Zübdetül Buhari
Pages: 1
Ezan bahsi By: sumeyye Date: 21 Haziran 2011, 10:48:47
EZAN BAHSÝ


208- îbni Ömer (R.A.) den rivayet edilmiþtir: «Ya Bilâl, kalk namaza çaðýr!»

Mütercim :

Peygamber Sallaîlahu Aleyhi ve Sellený' Hazretleri Bilâl Habe­þî'ye önce ezaný öðretip sonra o þekilde okumasýna Allah'dan vahy iþaretiyle emir buyurdular. Nitekim þârih Þerkavî buna iþaret et­miþtir.

 

209- Ebû Hûreyre (R.A.)'deh rivayet edilmiþtir

«Namaz için ezan okununca, Þeytân,, ezan sesini duymamak için yellene yellene kaçar. Ezan bitince döner. Kamet baþlayýnca yine ka--çar ve bitince döner. Namaz kýlanýn fikrini karýþtýrmak gayesiyle, hatýrýnda olmayan þeyler için, þunu hatýrla, bunu hatýrla, der ve adam kaç rekât kýldýðým bilemez olur.»

 

210- Ebû Saîd (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Gerçek þu ki, müezzinin sesinin menzili içinde bulunan ve bu sesi duyan insani cin ve her þey, kýyamet günü o müezzinin lehinde mutlaka þahidlik edeceklerdir.»

 

211- Ebû Saîd (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Ezan iþittiðiniz zaman, müezzinin söylediðini aynen söyleyiniz.

 

212- Muaviye (B.A.)   den rivayet edilmiþtir:

Müezzin, HAY YE ALESSALÂH, deyince, Peygamber Sallallahu kleyhi ve Sellem: «Lâ Havle ve lâ kuvvete Ýllâ Billâh = Kuvvet ve kudret ancak Allah'dandir!» derdi.

Mütercim :

Müezzin, HAYYE ALELFELÂH (haydin felaha) dediði zaman kine, LÂ HAVLE VE LÂr KUVVETE ÝLLÂ BÎLLAH denir.

 

213- Cabir CR.AJ den rivayet edilmiþtir:

«Ezam dinleyen kiþi: Ey bu eksiksiz davetin ve kýlman namazýn Rabbi olan Allah'ým! Muhammed Aleyhisselâm'a vesile'yi (cennette özel bir makam) ve fazileti ver ve onu, kendisine vadettiðin makam-ý mahmud'a eriþtir, diye dua ederse, kýyamet gününde þefaatime nail olur.»

 

214- Ebû HÜreyre (R.A.) den rivayet edilmiþtir: «Eðer insanlar, ezanýn ve (cemaatle kýlman namazda) birinci saffm sevabýný bilseler ve kur'a çekmeden bunu elde etmeleri müm­kün olmasa mutlaka kura çekerlerdi. Eðer namazlara erken gelmenin sevabýný bilselerdi, bunun için yarýþýrlardý. Eðer yatsý ile sabah namazlarýný cemaatla kýlmanýn sevabým bilselerdi, bu namaz­lara emekleyerek dahi olsa gelirlerdi.» "

 

215- îbni Ömer (R.A.) den rivayet edilmiþtir-. «Bilâl, sabah ezanýný geceleyin (daha fecir doðmadan)  okuyor, îbni Ümmi Mektûm'un ezanýna kadar (sahur yemeðinizi) yiyiniz ve içiniz.

 

216- îbni Mes'üd   (R.A.)  dan rivayet edilmiþtir:

«Hiç birinizi, yahud sizden hiç kimseyi Bilâl Habeþî'nin ezaný sa­hur yemeðinden alýkoymasýn; çünkü o, teheccüd (gece namazý) kýla­nýnýzý uyarmak ve uyuyanýnýzý da uyandýrmak için geceleyin, þafak­tan önce) ezan okuyor veya nida ediyor.» sonra Resûl-i Ekrem Sal-laîlahu Aleyhi ve Sellem, þahadet parmaklanyle iþaret ederek her iki parmaðý saðýndan ve solundan (yere paralel biçimde) uzatýp «iþte (alaca karanlýk) bu þekli almadan sabah veya þafak oldu de­nemez.» buyurdular.

NOT : Sabah vaktinin girmesine yakýn ufukta îik olarak yukar­dan aþaðý dikey bir beyazlýk . meydana gelir ki, bu zamana Fecri kâzýb, yalancý fecir denir. Bu vakit geceye dahildir, sabah vaktind deðil. Bundan spnra ufukta geniþlemesine bîr beyazlýk meydana ge­lir. Peygamber efendimiz iþte bu vakti mübarek parmaklanyle iþaret ederek tarif etmiþlerdir .

 

217- Abdullah îbni Mugaffel - (R.A.)'den rivayet edilmiþtir.

«Ezanla kamet arasýnda namaz vardýr. Ezanda kamet arasýnda dileyen için namaz vardýr.»

Mütercim ;

Akþamýn farzýndan önce Hanefilerce nafile namaz küýnmazsa da, bu hadisi þerife dayanarak akþam namazýnýn ezaný ile kameti aj-asýnda iki rekât namaz kýlanlar, vardýr.

 

218- Malik bin Hüveyris (R.A)den rivayet edilmiþtir:

Malik bin Hüveyris ile beþ-on arkadaþý taþradan Peygamber Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip yirmi gün kadar kaldýlar. Sonra Hazreti Peygamber onlara: «Halkýnýza dönüp arasýnda bulununuz ve onlara dini iðretiniz. Namaz vakti gelince biriniz ezan okusun, en büyüðünüz de imam olsun.»

Mütercim ;

Fýkýhda ve fazilette eþit iseler,, yaþça en büyük olanýn imamlýða geçirilmesi daha uygundur.  Malik tbhi    Hüveyris'in arkadaþlarý: ilim ve fazilet bakýmýndan eþit olduklarý, için, içlerinden en yaþlýsý­nýn imam olmasýný Hazreti Peygamber tavsiye ve emir buyurmuþ­lardý.

 

219- Malik bin Hüveyris   (R.A.)'den rivayet edilmiþtir, «îki kiþi olarak sefere (yolculuða) çýktýðýnýz zaman, dileyeniniz ezan okusun sonra ikamet etsin. Ancak namazda büyük olanýnýz size

imamlýk etsin.

 

220- Ýbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiþtin

Yolculuk halinde soðuk bir gecede   yahut  Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «Bern dinleyiniz, nýzý konak yerlerinizde kýlabilirsiniz,» buyurdu.

Mütercim:

Bazý hadis alimleri açýklamalarýnda derler ki, sefer halinde iken; 'gece karanlýðýnda fýrtýna veya yaðmur ve çamur olduðu zaman^ce­maate veya mescide gelemeyip herkesin bulunduðu yerde namaz kýlmasý için, haydin namaza .ve haydin felaha, manasým tanýyan HAYYEALESSALAH ve HAYYEALELFELAH kelimeleri yerine, ner-; kes konakladýðý yerde namazýný kýlsýn, diyerek ezan arasýnda nan edilmesini Peygamber SâJIaliahu Aleyhi ve Sellern müezzinime eni-rederlerdi.

Bazýlarý da, ezanýn esasý deðiþtirilmeyip ezan olduðu gibi oku: nup tamamlandýktan sonra böylece Peygamberin emrî ile Bilâl Hav beþi tarafýndan "ilân edilirdi, demiþlerdir. Ezan arasýnda baþka þey söylemek, Hanefilerce iyi deðildir. Þafiî'lerce mekruhtur. Malîki'lere göre, bir zaruret ve mecburiyet olmadýkça, ezan arasýnda baþka söz söylemek caiz deðildir. Hadîs-i þerifte vaki olan söz eðer ezan ara­sýnda olmuþsa, ezanýn tamamlayýcýsý sayýldýðýna hüküm vermiþler­dir. Ezandan'sonra, o söz vaki olmuþsa, bunda itiraza yer yoktur.

 

221- Ebû Katade  (R.A.)'den rivayet edilmiþtin:

Peygamber Saîlallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz namazda iken arkadan namaza yetiþmek için acele eden birtakým kimselerin ayak patýrtjlarým duydu. Selâm verdikten sonra onlara: «Neyiniz var si­zin? diye sordu. Onlar da: Namaza yetiþmek için acele ettik, dediler. Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:         

«Böyle yapmayýnýz. Namaza geldiðinizde sükûnete riayet edi­niz. Yetiþebüdiðinizi kýlýnýz, kaçýrdýðýnýzý (imamýn selâmýndan son­ra) tamamlayýnýz.»

Mütercim

Bu hadîs-i þerifte geçen yetiþmek ve kaçýrmak sözlerinden Ha­nefî Ýmamlarý þu hükmü çýkarmaktadýrlar: Bir kimse dört refcâtü namazlardan son iki rekâtta imama yetiþirse, bu iki rekât ittýatesn son rekâtlarý olduðu gibi, önün da son rekâtlarýdýr. Ýmamýn selâ­mýndan sonra tamamlayacaðý iki rekât, ilk iki rekât olup bu rekat­larda ilâve süre okumasý gerekir ve eðer cehrî namaz ise kýraati cehren yapar.

