde yatýp, uzanmasý caizdir. Ayrýca bir kimseyi taltifvötmek ve gönlünü kazanmak, için ona lâkab tak­mak ve onu künyelendirmek caizdir. Çünkü Peygamber Sallahu Aleyhi." ve Sellem, Hazreti Ali çýplak yere uzandýðý için onu «Ebû türab = "toprak feabasý» künyesi île çaðýrýp taltif etmiþlerdir. Son­ralarý bü ad Hazreti Ali'nin çok hoþuna gittiði için unvan ve kûn-,yeleri olmuþtu.

 

161- Ebû Katade  (Radýyallahu. Anh)Hazretlerinden rivayet edilmiþtir:

«Sizden biriniz mescide girdiði zaman oturmadan önce iki rekât

(Tahýyyet-ül-Mescid niyeti ile Allah rýzasý için) namaz kýlsýn.»

Mütercim

Dört mezhebde de bu.hadîs-i þerifle amel edilir, imam Ebû Ha-nife. mezhebinde, kerahet vaktinde camiye giren kimse Tahiyyet-ül-Mescid namazýný kýlarsa mekruh olur; böyle bir vakitte kýlmamasý gerekir. Ancak beþ vakit namaz kýlmak üzere camiye giren kimse vaktinde sünneti veya farz namazýný kýlarsa ayrýca Tahiyyet-ul-ýnes-cid namazý kýlmaya lüzum yoktur. Bir de Mekke-i Mükerreme'de Ha-remi-Þerif'e giren kimse için ittifakla    Tahiyyet-üI-Mescid   namazý1 yoktur; çünkü tavaftan sonra iki. rekât tavaf namazý kýlýnacaðýndan önceden iki rekât namaz kýlýnmaz. Tavaf namazý il© Tahiyyet-ül-mescid namazý düþmüþ olur. Yirie camide imam namaza baþlamýþ ise, Tahiyyet-ül-mescid namazý kýlýnmaz.

 

162- Ebû   Saîd  El-Hudrî   (Radýyallahu  Anh)   Hazretlerinden rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallahû Aleyhi ve .Sellem, Medîne-i Münevvere'de (Allah bu þehri kýyamete kadar payidar kýlsýn!) Mescid-i Nebevi'yi inþa ederken bizzat kendileri ve hepimiz bedenerl çalýþýyorduk. Biz birer büyük kerpiç taþirken_ Ammar ibni Yasir ikiþer ikiþer taþýyor­du. Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Ammar'i o halde toz toprak içinde görünce, ona Özel bir iltifatta bulunarak mübarek eliyle Ammar'm elbisesindeki tozu sildi ve þöyle buyurdu:

«Yazýk biçare Ammar'al Âsi bir gurup tarafýndan þehid edile­cektir. Ammar onlarý, cennete (Hazreti Aliye itaat etmeye) çaðý­racak, onlar ise Ammar'ý cehennem'e (Hazreti Aliye karþý çýkmaya) çaðýracaklar.»

Mütercim:

Bu hadîs-i þeriften, cami ve mescidlerin inþasý ve onarýlmasý için mal ye beden ile hizmet etmenin islâmda büyük bir yeri olduðu mey­dana çýkmaktadýr. Bir de Hazreti Peygamberin mucizesi olarak Amnlar bin Yasir (Radýyallahu Anlý) -Sýffîn vak'asmda þehid olmuþ­tur: fakat adý geçen âsi gurup içtihadlarmda hata ettiklerinden ma­zur bulunduklarýný sarih Kastalânî yazmýþlardýr.

 

163- Hazreti Osman'dan rivayet edilmiþtin

«Her kim Allah Tealâ Hazretlerinin rýzasý için bir mescid yaptý­rýrsa, Allah Tealâ Hazretleri o kimse için cennette o mescidin ben-zerrini inþa eder.»

 

164- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

Ashabý kiramdan bir zat Mescidi-Resûl içinden- geçerken sivri demir baþlýklý oklar taþýyordu. Hazreti Peygamber ona hitaben þöyle buyurdu:                   

«Oklarýn uçlarýný sarkýtma (gölip geçene dokunup zarar verme--sinler).» Gami ve mescidlerde açýkta silâh taþýyarak dolaþmak mek­ruhtur; çünkü baþkasýnýn yaralanmasýna sebebiyet verilmiþ olabilir.

 

165- Ebû Musa (R.A.) 'dan rivayet edilmiþtir:

«Her kim mescidlerimizde ve çarþýlarýmýzda ok (ve süngü gibi yaralayýcý silâhlar) ile dolaþacak olursa, onlarýn -sivri uçlarýný sar­kýtmasýn ve bir müslümanýn kendisi yüzünden yaralanmasýna sebe­biyet vermesin.» _

 

166- Hassan (R.AJ 'dan rivayet edilmiþtin

«Ey (Ýslâm þairi) Hassan! Resûlüllah Sallallahu Aleyhte*" Selle»'in yerine, (O'nu hicveden) o müþrik þairlere cevab ver. Allah'ým, Has-san'i Cebrail AleyhisseÝâm Ýle destekle.»

