Ziraat bahsi By: sumeyye Date: 20 Haziran 2011, 14:50:01
ZÝRAAT BAHSÝ
636- Enes'den (Radýyallahu Anh) rivayet edilmiþtir:
«Herhangi bir müslüman bir aðaç diker, yahud bir ekin eker de ondan kuþ yahut insan veya hayvan yerse, bu- yüzden kendisine mutlaka sadaka sevabý yazýlýr.»
Mütercim:
Ziraat, kazançlarýn en fazileti sidir. Sonra ticaret, sonra atlardýr. Bazý alimlere göre de, insanoðlunun ihtiyaca amanýn ahvaline baðlý olarak faziletleri deðiþik olurdu ihl yaç olduðu zaman ziraat daha faziletlidir. San'ata ihtivar zaman san'at faziletli olur.
637- Ebû Ümame EI-BahiK Radýyallahu Anh) der ki:
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, saban ve bazý ziraat aletleri görünce:
«Bunlar Wr toplumun evine girerse o eve ancak zillet girer.»
Mütercim:
Bundan önceki hadis-i þerifte ziraat ve aðaç dikme övülmüþtü. Burada ise, bir toplum tüm olarak ziraatla uðraþýr da diðer san'at ve ticaret iþlerini býrakýrsa, o toplumda zillet ve hakir duruma düþme hali doðar ki, bu' bir cemiyet için kurtuluþ ve yükseliþ yolu deðildir. Ziraat yanýnda san'at, ticaret, cihad gibi çeþitli bölümlerde çalýþma lâzýmdýr ki, o toplum zilletten kurtulsun.
638- Ebû Hüreyre (Radýyallahu Anh) der ki:
veya çoban köpeðinden baþka bir köpek tutar-- sevabýndan bir kýrat eksilir.»
Mütercim:
Av köpekleri, hayvan sürülerini koruyan köpekler, evleri hýrsýzdan koruyan köpekler beslenebilir ve bulundurulabilir. Fakat süs için olsun, eðlence için olsun evlerde köpek bulundurulmasý yasaktýr. Hele baþkalarýna zarar verecek ýsýrýcý köpekleri barýndýrmak haramdýr. Barýn diri Ýmal arý caiz olpaý köpeklere ittifakla sahip olüna-bildiðinden Ýmam Malik Hazretleri köpeðin tahir Ctemiz) olduðu görüþündedir. Çünkü böyle av köpekleriyle meþgul olmak sebebiyle onlardan sakýnmak zordur. Ayrýca bir þeye izin verilmesi, o þey ile ilgili hususlarý da kapsar ve izin bunlara da þamildir, diye hüküm vermiþtir, Ýmam Azam Hazretlerine göre, köpek domuz gibi aynen pis olmayýp kýllarý ve kemikleri temizdir. Derisi de tabaklanabilir. Yalnýz köpeðin salyasý pistir.
Ýmam Þafiî ve Ýmam Muhammed Hazretlerine göre, köpek domuz gibi aynen pistir. Her parçasý da böyle pistir. Yine Ýmam $afiî Hazretlerine göre, ýslak olarak bir kimsenin elbise veya bedenine köpek dokunursa, o yeri yedi kez yýkamak gerekir. Bu yedi kere temizlemeden birisinin toprakla olmasý lazýmdýr. Halk arasýnda söylenen ve Þafiîlere isnad edilen: Bir kimseye köpek dokunursa abdesti bozulur, sözünün aslý yoktur.