Þafiî Ýmamlarýna göre, ilâve süre okumasý gerekirse de imam­dan sonra kýldýðý bu iki rekât onun son rekâtlarýdýr.: Bunun Ýçin. kýraati cehren  (aþikâre) yapmaz.

 

222- Ebû Katade (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Kamet getirilince beni görmeden namaza kalkmayýnýz.» (Resûl-i Ekrem, kamet esnasýnda hücre-i saadetlerinden mescide çýkar­lardý.)

Mütercim:                           .

Ýmam namaz kýldýrmak üzere kalkýnca» kamete uyarak cemaat da kalkmalýdýr. Müezzin «Kad kametissalâh» deyince imam namaza durur. Ýmaan Þafiî'ye göre, kamet tamamlandýktan sonra imam na­maza durur.

 

223- Ebû Hüreyre  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Bütün benliðime sahip, olan Allah'a yemin ederim ki, içimden þöyle geçti: Odun için emir vereyim, odun toplansýn. Sonra namaz için emir vereyim, bunun için ezan okunsun. Sonra birisine emre­deyim, cemaate imam olsun. Sonra kendim namaza katýlmayýp Cca miye gelmeyen) adamlara varayým ve evlerini baþlarýna yakayým. Bütün benliðime hâkim olan Allah'a yemin ederim ki, onlardan biri. yaðlý bir kemik yahut iyi t>ir çatal týrnak bulacaðým bilseydi behe­mehal yatsý namazýnda bulunurdu.»

Mütercim

Cemaatla namaz kýlmak Hanefiî ve Maliki mezheblerine göre* sünnet-i müekkededir. Bu hadîs-i þerif inkâr sureti ile namazý ve; cemaatý terk' eden münafýklara bir tehdit olabileceði gibi herkes^ için de bir ihtar ve uyarma olabilir; yoksa Hazreti Peygamber tarafýndan kimsenin evi baþýna yakýlmýþ deðildir. Fakat bir köy halký cemaat ve ezan gibi dînî belirtileri terH ederlerse, bunlarý yerine getirmeye mecbur edilirler.

Ýmam Þafiî'nin tercih edilen kavline göre, cemaat farz-ý kifâ-ye'dir. Müslümanlarýn bir kýsmý cemaatle namaz kýlarsa diðerlerin­den sakýt olur. Þayet cemaat namazý büsbütün terk edilirse, hepsi günahkâr olurlar.

Hanbe'Ii mezhebine göre, bulûð çaðma eren bütün erkeklere cemaatla namaz farzý ayindir. Fakat namazýn sýhhati için farz de­ðildir. Yani, yalnýz baþýna kýlýnan namaz yine namazdýr; ancak farz olan cemaat terk edilmiþtir. Hadîs-i þerifte evlerinin yakýlmasý teh­didi, cemaatin farzý ayin olduðuna delildir.

Bazý müctehid âlimlere göre de bu hadisin hükmü diðer hadis­lerle kaldýrýlmýþtýr.

Yine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri cema­atla namaz kýlmanýn yüksek manevi kýymetine karþýlýk bazý in­sanlarýn dünyaya ve maddeye olan büyük hýrslarýný kýyaslayarak mânaya hiç deðer vernýeyiþlerini þöyle açýklýyorlar: Bütün benliðime hakim olan Allah'a yemin ederim ki, eðer o cemaata gelmeyenler­den biri camide yaðlý bir kemik yahud iyi bir çatal týrnak bulacaðýný bileydi bu küçük maddi menfaat için muhakkak surette yatsý na­mazýna gelirdi. Bu kadarcýk dünya menfaati için camiye gelebilen adam, ahiretin büyük sevabýndan nasýl geri kalýyor?

 

224- îbni Ömer (R.A.) den rivayet edilmiþtir! «Cemaatle kýlman namaz tek baþýna kýlman namazdan yirmi ye­di derece üstündür.»

Mütercim:

Ýmam, bir kiþiye bile namaz kýldýrsa bu da cemaat sayýlýr. 4ki kiþi.ve bunlardan yukarýsý Cemaattir» hadisi þerifi buna delildir. Mekke ve Kudüsteki mescidi þeriflerde yalnýz baþýna kýlman namaz daki diðeri camilerde cemaatle kýlýnan namazdan daha faziletlidir.

 

225- Ebû Hüreyre (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Cemaatle namaz, herhangi birinizin yalnýzca kýldýðý namazdan yirmi beþ derece üstündür. Gece melekleri ile gündüz melekleri de sabah namazýnda toplanýrlar. (Nöbetl&rini sabah namazýnda deðiþ­tirirler) .»

Bu hadis-i þerifi rivayet eden Ebû Hüreyre der ki, Kur'an-î Ke­rimden bunu doðrulayan ayet isterseniz, þu ayeti okuyunuz: «Sabah namazý, gece ve gündüz meleklerinin hazýr bulunduklarý bir namaz­dýr.» (Sûre: Ýsrâ, ayet : 78).

 

226- Ebû Musa (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir:

«Cemaatla kýlýnan namazda en çok sevab alanlar, uzaklýðýna göre yollan, uzak ve en uzak olanlardýr. Namazý bekleyip imam ile kýlan kimsenin sevabý namazý (tek baþýna veya az cemaatle) kýlýp yatandan daha büyüktür.»

Mütercim :

Müezzin minareden iner jnmez hemen kamet etmeyip bir müd­det cemaatin gelmesini beklemelidir. Böylece namazýn büyük bir ka­labalýkla kýlýnarak fazla sevab kazanýlmasý saðlanmýþ olur.

 

227- Ebû Hüreyre (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Adamýn biri yolda yürürken yol üstünde bir diken dah bulup kenara itti. Allah Tealâ Hazretleri, onun amelini beðendi ve onu baðýþladý.

Þehidler beþtir:

Vebadan ölen, koleradan ölen, suda boðulan, enkaz altýnda ka­lan, Allah yolunda ölen...

Eðer müslümanlar, ezanda ve birinci safta olan sevabý bilseler ve sonra bu fýrsatý bulabilmek için kura çekmek zorunda kalsalardý mutlaka kuraya baþvururlardý. Eðer namaza erken gitmenin seva­býný buseydiler, bunun için yarýþýrlardý. Eðer sabah ve yatsý namaz­larýnýn (cemaat) faziletini buseydiler, bu namazlara sürünerek dahi olsa gelirlerdi.»

Mütercim :

Diðer bir hadis kitabýnda veremden ölen, yanarak ölen, gurbet diyarýnda ölen,'Müzdelife gecesinde ölenlerle loðusa haline ölen kadýnlar da þehidlerden sayýlmýþtýr. Bunlar sevab ve mükâfat baký­mýndan þehid sayýlýyorlar; yoksa muharebede Allah yolunda ölen­lerin hükmü baþkadýr. Böyle þehidler yýkanmazlar, cenaze namaz­larý kýlýnarak kanlý elbiseleri ile gömülürler. Bu husus, cenaze ve þehidler bölümünde geniþ olarak açýklanacaktýr.

 

228- Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Ey Selimeoðullarý kabilesi, adýmlarýnýzý hesaba katmýyor mu­sunuz?»

Mütercîm :

Medîne-i Münevvere'nin surlarý dýþýnda oturan Ensar'm seçkin­lerinden bir grup, uzakta kaldýklarýndan camiye yakýn bir yere ta­þýnmak istediler. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise, taþýn­malarýný uygun bulmadýðýndan onlara: «Ey Selimeoðullarý, siz uzak yerden mescide gelirken attýðýnýz adýmlarýn sevab ve mükâfatýný her halde hesab etmiyorsunuz?» buyurdu. Yani, her adým için. bir derece yükselip daha kazançlý çýkacaklarýndan taþýnmamalarý­ný tavsiye ettiler. Onlar da buna razý oldular. Hatta bazý alimler; «Biz onlarýn iþledikleri amelleri ve kendilerinden kalan tfser (iz) leri yazýyoruz» (Sûre: Yasin, ayet: 14) mealindeki âyeti kerimede bu olaya iþaret buyurulduðu görüþündedirler.

 

229- Ebû Hüreyre  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Münafýklara sabah ve yatsý namazlarýndan daha aðýr bir na­maz yoktur. Eðer bu namazlarýn (cemaat) faziletini bilmiþ olsalar, sürünerek bile olsa behentahal bu namazlara gelirlerdi.»

 

230- Ebû Hüreyre (R.A) 'den rivayet edilmiþtir:

«Yedi kimse vardýr ki, Allah, kendi gölgesinden baþka hiçbir gölgenin bulunmadýðý günde onlarý gölgesinde    gölgelendirecektir.

(1)    Adaletli devlet baþkam.

(2)    Rabbisine ibadet yolunda geliþen genç.

(3)    Kalbi camilere baðlý (cemaata devamlý) olan adam.

(4)    Allah rýzasý için birbirini seven, bu sevgi ile buluþan ve bu sevgi ile ayrýlan iki kimse.

(5)    Soylu ve güzel bir kadýn tarafýndan aranýp da, ben Allah'-dan korkarým diyen kimse.

(6)    Sað elinin verdiðini sol eli bilmeyecek þekilde yaptýðý yar­dýmý gizleyen kimse.

(7)    Yalnýzken Allah'ý anýp da gözlerinden yaþ boþanan kimse...»

