Zübdetül Buhari
Pages: 1
Kadir gecesi bahsi By: sumeyye Date: 20 Haziran 2011, 15:00:28
KADÝR GECESÝ BAHSÝ


567- ibni Ömer (Radýyallahu Anh) der ki:

Ashabdan bazdan, Kadir gecesinin Ramazan sinde olduðunu rüyalarýnda görmüþlerdi. Bunun  uzerme ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem þöyle buyurdu-.

«Rüyalarýnýzýn son yedi günde birleþtiðini görüyorum. O halde Kadir gecesini aramak isteyen kimse, onu ramazanýn son yedi ge­cesinde arasýn.» (Rüyalardan kimi, yirmiyedisine, kimi de son hafta­nýn çeþitli günlerine dairdi.)

Mütercim:

Bu hadis-i þerifte, kadir gece&min, Ramazan'ýn son haftasýnda aranmasý bildirilmektedir. Fakat bundan sonraki hadîs-i þerifte, «Son on günün gecelerinde kadir gecesini arayýnýz,» buyurulmuþ-tur. Bu rivayete nazaran yirmiden sonra ayýn bitimine kadar olan gecelerin hepsi bu aramaya dahil demektir.

îmam Azam Hazretlerin göre, en kuvvetli ihtimal Ramazan ayý­nýn yirmi yedinci gecesidir. îmam Þaii'ye göre yirmiyedi ve yirmi üçüncü gecelerde olmasý kuvvetli bir ihtimaldir,

Bugün islâm ülkelerinde Ramazan'm yirmiyedinci gecesi KA­DÝR gecesi kabul edilerek, o gece kandiller yakýlmakta ve bu müba­rek gece ibadetlerle ihya edilmektedir.

 

568- Ebû Saîd El-Hudri (Radýyallahu Anh)  der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Ramazan ayý­nýn onundan yirmisine kadar itikâfa girmiþtik. Ramazanýn yirminci günü sabahý olunca Hazreti Peygamber itikâftan çýktý. Bize bir hut­be okuyarak þöyle buyurdu: «Bana KADÝR gecesi gösterildi; fakat sonra unutturuldum veya unuttum. Siz kadir gecesini son on gün­lerin tek gecelerinde arayýnýz. Bir de rüyamda, su ve çamur içinde secde ettiðimi gördüm. Kim Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile (benimle) evvelce Ramazan'm ondan yirmisine kadar itikaf et­miþse, yeniden itikâfa dönsünler, (bu son on günü itikâfla geçirsin-ler.)» Biz de topluca son on gün için tekrar itikâfa niyet ettik. Sonra Ramazan ayýnýn yirmi birinci günü gecesi olunca gökte hiç bu­lut yokken bulut geldi ve yaðmur yaðdý, seller aktý. Mescid'in ta­vaný, aktý. Mescid'in tavaný zaten hurma budaklarýndandý. Sonra sabah namazý kýlýndý. Baktým ki Hazreti Peygamberin yüz ve alýnla­rýnda su ve çamur izleri var. Anladým ki, yirmi birinci gece Kadir gecesidir. Çünkü Hazreti Peygamber böyle rüya görmüþtü. Gördüðü gibi de oldu.

 

569- Ýbni Abbas'dan rivayet edilmiþtir: «Siz KADÝR gecesini Ramazan ayýnýn son on gününde arayýnýz: Ramazanýn bitmesine kalan  (gecelerden) dokuzuncu    veya yedinci  veya beþincide,..

Mütercim ;

Arablarýn usulüne göre, ayýn on beþinci günü geçtikten sonra, tarihler geri kalan günlerle    belirtilir ve tesbit edilir. Geçmiþ gün söylenmez. Meselâ: Muharrem ayýnýn yirmi birinci gününü yazmak gerektiði zaman, Muharrem ayýnýn sonuna   dokuz    gün kala, diye ifade ederler = Fi tis'in bakayne min Muharrem, derler. Bu hadîs-i þerifin manasý da budur, dediler. Yine bu sözlere Þerkavi þerhinde böyle mana verilmiþtir. Fakat bu acize kalýrsa, hadis-i þerifte geçen sözlerin manasý, yirmidokuzuncu,  yirmiyedinci,  yirmibeþinci  gece­lerinde arayýnýz, manasýna da gelmesi ihtimali vardýr.

