Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
Pages: 1
Öğrenilmiş çaresizlik By: ehlidunya Date: 12 Haziran 2011, 21:59:48
  Öðrenilmiþ çaresizlik

Öðrenilmiþ çaresizlik, organizmanýn yaþadýðý bir sorunu kontrol edemeyeceðine inanmasý ve bunun sonucunda yapmasý gereken mücadeleyi yapmaktan vazgeçmesidir. Yani kiþi yapamayacaðý, üstesinden gelemeyeceðine inandýðýnda teslim olmakta ve ezilmeyi, haksýzlýða uðramayý, acý çekmeyi kabullenmektedir.

Mesela yýllarca baský görmüþ ve hiçbir þekilde özgürlüðü yaþamamýþ bazý þeylere hakký olduðunu bilmemiþ bir kiþi, bir zaman sonra özgürlüðünü elde etse de esaret hayatýndaymýþ gibi davranmaktadýr. Amerika'da yýllarca sahibinin elinde esir olarak yaþayan ve hiçbir özgürlüðe sahip olmayan zenciler özgürlüðe kavuþtuklarýnda da sahiplerinin maiyetinde kalmayý tercih edip özgürlüðü ret etmiþlerdir. Zencilerin bu teslimiyeti öðrenilmiþ çaresizliðe bir örnektir.

Sadece akademik zake yeterli deðil

Aileler çocuklarýnýn akademik zekasýný desteklemek için bir çok yöntemlere baþvuruyorlar. Çocuklar ailelerin de desteðiyle iyi bir öðrenci oluyorlar ve istedikleri bölümü okuyorlar. Ancak duygusal zeka desteklenmediðinden sosyal hayatta ve iþ yaþamýnda çeþitli sorunlar ortaya çýkýyor. Çünkü duygusal zeka kiþinin çevresiyle iliþkilerini düzenlemekte ve baþarý düzeyini arttýrmaktadýr. Bu nedenle aileler çocuklarýnýn sadece akademik baþarýlarýyla ilgilenmemeli ayný zamanda onlarýn insanlarý anlamalarý ve çevrelerindeki insanlarla iyi iliþkiler kurabilmeleri için de teþvik etmelidirler.
Annem sevgisini gösteremiyor

Çocuk, okulda sýra arkadaþýný dinledikçe üzülüyor ve kendini kötü hissediyordu. Arkadaþý -her sabah annesinin kendisini öptüðünü ve "Kalbim seninle oðlum" dediðini anlatýyordu. Çocuk ilk günlerde arkadaþýna imrenmiþti ama bir süre sonra onu kýskanmaya baþladý. Çünkü annesi ona sevgisini hiç göstermez, güzel bir söz söylemez, sarýlmaz öpmezdi. O yüzden hafta sonlarý babaanneye gitmek için can atar ve babasýna yalvarýrdý. Çünkü babaanne torununu dört gözle bekler, onun için özel kurabiyeler yapar geldiðinde kapýda ona sarýlýr övgü dolu sözlerle onu karþýlardý. Çocuk ayda bir kere gittiði babaanneye büyük bir özlem duyar ve ay baþýný iple çekerdi.

O gün yine arkadaþý annesinin kendisine nasýl davrandýðýný anlatmýþ çocuðun moralini bozmuþtu. Çocuk arkadaþýný dinledikçe "annem beni sevmiyor" diye düþünmeye baþlamýþtý. O gün eve geldiðinde yemek bile yemedi. Ödevlerini yaptý, dayýsýnýn aldýðý hikaye kitaplarýný okumak için odasýna çekildi. Anneye bir türlü yaklaþamýyordu. Sanki aralarýnda uzun mesafeler vardý. Ne yapsa da anneye yaklaþsaydý. Bir ara elindeki kitaplarý býraktý ve bütün cesaretini topladý sonra annenin yanýna gitti. Ama anne tarafýna bile bakmadan, "ayaðýmýn altýnda dolanýp durma, git odana" dedi. Çocuk "tamam" dedi, annem beni sevmiyor, beni yanýnda bile istemiyor..."

Bu olayýn ardýndan üç ay geçti. Bir Ramazan bayramýydý çocuk babasýnýn aldýðý elbiseleri giydi babaanneye gitmek üzere hazýrlandý. Anne ilk defa oðluna sarýldý ve "hayýrlý bayramlar oðlum" dedi ve onu öptü. Çocuðun mutluluðu içine sýðmýyordu. Duygularýný belli edemedi, sessizliðini korudu. Sonra odasýna geçti ve günlüðüne þöyle bir not düþtü. "SEVGÝLÝ GÜNLÜK ANNEM ASLINDA BENÝ SEVÝYOR AMA SEVGÝSÝNÝ GÖSTEREMÝYOR, KEÞKE GÖSTEREBÝLSEYDÝ O ZAMAN DAHA MUTLU OLURDUM"


Milli Gazete


radyobeyan