Mütercim:.

Baþka hadîs-i þeriflerde mücahit, askere yardým eden, dürüst tüccar, güzel ahlâk sahibi ve borçlularý sýkýþtýrmayan kimseler de sayýlmýþlardýr. Bunlar da o þerefe kavuþurlar.

 

231- Ebû Hüreyre (R.A)'den rivayet edilmiþtin

«Allah Tealâ Hazretleri mescidlere gidip gelenler için, her gidip gelmede cennetten nimetler hazýrlamýþtýr.»

 

232- Abdullah bin Mâlik bin Bühayne (R.Â.) 'den rivayet edil mistir:

Sabah namazý için kamet getirildiði    esnada iki rekât kýlmaya yeltenen bir adamý görünce Peygamber   fefendimiz þöyle buyurdu: «Sabahý dörde mi, sabahý dörde mi, (çýkarýyorsun)?».

Mütercim

Sabah namazýnýn kametinden sonra imama ikinci rekâtta yeti­þeceðini anlayan kimse, bir köþede sabah namazýnýn sünnetini kýlar ki, böyle yapmasýnda Hanefî mezhebinde bir beis yoktur. Þafiî ye Hanbeli mezheblerine göre, bu hadîs-i þerifin delaletiyle sünneti kýlmak tenzihen mekruhtur. Mâliki mezhebine göre -kesinlikle yasak olduðu gibi, baþka farz ve sünnete baþlamýþ olsa bile, imamýn ilk re­kâtýna kavuþamayacaðýný anlar anlamaz hemen baþlamýþ olduðu na­mazý keser ve imama uyar.

 

233- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem son hastalýklarýnda aðýr:-laþtýðý esnada Bilal Habeþi Hazretleri ezan okudu. Bunun üzerine} Peygamber efendimiz: «Ebû Bekir'e (tarafýmdan) emredin, cemav ate namaz kýldýrsýn,» buyurdular.   .

Hazreti Aiþe (Radýyallahu Anha) bu emri hemen teblið etmeyip: Ya Resûlallah, babam Ebû Bekir yumuþak kalbli bir adamdýr. Mih-rabda sizin yerinize geçerse belki üzüntü ve aðlamasýndan namaz kýldýrmaya veya cemaate sesini duyurmaya gücü yetemez. Ýmamlýk için Hazreti Ömer'e emir buyurulsa olmaz mý?, þeklinde teklifte bu­lundu. Hazreti Peygamber emrini üç defa te'kid ve tekrar buyurdu. Hazreti Aiþe de üç defa bu yolda özür dileyince, üçüncüde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:

«Siz, Yusuf'un (þerlerinden) Allah'a sýðýndýðý kadýnlarsýnýz, Çiþin gerçeðini bilmezsiniz. Ebû Bekir'e söyleyin, cemaate namaz kýldýr­sýn» diðer bir rivayette de Hazreti Aiþe'ye: «Sus, siz sizsiniz (hepiniz ayný kadýnlarsýnýz).» diye buyurdu.

Sonra Hazreti Ebû Bekir'e emir teblið edilince, mihraba geçip namaza baþladý. Fakat bu esnada Peygamber' S.allallahu Aleyhi ve Sellem soðuk su ile .yýkanarak kendisinde biraz hafiflik hissetti. Bir tarafýnda,    Hz.    Ali    diðer tarafýnda Hz. Abbas olduðu  her ikisinin omuzlarýna dayanarak Mescid-i Nebevî'yi þereflendirdi­ler. Teþriflerinin farkýna- varan ashabdan bazýlarý Hazreti Ebû Be­kir'i haberdar etmek kasdi ile «Sübhanaliah» dedi ve bazýlarý da el çýrpmak suretiyle ikazda bulundu. Hazreti Ebû.Bekir durumun far­kýna vararak mihrabdan geri çekilmek istedi. Hazreti Peygamber ona yerinde durmasý için iþaret etti ise de yine Hazreti Ebû Bekir edebe riayetle biraz geri' çekildi. Hazreti Peygamber de onun solun­da oturarak cemaate namaz kýldýrdý. Ebû Bekir, duyumculuk yap­tý (Peygamberin aldýðý tekbirleri cemaata duyurdu).

Mütercim:

Gelecek 235. ve 236. hâdis-i þerifler, bu hadisi tamamlar mahi­yettedir.

 

234- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Akþam yemeði önünüze getirilirse akþam namazým kýlmadan yemeðe baþlayýnýz;  ancak akþam yemeðiniz için acele etmeyiniz.»

Mütercim ;

Yani, yemeðinizi yavaþça yeyiniz ve sonra akþam namazýný kalb huzuru ve huþu ile kýlýnýz. Diðer vakit namazlarý da buna kýyas edilir. Huzura engel olacak derecede karný aç olmayanlar için önce namazý kýlmak daha faziletlidir denmiþtir.

 

235- Sehl bin  Sa'd Es-Saîdî (R.A.)fden rivayet edilmiþtir: Ý18

«Ya Eba Bekir, sana emrettiðimde, neden yerinde kalmadýn? Bakýyorum siz de aþýrý derecede el çýrptýnýz! Herhangi bir þey (yan­lýþ hareket) kiþiyi namazda iken kuþkulandmrsa SÜBHANELLAH desin; çünkü sübhânellah deyince kendisine (uyarýsýna) dikkat edi­lir. Namazda el çýrpma, kadýnlar içindir,»

Mütercim:

Hazreti Ebû Bekir, þu mukabelede bulunmuþtu: Kuhafe oðluna, namazda Resûli Ekrem'in önüne geçmek yakýþýr mý? Bu yolda özür, beyan etmelerine Hazreti Peygamber sükût buyurarak özrünü kabul etmiþ bulunduklarýný ifade ettiler.. Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, cemaate «Bakýyorum, siz de aþýrý derecede el çýrp­týnýz! Herhangi bir þey (yanlýþ hareket) kiþiyi namazda iken kuþ-kulandýrýrsa SÜBHANELLAH desin; çünkü sübhânellah deyince ona (uyarýsýna) iltifat. olunur. El çýrpmak usulü kadýnlara aittir.» Na­mazda gerektiði zaman aþýrý sayýlmayacak þekilde, bir veya iki defa el çýrpmakla erkeklerin namazý bozulmazsa da sünnete aykýrý­dýr.

 

236- Hazreti Aiþe (R.A) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hastalýðý aðniaþýnca: «Namaz kýldýlar mý?» diye sordu. Biz, hayýr, sizi bekliyorlar, dedik Hazreti Peygamber þöyle buyurdu: «Yýkanmam için leðene (soðuk) su koyunuz.» Biz de emrini yerine getirdik. Yýkandý ve kalkýp na­maza gitmek, istedi ise de buna güç yetiremiyefek yataða düþtü ve baygýnlýk geldi. Sonra kendine gelince tekrar ayni sorularý sordu ve biz de ayni cevabý tekrarladýk. Dördüncüde, cemaata namaz kýldýr­masý için Hazreti Ebû Bekir'e emir gönderdiler,

Mütercim:

Bu hal yatsý namazýnda meydana geldi. Ertesi günün öðle'na­mazýnda tekrar yýkandýktan sonra kendisinde hafiflik bularak daha önce hadîs-i þerifte geçtiði üzre Mescid-i Nebevî'yi teþrif ettiler ve oturarak imamlýk yaptýlar.

 

237- Enes  (R.A) 'den rivayet edilmiþtin

«îmaný, kendisine uyulsun diye imam yapýlmýþtýr. O halde imam, ayakta namaz kýlýnca, siz de ayakta kýlýnýzý rükûa varýnca, siz de varýnýz; rükûdan kalkýnca siz de kalkýnýz ve (SEMÝALLAHÜ LÎMEN HAMÝDEH) deyince, siz (RABBENA VE LEKELHAMD) deyiniz, îmam ayakta namaz kýlýnca siz de ayakta kýlýnýz,- eðer oturarak kýlarsa siz de topluca (onun gibi) oturarak kýlýnýz.»

Mütercim:

Hanefî mezhebine göre, imam meþru mazeretine binaen otura­rak namaz kýlarsa, mazereti olmayan cemaatýn ayakta namaz kýl­malarý gerekir. Bu hadis-i þerif yine BUHARÎ'de Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir. Resulü Ekrem, hastalýk özrü ile en sonunda otu­rarak imamlýk yaptý ve cemaat ayakta ona uydu. Hazreti Peygam­ber onlara oturmalarýný emretmedi, diye rivayet edilmektedir. Bazý alimlerce hadis-i þerifin hükmü bakidir.

 

238- Ebû Hüreyre (R.A) 'den rivayet edilmiþtin

«Herhangi biriniz, imamdan önce (rükû ve secdeden) baþýný kal-dýnrsa, Cenab-i Hak'ýn, onun baþýný merkep baþýna çevirmesinden yahut Allah'ýn onun suretini merkep suretine çevirmesinden kork­muyor mu (veya, korkmayacak mý)?» Hadîs-i þerifin râvisi, iki þýktan 'gisi buyurulduðunda tereddüt etmiþtir.

