Yaz mevsimi ve gaflet By: ehlidunya Date: 18 Haziran 2011, 17:31:01
Yaz mevsimi ve gaflet
Yaz mevsiminde dünya gafleti
ziyade hükmeder. Ders arkadaþlarýmýzýn çoðu fütûra düþüp tâtili
eþgâle mecbur oluyor. Ciddî
hakaikle tam meþgûl olamýyor.
Biliniz ki, þu zamanda þu vazife-i imaniye çok mühimdir. Benim gibi zayýf, fikri çok cihetlerle inkisam etmiþ bir bîçareye yükletmemeli, elden geldiði kadar yardým etmeli. Evet, mücmel ve mutlak hakaik, biz zahirî vesile olup çýkýyor. Tanzim ve tasfiye, tasvir ise, kýymettar, muktedir ders arkadaþlarýma aittir. Bazan onlara vekâleten tafsilâta, tanzimata giriþiyorum, noksan kalýyor.
Bilirsiniz ki, yaz mevsiminde dünya gafleti ziyade hükmeder. Ders arkadaþlarýmýzýn çoðu fütûra düþüp tâtil-i eþgâle mecbur oluyor. Ciddî hakaikle tam meþgûl olamýyor. Cenâb-ý Hak, kemal-i rahmetinden, iki senedir ciddî hakaike nisbeten yemiþler, fâkiheler nev’înden tevafukat-ý lâtîfeyle ezhânýmýzý taltif etti, zihnimizi neþ’elendirdi. Kemal-i merhametinden o tevafukat-ý lâtîfe meyveleriyle, ciddî bir hakikat-i Kur’âniyeye zihnimizi sevk etti ve ruhumuza, o meyveleri gýda ve kut yaptý. Hurma gibi, hem fâkihe, hem kut oldu. Hem hakikat, hem ziynet ve meziyet birleþti.
Kardeþlerim, bu zamanda dalâlet ve gaflete karþý pek çok mânevî kuvvete muhtacýz. Maatteessüf, ben þahsým itibarýyla çok zayýf ve müflisim. Harika kerâmâtým yok ki, bu hakâiki onunla ispat edeyim. Ve kudsî bir himmetim yok ki, onunla kulûbu celb edeyim. Ulvî bir deham yok ki, onunla ukulü teshir edeyim. Belki, Kur’ân-ý Hakîm’in dergâhýnda, bir dilenci hâdim hükmündeyim. Bu muannid ehl-i dalâletin inadýný kýrmak ve insafa getirmek için, Kur’ân-ý Hakîmin esrarýndan bazan istimdad ederim. Kerâmât-ý Kur’âniye olarak, tevafukatta bir ikram-ý Ýlâhî hissettim, iki elimle sarýldým.
Evet, Kur’ân’dan tereþþuh eden Ýþârâtü’l-Ý’câz ve Risâle-i Haþirde kat’î bir iþaret hissettim. Emsalleri bulunsun bulunmasýn, bence bir kerâmet-i Kur’âniyedir. Ýþârâtü’l-Ý’câz’ýn bir sayfasýna dikkat ettik; satýrlarýn baþýnda bütün hurûfât ikiþer ikiþer olup, harika bir intizamla hurufatýn vaz edildiðini gördük. Onuncu Sözde medâr-ý tevafuk 3, 4, 5, 6 rakamlarý, herbirisi 13’te ittifaklarý; o 13’ün de, Altýncý ve Sekizinci, mahrem Dördüncü Remizlerde mühim bir esrar anahtarý olduðunu gördük. Bunda þüphemiz kalmadý ki, kâðýt üzerinde daima kalacak bir keramet-i Kur’âniyedir, bir ikram-ý Ýlâhîdir ve doðrudan doðruya, risâlenin ve iman-ý haþrin tasdikine bir imza telâkki ettik.
Havada uçmak, su üzerinde yürümeye benzemiyor; onlar muvakkat... Hem þahsýn kemaline ve ihtiyarýna, belki istidrâca verilebilir. Doðrudan doðruya hakikate—hususan bu zamanda—hizmet edemiyor.
Her neyse, bir küçük mesele münasebetiyle çok konuþtum ve çok da israf ettim. Ahbapla fazla konuþmak mergub olduðundan, Ýnþaallah bu israf affolur.
Barla Lâhikasý, s. 97
radyobeyan