Zübdetül Buhari
Pages: 1
Yeminler ve adaklar By: sumeyye Date: 14 Haziran 2011, 14:53:48
YEMÝNLER    VE    ADAKLAR


1449- Abdurrahman bin Semüre (Radýyallahu Anh)'den riva­yet edildiðine göre Peygamber Sailallahu Aleyhi ye Sellem þöyle bu­yurmuþtur: «Ey Abdurrahman bin Semüre! Sen valilik isteme, Eðer valilik sana istekten dolayý verilirse, onunla baþbaþa býrakýlýrsýn (sa­na Allah'dan yardým gelmez). Fakat istemeksizin verilirse, o hususta sana (Allah tarafýndan) yardým edilir. Eðer bir iþ için yemin eder de, o iþten baþkasýný daha hayýrlý görürsen, yeminini bozarak hayýrlý olaný yap ve yeminin için de keffaret ver.»

(Meselâ: Falanca kimseye vallahi selâm vermem, diye bir kimse yemin etmiþ olursa, selâm vermek hayýrlý bir" iþ olduðu için yeminini bozmasý ve yemini bozduðundan dolayý da keffaret vermesi gerekir.

Yemin keffareti de zengin olan için imkân varsa bir köle azad etmek, yoksa on fa,kire ayrý ayrý birer fitre miktarý para vermek yahut on fakirin bedenlerini örtecek þekilde onlarý giydirmektir. Fakir olan kimse ise arka arkaya üç gün oruç tutar. Yemin bozulduktan, sonra keffaretin yerine getirilmesi lazýmdýr.

Yemin üç kýsýmdýr:

1- Yemin- gamus: Yalan yere kasden yemin etmektir. Böyle bir yemin büyük günahlardandýr. Tevbeden baþka bir keffareti yoktur. Ancak böyle bir yeminle kul hakkýna tecavüz edilmiþse, o haklan geri verilmesi yahut hak sahibinden helallik alýn­masý gerekir. Böyle kul hakkmý taþýyan yemin-i gamûs, sahibinin oca­ðýný söndürür. Þafii mezhebinde böyle bir yeminden dolayý ayrýca fazla olarak keffaret ödemek de gerekir.

2- Yemin-i laðv: Bjir kimse kendi inancýna göre gerçek zanm ile yemin eder. Halbuki yemin ettiði iþ dediði gibi deðildir. Bunda bir kasýd olmadýðý için, yemin sahibinin baðýþlanmýþ olacaðý umulur.

3- Yemn-i Mün'akýd: gelecekte bir iþi yapmaya veya yapma­maya yemin etmektir. însan böyle bir yemin eder de yeminini bozar­sa, keffaret ödemesi vacib olur. Eðer böyle bir yemin hayýrlý iþlerin yapýlmasý ve kötü iþlerin yapýlmamasý için ise, o yemine baðlý kalmak iþin Önemine göre farz ve vacib olur. Eðer edilen yemin hayýrlý iþi terk veya hayýrsýz iþi yapmak için ise, o zaman yeminin bozularak keffaret yerilmesi gerekir.

Bir de bu hadîs-i þerifte valilikle yemin bir arada anýldýðýna gö­re, bir memuriyet iþinde hayýr olduðu takdirde yeminin bozulabilece-ði ve keffaret verilmesi gerektiði anlaþýlabilir.

 

1450- Ebû Hüreyre (Radýyallahu Anh)'den rivayet edilmiþtir:

«Biz sonuncularýz ve (fakat) Ahirette Önde gelenleriz. Vallahi, sizden birinizin aile ve akrabasý aleyhindeki yemininde ýsrar etmesi, Allah'ýn farz'kýldýðý keffareti vermek için yemini bozmasýndan Al­lah katýnda kendisi için daha günahtýr.»

Mütercim:

Bir kimse aile ve akrabasýndan biri ile konuþmamaya veya ona yardým etmemeye yeminde bulunursa, bu yemini bozmam ve keffa-ret vermem, diye Ýsrar ettiði takdirde iþlediði günah Allah katýnda büyük olur. Onun için yeminini bozarak keffaret ödemesi gerekir.