Mütercim :

Hanefi mezhebine göre imamdan önce rükû veya secdeden kalkan kimse,. imama uymamýþ sayýldýðýndan namazý bozulur. Þafiî mezhebine göre, imamdan önce kalkan bir kimse günahkâr olursa da namazý bozulmaz. Bir de, imamdan önce kalkmadýðý gibi, bir tes-bihden fazla geri de kalmaz. Fakat Þafiî mezhebinde, imama uyan, kendi okuyuþunu tamamlamak için bir iki rükün gecikirse de zararý yoktur.

 

239- Enes (R.A) 'den rivayet edilmiþtin

«Emirleri dinleyiniz ve itaat ediniz! Baþýnýza simsiyah Habeþ'H biri tayin edilmiþ olsa bile...» Böyle bir kimseye de itaat ediniz, sö­zünü dinleyiniz ve arkasýnda namaz kýlýnýz.

 

240- Ebû Hüreyre  (R.A)'den rivayet edilmiþtin

«Ýmamlar size namaz kýldýrýrlar. Eðer doðru kýldýrýrlarsa, hem size ve hem kendilerinedir. Fakat yanlýþlýk ederlerse siz kurtulursu­nuz, onlar vebal altýnda kalýrlar.»

Mütercim

Bu hadîs-i þerife dayanarak Ýmam Þafiî Hazretleri, namazdan sonra imamýn abdestsiz namaz kýldýrdýðýna ve üzerinde necaset bu­lunduðuna cemaat muttali olursa, namazý iade etmeleri gerekmez demiþlerdir.

Ýmam Azam mezhebinde, imama uyanýn namazýnýn sýhhati ima­mýn namazýnýn sýhhatine baðlýdýr. Ýmamýn namazý sahih olmayýnca, cemaatin namazý da sahih olmaz, namazlarýný iade etmeleri gere­kir. Bu hadîs-i, imamýn hatasýnýn cemaat tarafýndan farkýna varýl­mamasý ile ilgili olsa gerektir.

 

241- Câbir  (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yatsý namazýnda Ba kara sûresini okuyarak cemaate namaz kýldýran, Muâz'a:

«Aþýrý bozguncu, aþýrý bozguncu, aþýrý bozguncu!» veya «bozgun­cusun, bozguncusun, bozguncusun!» buyurdular.

Mütercim :

Muâz bin Cebel yatsý namazýndan Bakara sûresini baþtan sona kadar okumakla cemaatin hoþnud s uzluðunu kazandý ve cemaattan bir kiþi ayrýlarak tek basma namazýný kýlýp iþine gitti. Muâz Hazret­lerinin bu hareketi Hazreti Peygambere bildirilince yapýlan tahkikat sonunda haberin doðruluðu anlaþýldý. Bunun üzerine Muâz'a hitaben bu hadîs-i þerif varid oldu ve azarlandý. Bir daha böyle cemaati usan­dýracak þekilde uzun okumamasý için kendisine ikazda bulundular ve hangi sûrelerin okunmasý gerektiðini gösterdiler. Namaz, cema­atin haline ve rýzasýna göre kýlýnmalýdýr.

 

242- Ebû Mes'ud  (R.A.) 'dan rivayet edilmiþtir:

«Ýçinizde býktýrýcýlar var! Herhangi biriniz cemaate namaz kýldi-rýrsa kýsa kessin; çünkü cemaat içinde güçsüz, yaþh ve iþi olanlar bulunur...»

 

243- CabÝr   (R.A)'den rivayet edilmiþtin

«Ya Muâz, sen azýlý bozguncu musun» veya «bozguncu musun? Sebbih isme Rabbike'1-A'Iâ, Ve'þ-Þemsi ve Duhaha, ve'l-Leyü iza Yeð-þâ süreleriyle kýldýramaz mýsm? Nitekim arkanda Ýhtiyar, güçsüz ve iþ sahibi kimseler namaz kýlýyor.»

Mütercim :

Namazda kýraati uzatmak veya kýsa kesmek, duruma, baðlýdýr demiþlerdir. Cemaatýn alýþkanlýðýna baðlý kalýnýr. Meselâ büyük oa-milerde adet haline gelipte cemaat tarafýndan benimsenen kýraat kýrk ayetten seksen ayete kadar olabilir. Bir de sabah namazý sn az kýrk ayet olmalýdýr.

Zaten «Sebbih isme Rabbike» sûresi ile «Ve'1-Leyl» sûresi kýrk ayettir. Bir de yalnýz baþýna tenha bir yerde veya' özel bir cemaatýn anlaþmasý ile sabah namazýnda bir cüz okunsa, bir gecede teravih namazýnda Kur'ani Kerim hatmedilse bunda bir zarar yoktur. Ni­tekim Hazreti Osman Radýyallahu Anh, bir rekâtta Kur'ani hatme­derlerdi. Ýmam Azam Hazretlerir den ve diðer salüý kimselerden bu hal rivayet edilmiþtir. Fakat asýl sabah ve öðle namazlarýnda sün­net olan, Hücûrat sûresinden Amme'ye kadar olan sûreleri okumak­týr. Ýkindi ile yatsý namazlarýnda Amme sûresinden Ve'd-Duha sûre­sine kadar olan sûreleri okumaktýr. Akþam namazýnda ise, Ve'd-Duha sûresinden aþaðý sûreleri okumaktýr.

 

244- Ebû Katade (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Bazen namaza duruyor ve namazý uzatmak istiyorum. Derken bir çocuk aðlamasý iþiterek annesini kaygýlandýrmamak için namazý kýsa kesiyorum.»

Mütercim:

Baþka bir hadîs-i þerifte, Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ilk rekâtta altmýþ ayet okumuþ iken çocuðun aðlayýþýný iþi­tince ikinci rekâtta üç ayet okumuþ olduðu belirtilmiþtir.

Bir de namazýn baþýnda müstahab olan bir þeyi yapmak niye­tinde bulunan kimse, her halde onu, yerine getirmek zorunda bu­lunmadýðý bu hadîs-i þeriften meydana çýkmaktadýr.

 

245- Numan ibni Beþîr (R.A)'den rivayet edilmiþtir:

«Namazlarýnýzda ya saflarýnýzý düzgün tutacaksýnýz veya Allah Tealâ aranýzda kin ve düþmanlýk sokacaktýr.»

Mütercim ;

Saflarý düzgün tutmak, Hanefî, Þafiî ve Maliki mezheblerine gö­re sünnettir. Bu hadîs-i þerif, tehdit ve teþvik için olduðuna yorum­lanýr, îbni Hazm ise, bu hadîs-i þerifin zahiri ile amel ederek saflarý düzgün yapmanýn vacib olduðu görüþündedir.

 

246- Enes   (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Saflarýnýzý düzgün tutunuz ve perçinlesiniz. Arkamdan da sizi görüyorum.»

Mütercim ;

Peygamber efendimiz, Allah'ýn kudreti ile arkada olan cemaatýn hareket ve durumlarým görürlerdi. Peygamber görmüyor zanný ile ihmalkârlýk yapýlmamasýný istemiþlerdir.

 

247- Enes  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Saflarýnýzý düzgün yapýnýz; zira saflarýn düzgün yapýlýþý, nama­zýn düzgün kýlýnmasý gereðidir.» (Namazý âdâb ve erkânýna riayet ederek kýlýn, mealindeki ayeti kerimenin hükmü içinde, saflarýn düzgün yapýlmasý da vardýr.)

 

248- Hazret! Aiþe (R.A.Î 'den rivayet edilmiþtir.-

"«Gerçek þu ki, gece namazýnýn size farz kýlýnmasýndan korktum.»

Mütercim :

Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, Ramazan aymýn birinci gecesinde teravih namazýný kýlmak için Mescid-i þe­rife gittiler. Bu hali gören ashabdan bir kýsmý Hazreti Peygambere uyarak cemaat olup teravih namazýný kýldýlar. Ýkinci, yahut üçüncü gecesinden sonra, Hazreti Peygamber teravih namazý için mescide gelmediler. Fakat saadethanelerinde teravih namazýný kýldýlar. Son­ra sabah olunca ashâb: Ey Allah'ýn Resulü, geçen gece teravih na­mazý için neden mescid-i þerife buyurmadmýz? diye sordular. Haz­reti Peygamber þu cevabý verdi:

«Gerçek þu ki, gece namazýnýn size farz kýlýnmasýndan kork­tum.» H>zreti Peygamberden sonra bu korku ortadan kalktýðý için, Hazreti Ömer (Radýyallahu Anh) zamanýndan beri teravih nama­zýnýn camilerde cemaatla kýlýnmasý yerleþmiþ ve bütün müetehid imamlar tarafýndan güzel bir uygulama olarak kabul edilmiþtir. Gelecek hadîs-i þerif, bu hadîs-i þerifi tamamlayýcý mahiyettedir.

 

249- Zeyd bin Sabit (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Müþahede ettiðim hareketinizin mahiyetini, teravih namazýný kýlmak için sstek ve raðbetinizi bilmekteyim. Fakat siz, þu müslü-manlar (nafile namazlarýnýz]) evlerinizde kýlýnýz? zira farzdan ma­ada diðer namazlarýn en faziletlisi kiþinin evinde kýldýðý namazdýr.»