 

570- ibni Abbas'dan (RadýyaUahu Anh) rivayet edilmiþtir: «Kadir gecesi, Ramazan aymm son on günü^ için dedir .Ya yir­midokuzuncu gecesi veya y^miüçüncü gecesmd^Bn- nvay de «Ramazan'm yirmi yedinci gecesmdedýr,» buyurulmuþtur.

Mütercim :

Übeyy ibni Kâb, Kadir gecesinin yirmiye dinci gece olduðunu ke­sinlikle söyler. Bu hususta yemin bile etmiþtir.

Ahmed bin Hanbel'in Müsnedinde Ýbni Ömer'den rivayete göre, Kadir gecesi Ramazan'm  yirmiyo<.!inci   gecesidir, diye   açýk þekilde hadîs-i   þerif vardýr.   çeþitli yönlerle delil getirerek yirmiyedmci gece olduðunu ifade  etmiþtir. Meselâ: Gökler yedi, arz tabakaiarý yedi, Tufan yedi gün, þeytanýn taþlanmasý yedi, secde azalan yedi diyerek neticeye varmýþtýr. Hazreti Ömer  (Radýyallahu Anh) de bunu güzel bulmuþtur.

Ýmam Þafiî Hazretlerine göre; Kadir muhakkak Ramazan ayý­nýn son on günleri içindedir. Hadîs-i þeriflerin en kuvvetlileri, yir­mi birinci veya yirmiüçüncü gecesinde olduðu kanýsýndayým, hadi­sidir.

Hanbeli mezhebinde en kuvvetli ihtimal, yirmi yedinci gecenin . kadir gecesi olmasýdýr. Hanefî mezhebinde de böyle olduðundan öte-denberi islâm ülkelerinde buna riayet edilmektedir.

Kadir gecesi bu ümmete mahsus Allah'ýn bir ihsaný olduðun­dan kýyamete kadar bakîdir. Kadir gecesinde keþif ehli olanlar için--birtakým özel alâmetler meydana çýkar. Meselâ: Aðaçlarý, taþlan ve diðer her þeyi secde eder halde görür. Her yerin ilahi nurlarla nurlandiðým müþahade eder. Hatta gece karanlýk yerleri bile nur­la dolu olarak görür. Sabahleyin göðe yükselen meleklerin kanat­larýndan güneþin ýþýnlarý sönük olarak görülür. Fakat asýl maksad bunlarý görmek deðil, o mübarek Kadir Gecesini salih amellerle, ibadetlerle ihya etmektir. Dosdoðru olmaktan daha büyük keramet olmaz. Daha doðrusu bunlarý müþahade eden bazý kimselerden, müþahade etmeyip te istikamet üzere bulunan zatlar daha hayýrlý­dýr.

En doðrusu, her geceyi Kadir gecesi bilmeli ve görüleni Hýzýr bil­meli. Bu'Türk atasözü doðru ve pek yolunda bir sözdür. Bunun için Kadir gecesini Allah Teaîâ kullarýndan gizledi.

Ýmam Azam Hazretlerinin görüþüne göre, bütün senenin her ge­cesi Kadîr gecesi olmak ihtimali vardýr. Çünkü Kadir gecesi her yýl dolaþýr. Ýbni Mesud'dan da böyle rivayet edilmiþtir. (Allah Tealâ o geceyi görmeyi bize ihsan edip o gecede makbul ibadet etmeyi de nasib kýlsýn.)

