Zübdetül Buhari
Pages: 1
Cenaze bahsi By: sumeyye Date: 20 Haziran 2011, 15:32:18
CENAZE BAHSÝ




346- Ebû Zer'den (Radýyallahu Anh)  rivayet edilmiþtir: «Rabbimden bana bir haberci geldi ve þu haberi veya müjdeyi verdi: Ümmetimden her kim, Allah Tealâ'ya hiç bir þeyi ortak koþ­mamýþ olarak ölürse cennete girer.» Ben  (Ebû Zer), Ya resûlallah! dedim, zina etmiþ ve hýrsýzlýk yapmýþ olsa da mý? «Zina etse de, hýr­sýzlýk yapsa da (girecektir),» buyurdu.

Mütercim ;

Ehli sünnet inancýnda zina ye hýrsýzlýk gibi büyük günahlarý iþ­lemek müminin imanýný silip götürmez. Ancak bunlarý haram say­mak ve hafife, eðlenceye almak imansýzlýk olur. Bunlarý günah ol­duðuna inanarak iþleyip imanla ahirete kimseye, günahlarýn dan dolayý Allah dilerse cehennemde azab çektirdikten sonra cenne­te koyar ve dilerse baðýþlayarak - þirk günahý iþlemediði için - doð­rudan doðruya cennete koyar. Fakat kul haklarý meselesinde, hak sahiplerini memnun etmeden cennete giriþ yoktur. Burada haklarýn ödenmesi gerekir. Ancak Cenabý Hak dilerse ahirette hak sahiplerini memnun ederek kulunu, sevdiði kul ise, bu müþkil durumdan kur­tarýr.

 

347- Abdullah   (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Allah Tealâ Hazretlerine bir þeyi oýû*k koþarak ölen kim cehenneme girer.» Cehennemde devamlý kalýr.

Mütercim ;                                                  .

Bu hadisi þerifi rivayet eden îbni Mes'ud der ki, Bu hadîsi þerif­ten þu hükmü çýkardým: Allah'a ortak koþmaksýzýn ölen kimse cen­nete girer.

 

348- Ebû.Hüreyre   (R.A)'den rivayet edilmiþtin

«Müslümanm müslüman üzerinde beþ hakký vardýr: 1 — Selâm almak, 2 — Hasta ziyareti 3 — Cenazelerin teþyi edilmesi 4 — davet­lere icabet, 5 — Aksýrýp ta, Elhamdü lillâh, diyene Yerhamükellah, demek.»

 

349- Ümmü'l-Alâ (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Misafir olarak evimizde kalan Muhacirlerin ileri gelenlerinden Osman bin Mez'ûn'un vefatý üzerine teçhiz ve tekfininde bulunmak üzere Peygamber Salallahu Aleyhi ve Sellem evimizi teþrif buyur­muþlardýr. Cenazesi hazýr olunca, ben onun, hakkýnda iyi þehadette bulundum ve: Ey Sâib! Allah Tealâ Hazretleri seni rahmetine eriþtir­sin. Ahirette senin yerin mutlaka cennettir, dedim. Bunun üzerine Peygamber Salallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri bana þöyle bu­yurdular:

«Yerinin cennet olduðunu nereden biliyorsun?» Ben de: Ya Resû-lallah, Osman bin Mez'un gibi böyle ibadetle meþgul olan bir kimse ye Allah Tealâ.ikram ve ihsan etmeyip de kime edecek, dedim. Haz-reti Peygamber þöyle buyurdu:

«Osman bin Mez'un'a gelince, hiç þüphesiz ona yakîn (gerçek­leri apaçýk bildiren ölüm) gelmiþtir. Vallahi, ben de ona kesinlikle hayýr dilemekteyim. Vallahi, kendim Allah'ýn resulü olduðum halde bana nasýl muamele edileceðini bilemiyorum.»

Mütercim :

«Bana ve size ne yapýlacaðýný bilmiyorum.» mealindeki Ahkaf sûresinin 9. ayetine uyan bu hadîsi þerif, þu ayeti kerimeden önce varid olmuþtur: «Allah senin geçmiþ ve gelecek günahlarýný baðýþ­lamýþtýr.» (Fetih sûresi: ayet 2). Bu ayeti kerime ile Hazreti peygam­ber de bütün ölmüþ ve olacak þeyleri bildirmiþtir. Yahud dünya ve ahirette hakkýmýzda ne iþlem yapýlacaðýna dair tafsilât üzere bilgi beþer için mümkün deðildir. Yoksa Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri kendisi mahlükatm en üstünü olduðunu   kesinlik­le bilirdi.

Ayrýca dünyada iyi bir hal üzere olup ahirete göçenlerin rah­metle anýln«asý ve onlar hakkýnda iyi zanda bulunulmasý meþrudur. Cenabý Hakk'ýn vadi üzere cennet ehlinden olduklarýna iyi zanda bulunuruz. Ancak cennetle müjdelenen on kiþi gibi, haklarýnda de­lil bulunanlarýn muhakkak cennetlik olduklarýna inanýrýz; fakat haklarýnda böyle delil bulunmayanlar için böyle yeminle ve kesin­likle þehadet edilmesi meþru deðildir.

 

350- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Uhud savaþýnda Hazreti Cabir'in babasý Abdullah El-Ensarî (Ra-dýyallahu Anh) þehid oldu. Ölümü için Fatma adýndaki kýz kardeþi aðlýyordu. Bu kadýný hem müjdelemek ve hem teselli etmek yolun­da Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Aðlasan da oluf, aðlamasan da.. Çünkü siz onu kaldýrmcaya ka­dar melekler, kanatlanyle onu gölgelendirmeye devam ettiler.»

 

351- Enes   (R.A) 'den rivayet edilmiþtir:

Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, Þam'a baðlý Belka dolaylarýnda vuku bulan Mûte savaþýna gönderdiði üçbin kiþilik birliðin kumandaný Zeyd bin Harise idi. Bunlarý sefere çýkarýrken Hazreti peygamber þu talimatý vermiþti: «Eðer Zeyd þehid düþerse Cafer bin Ebi Talib kumandandýr. O da þehid olursa Abdullah bin Revaha kumandandýr.»

Sonra bunlar Mûte'de düþmanla karþýlaþýp muharebeye baþla­dýlar. Gerçekten bir gün içinde Zeyd Þehid olmuþ, Caferi Tayyar þe­hid olmuþ, sonra Abdullah bin Revaha þehit olmuþtu. Sonra birlik kumandansýz kalmasýn, diye durum icabý Halid bin Velid komutan oldu. Bu olaylarýn cereyan sýrasýnda Peygamber Salallahu Aleyhi ve Sellem Allah tarafýndan vahy gelerek duruma vakýf olunca þöyle, buyurdu:

«Sancaðý Zeyd aldý ve þehid oldu. Sonra Cafer aldý, o da þehid oldu. Sonra Abdullah ibni Revaha aldý, o da þehid    oldu.» Bunlarý

anlatýrken Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mübarek gözle­rinden yaþlar boþanýyordu. «Sonra sancaðý, kendisine komutanlýk payesi verilmeyen Halid bin Velid aldý ve ona kapý açýldý.»