639- Ebû Hüreyre'den (Radýyallahu Anh) rivayet edilmiþtir:
« Ýsrail oðullarý zamanýnda) biri öküze binmiþ giderken Öküz binicisine dönüp baktý ve dedi ki: Ben bunun için (binilmek için) yaratýlmadým; ancak ziraat için yaratýldým.» Ashab, öküzün konuþmasýna þaþarak (hadiseyi yadýrgayarak), sübhanellah! dediler. Bunun ne Hazreti Peygamber buyurdular ki:
«Ben buna inandým, Ebû Bekir ve Ömer de inandýlar. Bir kurt da koyun kaptý. Çoban kurdun ardýna düþtü (ve koyunu kurtardý) Kurt çobana dedi ki: Canavarlar gününde, sürünün benden baþka çobaný bulunmayacaðý günde onu (koyunu) kim kurtaracaktýr?» Bu
da Ashab'm hayretini mucip oldu. Hazreti Peygamber þöyle buyurdu: «Bu olaya ben inandým, Ebû Bekir ve Ömer de inandýlar»
Bu lýadîs-i þerifi Ebû Hürsyre'den rivayet eden Ebû Seleme, Hazreti Peygamber bu sözleri buyurduðu zaman o mecliste Ebû Bekir ile Ömer bulunmuyorlardý. Bu ikisinin de ayni inancý taþýyacaklarýný onlarýn gýyabýnda olarak Hazreti Peygamber haber vermiþti, dedi.
640- Ebû Hüreyre Radýyallahu Anh) der ki:
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Medine'ye hicretlerinde Medineli ashab CEnsar) dediler ki: Bizim mülkiyetimiz altýndaki hurma bahçelerini kardeþlerimiz olan muhacirlerle (Mekke'den hicret edenlerle) aramýzda böl ya resûlallah! Hazreti Peygamber onlarýn bu dileklerine karþý, «hayýr!» diye cevap verdiler. Sonra Hazreti Peygamberin muvafakati üzere muhacirler, Medine'lilerin hurmalarýnýn bakým iþlerini yürütmek þartý ile hurma ürünlerini aralarýnda paylaþmayý kararlaþtýrdýlar.
Mütercim :
Böyle hurma bahçelerinin bakýmý, sulanmasý ve budanmasý muhacirler tarafýndan olup da ürünlerinin ortak olmasý müsâkat (ziraat ortaklýðý) dernektir. Fýkýh kitablarýnda beyan edilen müsâkat, bir taraftan aðaç ve diðer taraftan bakým olmak üzere elde edilen meyvalarm taraflar arasýnda bölünmesinden ibaret bir ortaklýktýr. Müsâkatm rüknü, icab ve kabuldür. Aðaç sahibi meyvalarda þu kadar hisse almak þartý ile bu aðaçlarýn bakýmýný sanaverdim, der. Karþý taraf da kabul ettim, cevabýný verir ve ortalýk baðlantýsý kurulur. Ayrýca sözleþmeyi yapan iki tarafýn da akýl sahibi olmalarý þarttýr. Bulûða ermiþ olmalarý þart deðildir. Yine hisselerin 1/2, 1/3, 2/3 gibi tayin edilmeleri lazýmdýr. Bu hadîs-i þerifte hisselerin gösterilmiþ olmamasý, örf ve adete baðlý olarak hisse alýnmasý kasdedildiði cihetledir ki, bu da ayrýca aralarýnda kararlaþtýrýlmýþtý.
641- îbni Abbas'dan (Radýyallahu Anhünýa) rivayet edilmiþtir.
««Herhangi birinizin, tarlasýný ücret almaksýzýn bir din kardeþine (ziraat edip faydalanmasý için) vermesi, ondan belirli bir ücret almasýndan daha hayýrlýdýr.»
Mütercim:
Bir kimse tarlasýný ziraat etmesi için belirli bir ücret karþýlýðýnda verebilir. Ancak ücret almadan vermesi daha uygun, Allah katýnda da büyük sevaba vesile olur.
Ziraat için araziyi icara vermek caizdir. Bir kimse dilediðini ekmek üzere kiraladýðý arazide yaz ve kýþ, bir yýl içinde bir kaç defa ziraat edebilir. Bu hadîs-i þerifte, arazilerin kiralanamayacaðýna dair bir iþaret yoktur. Yalnýz ücretsiz olarak baþkasýna verilmesinde fazilet vardýr.
642- Hâzreti Aiþe'den (Radýyallahu Anha) rivayet edilmiþtir: «Her kim, sahipsiz bir araziyi onarýrsa ona herkesten daha müstahaktýr.»