 

571- îbni Ömer'den (Radýyallahu Anhüma) rivayet edilmiþ­tir:

Babam Ömer (Radýyallahu Anh) Huneyn gazasýndan dönerek cirrane adýndaki yerde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile ömre1 için Ýhrama girmiþti: Mekke'ye vardýklarý zaman Hazreti Ömer:

— Ya Resûlallah! Cahiliyet zamanýnda, Mescid-i Haram'da bir gece itikâfa girmeyi adamýþtým, dedi Peygamber' Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona þöyle buyurdu: «Adaðýný yerine getir.»

Mütercim:

Ýmam Ahmed bin Hanbel Hazretleri bu hadîs-i þerife bakarak bir kâfirin adaðý sahih olacaðýna ve müslüman olduktan sonra ada-ðm yerine getirilmesi gerektiðine kail olmuþtu. Diðer müctehid imamlar ise, bu müstahabtýr, yoksa adaðýn yerine getirilmesi vacib deðildir.

Yine bu hadîs-i þerife dayanarak Ýmam Þafiî ve Ýmam Ahmed Hazretleri, itikâf için oruç tutmanýn lüzumlu olmadýðýný söylüyorlar.

Ýmam Azam ile Ýmam Malik Hazretleri de, ittikâfa girenin oruç­lu olmasý lazýmdýr, diyorlar. Çünkü Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem oruçsuz olarak itikâfa girmemiþtir.

Ýtikâf müekked bir sünnettir. Çünkü Ramazan'da itikâfa girme­yi Hazreti Peygamber ömrünün sonuna kadar terk etmemiþtir. Bir defa özür sebebiyle terk etti ise de, sonra þevval ayýnýn onunda ka­za etmiþtir. Bu duruma göre, bir belde halký topluca itikâfý terk ederlerse dinin makbul ibadetlerinden büyük bir ibadeti terk et­miþ olacaklarýndan, bu iþe elveriþli birini bulup itikâf yaptýnrlar-sa, hepsi sevab kazanýr. Bu güzel ibadet, islâm ülkelerinin çok köylerinde yerine getirilmektedir. Ýtikâfta bulunanlara da, müs­lüman cemaat yardým, etmeli, kolaylýk saðlamalýdýr ki, sevab ka­zanmýþ olsunlar.

Ýmam Ebû Yûsuf'a göre, ittikâfýn en azý bir saattir. Ýmam Þafiî'ye göre, üç defa sübhanellah diyecek kadar beklemektir.  Ýmam Muhammed'e göre, itikâfm en az müddeti yarým gündür. Ýmam Azam Hazretlerine göre, bir gün bir gecedir. Fakat kemali on gündür.

Ýtikâfm niyeti de þöyle: Niyet ettim Allah rýzasý için bu camide þu kadar zaman itikâf yapmaya. Kalben bunu niyet eder ve isterse dili ile de söyler. Abdest almak, gusletmek ve abdest bozmak gibi meþru özürler olmadýkça camiden dýþarý çýkamaz. Zevcesi ile cinsi temasta bulunamaz. Eðer bulunursa itikâf bozulacaðý gibi, günah iþlemiþ olur.

Yemek ve içmek hususu diðer gecelerde olduðu gibi caizdir. Kur'an okumakla, nafile namaz kýlmakla, salât ve selâm getir­mekle meþgul olmak daha faziletlidir. Ýtikâf yalnýz bu ümmete mah­sus olmayýp Hazreti Ýbrahim Aleyhiss elam'dan ve daha evvelden beri mevcud ve meþru bir ibadettir. Nitekim: «Kabe'yi, onu tavaf edenlere, orada ibadet kasdý ile oturanlara, rükû ve secde eden na­maz kýlýcýlara tertemiz tutun, diye Ýbrahim'e ve Ýsmail'e emretmiþ­tik.» mealindeki ayeti kerime açýktýr. (Bakare: Ayet 125)

Bir de, itikâf adanýrsa yerine getirilmesi vacib olur.