 

352- Enes   (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«însanlar içinde, henüz bulûð çaðma ermemiþ üç çocuðu ölen bir kimseyi bunlara merhameti yüzünden cenabý Hak kesinlikle Cennete koyacaktýr.»

 

353- Ümmü Atiyye  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kýzý Zeyneb'in cenaze­sini yýkamakta olan kadýnlara þöyle buyurdu:

«Onu (cenazesini) üç kere, beþ kere veya gerekli görürseniz da­ha fazla, su ve Sidr (bir çeþit temizlik maddesi) ile yýkayýnýz. Sonun­cusunda kâfur veya bir miktar kâfur kullanýnýz. Ýþinizi, bitirince de bana haber veriniz.» Hazreti Peygamber bize kendi futasýný verdi ve þöyle buyurdu:

«Bunu ona iç gömleði yapýnýz. Bir rivayette de þöyle buyur­muþtur:

«Onu tekli olarak üç, beþ veya yedi kere yýkayýnýz. Yýkamaya sað taraflarýndan ve abdest azalarýndan baþlayýnýz.»

Ümmü Atiyye der ki: Biz, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem'in kýzý Zeyneb'in cenazesini yýkarken Hazreti Peygamber yaný­mýza gelip bize bunlarý emretmiþti.

 

354- îbni Abbas (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir ihramlýnm Arafat'-da vefat etmesi üzerine þöyle buyurdu:

«Onu su ve Sidr ile yýkayýnýz ve iki parça kumaþla kefenleyiniz. Ona hanût (bir çeþit güzel koku) sürmeyiniz ve baþýný da örtmeyi­niz. Çünkü o, kýyamet gününde telbiye getirerek (LEBBEYK ALLA-HÜMME LEBBEYK... diyerek) mahþere kaldýrýlacaktýr.»

 

355- Ýbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Münafýklarýn baþý Abdullah bin Übey ölünce, ashabýn ile­ri gelenlerinden biri olan oðlu Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem'in huzuruna gelip: Ya Resûlallah, babam öldü. Ona kefenlemek için lütfen gömleðinizi verin ve cenaze namazýný da kýldýrýnýz, diye­rek ricada bulundu. Hazreti Peygamber bu dileði kabul ederek göm­leðini verdi, hem de cenazesini hazýrlanýnca: «Bana haber verin de namazýný kýldýrayým» buyurdu. Sonra bu enire uyularak Hazreti Pey­gambere haber verildi. Cenabý Peygamber cenaze namazýný kýlmak isteyince Hazreti Ömer Radýyallahu Anh: Ya Resûlallah! Cenabý Hak-münafýklara cenaze namazý kýlmaktan sizi menetmedi mi? diyerek Peygamberimizin arkadan hýrkasýna asýldý. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem. þöyle buyurdu:

Ben, iki seçenek arasýnda bulunuyorum. Cenabý Allah, Müna­fýklar için ister maðrifet dile, ister maðrifet dileme;önlar için yetmiþ kere maðrîfet dilersen de, Allah onlarý zinhar baðýþlamayacaktýr, buyurmuþtur.» Cenabý Peygamber, münafýk Abdullah bir übeyyin cenaze namazýný kýldýrdý ve sonra þu âyet indi: O münafýklardan ölen­lerin hiç birine bir zaman cenaze namazý kýlma.»

 

356- Ümmü Habîbe  (R.A.)den rivayet edilmiþtir:

«Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadýnýn, kocasýndan baþka ölüsüne, üç günden çok yas tutmasý caiz deðildir. Kocasýna ise dört ay on gün yas tutar. (Kocasý ölen haným hamile ise, çocuðunu döguruncaya kadar, hamile deðilse dört ay on gün süslenemez.)

Mütercim:

Vefat eden erkeðin karýsý, ister zifaf olsun ve ister zifaf olmasýn, dört ay on günden önce kocaya varamadýðý gibi, süslenemez de...

 

357- Enes  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir mezarm yaný baþýn­da baðýrýp aðlamakta olan bir kadýnýn yanýndan geçerken ona, Al-Iah'dan kork ve sabret, buyurdular. Kadýn, kendisine öðüt verenin kim olduðunu bilmeyerek: Haydi adam, kendi iþine git. Benim baþý­ma gelen musibet senin baþýna geleydi, sen de benim gibi aðlardýn, dedi. Sonra, bu hanýma, öðüt verenin Hazreti Peygamber olduðu ha­beri verilince, haným hemen Peygamber Salallahu  Aleyhi ve Sel-lem'ln saadet hanelerine gitti. Aman ye Resûlallah, sizi bilemedim kusurumu baðýþlayýnýz ve hem de bundan sonra artýk aðlamayaca-ðun.sabredeceðim,  diye özür  diledi. Hazreti Peygamber   þöyle bu­yurdu:

«Sabýr, ancak ilk sadmede (sarsýntýda) önemlidir.» Allah katýnda makbul olan sabýr, musibetin ilk geliþ anýnda yapýlan sabýrdýr.

 

358- Üsâme bin Zeyd (R.A.)den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kýzý Zeyneb, hasta olan çocuðunun ölmek üzere bulunduðunu babasýna bildirerek ziya­rete gelmelerini istedi. Hazreti Peygamber selâmla beraber kýzma þu haberi gönderdi:

«Verdiði de, aldýðý da Allah'ýndýr. Her varlýðýn Allah katýnda be­lirli bir süresi vardýr. Sabretsin ve Allah'dan mükâfat beklesin.» Hazreti Zeyneb, Allah'a and vererek tekrar babasýnýn gelmesi için haber gönderdi. Bunun üzerine o anda yanýnda bulunan sa'd bin Ubâde, Muaz bin Cebel, Übeyy bin Kâ'b, Zeyd bin Sabit ve daha baþ­kalarý ile Zeyneb'in evine gittiler. Hasta olan çocuk, ölüm sancýlan içinde olduðu halde Hazreti Peygamberin kucaðýna verildi. Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mübarek gözlerinden yaþ dökül­meðe baþladý, sessizce aðladý. Sa'd bin Ubâde: Ey Allah'ýn Resulü bize þato tavsiye ettiðiniz halde siz aðlýyorsunuz, deyince Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Allah tarafýndan kullarmm kalbierine verilen bir merhamettir bu Þüphesiz Cenabý Allah, kullarýndan merhametli olanlara rahmet »

Mütercim:

Baðýrýp çaðýrmaksýzm sessizce aðlamakça bir beis yoktur   Çün­kü aðlamak þefkat ve merhamet eseridir.