Mütercim :
.Ýmam Azam Hazretlerine göre, bir kimse hükümet izni ile boþ araziden bir yeri imar ve ihya ederse ona sahib olur. Eðer böyle bir yerden yalnýz faydalanma izni verilmiþse, mülk edinilmesine müsaade edihnemiþse, o yerde yalnýz' kullanma hakký bulunur, mülkiyet hakký olamaz. Her halde hükümet izni Ýmam Azam'a göre þarttýr.
Ýmam Þafiî, Ýmam Muhammed, Ebû Yûsuf hazretlerine göre pey-gamber'in izni kâfidir; hükümetin iznini almak þart deðildir. Böyle bir araziyi ihya ve imar eden kimse, yaptýðý imar sebebiyle o araziye malik olur.
Mevât; sahipsiz olan, mera veya harman yeri olarak kullanýlmayan ve yerleþim merkezinin en ücra köþesinden batýrýldýðý zaman sesin ulaþamýyacaðý uzaklýkta bulunan yerlerdir. Çünkü yerleþim merkezlerine yakýn yerler halk için mer'a ve harman yeri ve baltalýk olmak üzere terk edilir. Bu yerlere metruk (terk edilmiþ) araziler denilir; bunlara mevat (boþ ve ölü) arazi denmez.
643- Hazreti Ömer (Radiyallahu Anh) der: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: «Bu gece Rabbimden bana bir haberci gelerek bu mübarek vadide (Akik'de) namaz kü ve buradan hac ile beraber ömreye niyet et, dedi.»
Hazreti Peygamber bunu Akik adýndaki yerde buyurdu. (Bu ha-dîs-i þerif hac bahsinde geçmiþti.)
644- Ýbni Ömer (Radýyallahu Anhüma) der ki:
Hayber'in fethinde Peygamber Sailallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri orada yerli bulunan Yahudilerin tümünün çýkarýlýp uzaklaþtýrýlmalarýný emredince, Yahudiler Hazreti Peygambere gelip þu ricada bulundular: Bizi buradan çýkartmayýnýz. Biz müsâkat yolu ile (ziraat ortaklýðý ile) hurma bahçelerini bakýp yetiþtirelim. Sonra elde edeceðimiz ürünlerin yarýsý bizim, yarýsý da sizin olsun. Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:
«Bu þart dahilinde ve dilediðimiz müddetçe sizi burada býrakýyoruz.»
645- Züheyr bin Râfi (Radiyallahu Anh) der ki:
Peygamber Sallaliahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri beni özel olarak huzurlarýna çaðýrdý ve bana,
«Siz tarlalarýnýzý ne yapýyorsunuz?» diye sordu. Dedim ki:
(Bunlarý, mahsulün dörtte biri karþýlýðýnda, hurma ve arpa ürününden belirli ölçekler mukabilinde icara veriyoruz, dedim Bana þöyle buyurdular:
«Ýcara vermeyiniz. Ya kendiniz ekiniz veya ektiriniz veya tutunuz.»
Mütercim :
Râfi bin Hadîc'in amcasý Zübeyr bin Râfi'den rivayet edilen bu hadîs-i þerif her ne kadar sahih ise de, Ýbni Ömer tRadýyallahu An-hünýa) ve diðer sahabe tarafýndan Rafi bin Hadîc'in yüzüne karþý: Bu rivayetiniz, Hazreti Peygamberin devrinde ve huzurlarýnda olan bütün Medine halkýnýn iþlem ve adetlerine aykýrý olduðundan onu baþka þekilde yorumlarýz, dediler. Yani, ziraat arazilerinin icara verilmesinin Hazreti Peygamber tarafman yasaklanmasý mutlak olmayýp özel bir þarta veya bilinmiyen bir ücrete baðlý kýlýnmasýndan dolayýdýr; yoksa muayyen bir ürün karþýlýðýnda veya nakid para ile arazilerin icara verilmesi caizdir, dediler. Fakat sonra. Ýbni Ömer bu hadisi þeriften korktu ve arazinin icara verilmesini terk etti; takva yolunu seçti. Yoksa fetva yönünden arazinin icara verilmesi, müza-raa yapýlmasý caizdir. Müzaraa, bir taraftan arazi, diðer taraftan iþtir. Sonra iki taraf arasýnda ürünün muayyen bir nisbetle bölünmesidir. Bu bir nevi ortaklýktýr. Bunun rüknü icab ve kabuldür: Arazi sahibi çalýþacak olan çiftçiye der ki, bu yerin ürününden þu mikdar almak þartý ile onu sana verdim. Çiftçi de, kabul ettim diye cevab verir. Böylece müzaraa baðlantýsý yapýlmýþ olur. Çiftçinin arazi, sahibine teklifi ile de bu baðlantý olur. Bu sözleþmede her iki tarafýn akýl sahibi olmasý þarttýr, balið olmalarý þart deðildir. Bir de ne ekileceðinin söylenmesi yahut çiftçi her ne dilerse ekebilir kaydýnýn konmasý gerekir. Bununla beraber çiftçinin yarý, üçte bir veya üçte iki þeklinde üründen hisse alma hususu da tayin edilir.