 

250- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine, namazda iftitah (baþlangýç) tekbiri ile Fatiha sûresi arasýnda ne okursunuz? diye sordum. Buyurdular ki: «Þu duayý okurum: Allahým! Doðuyu batýdan uzaklaþtýrdýðým gibi, beni de hatalanmdan uzaklaþtýr. Al­lah'ým! Hatalarýmý su, kar ve dolu ile yýka t ki tertemiz olayým, üze­rimde günah lekesi kalmasýn).»

Mütercim ;

Namazýn iftitah tekbirinden sonra, hadislerde gelen dualardan herhangi birini okumak caizdir. Fakat Ýmam Azam Hazretlerinoe seçilen dua Kütüb-i Sitte'den (altý meþhur hadis kitabýndan) biri olan Tirmizî'de, Ebû Said Hudri'den rivayet edilen «Sübhaneke...» duasýdýr. Fakat «Veccehtü vechî...» duasýný da ilâve ederek okumak müstahabdýr.

Ýmam Þafiî Hazretlerince seçilen, Müslüm'de Hazreti Ali'den ri­vayet edilen «Veccehtü vechiye lillezi fetaressemavati vel'arda hanî-fen müslimeri ve mâ ene minelmüþrikin. înne Salâtî ve nüsüký ve mehyaye me mematî lüîahi rabbilalemin. Lâ þerike Iehû ve bizalike ümirtü ve ene minelmüslîmin.» duasýný okumaktýr. Buna ilâve ola­rak  «Sübhaneke...»   duasýnýn okunmasý  müstahabdýr.»

 

251- Esma  (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir:

«Cennet bana yanaþtý? o kadar ki, üstüne alýlsaydým size salkým­larýndan bir salkým getirirdim. Cehennem de bana yanaþtý; o kadar M, ey Rabbim! ben onlarýn yanýnda mýyým? dedim. Derken kedi tara­fýndan týrmalanan bir kadýn gördüm. Bu kadýnýn suçu nedir? diye sordum. Dediler ki:

«Kediyi açlýktan ölünceye kadar hapsetmiþti; ne yedirmiþ ne de yerin haþeratmdan yahut haþeresinden yemesi için salývermiþti.»

 

252- Enes  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Bazýlarý neden namazlarýnda gözlerini göðe dikiyorlar. Vallahi ya vazgeçsinler ve yahut gözleri aþýrüacaktýr.»

Mütercim :

Namazda secde yerine bakmak müstahabdýr. Göðe doðru bakýp kýlmak mekruhtur. Bu hadis-i þerif tehdid ve korkutma makamýnda varid olduðuna ittifakla hüküm verilmiþtir. Yalnýz Ýbni Hâzim, göðe bakarak kýlýnan namazýn batýl olduðu görüþündedir. Namaz dýþýnda göðe bakarak dua etmekte ise bir sakýnca yoktur diye alimlerin çoðu görüþ birliðindedirler. Çünkü semâ, duanýn kýblegâhýdýr, diyorlar. Bazý âlimler, bunu dahi mekruh saymýþlardýr.

 

253- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

«Bu hareket (namazda saða sola bakmak), kulun namazýndan þeytanýn aþýrdýðý bir aþýrmadýr.»

Mütercim:

Namazda iken göðsü kýbleden çevirmeksizin saða sola bakmak mekruhtur. Göðüs kýbleden çevrilirse namaz bozulur. Yalnýz baþ ve gözlerin çevrilmesi ile bozulmayýp kerahet iþlenmiþ olur.

 

254- Ubâde bin Samit  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Kur'an'm Fatiha sûresini okumayan kimsenin namazý namaz, deðildir.»

Mütercim :

Bu hadis-i þerifin mânasý kapalý olup bir kaç manaya yorumla­nabilir. Ýmam Azam Hazretlerine göre, namazýn olmayýþý kemâlinin bulunmamasý demektir. Fatiha sûresi okunmaksýzm kýlýnan namaz, kâmil  derecede  bir namaz  deðildir.  Çünkü   «Kur'andan   mümkün olaný okuyun» mealindeki ayeti kerime ve bundan sonra, gelecek olan hadîste «kur'andan senin için mümkün olaný oku» sözü, Kur'-an'm herhangi bir kýsmý olursa olsun, namazýn sahih olacaðýna delil bulunmaktadýr. Fakat namazýn kemâli Fatiha sûresi ile olur. Bu da imama uyarak cemaatla namaz kýlana ait olmayýp yalnýz baþýna na­maz kýlan içindir. îmama uyan kimse, Fatih'yi okumaz, susar ve din­ler. Çünkü baþka hadîslerde, imamýn kýraati, ona uyanýn da kýraa­tidir, buyurulmaktadýr. Bu da dört rekâth namazlarýn yalnýz iki re­kâtýnda farzdýr. Diðer iki rekâtta kýraat- (okuyuþ) farz olmayýp ister teþbih edilir, ister Kur'an okunur. Netice olarak Ýmam Azam'a göre, Kur'andan yalnýz bir ayetin okunmasý ile namaz sahih olur! Ancak Fatiha sûresinin okunmasý, hem imam için, hem de yalnýz ba­þýna namaz kýlan için vâcibdir.

Ýmam Þafiî Hazretlerine göre, ister imam. olsun, ister imama uyan ve ister yalnýz baþýna namaz kýlan olsun, hepsinin, gizli veya aþikâr kýraet edilen bütün namazlarýn her rekâtýnda Fatiha okumak farzdýr; buna bir sûre ilâve etmek ise müstahabdýr.

Ýmam Malik ve Ýmam HanbeH mezheblerine göre cehri namaz­larda imama uyan kimse okumayýp dinler. Kýraati gizli yapýlan na­mazlarýn her rekâtýnda Fatiha sûresini okumak farzdýr. Hulâsa bu üç mezhebe göre yalnýz baþýna namaz kýlan için her namazýn her rekâtýnda Fatiha okumak farzdýr. Fatiha sûresini okumadýðý takdir­de, bu üç mezhebe göre hadîs-i þerifin delâleti ile namazý namaz deðildir.

(ÝLAVE VE ÖZEL MÜTALÂA): Allah'ýn bir lütfü olarak söylüyo­rum, hicretin 1331 yýlý Ramazanýn beþinci gününde Ýskenderiye'de Müntezeh sarayýnda evimde yatmakta iken rüyamda Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerini gördüm ve bir kaç mesele­mi (çözemediðim müþkülâtýmý) arz ettim. Birisi de þu mesele idi: Ya Resûlallah, Þafiî mezhebinde - imamýn arkasýnda cemaatýn da okumasý farz oluyor. Ýmam Ebû Hanife'ye göre ise kýraat mekruh­tur; bu iki müctehidin hangisi isabet etmiþtir? diye sordum ve fetva istedim. Fahri kâinat efendimiz tam bir neþ'e ve sevinçle: «Orada ihtiyat lazýmdýr» buyurdular. Yani Fatiha sûresinin okunmasý lâzým geldiðini ifade ettiler. Sonra; «Ben bunlarýn hepsinden razýyým. Bun­lardan Allah razý olsun. Bunlar çok çalýþtýlar. Yalnýz HanbeH mez­hebinde lüzumsuz sözleri çoðalttýlar. Yoksa ben bunlarýn hepsinden razýyým» buyurdular. Bu sorumdan önce-. Ya Resûlallati, nikâhlarý haram olmayan kadýnlara (tenlerine) erkek dokunursa Þafii mez­hebinde abdest bozuluyor; Hanefi mezhebinde ise bozulmuyor bunIann hangisi isabet etmiþtir? diye sorup fetva istedim. Þöylece mü­barek dudaklarýný büktü ve iþaret etti. Yani, yalnýz dokunmakla ab-dest'in bozulmadýðýný kasdetti. Sonra kendime ve yazdýðým eserlere dair bir iki þey daha arzettim. «Þaný yüce olan Allah, o eserleriniz­den seni faydalandýrsýn» buyurdular.

Elhamdü Lillah sümme Elhamdü Lillah... Ya Rab! Ahirette onu görmeyi bize ihsan et ve sancaðýnýn altýnda bizi topla; salât ve se­lâm onun-üzerine olsun.

Netice olarak denir ki, bu hadîs-i þerif yine dört mezhebin de­lili olup üç mezhebe göre namazda Fatiha'mn okunmasý farzdýr. Ýmam Azam'a. göre vâcibdir.

 

255- Ebû Hüreyre IR.A.J'den rivayet edilmiþtir:

Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri   Mescid'de iken bir kimse namazýn usulüne riayet etmeksizin (tadil-i erkânsýz) namaz kýldý. Sonra Hazreti Peygamberin huzuruna gelince Hazreti Peygamber ona þöyle buyurdu: «Dön, namazýný kýl, Çünkü namazýn olmadý.» Adam geri dönüp tekrar namaz kýldý ve huzura geldi. Yine Hazreti Peygamber, «Dön, namazýný kýl; çünkü namazýn olmadý» bu­yurdu. Adam, üçüncü defasýnda:   Ya Resûlallah,   ancak bu kadarý elimden geliyor. Daha iyisini yapamam. Siz bana öðretin, dedi. Bu­nun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona þöyle tarif etti:

«Namazda durduðun zaman tekbir al. Sonra Kur'andan senin için mümkün olaný oku. Sonra rükûa var ve rükûda karar kýl. Son­ra kalk ve dimdik ayakta dur. Sonra secdeye var ve secdede karar kýl. Sonra kalk ve oturmada karar kýl. Namazýnýn bütün rekâtlarýn­da ayný þeyi yap.»