 

359- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in muhterem kýzý Üm-mü Gülsüm CHazreti Osman'ýn zevcesi) vefat ettiði zaman mezarý­nýn kenarýnda otururken mübarek gözlerinden inci tanesi gibi yaþ dökülüyordu. Cenaze kabre indirileceði zaman Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:

«Ýçinizde hu gece guslü gerektiren bir iþ yapmayan kimse var mý?» Ebû Talha, ben varým, dedi. Hazreti Peygamber:

«O halde sen in!» buyurdu. O da Ümmü Gülsüm'ûn kabrine in­di.

Mütercim:

Bunun hikmeti Hazreti Osman (Radýyallahu Anh), zevcesi Üm­mü Gülsüm'ûn vefatýna ihtimal vermediði için o gece, cariyeleriyle münasebette bulunmuþ. Bu hale iþaret olarak Hazreti Peygamber kabre girmekten Hazreti Osman'ý mahrum býraktý. Bütün hadis alimleri böyle bir açýklama yapmýþlardýr.

 

360- Hazreti Ömer'den'rivayet edilmiþtir:

«Ardýndan ailesinden bazýlarýnýn aðlamalarý yüzünden ölü ke­sinlikle azab görür.» Feryad ederek, çýrpýnarak, üst baþ yýrtarak ve döðünere^: aðlayýp sýzlamalar yüzünden ölü azab çeker. Yahut ar­kasýndan aðýt yakýlmasý gibi þeyleri vasiyet eden ölü içindir bu azab.

 

361- Hazreti Aiþeden rivayet edilmiþtir:

«Allah Teala, Hazretleri, ardýndan ailesinin aðlamasý yüzünden kâfir ölünün azabýný arttýrýr.»

 

362- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, ölen bir Ya­hudi kadýnýna yakýnlarýnýn aðlamakta olduklarýný görerek þöyle bu­yurdu: «Onlar, o ölen kadýna aðlýyorlar, o da kabrinde azab çeki­yor.»         

 

363- Muðîre (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Ardýndan aðýt yakýlarak aðlanan ölüye, aðýt devam ettikçe azab edilir.»

 

364- Abdullah (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir:

«Ölü için yüzlerini dövenler, yakalarýný   yýrtanlar   ve cahiliyet adeti üzere baðýrýp çaðýranlar bizden deðildir.»  (Bu adet sünnetim­den ve þeriatýmdan deðildir. Bu haram ise de küfrü gerektirmez.

 

365- Sa'd (Ýbn-i Ebi Vakkas)  (R.A.)'dan rivayet edilmiþtir.

Veda Haccýnda Mekke'de aðýr hastalandým. Durumumu sormak üzere ara sýra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni ziyaret edip þeref verirlerdi. Kendilerine dedim ki, ya Resûlallah, hastalýðý mm aðýrlýðýný görüyorsunuz. Ben oldukça mal-mülk sahibi bir ada mim. Bir kýzýmdan baþka vârisim yoktur. Bu itibarla malýmýn üçte ikisini hayýr yollarýna sarf edilmek üzere vasiyet edeyim mi? diye sordum. Hazreti Peygamber:

«Hayýr,» buyurdu. Yarýsýný vasiyet edeyim, dedim.

«Hayýr,» buyurdu. Üçte birini vasiyet edeyim, dedim. Þöyle bu­yurdular: «Üçte bir olur ve üçte bir de büyüktür, (veya) çoktur. Senin, varislerini zengin olarak býrakman, onlarý baþkalarýna avuç açan yoksullar olarak býrakmandan hayýrlýdýr. Nitekim Allah rý­zasýný dileyerek ailen için yaptýðýn her harcama karþýlýðýnda mu­hakkak mükâfatlandýrýlýrsýn. Hatta karýnýn aðzýna koyduðun lokma karþýlýðýnda bite.» Dedim ki: Ey Allah'ýn peygamberi! Arkadaþlarým­dan sonra geri kalmýþ sayýlacak mýyým? (Hastalýðým sebebiyle bu­rada kalýrsan hicretime ve amelime bir zarar gelecek mi?) Buyur­dular kî:

«Sen (hastalýðýn sebebiyle) geri kalsan da iþleyeceðin her salîh amel karþýlýðýnda derece ve makamýn kesinlikle yükselecektir. Son ra, umarým ki, sen halef olarak Cdaha uzun yýllar yaþýyacak) sýn ve senden birçoklarý fayda görecek, birçoklarý da hüsrana uðrayacak­týr. Allahým! Ashabýmýn hicretlerini geçerli kýl. Onlarý gerisin geri çevirme. Fakat biçare Sa'd bin Havle Mekke'de vefat edecek olursa, Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Þeilem) onun için üzülecektir.»

Mütercim;

Bu hadisi þerif, peygamberliðin mucizelerinden olup bütün Irak bölgesini feth eden ve Kisrâ'nýn taç-tahtýný alan Sa'd bin Ebî Vak-kas olmuþtur.

 

366- Hazreti Aiþe (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Hazreti Cafer Tayyar'ýn vefatýnda kadýnlarýnýn yüksek sesle að­ladýklarý Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seliem'e haber verildi. Hazreti Peygamber bu haberi getirene: Git, onlarý menet, buyurdu Adam tekrar gelerek Ya Resûlallah, benim sözümü dinlemiyorlar dedi. Böylece adam üç defa gelip gitti. Hazreti Aiþe, üçüncüsünde Hazreti Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in þöyle buyurdu­ðunu söyledi:

«O kadýnlarý menet ve (gerekirse) aðýzlarýna toprak saç.»

 

367- Enes   (R.Â)'den rivayet edilmiþtir:

Ebû Talha'nýn çocuðu vefat etti. Vefat esnasýnda Ebû Talha evinde yoktu. Evine döndüðü zaman,, çocuk nasýl oldu? diye karýsý­na sordu. Katýsý: Çocuk rahatladý ve zannederim aðrýlarý dindi dedi. Böylece ölümünü o an için kocasýndan gizledi. Ebû Talha, çocuðun iyileþtiðini zannederek o gece hanýmý ile birleþti. Sonra sabah olun-

 

369- ibni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, Sa'd bin Ubâde (Radýyallahu Anh) Hazretlerinin hastalýðý sebebiyle hatýrýný sormak üzere ziyaretlerine gitti. Sa'd Hazretleri komaya girmiþti. Resûl-i Ekrem, yanýnda bulunan ashabý kirama, «Öldü mü?» diye sordular. Onlar: Hayýr, henüz vefat etmedi, dediler. Fakat hastanýn bu aðýr durumundan ötürü Hazreti Peygamber aðladý ve yanmd,a bulunanlar da aðladýlar. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aley­hi ve Sellem Hazretleri buyurdular:

«Dikkatle dinleyiniz! Allah Tealâ Hazretleri, gözün aðlamasý ve kalbin kederlenmesi ile azab etmez; lâkin (Peygamber dilini iþaret ederek) bunun yüzünden azab veya rahmet eder ve ardýndan ailesi­nin aðlamasý yüzünden ölüye azab edilir.»