Eðer çiftçinin hissesi tayin edilmez, yahud çýkan üründen baþka bir þey vermek þart koþulursa, yahut hasýlattan þu kadar kile hisse almak kesinleþtirilirse bu müzaraa ortaklýðý sahih olmaz. Ýþte bu hadîsi þerifte vaki olan Hazreti Peygamberin yasaklamasý da böyle fasid sözleþme hakkýnda varid olmuþtur, diyerek hadîs-i "þerif tevil edilir. Fasid müzaraa sözleþmesinde elde edilen ürünün hepsi tohum sahibinin olur. Yer sahibi ise eðer tohumu vermemiþse yerinin ücretini alýr. Tohum yer sahibinin olduðu takdirde çiftçi, çalýþmasýnýn karþýlýðýný, emsalinin ücreti ile kýyas edilerek alýr.
Müzaraa sözleþmesinde ekin henüz yeþil iken arazi sahibi ölse, ekin yetiþinceye kadar çiftçi iþine devam eder. Ölenin varisleri çiftçi ye engel olamazlar. Eðer çiftçi ölürse, bunun varisleri kendi yerine geçer ve dilerlerse ekin yetiþinceye kadar-iþe devam ederler; yer sahibi onlara engel olamaz. Müsâkat akdinin hükmü de yukarda beyan olunduðu üzere týpký müzaraa sözleþmesi hükmü gibidir.
Bu müzaraa ortaklýðý Ýmam Azam Hazretlerine göre caiz deðilse de Ýmamneyn'e göre Ümam Muhammed ve Ýmam Ebû Yûsuf) ve diðer müctehid imamlara göre caizdir ve fetva da bu iki imamýn görüþüne göredir.
646- Ebû Hüreyre (Radýyallahu Anh) anlatýr: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: «Cennet ehlinden bir adaný, ziraat etmek Ýçin Rabbisinden izin istedi. Allah Teaîâ ona, sen istediðin durumda deðil misin? buyurdu. Adam: Evet! dedi; fakat ziraat etmek istiyorum, (Sonra ziraat etmesi için Allah tarafýndan ona müsaade edilir.), Tohumu ekti ve ekinin bitmesi göz kýrpmasý kadar kýsa bir zamanda oldu. Daðlar gibi ekin yýðýnlarý meydana geldi. Cenabý Hak ona buyurdu:
Ey insanoðlu! Ýþte önünde al. Gerçekten senin gözünü hiç bir þey doyurmaz.» Resûl-i Ekrem'in bu hadisi üzerine mecliste bulunan bir bedevi þöyle dedi: Vallahi, bu cennet ehlinden olan adamýn ya Ku-reyþli veya Ensarlý olduðunu göreceksiniz. Çünkü ziraatla iþtigal eden onlardýr. Bizim ziraatla iþimiz yok. Arabi'nin bu sözü üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selime güldüler.
Mütercim :
Bu hadîs-i þeriften, çiftçilerin ziraata olan düþkünlük ve muhabbetleri anlaþýldýðý gibi, arazinin icara verilmesi veya sahibi tarafýndan kullanýlmasý cevazý da çýkmaktadýr.[1][1] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:379-387