Zübdetül Buhari
Pages: 1
Ali imran suresi By: sumeyye Date: 16 Haziran 2011, 15:17:28
ALÝ ÝMRAN SÛRESÝ


1125- Hazreti Aiþe (R.A) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri þu mealde ki ayeti kerimeyi okudu:

«Sana KUr'aný indiren O'dur. Kur'an'ýn muhkem (açýk ve keþin) âyetleri vardýr ki, bunlar (kutsal) kitabýn esasýdýr. Birtakým müteþa-bih (deðiþik anlamlara gelebilen) baþka âyetler de vardýr ki, kalble-rinde eðrilik bulunanlar, fitne çýkarmak ve kendilerine göre yorum­lamak için onun müteþabih ayetlerine uyarlar, Halbuki o müteþabi-hin te'vilim ancak Allah bilir. Ýlmin inceliklerine vakýf olanlar. Biz ona (kutsal kitaba) inandýk, hepsi (muhkemi ve müteþabihi) Rab-býmýz katýndandýr, derler, Aklýselim sahipleri ancak buna akýl erdi­rir.» (Ali Ýmran: 7)

Sonra bana Hazreti Peygamber þöyle buyurdu:

Kur'an'ýn müteþabih ayetlerinin ardýna düþenleri görürsen bil ki, onlar, Allah'ýn adlandýrdýðý (kalbleri eðri) kimselerdir. Onlardan sakýnýnýz.

Mütercim:

Müteþabih gerçek manasý anlaþýlamayan .ayetlerdir. Bunlar da iki kýsýmdýr. Biri, hem lâfýz, hem de manasý müteþabih olanlardýr. Bunlar, sûre baþlarýnda gelen (Elif, Lam, Mîm ve Ta, Ha gibi) harfledir. Bunlara mukatta'a harfler denir. Bunlarýn Arab dilinde ne lâfýz lan ve ne de manalarý bilinmiyor. Bunlarýn gerçek manasýný yalni2 Allah bilir.

Ýkinci kýsým müteþabih de, yalnýz manalarý bilinmeyen ve kapalý olan ayetlerdir. «Allah'ýn eli, sizin ellerinizin üstündedir.», «Rahman olan Allah Arþ üzerine oturdu.» ayetleri ile, «Rabbimiz dünya göðü­ne iner.» mealindeki hadîs-i þerifler gibi. Bu ayetlerde geçen Allah'ýn eli, oturdu- kelimeleriyle hadîste geçen iner kelimesinin manalarý bi­linen þeylerdir. Fakat bunlarý Allah'a isnad etmek. Allah'ýn þanýna uygun düþmeyeceðinden bunlarýn gerçek manalarýný Allah'a býrak­mak selef alimlerin görüþüdür. Ancak daha sonra gelen ve müteah-hirin dîye adlandýrýlan müctehîdlere göre, bu gibi ayetler ve hadîs-i þerifler, Allah'ýn þanýna yaraþýr þekilde tevil edilirler. Allah'ýn eli demek, Allah'ýn kudreti demektir. Ýstilâ, ihata manasýnadýr. Allah'ýn inmesi demek, rahmetinin bolca gelmesi demektir, þeklinde uygun manalar verirler.

îþte böyle müteþabih' ayetlerin hakikatinden bahsedenler ve tar­týþanlar, kalblerinde eðrilik bulunanlar olduðunu Allah Tealâ Kur­aný kerimde buyuruyor. Bu ayetin meali metinde verilmiþtir.

 

1126- îbni Abbasdan (Radiyallahu Anhüma) rivayet edilmiþ­tir:

«Eðer insanlarýn dava edip istedikleri her þey kendilerine (yal­nýz iddialarý üzerine) verilmiþ olsaydý, birtakým kimselerin kanlarý ve mallarý haksýz yere giderdi. Yemin ancak davalýya teklif edilir tve davacý ise delil ikame etmekle yükümlüdür).»

 

1127- ibni Abbas (Radýyallahu Anhüma) der ki:

Hazreti Ýbrahim Aleyhisselâm ateþe atýlýrken «Allah bize kâfidir ve o ne güzel vekildir!» dedi.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve seler gelerek:

 ancak müminlerin iman ve cesaretlerin, artmh ve þöyle dediler:

«Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir.»