 

370- Âmir bin Rabia (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir-.

Biriniz cenaze görür de onunla yürümeyecek olursa, cenaze geçinceye kadar, yahut geçmeyerek önünde yere konuncaya kadar ayakta dursun.»

Mütercim

Oturmakta olan kimsenin, geçmekte olan cenaze için ayaða kalkmasý, eðer adam ayakta veya hayvana binmiþ ise cenaze geçin­ceye kadar beklemesi bazý alimlere göre müstahabdýr. Fakat Ýmam Azam, Ýmam Þafiî, Ýmam Malik ve Ýmam Ebu Yûsuf hazretlerine göre, cenaze için ayaða kalkmanýn lüzumuna dair bütün hadisi þe­riflerin hükmü kalkmýþ, neshedilmiþtir. Bir de, ayaða kalkmanýn hikmeti, ölümden ibret almak için veya cenazenin yanýnda bulunan melekler içindir, dediler.

 

371- Cafoir  (R.A.)den rivayet .edilmiþtir: «Cenazeyi gördüðünüz zaman hemen ayaða kalkýnýz.

 

372- Kays ve Sehl (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, bir cenaze geçerken ayaða kalkýnca, kendisine: Ya Resûlallah, bu Yahudi cena-zesidir, denildi. Bunun üzerine þöyle buyurdular:

«însan deðil mi?»

 

373- Ebû Saîd (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Cenaze tabuta konulup insanlar tarafýndan omuzda taþýnýnca, eðer iyi kimse ise, beni çabuk götürün, der. Kötü kimse ise: Eyvah! Beni nereye götürüyorsunuz? der. Onun feryadýný insandan baþka her þey iþitir. Eðer insan iþiteydi, bayýlýr düþerdi.»

 

374- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Bugün Jiabeþî'Ierden salih bir adam vefat etti. Kalkýn, ona ce­naze namazý kýlýn!» Habeþistan hükümdarý Necaþî'yi kasdettiler. buyurulmaktadýr. (Bu hadisi þerif, uzakta ölen müslünýana cenaze namazý kýlýnmasýnýn meþruiyyetine dairdir.)

 

375- Ebü Hüreyre   (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir: «Cenazeyi çabuk iletiniz. Eðer iyi kimse ise, bir an Önce ona ile­teceðimiz bir hayýrdýr. îyi kimse deðil ise, bir an Önce boyunlarýnýz­dan atacaðýnýz bir serdir.»

 

376- Hazreti Aiþe'den rivayet edilmiþtir:

«Cenazeyi teþyi eden için bir kýrat (Unut daðý aðýrlýðýnca)    se-vab vardýr.»                        .

 

377- Hazreti Aiþe (R.AJ'den rivayet edilmiþtir: «Allah Tealâ, Yahudî ve Hýristiyanlara lanet etsin! Peygamber­lerinin mezarlarýný ibadethaneye çevirdiler.»

 

378- Enes  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir

«Kul, defnedildikten sonre adamlarý dönüp gidince, daha (gi­denlerin) sesleri kulaðýnda iker kendisine iki melek Münker ve Nekir) gelir. Onu oturtup sorarUr: Bu adam (Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkýnda ne diyordun? Der ki: O'nun, Allah'ýn kulu ve peygamberi olduðuna þehadet ederim. Sonra o kula þöyle denir:

Cehennemdeki yerini grör! Cenabý Hak, onun yerine sana cen? netten bir yer verdi. Her iki yeri de görür.

Kâfir veya münafýk ise, der ki: Bilmiyorum, herkesin dediðini diyordum. Kendisine, ne bildin, ne de bir bilene uydun, denir. Son­ra iki kulaðý arasýna (alnýnýn orta yerine) demir tokmakla bir darbe indirilir ve öyle bir çýðlýk atar ki, insan ve cinden baþka, çevresinde bulunanlarýn hepsi bu çýðlýðý duyar.»

 

379- Ebû Hüreyre (R.A.) talik ederek (hadisi Resûl-i Ekrem'e kaldýrmayarak) þöyle dedi

Musa Aleylîsselâma Mevt (Azrail) Aleyhisselâm gön­derildi. Yanýna gelince gözünün üstüne bir yumruk vurdu. Azrail A'eyhisselum Kabbine dör,erefe, beni, ölmek istemeyen bir kula gönderdin, dedi. Cenabý Hak, Azrail'in gözünü eski haline çevirdi ve þöyle buyurdu: Dön vy One, elini bir Öküzün sýrtýna koymasýný söyle. Elinin kapladýðý yerin herbir kýlý için bir sene ömür verilecektir o'na. Musa dedi ki: Rabbim, sonra ne olacak? Cenabý Hak: Sonra ölüm, buyurdu. Musa, o halde, þimdi! dedi. Sonra Allah'dan, kendi­sini mukaddes yere bir taþ atýmý kadar yaklaþtýrmasýný diledi. (Ni­hayet dileði kabul edilerek Mukaddes yere yakýn bir yerde irtihal edip gömüldü.)

Ebû Hüreyre dedi ki: Resûlüllah Sallallahu    Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu: «Sizinle orada bulunsaydým size onun, yol kenarýnda kýzýlkum tepesinin yanýnda bulunan kabrini gösterirdim.»

 

380- Cabir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, Uhud sava­þýnda þehit düþenleri ikiþer ikiþer defnederken, «Bunlarýn hangisi daha çok Kur'an bilgisine sahip idi?» diye sorardý. Ashabý Kiramýn iþaret ve bilgi vermeleri üzerine, Kür'an daha çok bileni lâhidde öne aldýrýr ve þöyle buyururdu: «Ben kýyamet gününde, bunlarýn (Allah yolunda canlarýný feda ettiklerinin) þahidiyim.»

Mütercim;

Zaruret halinde bir kabre ikiþer veya daha çok cenazenin gö­mülmesi ittifakla caizdir. îster kadýnlý erkekli olarak cinsleri deðiþik olsun, ister olmasýn. Fakat herhangi bir zaruret olmaksýzýn bir kabre birden ziyade cenazenin gömülmesi Þafiî mezhebinde haramdýr. Ha-nefilerce doðru deðildir, keraheti vardýr. Harem olmayan veya ka­rý-koca bulunmayan erkekle kadýnýn bir mazeret olmaksýzýn bir kab­re gömülmeleri de haramdýr. -Kan-kocanýn veya mahrem olanlarýn zaruret olmaksýzýn bir kabre gömülmelerinde kerahet vardýr, 

 

381- Ukbe bin Amir (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir :

«Ben sîzin öncünüz ve þahidinizin*. Vallahi, þimdi (cennetteki Kevser) Havuzumu görüyorum. Ülke hazinelerinin anahtarlarý veya ülkelerin anahtarlarý bana verildi. Benden sonra ümmetim tarafýn­dan pek çok ülkeler fethedilecek. Vallahi benden sonra þirke düþece­ðinizden endiþe etmiyorum. Fakat dünya için birbirinize rekabet etmenizden korkmaktayým.»

