Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüðü
Pages: 1
Vahiy By: sidretül münteha Date: 18 Haziran 2011, 20:21:14
Vahiy:



Sözlükte “gizlice bildirmek, fýsýldamak” manalarýna gelen vahiy, islamî terimler arasýnda kainatýn yaratýcýsý Yüce Allah'ýn emir ve yasaklarýný özel yollarla peygamberlerine bildirmesine denir. Bu tarife göre vahiy, bir anlamda Yaratan'ýn peygamberlikle görevlendirdiði kullarýyla konuþmasý mesabesindedir.
Bununla birlikte Allah'ýn vahiy yoluyla bildirdiklerine de vahiy denilmiþtir. Kur'ân-i Kerim ayetleri bu manada birer vahiydirler.
Vahyin çeþitleri þekilleri vardýr. En önemlileri þunlardýr:
a) Sadýk rüya þeklinde vahiy. Hz. Aiþe'nin bildirdiðine göre Hz. Peygamber'e vahiy ilk önce sadýk rüyalar görmesiyle baþlamýþtýr. Öyle ki, Allah Resulü bir rüya gördüklerinde gördüðü fecir aydýnlýðý gibi çýkardý. 1187
b) Vahiy meleði Cebra'il (a. s)'in görünmeksizin peygamber'in kalbine yerleþtirmesi þeklinde vahiy.
c) Cebrail'in insan þeklinde görünerek konuþmasýyla olan vahiy. Cibril Hadîsi denilen rivayette Cebrail'in elbisesi bembeyaz, saçlarý simsiyah, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen ve sahabîlerden kimsenin tanýmadýðý bir insan þeklinde gelerek Hz. Peygamber'le konuþtuðundan bahsedilir. Bu, böyle vahye misaldir. Kaynaklarda Cebrail'in daha çok sahabeden Dihye b. Halife el-Kelbî þeklinde geldiði kaydedilmiþtir.
d) Meleðin çýngýrak sesine benzer bir sesle gelerek hitapta bulunmasýyle vahiy. Peygamberin bu sesi duyunca vahiy geldiðini anlayarak bütün dikkatini toplayýp vahyedileni almaya hazýr hale geldiðinde þüphe yoktur. Ses kesildiðinde vahyedilenler kalbe yerleþmiþ olur. Bir Hadîste bizzat Hz. Peygamber tarafýndan açýklandýðýna göre vahyin en zor ve þiddetli þekli budur. Ayný Hadîste Hz. Aiþe, çok soðuk bir gün vahiy gelirken Allah Resulünü alnýndan buram buram terler akarken gördüðünü söylemiþtir. Mü’minlerin annesinin bu sözleri bu þekilde gelen vahyin þiddetini belirtmeye yeterlidir.
e) Meleðin asýl þekliyle gelerek vahyetmesi
f) Arada vasýta olmadan vahiy.
g) Arada perde olmaksýzýn Cenâb-ý Hakk’ýn bizzat vahyetmesi þeklinde vahiy.
Ýslâm âlimleri vahyi iki kýsýmda mütalaa etmiþlerdir. Birincisi vahy-i metluv denilen ve Kur'ân-ý Kerim'den ibaret olan vahiydir ki tamamen vahiy eseridir. Uyku ve rüya halinde vahiy hariç daha çok vahyin diðer birkaç þekli ile nazil olmuþtur. Allah tarafýndan indirildiði þekliyle korunmuþtur. Bu bakýmdan hiçbir deðiþikliðe uðramadan nakledilmiþ tek semavî kitaptýr. Ýkincisi vahy-i gayrý metluv (okunmayan vahiy) dir ki sünnetten ibarettir. Vahyin Hadîs ilmiyle ilgisi zaten bu noktadadýr.
Sünnet baþlýðý altýnda da söz konusu edildiði gibi sünnet, kýsmen vahye dayanýr. Buna delâlet eden aklî ve naklî deliller vardýr. Bir kere Hz. Peygamber (s.a.s)'in Kur'ân-ý Kerim haricinde vahiy almasý gerekli, hatta zorunludur. Þu da var ki o ne yapmýþsa kendisini peygamberlikle görevlendiren makamýn adýna yapmýþtýr. Kendiliðinden dinî bir asýl getirmesi imkan dýþýdýr. Ayný zamanda baðlý olduðu makamýn “gözleri önünde” yani kontrolü altýndadýr. 1188Allah ona kitaptan baþka bir de hikmet indirmiþ, bilmediklerini öðretmiþtir. 1189Vahyin i'cazý çok kere teferruata yer vermediðinden ilahî emirlerin tatbik þekillerini göstermesi ve insanlar arasýnda Allah'ýn gösterdikleriyle hükmetmesi için de kendisine kitap indirilmiþtir. 1190Bütün bunlar Hz. Peygamber'in sünnetin özünü teþkil eden uygulamalarýnýn, uygulama sýrasýnda ve baþka maksatlarla söylediði bazý sözlerinin vahiy eseri olduðunu gösteren açýk delillerdir, bunun yanýsýra bir ayeti kerimede þöyle buyurulmuþtur:
