Vasiyyet By: sidretül münteha Date: 12 Haziran 2011, 18:28:47
7. Vasýyyet.
Tahammulu'l-hadîsÝn pek nâdir bir þekli olan vâsýyyet, sefere çýkan veya ölmek üzere olan bir þeyhin, rivayet etmekte olduðu kitabý bir þahsa vasýyyet ederek býrakmasý demektir.[364] Bâzý selef âlimleri, kendine kitap býrakýlan þahsýn (mûsâleh), onu þeyh (mûsî) den rivayet etmesini mübâh saymýþlardýr; zîrâ onlar bu vasýyyetin bir nev'î i'lâm'a benzediðini, bir çeþit münâvele olduðunu söylemiþlerdir. Sanki þeyh bu vasýyyetiyle, açýk açýk söylememekle beraber, talebesine muayyen bir þey vermiþ (münâvele yapmýþ) ve o þeyin Kendi rivayetlerinden olduðunu söylemiþ (i'lâm etmiþ) gibidir. [365]
Vasýyyet yoluyle rivayete cevaz verenle bununla beraber -onun tahammulu'l-hadîs þekillerinin en zayýfý olduðunu da itiraf etmektedirler. Vasýyyet bâzý bakýmdan münâvele ve i'lâm'a benzemekle beraber onlarýn dûnundadýr. Ibmý Salâh ise vasýyyet ile münâvele ve ilâm arasýnda herhangi bir benzerlik bulunduðunu söyleyenleri þiddetle reddederek diyor ki:
"Bâzýlarý vasýyyet yoluyla rivayeti kabul ederek onu bir nev'î i'lâm ve münâvele'ye teþbih etmiþlerdir. Bu doðru olamaz; zîrâ - daha önce de söylediðimiz üzere mücerred bir ilâm ve münâve-le'yi kâfi görerek rivayete cevaz verenlerin sözünün bir dayanaðý vardýr; ama i'lâm ve münâvele ve vasýyyet arasýnda bir yakýnlýk bile yoktur. [366]
Vasýyyet edilen kimsenin rivayet sýrasýnda vasýyyet edenin sözünü, fazla veya noksansýz olarak, aynen söylemesi gerekir; çünkü mal vasýyyetinde olduðu gibi, ilim vasýyyetinin de hudud ve miktarý belli olmak icâb eder. Ayný þekilde vasýyyet edilen þey de kitap mý, kitaplar mý, hadîs mi, hadîsler mi, mesmûât mý, merviyyât mý? her ne ise vasýyyet eden þeyhin söylediði gibi açýk ve net olmalýdýr.[367] [364] Tedrîbu'r-ýâvî, s. 148.
[365] el-Bâ'isu'1-hasîs, s. 141.
[366] Tavzîrm'l-efkâr, c. II, s. 344,
[367] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis Ýlimleri ve Hadîs Istýlahlarý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Yayýnlarý: 81.