 

382- Cabir (R.A.) den rivayet edilmiþtir:

Uhûd savaþýnda þehid düþenlerin defnedilmesi hakkýnda Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu:

«Onlarý kanlarý içinde gömünüz!» Uhud þehitlerini kasdetmiþ ve yýkanmamalarýný emir buyurmuþtur.

Mütercim:

Þehidlerin gasledilmemelerinde ümmetin ittifaký var ise de þe-hidler üzerine namaz kýlýp kýlmamak hususunda ihtilâf vardýr. Ýmam Azam mezhebinde þehidlerin cenaze namazý her halde kýlýnýr. Þafiî, Maliki ve Hanbeli mezheblerinde þehidler cenaze namazýndan müs­taðni olduklarýndan onlara cenaze namazý kýlmaya lüzum yoktur.

 

383- Ýbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir!

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Ömer ve asha­býn diðer.bazý ileri gelenleri ile Ýbni Sayyad adýndaki kâhinin bu­lunduðu yere vardýlar. Henüz bulûða ermemiþ biri olan kahin, Me­dine civarýnda Beni Maðale kabilesinin kasrý yanýnda çocuklarla oy-nuyordu; Peygamber efendimizin geliþini, ancak eliyle ona dokun­duktan sonra farketti. Efendimiz:

«Allahýn resulü olduðuma þehadet ediyor musun?» buyurdu îbni Sayyad da: Benim Peygamber olduðuma sen þehadet eder mi­sin? dedi. Hazreti Peygamber, bunun üzerine:

«Allah'a ve bütün peygamberlerine inanýyorum» buyurdu. Son­ra yine îbni Sayyad'a sordu:

«Neler görüyorsun?» Ýbni Sayyad, .doðru da geliyor bana, ya­lancý da, dedi. Hazreti Peygamber: «Öyle ise senin iþin karmaþýk» buyurdu. Sonra Hazreti Peygamber:

«Sana içimden bir þey tuttum (ne olduðunu bilebilir misin?), buyurdu. Hazreti Peygamber kalbinde, «Semânýn aþikâre bir duman Cduhan) getireceði günü bekle» mealindeki ayeti kerimeyi tuHmuþtu. (Duhan sûresi, ayet: 10).

Ýbni Sayyad, kalbinizde tuttuðunuz  dedi. Du­man diye kelimeyi tamamlayamadý. Hazreti Peygamber, «Defol, had­dini asla aþamýyacaksmU buyurdu. Sonra Hazreti Ömer: Ey Allah'ýn Ftesûlu, müsaade et de boynunu vurayým, dedi. Peygamber Sallalla­hu Aleyhi ve Sellem:

«Ya Ömer! Eðer o gerçekten Deccal ise onun hakkýndan gele­cek olan sen deðilsin. Eðer Deccal deðil ise, onu öldürmenin sana bir yararý yok.» buyurdu. Yani, Deccal ise, onun ölümü ancak Haz­reti îsâ Aleyhisselâmm elinden .olacaktýr.

Bir müddet sonra, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Haz­retleri, beraberinde Übey bin Kâb olduðu halde îbni Sayyad'm bu­lunduðu hurma bahçesine girdi. Ýbni Sayyad'dan habersiz, onun. ko­nuþmalarýný dinlemek istemiþlerdi. îbni Sayyad'ý, bir kadife örtünün üzerine uzanmýþ olarak gördüler ve bu örtüden bir takým sesler çý­kýyordu. Derken Ýbni Sayyad'an annesi, bir hurma aðacýnýn arka­sýnda saklanan Hazreti Peygamberi gördü ve oðluna, seslenerek onu uyardý. Rasûl-i Ekrený, arkadaþý übey bin Kâ'b'e þöyle buyurdu: «Bu kadýn onu býraksaydý açýklayacaktý (durumunun   anlaþýlmasý    için bir ipucu verecekti).»

Mütercim :

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri her haldj? tbni Sayyad'ýn halini gerçek manada biliyordu. Fakat bazý gaybâ dair haberler verdiði- için hakkýnda dedikodu çoðalmýþ olduðundan ashabý kiramýn bizzat o kâhinin haline vakýf olmalarý düþüncesiyle bu yolda Hazreti Peygamberin hareket ettiði hatýra gelebilir. Bir ri­vayete göre de, îbni Seyyad sonradan müslüman olmuþ ve Medine-i Münevvere'de vefat etmiþtir. Bir kýsým rivayetlere göre de, îbni Say-yad halâ hayatta bulunmaktadýr. Ahýr zamanda meydana çýkacak­mýþ. Güya Allah Tealâ onu gözlerimizden uzak bir adaya býrak-mýþmýþ, orada zincirlerde baðlý imiþ. Ancak bu sözlerin sahih bir da­yanaðý olmadýðý gibi, akla da çok uzak bulunuyor. Eðer sahih bir haber olaydý, îmam Büharî Hazretleri bunu açýklardý.

 

384-Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimize ara sýra hiz­met eden genç yaþta bir Yahudi çocuðu vardý. Bu çocuk hastalanýn­ca Hazreti Peygamber onun hatýrýný sormak için ziyaretine gitmiþ­ti. Hastayý son demlerinde buldu ve baþ ucunda oturdu. Çocuða hi­taben: «Müslüman ol,» buyurdu. Çocuk, Yahudi babasýna baktý. Ba­basý Müslüman olmasýna izin verdi ve Ebû'll-Kasim'e itaat et, oðlum, dedi. Çocuk hemen islâmý kabul etti, þehadet getirdi. Sonra Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:

«Onu cehennem ateþinden kurtaran Allah'a hamd olsun!» Son­ra; çocuðun yanýndan ayrýldý.      .       .

 

385- Ebû Hüreyre (R. A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Her doðan çocuk mutlaka Ýslâm fýtratý üzere (islâm icablanna uyabilecek bir yaratýlýþla) doðar. Sonra an a-b abasý, onu Yahudi ve­ya Hýristiyan veya Mecûsî yaparlar. Týpký bir Hayvanýn yavrusunu tam olarak doðurmasý gibi. Siz bfr hayvanýn kulaðý kesik doðduðu nu gördünüz mü? (Ýþte insanlarýn da hali buna benzer.) Saðlam ve tam olarak doðarlar, sonra ana babalarý onlarýn halini    deðiþtirir.