 

256- Ebû Hüreyre  (R.A.)'dan rivayet  edilmiþtir: «Ýmam namazda Fatiha'mn sonunda    AMÝN     deyince, siz  de AMÎN deyinizi çünkü kimin amin demesi meleklerin amîn deme­siyle baðdaþýrsa  geçmiþ günahlarý baðýþlanýr»

Mütercim :

Hanefî mezhebinde imam AMÝN sözünü yüksek sesle olmayýp yavaþça söyler. Ýmamdan iþittikçe cemaat içinden yavaþça AMÝN demek sünnettir. Þafif mezhebinde ise, gerek imam ve gerek ce­maat sesli olarak AMÝN derler.

 

257- Ebû Hüreyre (R.AJ 'den rivayet edilmiþtir;

«Sizden biriniz AMÎN deyip, melekler de gökte AMÎN der ve Ýu iki amîn birbiriyle baðdaþýrsa o kimsenin geçmiþ günahlarý bâ-pþlamr.»

Mütercim

Gerek namazda ve gerekse namaz dýþýnda Fatiha'dan sonra LMÝN demek müstahabdýr. Böylece diðer dualarda da amîn müsta abdýr.

 

258- Ebû Bekre (R.A.1 'dan rivayet edilmiþtir:

«Allah Tealâ,  hýrs ve    raðbetini    artýrsýn! Bir daha    yapma»

Reûl-i Ekrem Efendimiz, (cemaat rükûda iken gelip rekâta yetiþmek için) saffa ulaþmadan rükûa varan Ebû Bekre Hazretlerine böyle bu­yurmuþlardýr.

Mütercim:

Saflara girmeksizin arkada tek baþýna imama uymak üç mez hebe göre mekruhtur. Hanbeli mezhebinde ise haramdýr.

 

259- Ebû Hüreyre  (R.AJ'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ye Sellem namazýn iftitah (baþ­langýç) tekbiri için: «Allah Ekber» sonra rükû için- «Allah Ekber», rükûden kalktýðýnda: «Semiallahu Limen Hamiden, Rabbena Lekel-hamd», sonra secde için: «Alîahu Ekber», iki secde arasý için: «Allahu Ekber», ikinci secde için; Allahu Ekber», ikinci secdeden ayaða kalk­mak için: «Allahu Ekber, birinci oturuþta teþehhüdden sonra ayaða kalkmak için: «Allahu Ekber» söylerlerdi.

Mütercim :

Ýmamýn, «Semiallahu Limen Hamiden» den sonra «Rabbena lekelhamd» söylemesini Ýmam Þafiî ve Ýmam Muhammed ve imam £bû Yûsuf Hazretleri bu hadîþri þerife dayanarak uygun görmüþler­dir. Fakat Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Malik, bu hadîs-i þerifin imam için deðil, yalnýz baþýna kýlanlar için olduðuna hüküm vermiþlerdir. Bir de bazý rivayetlerle vav harfinin ilâvesiyle: «Rabbena ve Lekel-hamd» þeklinde bu hadis-i çerif varid olmuþtur. Her iki rivayet de eþit derecededir. Fakat Ýstanbulda ve bütün Türkiye'de, Daðýstanda müslümanlar vavsýz olarak «Rabbena Lekelhamd» þeklinde söyler­ler. Mýsýrda ise meþhur olan ve uygulanan vav ile «Rabbena ve Le-. kelhamd» dýr,

Bir de bu vav harfi zâid harf midir, hal için midir, atýf için mi­dir? gibi deðiþik görüþler ileri sürülmüþtür.

 

260- Hazreti Aiþe   (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri rükû ve sec­delerinde: «Sübhanekellahümme, Rabbena ve bihamdike. Allahüm-meðfir  Allah'ým, Ey Rabbimiz, sana hamd eder halde seni bütün noksanlýklardan tenzih ederiz. Allah'ým günahlarýmý baðýþla» diye söylerlerdi.

Rükû ve secdede «Sübhane Rabbiyelazim ve Sübhane Rabbiyel-alâ» lardan sonra bu duayý okumak müstahabdýr. Ancak Ýmam Ma-lik'e göre secdeden müstahab ise de, rükûda deðildir.

 

261- Ebû Hüreyre   (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«îmam, Semiallahu Limen Hamideh, dediði zaman siz de Alla-hümme Rabbena Lekelhamd, deyiniz; çünkü kimin sözü meleklerin sözüyle baðdaþýrsa onun geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.»

Mütercim

Ýmam Azam ile Ýmam Malik'in delilleri bu hadîs-i þeriftir: Ýmam, «Semiallahu Limen Hamideh» diyecek, Rabbena Lekelhamd» demi-yecektir. Semaat ise, «Rabbena Lekelhamd» diyecek ve «Semiallahu Limen hamideh» demiyecektir. Bir de, «AKahümme Rabbena Lekel­hamd» rivayeti vardýr.

Ýmam Þafiî, Ýmam Hanbeli ve Ýmameyn Hazretlerine göre her ikisini söylemek hem imam için ve hem de yalnýz baþýna kýlan için sünnettir. Yalnýz Ýmam Þafiî'ye göre, imama uyanlarýn da her ikisi­ni söylemeleri sünnettir.

 

262- Rafi'oðlu Rifâ'a  (R.A.)  Hazretlerinden rivayet edilmiþtir!

Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri cemaatle namaz kýldýrýrken «Semiallahu Limen Hamideh» dedikten sonra as-habdan Rifa'a (Radýyallahu Anh), RABBENA LEKELHAMD, HAM-DEN KEStREN TAYYÝBEN MÜBARE.KEN dedi Selâm verdikten sonra Hazreti Peygamber sordu:

«Söyle kimdi? Gerçek þu ki; otuzdan fazla melek gördümj bu sözleri birbirinden önce yazabilmek için acele ediyorlardý.» Rifa'a, ben söyledim, dedi.

Mütercim ;

Bu duanýn harfleri otuz dört tanedir. Bu harflerin sayýsý kadar melek indiði bu hadîsi-þerifin iþaretinden anlaþýlmaktadýr

 

263- Ebû HÜreyrede  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, «Semiallahu Limen Hamideh. Rabbena ve Lekelhamd» dedikten sonra Kuuût du­asý olarak þöyle derdi:

«Allahým! (Mekke'de Kureyþ Kâfirleri elinde esir kalan) Velid oðlu Velid'i (Halid bin Velid'in kardeþini) Hiþam oðlu Seleme'yÝ Rabî'a oðlu Ayyaþ'ý ve müþriklerin idaresi altýnda kalan çaresiz mü­minleri kurtar. Allahim! Mudar kabilesine bas ki'm aðýrlaþtýr ve onlarý Yusuf'un kýtlýk yýllan gibi yýllara uðrat. Allah, Ðifâr kabilesine gufran ve Eþlem kabilesine selâmet veresin.»

Mütercim :

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selîem'in bu duasý, Allah ka^ týnda kabul edildi. Adlarý geçen ashab esaretten kurtuldu. Kureyþ kâfirlerine ve Mudar kabilesine öylece kýtlýk ve pahalýlýk geldi. So­nunda Mekke fethedilerek bütün müminler kurtuldular. Nihayet Mudar kabilesi de iman ederek nurlanip hayat buldu.

 

264- Ebû Hüreyre (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Ashabý Kiramdan bazýlarý, ya Resûlalîah, kýyamet gününde biz Allah Tealâ Hazretlerini görebilir miyiz? diye sormalarý üzerine Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:

«Dolunay gecesi bulutlan ardýnda olmayan ayý görmekte güç­lük çeker misiniz?» Ashab, hayýr çekmeyiz, dediler. Resûlüllah sordu:                                   

«Ya bulutlarýn ardýnda olmayan güneþi görmekte güçlük çeker misiniz?» Ashab: Hayýr, hiç güçlük çekmeyiz, dediler. Hazreti Pey­gamber þöyle devam etti:

«Allah Tealâ Hazretlerini de iþte böyle göreceksiniz. Kýyamet gününde insanlar mahþere kalkacaklar. Allah Tealâ, herkes, kime ibadet ediyordu ise, ona uysun, buyuracak. O insanlardan kimi gü­neþe, kimi aya, kimi de birtakým zorbalara uyacaklar. Sonra müna-fýklanyle birlikte bu ümmet kalacaktýr. Allah Tealâ Hazretleri, (iç­lerinde münafýklar bulunduðundan onlara, onlarýn tanýmadýðý bir sýfatta) tecelli edip, Rabbiniz benim, buyuracaktýr. Onlar da, Rabbi-miz gelinceye Ctanýdýðimiz sýfatta bize tecelli edinceye) dek yerimiz­de kalacaðýz. Rabbimiz gelince biz O'nu tanýrýz, diyecekler. Allah Tealâ Hazretleri, (münafýklarýn ayrýlmalarýndan sonra onlarla) te­celli edip: Rabbiniz benim, buyuracak. Onlar da, Rabbimiz sensin, diyecekler (ve secdeye kapanacaklar).