 

1128- Üþame bin Zeyd (Radýyallahu Anh) der ki: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Bedir sava­þýndan önce Medine'de hastalanan Sa'd bin Ubade'yi ziyaret için çýk­mýþtý. Sa'd, Haris bin Hazrec oðullarý yanýnda hasta yatýyordu. Haz-reü Peygamber bir merkebe binmiþti. Merkebin sýrtýnda, Fedek bel­desinde dokunan saçaklý ve kalýn bir kilim vardý. Hazreti peygam­berin terkisinde de küçük Üsame bulunuyordu. Yolda   giderlerken, henüz islâmý kabul etmemiþ olan Abdullah bin Selül'ün cemiyetine uðradýlar. Bu toplantýda, müslümanlardan, putperest   müþriklerden ve Yahudilerden karýþýk kimseler vardý. Ashabdan Abdullah bin Re­vana da bu toplantýda bulunuyordu. Hazreti Peygamber geçerken merkebin kaldýrdýðý tozlar oradakilerin üzerlerini kapladý. Abdullah bin Ubeyy bin Selül, elbisesinin eteði ile \ uzünü ve burnunu kapadý. Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e;

—  Üstümüzü, baþýmýzý toz etmeyiniz, dedi. Hazreti Peygamber o meclise selâm verdi ve durdu. Sonra hayvanýndan inerek orada bulunanlan dine davet etti ve onlara öðüt verdi, Kur'andan ayet okudu.

Abdullah bin Ubeyy bin Selül dedi ki:

—  Senin söylediklerin gerçek ve hak ise, bundan daha güzel þey olamaz. Fakat bizim meclisimize gelipte bizi böyle rahatsýz etmeyiniz. Siz evinize dönünüz de, size gelen olursa ona öðüt veriniz.

Bunun üzerine ashabýn ileri gelenlerinden þair Abdullah bin Revaha:

—  Ya Resûlallah! Abdullah bin Ubeyy bin Selül'ün sözüne bakma; her zaman meclisimize þeref ver ve bize Kur'an okuyarak öðüt­lerde bulun, dedi. Bunun üzerine müslümanlarla diðer müþrikler ara­sýnda münakaþa ve çekiþme baþladý. Birbirleriyle döðüþecek hale geldiler. Hazreti Peygamber yumuþak ve tatlý sözleri ile onlarý ya­týþtýrdý.

Bundan sonra Hazreti Peygamber yine hayvanýna bjnerek yola koyuldu ve Sa'd bin Ubade'nin bulunduðu eve girdi. Sa'd Hazretle­rine þöyle buyurdu:

«Ey Sa'd! Ebû Hubab'ýn (Abdullah bin Ubeyy bin Selül'ün) de­diklerini keþke kulaðýnla iþitseydin. Adam þöyle þöyle söyledi.» Sa'd bin Ubade þu cevabý verdi:

— Ya Resûlallah, onu baðýþlayýnýz. Çünkü Size Kur'aný indiren Allah'a yemin ederim ki, Allah Tealâ Hazretleri en þerefli olan peygamberlik rütbesini ve tacýný size ihsan buyurdu. Halbuki bu bel­de halký (Medine'liler) tüm olarak Abdullah bin Übeyy bin Selüi'û kendilerine baþkan seçmek ve ona, özel þekilde sarýlmýþ saltanat ta­cýný giydirmek üzere idiler Sonra sizin Medine'ye teþrifinizle onun bu saltanatý yýkýlýnca son derece kederlendi. Ýþte Abdullah'ýn size karþý o çirkin hareketi bundan ileri gelmektedir. Bu bakýmdan Ab­dullah bin Ubeyy bin Selül'ün kusuruna bakmayýnýz.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onu baðýþladý.

Zaten Hazreti Peygamber ötedenberi kendilerine karþý yapýlan kusur ve kabahetleri kimden gelirse gelsin affederlerdi. Kâfirlerin yapmýþ olduklarý eziyetlere katlanarak sabrederlerdi Kâfirlerle sa­vaþmaya dair Allah'ýn emri gelinceye kadar hep böyle devam etti. Bedir savaþýnda Kureyþ müþriklerinin ileri gelenlerinin bir kýsmý öl­dürülünce, adý geçen Abdullah bin Ubeyy bin Selül ile müþrik arka­daþlarýndan ibaret kalabalýk bir topluluk, bu Bedir savaþý açýk bir üstünlüktür, diyerek hemen islâmý kabul ettiklerine dair Hazreti Pey­gambere söz verdiler.

Mütercim:

Bunlarýn islâmý kabul ediþi görünüþ haldedir; çünkü Abdullah bin Ubeyy bin Selül, münafýklarýn baþý idi. O hal üzere de ölmüþ­tü. «Münafýklardan hiç kimse üzerine namaz kýlma ve kabri üzerin­de durma,» mealindeki ayeti kerime bunun hakkýnda nazil olmuþa tur.