 

572- Hazreti Aiþe (Radýyallahu Anha) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sene ramazan ayý­nýn son on gününde itikâfa girmek üzere itikâf yerine gittiði zaman, mescid içinde üç çadýrýn kurulmuþ olduðunu gördü. Bunun üzerine þöyle buyurdu:

«Bunlar nedir?» Orada bulunanlar dediler ki: Ya resûîallah, bunlar muhterem zevcelerinizden Aiþe, Hafsa ve Zeyn'eb'in çadýrlarý­dýr. Onlar siz efendimize uyarak itikâfa gireceklermiþ, bunun için hazýrlanmýþlardýr. Sonra Hazreti Peygamber:

«Kadýnlarda bunun (mescidlerde itikâfm) salih bir ibadet mi olduðunu sanýyorsunuz?» buyurdu ve .hemen mescid'den geri döne­rek o yýl Ramazan ayýnýn itikâfýný tamamen býraktý. Sonra Þevval ayýnýn on gününü itikâfa girerek kaza etti. Bayram namazýndan son­ra on gün itikâf etmiþ oldular.

Mütercim :

Eðer bayram günü itikâf tan sayýlýrsa, itikâf için oruç  tutmak þart deðildir. Çünkü Hazreti Aiþe, Þevvalin on gününde itikâfm ya­pýlmýþ olduðunu söylemektedir. Onun için Ýmam Ebû Yusuf ile Ýmam Muhammed ve Ýmam Þafiî Hazretlerine göre itikâfta oruç þart de­ðildir. F*akat Ýmam Azam ve Ýmam Malik Hazretlerine göre, Þev­valin on günü demek, bayramdan sonra gelen on gün demektir.

 

573- Hazreti Aiþe'den  (Radýyallahu Anha)    rivayet edilmiþtir;

Ramazan ayýnýn son on gününde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri itikâfa girmek üzere Mescid'e vardýðý, zaman zevcelerine ait itikâf çadýrlarýný görünce,

«Kadýnlarýn (meseidlerdeî itikâfma iyi bir hareket mi diyorsu­nuz?» buyurdu. Bir rivayete göre de: «Kadýnlar, bununla tmesçidler de itikâfla) iyi bir hareket mi kasdettiler? Ben itikâf" yapmayacaðým.» buyurdu ve itikâftan vazgeçtiler. Bayramý yapýnca da, Þevval ayýn­dan on gün itikâfa girdiler.

 

574- Hazreti Peygamberin muhterem   zevcelerinden    Safiyye Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem itikâfta iken ziyaret maksadý ile gece vakti yanýna varmýþtým. Bir müddet konuþtuktan sonra beni uðurlamak için Mescidin kapýsýna kadar geldiði zaman, Ensar'dan iki kiþi selâm verip hýzlý adýmlarla yanýmýzdan, geçtiler. Resulü Ekrem, onlara «yavaþ yürüyünüz! Bu Huyey kýzý Safiyye'dir, benim zevcenidir» buyurdular. Onlar da, suhhanellah ya,, ResûIIal-]ah! dediler (hiç sizin hakkýnýzda kötü bir þey içimizden geçer mi?). Peygamber'in durumu izah eden sözü kendilerine aðýr gelmiþti. Re-sûl-i Ekrem þu mukabelede bulundular:

«Ne var ki Þeytan insanoðlunun damarlarýnda kan dolaþýmý gibi dolaþýr. Bu yüzden gönlünüze bir (kuþku) atmasýndan kork­tum.»

Mütercim :

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize öðretmek için böyle buyurdu, Ýnsanlarýn kötü zan beslemelerine sebep olacak iþler­den ve yerlerden korunmak gereklidir. Umumî yerlerde bile olsa gece vakti, mahremi olmayan bir kadýnla bulunmanýn caiz olma­dýðýna ve þüpheyi davet ettiðine de iþaret buyurulmuþ oluyor.[34]




[34] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:317-324

radyobeyan