Cenabý Hak, onlarý (cennetine) davet edecektir. Sonra Cehen­nemin üstünde SIRAT köprüsü kurulacak ve Peygamberlerden, üra-metiyle birlikte ilk geçen ben olacaðým. O gün peygamberlerden baska hiçbir ferd konuþamayacaktýr. Peygamberlerin o günkü sözleri de, Allamm, selâmete çýkar, selâmet ver, demekten ibarettir. Cehen­nemde Sa'dan dikenine benzer çengeller vardýr. Sa'dan dikenini gör­dünüz mü? Ýþte ona benzer biçimdedir. Ancak bu çengellerin ne derece büyük olduðunu ancak Cenabý Hak bilir. O çengeller, amel­lerine göre insanlarý kaparlar. Ýnsanlarýn kimi ameli yüzünden he­lak olur. Kimi de hardal tanesine döner ve sonra kurtulur. Allah Tealâ Hazretleri, Cehennem halkýndan dilediðine rahmet etmek is­tediðinde meleklere, dünyada Allah'a, (ortak koþmayrp) ibadet edenleri çýkarýnýz, diye emreder. Melekler de onlarý, alýnlarýndaki secde izlerinden tanýr ve çýkarýrlar. Cenabý Hak, cehennem ateþine, secde izlerini yemeyi haram kýlmýþtýr. Cehennemden çýkarlar. Ce­hennem, insanoðlunun secde izinden baþka her yerini yer (yakarak çürütür).

Cehennemden yanýk olarak çýkarlar. Sonra üzerlerine hayat su­yu dökülür. Onlar da sel çamurunda biten kýr otu gibi biterler.

Cenabý Hak, kullarýný muhakeme ettikten sonra bir adam, ki-cehennem halkýndan en son cennete giren kiþidir, cennetle cehen­nem arasýnda, Cehennem tarafýna dönük olarak kalýr. Bu adam, ey Rabbim, yüzümü cehennem yönünden çevir; çünkü kokusu beni ze­hirlemekte ve parlamasý yakmaktadýr, diyerek yalvarýr.

Cenabý Hak: Þayet bu isteðin yerine getirilirse, baþka bir isteðin olabilir mi? diye buyurur. O kul da, Ýzet ve Celâlin için, hayýr, der ve Cenabý Hakk'a dilediðince ant ve söz verir. Bunun üzerine Allah Tealâ, onun yüzünü cehennemden çevirir. Cennete yönelince de onun eþsiz güzelliðini görür. Allah'ýn dilediði (dayanabildiði) kadar sesini çýkarmaz. Sonra ey Rabbim, cennetin kapýsýna kadar bana ilerleme imkâný ver, diyerek yalvarmaya baþlar.

Cenabý Hak buyurur:

—  Evvelce istediðinden baþka hiçbir þey    istemeyeceðine dair sözler veren ye yeminler eden sen deðil misin? Der ki:

—  Ey Rabbim. Yarattýklarýnýn en bedbahtý olmayayým. Cenabý Hak buyurur:

—  Eðer bu arzuna kavuþursan  baþka istekte    bulunmayacak

mýsm? Adam:

—  Ýzzet ve Celâlin hakký için, hayýr, bundan baþkasýný istemi-yeceðim, der ve dilediðince Rabbisine ant ve söz verir. Cenabý Hak, o kimseyi cennet kapýsýna iletir. O kimse, cennetin kapýsýna varýnca da onun, gözleri kamaþtýran güzelliðini, ondaki parlaklýk ve ferahlýðý görür. Allafaýn dilediði (dayanabildiði) kadar sesini çýkarmaz. Fa­kat öonra,:

—  Ey Rabbim! Beni cennete koy, diyerek yalvarýr. Cenabý Hak buyurur ki:

—  Zavallý insanoðlu! Ne vefasýzmýþsm! Sana verilenden baþka­sýný istemeyeceðine   dair söz veren,   yemin eden sen deðil misin? Adam da:

—  Ey Rabbim, der, beni yaratýklarýnýn en bedbahtý kýlma! Ce­nabý Hak, onun bu sözünden hoþlanýp cennete girmesine izin verir ve dile, der. Kul da dileklerde bulunur. Kulun dilekleri kesilince de, Rabbisi kendisine hatýrlatarak, þundan ve þundan da iste, buyurur. Kulun istekleri sön bulunca:

—  Bunlar ve bunlarla beraber bir misli fazlasý senin olsun, bu­yurur,», Ebû Said'in rivayetinde,  «bunlar ve bunlarla beraber on

 

265- îbni Abbas (R.A.Ý 'dan rivayet edilmiþtir:

«Bana yedi aza (organ) üzerinden secde etmekliðim emrolun-du: 1) Ahn (burunun da alýnla beraber yere konmasý gereðini iþaret etti), 2, 3) Ýki el. 4, 5) Ýki diz. 6, 7) Ýki ayaðýn parmaklarý Elbise ve saçlarýmýzý da toplamýyacaðiz.»

Mütercim;                                           .          .

Namaz kýlan kimse bu yedi azadan biri üzerinden secdeyi özür­süz olarak terk ederse namazý bozulur. Bu azalarýn çýplak olmasý þart deðildir; eîde eldivenler, ayaklarda mestler giyili olduðu halde secdenin yapýlmasýnda bir sakýnca    yoktur.    Ancak dizler   Ýmam

Azam'a göre avret olduðu için örtülü olmalarý þarttýr. îmam Þafii'ye göre, avret yerinin civarý bulunmak cihetiyle namazda ve namaz dýþýnda örtülürler. Yine Ýmam Azam'a göre alýnýn bir bölümünü yere koyinak farz, çoðunu koymak vacibdir. Diðer imamlara göre, bir bölümün yere konmasý kâfidir. Alýnýn hududu: Yüzün, iki þakak ve kaþlarla, saçlar arasýnda kalan kýsmýdýr.

 

266- Enes (R.AJ'den rivayet edilmiþtir:

Not: Kadmlar ise, secdede tolhrm. uyloklarma yapnþürarak uy luklanna doðru toplarlar.

 

267- Ýbni Mes'ud (R.A.) dan rivayet edilmiþtir:

Selam Allah Teâlanýn kendisi Igüzel isimlerinden biri)dir.    Bu yüzden ona selam verilmez.

Herhangi biriniz, namazda (ettehiyyata oturduðu zaman)  þöyle desin: Hürmet ve tazimler, dua ve ibadetler ve bütün Övgüler Allaha'dýr. Ey Peygamber, selâm olsun sana ve Allah'ýn rahmeti   ve bereketleri de... Bize de ve Allah'ýn salih kullarýna da selâm olsun.

«Siz bunu söylediðiniz zaman, Allah'ýn gökte ve yerde bulunan her salih kuluna ulaþýr. Bu selâmdan sonra da «EÞHEDU EN    LÂ ÝLAHE ÝLLALLAH VE EÞHEDÜ  ENNE  MUHAMMEDEN ABDÜHÜ VE RESÛLÜHÜ» deyiniz. Baþka rivayette, þu ilâve bulunmaktadýr.

«Sonra dualardan en çok beðendiðini seçer ve duada bulunur.

Mütercim:

Bu hadîs-i þerifin diðer rivayetlerinde, bu TAHÎYYAT   duasýndan sonra, istenen ve -hoþa giden duanýn   seçilerek    okunmasý yer almaktadýr. Daha geniþtir mana ile þöyle terceme edilir;

«Sözle olan ibadetler, iþ yapmak suretiyle olan ibadetler, mal-ile yapýlan ibadetler tümü ile Allah Tealâ Hazretlerine mahsustur.

Ey Allah'ýn sevgili Peygamberi! Yüce Allah'ýn selâmý, rahmet ve bereketleri senin üzerine devamlý olsun. Biz kullarýna ve Allah'ýn di­ðer salih kullarýna da Allah Tealâ'mn selâmý olsun. Gerçekten kal­bimle inanýr ve tasdik ederim, dilimle Ýkrar edip þehadet ederim ki, ibadete lâyýk ancak þaný yüce olan Allah'dýr. Yine böylece kal­bimle inanýr ve tasdik ederim, dilimle söyleyip þehadet ederim ki, Hazretî Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Allah Tealâ'mn kulu ve Peygamberidir.»