Mütercim:

Bu hadîs-i þerifden, Hazreti Peygamberin huzurlarýnda kaside ve þiirlerin okunduðu sabit olduðundan cami ve meþcidlerde de bu gibi þiirlerin okunabileceði hükmü çýkarýlmýþtýr. Sarih. Kastalânî bu hadîsi þerifin þerhinde buna dair açýklama yapmýþtýr. .

 

167- Kâb'dan (Radýyallahu Anh) rivayet edilmiþtir:

Abdullah bin Ebî Hudûd'un bana borcu vardý. Mescid-i Resûl'de, onunla atýþýrken saadethan elerinde bulunan Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem münakaþamýzý duyup yanýmýza teþrif ettiler ve ba­na hitaben: *Ya Kâb, alacaðýnýn bir kýsmýný baðýþla ve diðer kýsmý üzerinde anlaþýn» buyurdular. Ben de: Pekâlâ! yarýsýný baðýþladým. Diðerini ödesin, dedim. Bunun üzerine Hazreti Peygamber Ebû Hu-dûd'a hitaben: Kalk, öde» buyurdular.

Mütercim :

Bu hadîs-i þeriften, cami ve meþcidlerde sulh ve buna benzer dinî hükümlerin yerine getirilmesi davalarý gibi hususlara bakýlmasý meþrudur, hükmü çýkmaktadir

 

168- Ebû Hüreyre'den (Radýyallahu Anh) rivayet edilmiþtir.

Mescid-i Res'ûTün sofasýný ve çevresini silip süpürmekle uðra­þan birisi vardý. Sonra bu kimse vefat etti ve ashabý kiram tarafýn­dan kaldýrýldý. Resülüllah adamýn halini sorup durumu öðrenince, «bana haber vermeniz gerekmez miydi? Mezarýný bana gösteriote.»

buyurdular. Sonra o müteveffaya,   kabri üzerinde   cenaze namazý kýldý.

Mütercim:

Cami ve mescidlerde hizmet gören kayyým ve hademelerirý kýy- vHerefleri insanlar arasýnda düþük ve bayaðý gofl^urse de Al- ve peygamber katýnda kýymetlerinin çok yüksek olduðu ve go-dükten s^ra henüz cesedi çürümemiþ ölünün mezarý uzermde ZT^^ hükmü bu hadis-i þeriften Ç1karümaktadýr.

 

169- Ebû Hüreyre (R.A.)den rivayet edümiþtiri «Dün gece bir azgýn cin, namazýma mani olmak için üzerime atýldý. Allah'ýn izniyle onu kýskývrak yakaladým. Hatta istedim ki mescidin direklerinden birine baðlayayým da, sabahleyin hepiniz onu güresiniz. Lâkin sonra kardeþim Süleyman'ýn (AleyhisseÝâm) þu duasý hatýrýma geldi: Allah'ým, beni baðýþla ve benden sonra hiçbir kimseye nasip olmayacak bir saltanat bana ver.» (Cinlere hükmetme saltanatýnýn yalnýz kendisine ait olmasýný dinleyen Süleyman peygam­berin bu duasý yüzünden o cini baðlamaktan vazgeçti.)

 

170- Ümmü Seleme (Radýyallahu Anha) dan rivayet edilmiþtir,

.Haclann arkasmdan hayvan üstünde Seleme dedi ki: Rahatsý olduðumu Peygamber Sellem'e bildirdim ve bunun üzerine böyle buyurdu.)

Mütercim:

Peygamber Aleyhissalâtü vesselam'in muhterem zevcelerinden Ümmü Seleme Radýyallahu Anha validemizin hastalýðýndan dolayý meþru mazeretine binaen Kabe'yi yaya olarak tavaf etmeye güç ye-tiremediðinden hayvana binerek tavaf etmelerine Hazreti Peygam­ber tarafýndan müsaade buyurdu. Kim olursa olsun, meþru bir ma­zereti olduðu takdirde omuzlarda taþýnarak yahut hayvana bindiri-lSrek tavaf ettirilmesinden caiz olduðu hükmü, bu hadîs-i þeriften çýkarýlmýþtýr.