Bu hadîs-i þerifi açýklayan alimler, hadîsin birinci kýsmý olan «Biz sonuncularýz... «ile son kýsmý olan» yeminde Ýsrar etmenin günah ol­masý» arasýnda bir ilgi bulamamýþlardýr. Ben bu ve buna benzer yerlerde tam bir ilgi buldum. Þöyle ki: Biz bütün geçmiþ ümmetler­den en sonra geldiðimiz için, geçmiþ ümmetlerden ibret alarak þeriat edeblerine en çok riayet etmemiz gerekir. Bu itibarla akraba ve dost­lar aleyhine yemin edip bunda Ýsrar etmek, bu hayýrlý ümmetin gü­zel ahlâkýna aykýrý düþer.

 

1451- Abdullah bin Hiþam (Radýyallahu Anh) der ki:

Biz Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte idik. Haz-reti Peygamber de Ömer bin Hattab'm elinden tutmuþtu. Bu halde iken Hazreti Ömer, Peygamber Sallallahv  \leyhi ve Sellem'e:

—  Ya Resûlallah, Ben seni, kendimden baþka her þeyden daha çok severim, dedi. Hazreti Peygamber ona þöyle buyurdu:

«Hayýr, nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben sana, kendi nefsinden daha sevgili olmadýkça imanýn kemale ermiþ olmaz.» Hazreti Ömer de:

—  O halde, þimdi yemin ederim ki, sen bana   nefsimden daha sevgilisin, dedi. Buna karþýlýk Hazreti Peygamber:   «Ey Ömer, iþte þimdi inancýn tam oldu.» buyurdu.

 

1452- Ebü Zer Eldfarî (RadýyaÝIahu Anh)   der ki,

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Kabe'nin göl­gesinde otururlarken: «Kabe'nin Rabbi olan Allah'a yemin ederim ki, onlar en büyük hüsrandadýrlar! Kabe'nin Rabbi olan Allah'a yemin ederim ki, onlar en büyük hüsrandadýrlar.» buyurduklarý sýrada ben yanlarýna vardým. Hatýrýma geldi ki, acaba Hazreti Peygamber bu sözleri benim için mi söylüyor. Bu endiþe ve korku ile gidip yanýbaþ-larýnda oturdum. Kendimi tutamâyarak sordum:

— Ya Resûlallah! Anam-babam sana feda olsun! En büyük hüs­randa olanlar kimlerdir? Þu cevabý verdiler:

«Onlar, büyük servet sahibi olanlardýr. Ancak þöyle, þöyle ve þöyle yapanlar (önüne saðýna ve soluna yardým elini uzatanlar) baþ­kadýr.»

(Yani önüne, saðma ve soluna gereken þekilde verenler bu hüs­ran ve ziyan dýþýnda kalýr. Bu gibilerin akýbeti kötü deðildir.)

 

1453- Ebû Hüreyre  (Radiyallahu Anh)'den rivayet edilmiþtir.-«Müslümanlardan birinin üç çocuðu ölürse, ona cehennem ateþi deðmez, ancak Allah'ýn yemini yerine gelecek kadar (sýrat köprüsün­den geçerken) deðer.»

(Kur'ani kerimin Meryem sûresi 71. ayeti kerimesinde mealen: «Ýçinizde cehenneme uðramadan geçecek hiç kimse yoktur. Bu, Rab-binin katýnda kesinleþmiþ bir hükümdür.» buyurulan yemin yerini bulacaktýr. Bu itibarla üç çocuðu ölen ana ve babaya cehennem ateþi dokunmayacaktýr. Ancak ayeti kerimede buyurulduðu þekilde cehen­neme varýlacak; fakat cehennem ateþinden zarar   görülmeyecektir.)

 

1454- Ebû Hüreyre  (Radýyallahu Anh)'den rivayet edilmiþtir: «Allah Teaiâ Hazretleri benim-ümmetimi, kuþkulandýðý içinden

geçindiði kötü þeyleri yapmadýkça veya söylemedikçe (açýða vurma-dýkça) baðýþlar.»

Mütercim:

Ýnsanýn kalbine ve zihnine gelen bir takým kuruntular ve ves-eseler dil ile söylenmedikçe veya iþlenmedikçe, sýrf böyle fenalýklan düþünmekle günah yazýlmaz. Bu özellik bu ümmete mahsustur. Ba­zý alimler, kalblerde yerleþen ve kararlaþan çirkin iþler iþlenmemiþ olsa bile bunlardan sorumluluk doðacaðýný söylemiþlerse de, gerçek olan bunlarýn da baðýþlanmýþ olmasýdýr. Fakat inanç bozukluðu ile ilgili olup kalbde veya zihinde yerleþen hususlar münafýklýk olur ki, Allah korusun imansýz gitmeye sebeb teþkil edebilir.