Bu þekilde varid olan TAHÝYYAT duasý, îmaný Azam Hazret-' lerinin seçmiþ olduðu duadýr. Diðer mezheb imamlarýnýn ihtiyar et­tikleri dua daha deðiþik lâfýzlarladýr. Hanefî mezhebinde namazlarýn son oturuþlarýnda TAHÝYYAT miktarý oturmak farzdýr. Bu duayý okumak ise vâcibdir. Þafiî ve Hanbelî mezheblerinde teþehhüd mik­tarý oturmak farz olduðu gibi, bu duayý da okumak farzdýr; Maliki mezhebinde sünnettir.1

 

268- Hazreti Aiþe (R.AJ'den rivayet edilmiþtin

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri namazýn so­nunda TAHÝYYAT'dan sonra þöyle dua ederdi:

«Allah'ým! Kabir azabýndan sana sýðýnýrým. Mesîh Deccal'm fitnesinden sana sýðýnýrým. Hayatýn ve ölümün ve kul borcundan sa­na sýðýnýrým.» (Sonra ashabý kiram: Ey Allah'ýn Peygamberi, bu kul borcundan ne kadar çok Allah'a sýðýnýyorsunuz? dediler. Onlara ce­vaben þöyle buyurdular:) «însan borçlu olduðu zaman konuþur ve yalan söyler, söz verir ve sözünde durmaz.» (Bunlar ise münafýk sýfatlandýr; onun için kul borcundan Allah'a çok sýðýnýrým)

Mütercim :

Bu borç, ödenemiyecek bir borç demektir. Ödenebilecek bir borç ise bu sýðýnmaya girmez, zaten o borç ödenir. Bir de Peygamber efendimizin bu gibi dualarý/ hep biz ümmetine öðretmek içindir. Yoksa Resulü Ekrem Hazretleri böyle borçlardan ve böyle bir bor­cun gerektireceði gayri me£rû hallerdeki masumdurlar.

 

269- Hazreti Eöû Bekir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Hazreti Ebû Bekir (Radýyallahu Anh): Ey Allah'in Resulü, na­mazýn sonunda ednecek bir dua bana öðretiniz, deyince Peygam­ber Sallallahu Alöyhi ve Sellem þöyle Duyurdu:

«De ki: Allajt'ým, ben nefsime çok zulüm yaptým; günahlarý da ancak sen baðýlarsýn. Lütfunla beni baðýþla ve befti esirge. Þüphe­siz sen çok baðýþlayan ve çok esirgeyensin.»

Mütercim ;

Gerçekten bu dua, hem. tahiyyat'dan sonra hem de namaz dý­þýnda edilecek dualarýn en toplusu ve en güzelidir. Çünkü cehen­nemden kurtulup cennet ve cemale kavuþmak dualarýn özüdür, demiþlerdir. /

 

270- Ebû Hüreyre (ÝH.A.) 'den rivkyet edilmiþtir: «Bakýnýz, tuttuðunuz takdirde sizi gveçenlere ulaþacaðýnýz, siz­den sonrakilerin size ulaþaiimyacaklan  aralarýnda bulundukla­rýnýzýn, aynýý ameli iþleyenler lhariç, en iyileri olacaðýnýz bir þeyi size bildireceðim: Her namazýn arkasýnda otuzýViçler kere teþbih edecek, hamd edece!' ve tekbir getireceksiniz. Yani sübhanallah, elhamdü­lillah ve Allaýhu Ekber, diyeceksin ve bunlaýVdan her biri otuzüç ola­caktýr.»

Mütercim;

Sünnet  ve en faziletli kabul ediIen'.A teþbihlerin otuzüçer olmasýdýr. Teþbihlerin sayýsý bundan çok olunsa ayný sevabýn mey­dana gelmesinde ihtilâf varsa da, güvenilir olam ayni sevabýn elde edilmesidir. Bir ,de teþbihler noksan yapýlýrsa, ontVi göre de sevab da eksilir; çünkü bazý hadisi þeriflerde teþbihlerin olnar kere söylen­mesi vardýr. Halita bir kere, birer kere söylefomefenin de varid ol­duðunu ÞerkavÝ Þerhinde yazmaktadýr.           

 

271- Muðîre (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

«Ýbadete s layýk olan ancak yüce AHah'dýr. Ortaðý 3 foktur. Mülk O'nundur. t £amd O'na mahsustur ve O, her þeye kadîrd ir tgûcü ye­tendir). Allah'ým! Senin verdiðini kimse engelleyemez.. Senin en­gellediðini 'kimse, veremez. Sana karþý varlýklý kiþiye v arlýk fayda vermez.»

 

272- Zeyd bin Halid El-Cühenî (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Hudeybiye gazasýnda, yaðmurlu bir gecenin sabahýnda. Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Rabbiniz ne buyurdu bilir misiniz?» Ashabý kiram, Allah ve Besûlü bilir, dediler. Sonra Hazreti Peygamber devam etti:

«Allah buyurdu ki: Kullarýmdan kimi mümin ve kimi de kâfir olarak sabahladý. Allah'ýn lütfü ve rahmeti sayesinde yaðmur yað­dý diyen bana imam etmiþ, yýldýz iddiasýný tanýmamýþ; amma, þu veya bu yýldýzýn tesiriyle yaðmur yaðdý diyen, beni tanýmamýþ yýl­dýza veya yýldýzlara iman etmiþtir.»

Mütercim ;                                                                                ,

Yaðmurun yaðmasýnda ve yaðdýrýlmasýnda asýl müessir olan ve her hadiseyi yaratan Allah Tealâ Hazretleridir. Eðer böyle bir inanç taþýnmaz da aksine olarak yýldýzlar veya diðer hadiseler asýl sebep ve bir yaratýcý kabul edilirse bu küfürdür. Böyle bir inançta bulunan kimse de kâfir olur. Fakat bunlarý Allah Tealâ'nm bir va­sýta ve zahiri sebep kýldýðýna iman etmek zarar vermez.

 

273- Ukbe (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bir gün ikindi namazýný kýlýp selâm verdi ve acele ile. kalkarak saadethane-lerine girip çýktý ve þöyle buyurdu:

«Yanýmýzda kalan bir miktar külçe altýný hatýrladým. Beni bað­lamasýndan hoþlanmadýðým için taksim edilmesi bana emredildi.»

Mütercim:

Altýn, Peygamberi Ziþân Efendimizin hücre-i saadetlerinde istih­kak sahiplerine daðýtýlmak üzere bulunuyor ve bunun muhafazasiyle fikirleri meþgul oluyordu. Namazda hayýrlý iþlerden herhangi bir þeyi düþünmek ve hatýrlamanýn namazý bozmadýðý hükmü bu hadîs-i þe­riften çýkarýlmaktadýr.

 

274- Cabir  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Bu bitkiden  (sarýmsaktan)  yiyen kimse, mescidlerimizde    (bu lunarak) içimizi bulandýrmasýn.»

 

275- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Kim sarýmsak yahut soðan yerse bizden uzak dursun,-yahut mescidlerimizden uzak dursun ve evinde otursun.» Peygamber Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine bir gün sarýmsaklý yemek çý­karýldý. Kendileri yemediler. Beraberinde bulunan Ebû Eyyub El-Enserî ve daha baþkalarý da o yemekten yemediler. Bunun üzerine Hazreti Peygamber, «yemeði getirin» dedikten sonra Hazreti Ebû Eyyûb'e þöyle buyurdu: «Sen ye! Senin baþbaþa verip konuþmadý­ðýn kiþi (Cibril Aleyhisselâm) ile ben baþbaþa verip konuþuyorum.»

 

276- Ebû Saîd (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Cuma günü yýkanmak her mükellef kiþiye vâcibdir.»

Mütercim :

Cuma günü yýkanmanýn vacib kadar önem taþýdýðýna iþaret sa­yýlmaktadýr. Birkaç hadîsi þeriften sonra bu mevzu üzerinde tafsilat gelecektir.

 

277- îbni Ömer (R.A.)’den rivayet edilmiþtir!

«Kadýnlarýnýz  geceleyin mescide gitmek için sizden izin ister­lerse veriniz.»  Bir rivayette ise,  «mescidlere...»  denmektedir.

Mütercim:

Fitne ve fesad korkusu yoksa haþýýmlannýzý cemaatla namaz­dan engellemeyiniz, demektir. Ýmam Azam Hazretlerine göre, ihti­yar kadýnlar, yatsý ve sabah namazlarýna çýkabilirler. Ýmam Ebû Yusuf ise, ihtiyar kadýnlarýn gece ve gündüz her namaza katýlma­larýnda beis yoktur, diyor. Þafiî mezhebinde de durum böyledir. An­cak gösteriþli elbiselerle deðil, adi elbiselerle çýkmalýdýrlar. Genç kadýnlar için yine haram olmayýp tenzihen mekruhtur. Çünkü onlarýn camiden ve cemaatten aîýkonmalarýna dair ne kavli ve ne de fi'lî hiç bir hadisi þerif olmayýp yalnýz. Hazreti Aiþe (Radýyallahu Anha) validemizin þu sözü rivayet edilmiþtir: Eðer Resûli Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, zamane kadýnlarýnýn icad ettikleri þey­leri göreydi, onlarý cami ve nýescidlerden uzaklaþtýrýrdý. Halbuki yalnýz Hazreti Aiþe'ye ait bu sözle bütün kadýnlar hakkýnda yasak hükmünü çýkararak onlarý cami ve mescidlerden alýkoymanýn meþ­ruiyeti sabit olmaz. Çünkü Hazreti Aiþe hanýmlarýn engellenmesini vücudu olmayan bir þartla baðlamýþtýr, ki, o þart da, eðer þimdiki hanýmlarý Resûlüllah göreydi, sözüdür. Þerkavî þerhinde böyle ifade edilmektedir.[15]



[15] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:105-145
Ynt: Ezan bahsi By: mevlüde06 Date: 01 Mart 2016, 11:58:39
Ezaninfaziletini ,ezan sirasinda sorasinda yapilmasi gerekenleri rivayetlerle daha iyi idrak ettik elhamdhlilah.Allah razi olsun.emeginize saglik

radyobeyan