 

171- Ebû Saîd (R.A) den rivayet edilmiþtir:

«Hak sübahanehu ve Tealâ Hazretleri, ahiret hayatý ile dünya hayatý arasýnda bir kulunu (Hazreti Muhammed Aleyhisselâm'ý) muhayyer kýldý. O kul da, ahiret hayatýný seçti. Ey Ebû Bekir, aðla­ma. Gerek malý ve gerek arkadaþlýðý yönünden kendisine en çok minnettar olduðum kiþi þüphesiz Ebû Bekir'dir. Eðer ümmetimden birini dost edinmiþ olsaydým, ancak Ebû Bekir'i edinirdim. Lâkin (bütün müsl umanlara þamil olan) islâm kardeþliði ve sevgisi var. Mescid'de kapatýlmadýk kapý býrakýlmasýn; yalnýz Ebû Bekir'in kapýsý kalsýn.»

 

172- ibniAbbas (R.AJ'dan rivayet edilmiþtir:

«Gerçek þu ki, gerek malen ve gerekse bedenen Kuhafe'nin oðlu Ebû Bekr-i Sýddýk'dan çok beni minnettar eden hiçbir kimse yoktur. Eðer insanlar arasýndan birini, kendime dost edinmiþ olsaydým, Ebû Bekir'i edinirdim. Lâkin Ýslâm dostluðu (þahsi dosttan) daha deðer­lidir. Bu Mescid'de Ebu Bekir'in penceresinden baþka bütün pence­releri bana kapayýnýz.»

(Mescid, ayný zamanda Peygamberimizin ikamet yeri idi. Yalnýz Ebû Bekir'den yana olan kapý veya pencerenin açýk býrakýlmasýný is­temeleri, mecazî bir tabir olup yalnýz onu görmek istemelerinin ifa­desidir.)

 

173- Ýbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem minberde iken ashabý kiramdan biri: Ya Resûlallah! Gece (teheccüd) namazý hakkýnda em­riniz nedir (bu namaz nasýl kýlýnýr) ?» diye sorunca, Hazreti Peygam­ber þöyle buyurdu: «Ýkiþer ikiþer (rekât) olarak (istenilen miktarda) kýlýnýr. Ancak sabah namazý vaktinin girmesinden korkarsa, tek re­kât kýlar ve bu kýldýðý namaz onun vitir namazý olur.»

Mütercim:

Mu hadîs-i þeriften Ýmam Þafii (Allah'ýn rahmeti üzerine olsun) vitir namazýnýn tek rekât kýlýnmasýnýn daha faziletli olduðu hükmü­nü çýkarmaktadýr. Fakat bazý þafiî alimleri, Hanefi mezhebinin gö­rüþüne muhalefet etmeyerek vitir namazýnýn bir selâmla üç rekât kýlýnmasýný tercih etmiþlerdir. Efendimiz, vitir namazýnýn, gece na­mazlarýnýn sonuncusu olarak kýlýnmasýný tavsiye buyurmuþlardý. Gece namazý uzatýlýrsa vitri kaçýrma korkusu doðar. Efendimiz bu hususa dikkatini çekmiþlerdir.

 

174- Ebû Hüreyre (RlA.J'den rivayet edilmiþtin

Cemaatla kýlman namazýn sevabý, evinde veya iþyerinde kýldýðý namazýn sevabýndan yirmibeþ derece fazladýr. Herhangi birimiz gü­zelce abdestini alýr ve yalnýz cemaatla namaz kýlmak maksadý ile gamîye gelirse, girinceye kadar her attýðý adýmda Allah Teaîa onu bir derece yükseltir ve ondan bir hatasýný baðýþlar. Camiye girince, orada yalnýz namaz için beklediði sürece» kimseyi incitmediði ve ab* desti de bozul madiði takdirde,, namazda imiþ gibi sevab kazanýr ve melekler de: Allahým! Onu baðýþla, ona merhamet et, diye dua eder­ler.»

 

175- Ebû Musa (R.A.) 'dan rivayet edilmiþtir:

.«Mü'min, mümin için, bölümleri birbirine kenetlenen yapý gibi­dir.» (Hazreti Peygamber bu.hadisi söylerken parmaklarýný birbirine kenetledi).

 

176- Ebû Hüreyre (R.A)'den rivayet edilmiþtir!

Bir öðle namazýnda Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem seh­ven iki rekât sonunda selâm yerdi. Ashab'dan Zülyedeyn flamýrida bir zat: —,Ey Allah'ýn Resulü! Unuttunuz mu, yoksa namaz mý kýsal­dý? Bunun üzerinde"Peygamber.Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efen­dimiz þöyle buyurdular: «Ne unuttum, ne de kýsaldý.» Sonra ce­maata sordular: «Züîyedeyn'in dediði gibi mi oldu?» Ashab-f Kiram, evet, dediler. Bunun üzerine Hazreti Peygamber kalkýp iki rekât da­ha kýldýlar ve sehiv (yanýlma) secdesi yaptýlar.