 

1455- Hazreti Aiþe (Radýyallahu Anha) 'dan rivayet edilmiþtir:

«Kim Allah'a itaat (ibadet) etmek üzere adakta bulunursa, o ibadet adaðýný yerine getirsin. Kim de Allah'a âsi olmayý adarsa, Al­lah'a asi olmasýn.»

(Bir kimse: Allah rýzasý için gece namaz kýlmaya kalkacaðým. Adaðým olsun, Allah için üç gün oruç tutacaðým, sadaka vereceðim demiþ olursa bu adaklarýný yerine getirsin. Bunlarý yerine getirmek vacibdir. Fakat þarab içeceðim, günah iþleyeceðim diye adak yapar­sa, bunlarý yapmak haram olduðu için-bu gibi iþler yerine getiril­mez.

 

1456- Ýbni Abbas (Radýyallahu Anhüma) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir Cuma günü'hutbe okurken, herkes mescidde gölgede oturuyordu. Bir adam da güneþ altýnda ve ayakta duruyordu. Hazreti Peygamber onu görünce kim­liðini ve halini sordu. Ashab cevab verdiler:

— Ya Resûlallah! Bu adam Ebû Ýsrail'dir. Güneþ altýnda kal­mak, yere oturmamak ve asla konuþmamak þartý ile oruç tutmayý adamýþtýr. Onun için böyle duruyor. Bunun üzerine Hazreti Peygam­ber ashabdan birine þöyle buyurdu:

«Ona söyle, konuþsun, gölgeye çekilsin ve otursun. Orucunu da tamamlasýn.» (Bunlar içinde yalnýz oruç ibadet olduðu için onun ye­rine getirilmesi gerekir, diðerlerini yerine getirmek gerekmez.)

 

1457- Enes (Radýyallahu Anh)'den rivayet edilmiþtirr

«Allahýmî Medinelilerin ölçek, kile ve þiniklerine bereket (onlarýn ürünlerini bol yap).»

 

1458- Ebû Hüreyre  (Radýyallahu Anh)'den rivayet edilmiþtir?

«Peygamber Süleyman Aleyhisselâm  dedi ki: Vallahi, bu gece doksan karýmý dolaþacaðým- Bunlardan herbiri, Allah yolunda sava­þacak birer oðlan doðuracaktýr. Peygamberin arkadaþý melek, kendi sine: Ýnþa-Allah, de! dedi. Hazreti Süleyman  (Ýnþa   Allah   demeyi) unutarak kanlarýný dolaþtý. Bunlardan hiç biri çocuk    doðurmadý; yalnýz bir tanesi yarým (felçli) bir çocuk doðurdu.» Ebû Hüreyre ri­vayet ederek der ki: «Eðer Süleyman Aleyhisselâm, Ýnþa Allah demiþ olsaydý, yemini yerine gelecek  ve maksadýna kavuþmuþ olacaktý.» Bir defa da Peygamber Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in þöyle buyur­duðunu rivayet etmiþtin «Keski Ýnþa Allah deseydi.»

Mütercim:

Ýmam Buharý Hazretleri bu hadis-i þerifin birinci kýsmýný Hazreti Peygambere isnad etmiyerek onu sanki Ebû Hüreyre'nin sözü gibi göstermiþse de, yine iman ve adak bahsinin baþ tarafýnda Hazreti Peygambere isnad ile zikretmiþtir.[61]



[61] Ömer Ziyaeddin Daðistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayýnevi:959-964
Ynt: Yeminler ve adaklar By: mevlüde06 Date: 24 Þubat 2016, 18:27:52
yalan ve boþ  yere yemin etmekten kaçýnalým inþallah.ettiðimiz de de bize buyrulan üzere eðer hayr ise yapalým,þer ise yapmayalým .Allah razý olsun paylaþým içi n abla.vesilenle bu bahsi de öðrenmiþ olduk elhamulilalh
Ynt: Yeminler ve adaklar By: damla6d Date: 24 Þubat 2016, 18:54:31
#Selamun aleykum..Boþa yemin iyi deðildir..Sanýrým yemin etmek Allah'ýn ac.adýný vermekti..Ama emin deðilim..Rabbim razý olsun..#
Ynt: Yeminler ve adaklar By: Edanur 8/D Date: 24 Þubat 2016, 19:31:31
Aleykümüsselam.
Adak adayan kimse adak kurbanýndan kendisi yiyemez.Fakat þükür kurbaný keserse yiyebilir. Allah c.c razý olsun Ýnþaallah

radyobeyan