“O, heva ve hevesinden konuþmaz. Onun konuþtuklarý kendisine vahyedilenlerden baþkasý deðildir.”1191 Ayetteki “huve” zamirinin Kur'ân-ý Kerim'e raci olduðu söylenmiþtir. Ancak baþka manaya ihtimalden uzak deðildir; zira nutk, mücerred konuþmaya denir. Kur'ân okuyan kimse ise elbette konuþmaktan baþka bir iþi yapýyordur. Bu karine ile zamirin nutka ait olduðu düþünülürse onun konuþtuklarý vahye dayanýr manasýna kolayca varmak mümkündür. Ayrýca sünnetten ibaret tatbikatlarýn, emir ve nehiylerin çok kere konuþarak olduðu da hesaba katýlýrsa sünnetin yerine göre vahiyden kaynaklandýðý sonucuna varýlýr. Ancak kaydetmek gerekir ki, Hz. Peygamber'in bütün yaptýklarý ve söylediklerinin vahiy eseri olduðunu söylemeye imkan yoktur. O hale göre sünnetin bir dinî emir veya nehiy getiren ya da bir hüküm koyan kýsmýnýn vahye dayandýðýný söylemek yerinde olur.
Diðer taraftan bunu destekler mahiyette hayli nakiller vardýr. Bunlarda açýkça vahiy hali görülmüþtür. Þu misallere dikkat edilerse hepsinde bir vahiy alma hali bahis mevzuudur:
“Hz. Peygamber bir gün yiyecek satan birinin yanýna vardý. Ona nasýl satýþ yaptýðýný sordu. Adam haber verdi. Derken elini satýlan yiyecek maddesinin içine sokmasý vahyedildi. Elini sokunca bir de ne görsün, alt tarafý ýslak (küflenmiþ). Bunun üzerine þunlarý söyledi:
“Hile yapan bizden deðildir.”1192
Ya'la isimli bir sahabî Hz. Peygamber'e vahiy geldiði sýrada geçirdiði hali merak etmektedir. Bunu birkaç kere Hz. Ömer'e açmýþ; Allah Resulünü vahiy geldiðinde görmek arzu ettiðini söylemiþtir. Hz. Peygamber bir gün Ci'râne denilen yerde aralarýnda Hz. Ömer'in de bulunduðu bir grup sahabî ile gölgelik yapýlmýþ örtü altýnda oturmakta iken biri gelir. Üzerinde yünden bir cübbe vardýr. Aþýn bir þekilde güzel koku sürünmüþtür. Hz. Peygamber (s.a.s)'e bu halde iken umre yapmak üzere ihrama girme konusundaki fikrini sorar. Hz. Peygamber cevap vermez. Bir süre susar. Derken kendisinde vahiy hali görülür. Bunun üzerine Hz. Ömer Ya'la'ya iþaret eder. Ya'la gelerek baþýný Hz. Peygamber'in üzerine örtülen örtünün içine sokar. Onu yüzü kýzarmýþ derin derin nefes alýr bir halde görür. Sonra bu hal gider. Allah Resulü açýlýr ve sorar:
“Umre hakkýnda soru soran kimse nerede?” Adam getirilir. Sorusuna þu cevabý alýr:
“(Süründüðün) kokuyu üç kere yýka. Haccederken yaptýklarýný umre sýrasýnda da yap.” 1193
Verilen misaller açýkça göstermektedir ki Hz. Peygamber'e dinî bir esas olan veya son derece önemli konularda yahutta hüküm vermede vahiy gelmiþtir. Bu ise böyle meselelerdeki sünnetin vahiyden kaynaklanmasýndan baþka bir þey deðildir.
Diðer taraftan kudsî Hadîslerin kaynaðýný da bir anlamda vahiy oluþturmaktadýr. Þu hale göre Ýslam'ýn temelini oluþturan vahiy, bazý önemli konularda sünnete de kaynaklýk etmektedir. Hadisler daha çok sünnetin ifadesi olduklarýndan onlar da geniþ ölçüde ayný kaynaktan beslenmiþlerdir.

Vahy-i Gayr-ý Metluv:

Bk. Vahiy.

Vahy-i Metluv:

Bk. Vahiy.


radyobeyan