(Hayvanýn, sahibi tarafýndan kulaðýnýn veya kuyruðunun, kesilmesi gibi.)

Mütercim:

Bu hadis-i þerifi rivayet eden Ebû Hüreyre Kadýyallahu Anh Haz­retleri þu mealdeki ayeti kerimeyi okudu:

«O halde (ey resulüm) tertemiz bir inançla kendini dine baðlat Allah'ýn, bütün insanlarý Üzerinde yarattýðý fýtrat dinine... Allah'ýn yaratýþ nizamý deðiþtirilemez. Ýþte dosdoðru din budur. Fakat insan laroý çoðu bu gerçeði bilmezler.» (Rûm sûresi, ayet: 30).

 

386- Saîd bin Müseyyeb (R.A) babasýndan, rivayet ediyor:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, amcasý Ebû Talib'in öl­mek üzere olduðu bir zamanda ziyaretine gitmiþti. Hastanýn yanýn­da tesadüfen Ebû Cehil ile Abdullah bin Ebi Ümeyye bulunuyordu. Hazreti Peygamber, Ebû Talib'e:

Ey Amcam! «LA ÎLAHE ÝLLALLAH» de 'ki, Allah katýnda bu ke­lime ile senin lehinde þehadet edeyim.» Ebû Cehil ile Abdullah bin Ebî Ümeyye, hemen müdahale ederek, Ebû Talib! Sen Abdülmutta-lib yolundan vaz mý geçeceksin? dediler. Hazreti Peygamber tekrar bir kaç kere tevhid kelimesini getirmesi için Ebû Talib'e telkinde bulundu. Onlar da her defasýnda ayni sözlerini tekrarladýlar. Niha­yet Ebû Talib'in en þort sözü,  Abdulmuttalib'in dininden   dönmemek oldu. Tevhid kelimesini getirmekten çekindi. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona þöyle buyurdu:

«Ne var ki, vallahi, senin için maðfiret dilemekten menedilme-dikça baðýþlanman için dua edeceðim.»

Sonra: «Müþriklerin cehennemlik olduklarý kendilerine aþikâr olduktan sonra —bunlar akraba bile olsalar— artýk onlar için ne peygamber, ne de müminler maðfiret dileyemezler» mealindeki aye­ti kerime nazil oldu. (Sûre 9, ayet: 113)

 

387- Hazretî Ali'den rivayet edilmiþtir:

«Sizden herbirinizin ve yaratýlan her nefsin cennet veya ce­hennemden yeri tayin edilmiþtir. Bedbaht veya mutlu olduðu da tak­dir edilmiþtir.» Bunun üzerine ashabdan biri þöyle dedi:

— Ya Resûlallah! Mademki mutluluk ve bedbahtlýk takdir edil­miþtir, o halde kadere teslim olmaktan baþka çaremiz yok ve çalýþ­ma neye yarar? Çünkü nasýl olsa iyiler cennete, kötüler de cehen­neme gideceklerdir. Hazreti Peygamber buyurdular ki:

—" Mutluluk ehlinden olanlara mutluluk ehlinin ameli nasib ve müyesser olur. Bedbahtlýk ehlinden olanlara da bedbahtlýk ehlinin ameli nasib ve müyesser olur» Yani, kul için muhakkak kulluk et­mek lâzýmdýr. Sakýn ibadet ve amellerinizden geri kalmayýnýz. Sonra Hazreti Peygamber þu mealdeki ayeti kerimeyi okudu:

«Kim (Allah için) verir ve Allah'dan korkarsa; o en güzel ke­limeyi (La Illahe illallah sözünü) tasdik ederse; biz onu (Allah'ýn ra­zý olacaðý) en kolay yola hazýrlarýz. Fakat kim cimrilik eder, CA1-lah'ýna) ihtiyaç göstermez ve bir de en güzel tevhid kelimesini in­kâr ederse, onu en þiddetli yola (cehenneme) hazýrlarýz.» (Leyi sû­resi/ayet: 5-103 Yâni, kendi iradesini imana ve hayra sarfeden kim­seye cennet verilir; þirk ve günaha sarfedene de cehennem verilir.

 

388- Sabit bin Dahhâk (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Her kim kasden ve yalan yere îslâmdan baþka bir dine yemin ederse, (yahudi olsun eðer yalan söylüyorsa, þeklinde yemin ederse,) o dediði gibidir (kâfir olur). Kim de kendini bir demir parçasrylev öldürür  (intihar eder)  se, cehennemde kendisine onunla azab edilir.»

Mütercim :

Ýntihar eden kimse, (Allah, korusun) katildir. Daha doðrusu ka­tilden de beterdir. Çünkü îmam Ebû Yusuf'a göre, intihar edenin ce­naze namazý kýlýnmaz. Gerçekte, intihar eden bir müslüman, inti­harý sebebiyle îslâmdan çýkmýþ olmayacaðýnda ittifak vardýr. Mücte-hidlerin çoðuna göre de .cenaze namazý kýlýnýr. Fakat baþkasý bu ise teþebbüs etmesin diye tehdit için üzerine cenaze namazý kýlmayý Ýmam Ebû Yusuf caiz görmemiþtir. îmam Ebû Yusuf'un içtihadý benimsenmemiþtir.

 

389- Cündeb  (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Bir adamýn yarasý vardý ve (acýsýna dayanamadýðýndan) ken­disini öldürdü. Allah Azze ve Celle Hazretleri þöyle buyurdu: Ku­lum, canýný bana tez ulaþtýrdýðýndan cenneti haram kýldým.»

 

390- Ebû Hüreyre  (R.A.) 'den rivayet edilmiþtin

«Kendini boðan, cehennemde  de kendini boðacaktýr.    Kendini hançerleyen cehennemde de kendini hançerler.»

 

391- Enes (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem, bazý ashabý kiram ile beraberken önlerinden bir cenaze geçti ve ashab o cenazenin iyili­ðinden bahsedip onu övdüler. Bunun üzerine Hazreti Peygamber. «Vacîb oldu,» buyurdu.

Sonra bir cenaze daha gelip geçti. Ashabý kiram o cenazeyi kö­tülediler, aleyhinde konuþtular. Hazreti Peygamber yine:

«Vactb oldu,» buyurdu. Hazreti Ömer (Radýyalîahu Anh) sordu Ya ResûIaÝlah! Her iki cenaze için de «Vacib oldu* buyurdunuz. Ne­yin vacib olduðunu açýklar mýsýnýz? Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:

«Bunu hayýr ile yad ettiniz ve ona cennet vacib oldu. ötekini kötülükle yad ettiniz ve ona cehennem vacîb oldu. Siz dünyada Al­lah Tealâ Hazretlerinin çahidlerisiniz..