Büyüler meclisinde; muhterem ve faziletli bir zat, bu hadis-i þerife dair bir iskâli, ya imtihan etmek veya sorup öðrenmek için bu fakire sordu: Bu nasýl olur; namazdan sonra, dünya kelâm konuþul­muþ ikeri iki rekât daha kýlýnmasý ve sevih ve secdesi yapýlmasý ile namaz sahih oluyor? "Þimdi biz de böyle yapsak caiz ölür mu?

Ben de cevaben:                                      .

— Bu hadîs-i þerifin.ahkâmý halfanda müçtehid,imamlar ihti­lâf, ettiler, Ýmant Ebû Hanife Hazretlerine göre, bu had!s-i þerifin hükmü, Hazreti Peygambere ait özellik taþýr. Þöyle ki: Namazda ko­nuþmanýn cevazý ve riamazçia birisiyle konuþulursa gerek Peygam­berin ve gerekse muhatabýn namazýna halel gelmemesi Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selleme mahsus olup bizlere þumûltl yoktur. Yahut bu haidîs-i þerif varid olduðu zaman namazda konuþmak he­nüz haram deðildi, sonra" haram kýlýndý.

îmam' Þafiî Hazretlerine • göre, konuþulan, söz unutanm sözü olursa namazý bozmaz. Bir kimse namaz içinde iken, namazda oldu­ðunu unutarak,dünya kelâmý söylerse namaza zarar vermez. Haz­reti Peygamber ide, namazda deðilim zanný ile konuþmuþtur. ,

îmam Malik Hazretlerine göre* namazýn düzeltilmesi için, konu­þulan söz namazý bozmaz, dedim. Bu cevabým© zatý son derece metti.

 

177- Ebü Saîd (R.AJ 'den rivayet edilmiþtir:   

«Herhangi biriniz, sütre arkasýnda namaz kýlar aa, "uir kimse Önünden geçmek isterse, onu iteklesin. Eðer zörlarsa pataklasýn. Çünkü o ancak bir þeytandýr.» (Sütre, namazda önünden geçilmeme­si için koyulan bir engeldir. Bu engelin arkasýndan geçmek varken illâ aradan geçmek isteyen ve hele bunda israr eden kiþinin hakký kötektir. Bu hareket, ancak bir þeytan iþi olarak deðerlendirilebilir-)

 

178- Ebû Cüheym (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Namaz kýlanýn, (secde mesafesi) önünden geçen adam, ne ka­dar günah yükleneceðini bilebilseydi, onun önünden geçmektense kýrk (yýl, ay gün, saat) beklemeyi yeð tutardý.

 

179- Ýbni Mes'ud (R.A.) 'dan rivayet edilmiþtir:

Hazreti Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selîem efendimiz Mek­ke'de Kabe'nin yanýnda namaz kýlarken, Ebû Cehil ve onun arka­daþlarý bulunan Kureyþ'in ileri gelenleri içlerinden en azgýný Ukbe bin Ebi Muayt'ý peygambere hakaret maksadýyla gönderdiler. Ukbe taþýdýðý bir deve iþkembesini Hazreti Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem secdede iken iki mübarek omuzlarý arasýna.,býraktý. Bunu gören arkadaþlarý kahkaha ile gülüþmeðe baþladýlar. Sonra henüz dokuz yaþýnda bulunan Hazreti Peygamberin muhterem kýzý Haz­reti Fatýma (Radýyallahu Anha) gelip iþkembeyi efendimizin sýrtýn­dan attý. Hazreti Peygamber baþýný secdeden kaldýrarak þöyle .bed­dua etti:

«Allahým! Kureyþ'i helak et, Allahým! Kureyþ'i helak et. Allahým Kureyþ'i helak et. Allahým! Amr bin Hiþam'ý (Ebû Cehil'i), Utbe bin Rebia'yý. Þeybe bin Rebia'yi, Velid bin Utbe'yi» Ümeyye bin Ha­lefi, Ukbe bin Ebi Muayt'ý ve Umare bin Velid'i helak et,»

Sonra Bedir savaþýnda Umare bîr Velîd'den baþka diðer bütün hainler öldürülerek bir bozuk kuyuya atýldýlar. Bunlarýn arkasýndan Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:

«Bu bozuk kuyunun adamlarý, lanetle kovalandýlar.»[13]

 



[13] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:68-92
Ynt: Namaz bahsi By: ceren Date: 11 Eylül 2016, 21:10:31
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri namazini vaktinde ve hakkiyla kilan ve allahin rahmetine kavusan kullardan olalim inþallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...
Ynt: Namaz bahsi By: Bilal2009 Date: 01 Aralýk 2017, 17:58:47
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri namazý dosdoðru kýlan kullarýndan eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun.

radyobeyan