 

1129- Ebû Saîd El-Hudýi (Radýyallahü Anh) der ki:

Peygamöer Sâllallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine birtakým insanlar gelip:

—  Ya Resûlallah! Kýyamette biz Rabbýmýzý görecek* miyiz? diye sordular. Hazreti Peygamber onlara þu cevabý verdi:

«Evet, (göreceksiniz)! Bulutsuz, gayet berrak bir havada ve tam öðle zamanýnda güneþi görmekte hiç sýkýntý çeker misiniz?» Ashabý kiram:

—  Ya Resûlallah, hiç bir zorluk çekmeyiz, dediler. Hazreti Pey­gamber tekrar:

«Bulutsuz ve berrak bir gecenin aydýnlýðýnda dolunayý görmek te hiç zahmet çeker misiniz?» buyurdu. Ashab yine:

—  Ya Resûlallah, çekmeyiz! dediler. Bunun üzerine Hazreti Pey­gamber onlara þöyte buyurdu:

«Ýþte böyle güneþ ve ayý sýkýntýsýz ve kuþkusuz gördüðünüz gibi, Allah Tealâ Hazretlerim de kýyamette öylece göreceksiniz.

Kýyamet günü olunca, bir münadî (çaðýrmacý) þöyle çaðýracak­týr: Her ümmet, dünyada kime ibadet etmiþse onun peþinden gitsin. Bunun üzerine Allah'dan baþka (put ve sair) þeylere Ýbadet edenle­rin hepsi cehenneme düþecektir. Ancak iyi olsun veya günahkâr ol­sun, Allah'a kulluk edenlerle kitap ehlinin bir kýsmý kalacaktýr. Son­ra Yahudi'ler çaðrýlýr ve onlara þöyle denilir!

—  Siz (dünyada) kime ibadet ediyordunuz? Onlar derler ki:

—  Biz, Allah'ýn oðlu Uzeyr'e ibadet ediyorduk. Onlara:

—  Siz yalan söylüyorsunuz. Allah çocuk ve zevce edinmemiþtir. Siz þimdi ne istiyorsunuz? denilir. Onlar derler ki:

—  Ey Eabbimizî çok susadýk. Ýçmek için su isteriz. Onlara, as­lýnda cehennem alevi olup uzaktan serap gibi görünen cehennemi göstererek, iþte oraya varmalýsýnýz, denilir. Onlar toplanýp oraya gi­derek cehenneme düþerler.

—  Sonra Hýristiyanlar çaðrýlýr ve onlara sorulur:

—  (Dünyada) kime ibadet ediyordunuz? Onlar derler ki:

—  Biz, Allah'ýn oðlu Mesih'e  (Ýsa'ya) ibadet ediyorduk. Bu ce-vablanna karþýlýk onlara:

—  Siz yalan söylüyorsunuz. Allah zevce ve çocuk    edinmemiþ tir. Þimdi ne istiyorsunuz? denilir. Onlar önceki Yahudiler gibi söy­leyip sonunda cehenneme düþerler. Böylece mahþerde yalnýz Allah'a ibadet eden iyi ve günahkâr müminler kalýnca, alemlerin Rabbý onla­ra, evelce tasarladýklarý surete yakýn bir surette gelir. Bunlara þöyle denilir:

—  Siz ne bekliyorsunuz? Her ümmet ibadet etmiþ olduðu þeye

uyarak gitti. Onlar þu cevabý vereceklerdir:

—  Bîz dünyada kendilerine en çok muhtaç olduðumuz zamanda bile onlardan ayrýlmýþ ve onlarla arkadaþlýk etmemiþtik. Biz, ibadet etmiþ olduðumuz Rabbimizi bekliyoruz. Allah Tealâ buyurur: — îþte ben sizin Rabbýmzým. Onlar:

—  Biz dünyada kendilerine en çok muhtaç olduðumuz zamanda bile onlardan ayrýlmýþ ve onlarla arkadaþlýk etmemiþtik. Biz, ibadet etmiþ olduðumuz Rabbimizi bekliyoruz. Allah Tealâ buyurur: — îþte ben sizin Rabbýmzým. Onlar:

—  Biz Allah'a hiç bir þeyi ortak koþmayýz, derler ve bu, iki veya üç kez tekrarlanýr.»[8]



[8] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:767-773


Ynt: Ali imran suresi By: ceren Date: 01 Aralýk 2017, 20:33:43
Esselamu aleykum.RABBÝM bizleri ona inanan iman eden sonsuz tevekkul içinde yaþayýp kýyamet günü yüzü agiran ve rahmete eriþen kullardan olalim inþallah. ...

radyobeyan