 

392- Hasreti Ömer (Radýyallahu Anhrdan rivayet edilmiþtir;

«Hangi müslümanýn Ýyiliðine dört kiþi þabidlik ederse, Allah Tfeala o kimseyi cennete koyar.»

— Ya ResûIaÝlah, üç kiþi de þahitlik ederse cennete girer mi? di­ye sorduk. Peygamber, Sallallahu Aleyhi ve Seîlem Hazretleri :

Üç kiþi de...» buyurdu. Biz, ya ResûIaÝlah iki kiþi þahitlik etse ;yine cennetlik olur mu? dedik. Hazreti Peygamber.-

«Evet Ýki kiþi de...» buyurdu.

Mütercim ;

Müsiümanlann ve bilhassa Ýstanbul halkýnýn güzel adetlerinden olan cenaze tezkiyesi, bu hadîs-i þeriflerin delaletiyle sabit ve mesru olmuþtur. Bu hadis-i þerifleri bilmiyen ilim yolundaki gençler cena­ze tezkiyesine itiraz ediyorlar ve bu tezkiye maddesi Halebý kitabýn­da yoktur, diyorlar. Taþrada bu tezkiyeye karþý halký kýþkýrttýklarý­na bizzat ben þahid oldum. Çok kimselerden de iþittim. Cenazenin tezkiyesi meþrudur ve bu güzel adet her yere laþtýrlmalýdýr.

 

393- Berâ (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Bir mümin kabrine yerleþtirilince kendisine sual melekleri ge­lir ve AUah'dan baþka ilâh olmadýðýna ve Muhammed'in, Allah'ýn peygamberi olduðuna þehadet getirir. Ýþte Allah Tealâ'nm, Allah, îman edenleri sabit söz (þehadet kelimesi) ile tesbit eder, âyeti ke­rîmesi buna dairdir.» (Ýbrahim sûresi, ayet 27)

 

394- ibni Ömer   (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Bedir savaþýnda öldü­rülüp derin bir çukura doldurulan Ebû Cehil, Ümeyye, Utbe ve Þey-be'nin cesetlerine baktý ve onlara þöyle buyurdu:

«Rabbinizin vadettiði azabý gerçek buldunuz mu?» Hazreti Ömer, ya ResûIaÝlah! dedi, ölülerle mi "konuþuyorsunuz? Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:

«Siz onlardan daha iyi iþitenler deðilsiniz. Fakat cevab vere­mezler.»

 

395- Hazreti Aîþe (Radýyallahu Anha) der ki:

Resûlullah Sallâllahu Aleyhi ve Sellem, (Bedir'de öldürülen müþrikler hakkýnda sadece, «Dünyada benim kendilerine söyledikle­rimin îhak ve gerçek olduðunu þimdi yakinen biliyorlar» buyur­muþtur. Ben, Resûl-i Ekrem'den, ölülerin iþittiðine dair- bir söz duy­madým

 

Mütercim

Hazreti Aiþe validemiz bu hususta, «Sen ölülere duyuramazsm!» mealindeki ayeti kerimeye dayanarak ölülerin iþitmesini kabul et­miyor. Onun bu görüþü, diðer eshabý kiramýn görüþlerine aykýrýdýr. Çoðu Hazreti Aiþe'nin fikrini kabul etmiyor ve Ölülerin iþitmesinde hiç bir surette engel tasavvur edilemezler, diyorlar.

 

396- Ebû Eyyub (R.A.)'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallâllahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri bir gün. neþ battýktan sonra Medine-i Münevvere'nin dýþýna çýkmýþtý. Bir iþitti ve bu ses için þöyle buyurdu:

«Yahudilere kabirlerinde azab ediliyor.»

 

397- Ebû Hüreyre  (R-A.)'den rivayet edilmiþtir:

«Allah'ým! Kabir azabýndan, cehennem azabýndan, hayatýn ve ölümün fitnelerinden, Mesih DeccaTin fitnesinden sana sýðýnýrým.»

Mütercim :

Münker ve Nekir   meleklerinin

Gerek kabir azabý ve Amma þehidler gibi, sual sormalarý geçen .^«« u^er gibi, taun ve veba-düþman karsýsýnda

nakledilmiþtir.

 

398-  «Sizden biriniz ölünce yerleþme yeri sabah ve akþam ona gös­terilir. Eðer cennet ehlinden ise, cennet ehlinin yeri ve eðer cehen­nem ehlinden ise cehennem ehlinin yeri gösterilir. (Böylece ya se­vindirilir, ya da kendisine azab edilir). Ve ona denir ki, Allah- seni kýyamette kaldmncaya kadar yerin burasýdýr.»

 
399- Berâ (R.A)'den rivayet edilmiþtir.

Peygamber Sallâllahu Aleyhi ve Sellem efendimizin oðlu Ýbra­him, henüz memede iken vefatýnda Hazreti Peygamber-. «Cennette bir sütanasýna sahip olacaktýr» buyurdu.

 

400*- Ibni Abbas  (R.A) 'dan rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e küçük yaþta vefat eden müþriklerin evlâdlarmdan sorulunca þöyle buyurdular:

«Allah onlarý yaratan, ne yapacak olduklarýný da bilen ancak kendisidir.»

Mütercim :

Kâfirlerin çocuklarý hakkýnda birbirinden farklý çok görüþler vardýr. Þafiî Ýmamlarýndan Ýmam Nevevî'nin tercihine göre onlar cennete gireceklerdir.

 

401- Semûre bin Cündeb (R.A) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in adetleri idi; her sa­bah namazdan sonra bize dönerek sorardý: «Sizden bu gece rüya gö­ren var mý?» Eðer birisi rüya görmüþse, efendimize arz ederdi. Efen­dimiz de o kimsenin rüyasýný yorumlardý. Bir gün böyle adetleri üze­re sordu:

— Ýçinizde rüya göreniniz var mý?» Biz de: Hayýr, ya Resûlal-lah! diye cevab yerdik. Sonra Hazreti Peygamber buyurdu:

«— Lâkin ben gördüm: Bu gece rüyamda bana iki kiþi geldi. Elimden tutup beni mukaddes bölgeye (Kudüs)  çýkardýlar.   Derken oturan bir adamla karþýlaþtým. Elinde demir çengel olan bir adam da ayakta dikilmekte idi. O çengeli çenesinin bir yanýndan sokuyor ve çengel ensesine dayanýyordu. Sonra çengeli çenesinin, diðer yanma ayný þekilde sokuyor ve bu arada öbür yaný kapanýyordu. Sonra dö­nüp ayný þeyi yapýyordu. Bu nedir? diye sordum. Yürü, dediler ve yürüdük. Derken sýrt üstü uzanmýþ bir adama geldik. Bir silindir veya kaya parçasý île onun baþý ucunda dikilmiþ bir adam vardý. Bununla onun  baþýný  eziyordu.   Kayayý onun baþýna vurunca kaya yuvarlandý. Kayayý tutmak için peþine düþtü ve geri dönünceye kadar bu adamýn baþý iyileþip eski vaziyetini aldý. Kayayý tekrar onun baþýna çaldý. Kim bu? diye sordum. Yürü, dediler ve yürüdük. Tandýra ben­zer bir çukura geldik. Aðzý dar, dibi geniþ ve altýndan alev kayný­yordu. Alev yaklaþýnca týrmandýlar ve çýkmalarýna ramak kaldý. Sö­nünce de çukura döndüler. Çukurda çýplak erkek ve kadýnlar vardý: Kim bunlar? diye sordum. Yürü, dediler ve yürüdük. Derken bir kan nehrine geldik. Nehrin içinde orta yerinde dikilen bir adam   vardý. Önünde taþlar bulunan (baþka) bir adam da (nehrin kenarýnda) du­ruyordu. Nehrin içindeki adam ileri atýlýp çýkmak isteyince, Jtýyýdaki adam, aðzýna bir taþ atýp onu olduðu yere çevirdi. Her çýkmaða yel­tendiðinde aðzýna bir taþ atýyor ve o da eski yerine dönüyordu. Nedir bu? diye sordum. Yürü, dediler ve yürüdük. Derken yemyeþil bir bah­çeye vardýk. Bahçede kocaman bir aðaç vardý. Aðacýn altýnda yaþlý bir adamla küçük çocuklar vardý. Aðacýn yakýnýnda da önündeki ateþi yakmaða çalýþan bir adam bulunuyordu. Beni o kocaman aðaca çýka­rýp bir eve soktular ki, ondan daha güzelini hiç görmedim. Bu evde yaþlý ve genç erkekler, kadýnlar ve çocuklar vardý. Sonra beni aðacýn daha yukarýsýna çýkarýp daha güzel ve daha üstün olan bir eve sok­tular. Bu evde ihtiyarlar ve delikanlýlar vardý. Dedim ki:

— Beni bütün gece dolaþtýrdýnýz. Artýk gördüklerimden bana bah­sediniz. Onlar da, peki dediler.

— Çene yanlarýnýn yýrtýldýðýný gördüðün adam müthiþ yalancý­dýr. Yalan söyler ve bu yalan kendisinden nakledilip dört bir tarafa yayýlýr. Bu yüzden kýyamete kadar ona, gördüðün iþkence yapýlýyor.

Baþmýn ezildiðini gördüðünüz adama gelince, Allah Tealâ Haz­retleri ona Kur'an öðretti. Fakat o, geceleri Kur'an'a gözünü yumdu ve gündüzleri de Kur'an'ýn emirleri gereðince hareket etmedi. Ken­disine kýyamete kadar o iþkence yapýlacak.

Çukurda gördüklerine gelince onlar zina edenlerdir.

Nehirde gördüðün kiþi de faiz yiyen (Ierden)  dir.

Kocaman aðacýn altýndaki ihtiyar, Hazreti Ýbrahim Aleyhîsse-lâm'dýr. Onun etrafýndaki küçük çocuklar ise insanlarýn (küçük yaþ ta ölen) çocuklardýr. Ateþ yakan da cehennem bekçisi MaHk'dir. Ýlk girdiðin, ev sýradan müminlerin cennetteki evleridir. Bu ev de þehid-lerin evidir. Ben Cibril'im, bu da Mikâil'dir. Þimdi yukarý bak! Ben de baþýmý kaldýrýp baktýðým zaman üstümde bulut gibi (havada du­ran) bir yer gördüm. Ýþte senin meskenin orasý, dediler. Bunun üze­rine:                                                         '

—  Býrakýn da kendi meskenime gireyim, dedim. Dediler ki:

—  Senin geri kalan ömrün var. Onu daha tamamlamadýn. Ta­mamlamýþ olsaydýn meskenine varabilirdin.»

 

402- Hazreti Aiþe (R.A.)'den rivayet edilmiþtir: Bir kimse Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine: Ey Allah'ýn Resulü! Annem ansýzýn vefat etti. Zannederim ki, ko­nuþmaya vakti olsaydý, belki sadaka verilmesini isterdi. Þimdi ben, onun yerine sadaka versem kendisi sevab alýr mý? dedi. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, «Evet!» buyurdular.

Mütercim:

Ansýzýn ölmek kötü bir þey deðildir. îyi bir hal olduðunu bu ha-dîs-i þeriften Ýmam Nevevi gibi bazý alimler çýkarmýþlardýr. Ayrýca ohller için sadaka ve diðer hayýr iþleri yapmanýn ölüye sevabý ola­caðý ehli sünnet mezhebinde ittifakla kabul edilmiþtir.

 

403- Hazreti Aiþe (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem, son hastalýðýnda be­nim yanýmda bulunmak arzusunu hissettirmek için diðer hanýmla­rýna   rýna özür makamýnda þöyle buyurdu. Bugün nerdi   makamýnda þöyle buyurdu.

«Bugün neredeyim,   (kimin  yanýndayým?)  yarýn nerede  olaca­?» Benim yanýmda   kaldýlar ve benim kucaðýmda vefat ederek  ve mübarek vücudu odamda defnedildi pak ve mübarek vücudu odamda defnedildi.

 

404- Hazreti Aiþe (R.A.) 'den rivayet edilmiþtir:

«Ölülere dil uzatmayýnýz! Çünkü onlar ettiklerini bulmuþlardýr.»

Mütercim :

Kâfirlerle birtakým fasýklarýn kötü hallerini söylemek, bütün müslümanlarý bu gibi iþlerden kaçýndýrmak ve nefret uyandýrmak için caizdir. Hadîs uydurarak rivayette bulunanlarýn kötü hallerini açýklamak, onlarýn aleyhinde konuþmak cevazmda ümmetin icmai vardýr. Bu uydurmacý ister hayatta bulunsun, ister ölmüþ olsun... Þerkavý þerhinde böyle yazýlýdýr.[26]





[26] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:178-210
Ynt: Cenaze bahsi By: ceren Date: 30 Nisan 2018, 14:37:53
Esselamu aleykum. Ölen kiþiyi cenaze adabýna uygun olarak yýkayan cenaze namazý farzlarina uygun olarak kilan ve gömen ve cenaze adabini hakkiyla uygulayan müslüman kardeþlerimiz olsun inþallah. ...
Ynt: Cenaze bahsi By: Bilal2009 Date: 30 Nisan 2018, 15:43:58
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doðru iþler yapanlardan eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Cenaze bahsi By: Sevgi. Date: 01 Mayýs 2018, 00:36:38
Aleyküm Selam. Herzaman Rabbimizin Rýzasýnda hareket edenlerden olalým inþaAllah

radyobeyan