Peygamberimizin Hayatý
Pages: 1
Suveybe’den Sonra Hz. Peygamberi Emziren Halime By: Hadice Date: 01 Haziran 2011, 08:52:09
Suveybe’den Sonra Hz. Peygamberi Emziren Halime

Halime, Ebu Zueyb'in kýzýdýr. Ebu Zueyb'in asýl adý, Abdullah ibnu'l-Haris ibn Sicne'dir. Hatimenin kocasý ise, el-Haris ibn Abdiluzza ibn Rifaa'dýr.

Hz. Peygamberin Halime'den olan süt kardeþleri þunlardýr: Ab­dullah, Uneyse ve Hidame bintu'l-Haristir. Hýdame: Eþ-Þeyma'dýr. Bu isimle meþhur olmuþtur ve ancak onunla tanýnmaktadýr. Eþ-Þeyma'nýn Huneyn savaþýnda esir edilip: Haberiniz olsun! Ben sizin peygamberi­nizin kýz kardeþiyim, dediði, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) getirildiðinde, Ra-sulullah (s.a.v.) onu tanýdýðý ve ihtiyaçlarýný temin ettiðini rivayet ederler.

Halime, Sa'd ibn Bekr oðullanndandý.

119) Halime þöyle anlatýr: Ben zayýflýðýndan dolayý kafiledekiler-den geride kalan kýr bir merkeple yola çýktým. Kocam el-Haris ibn Ab-diluzza'yla birlikte hiçbir þey býrakmayan bir kuraklýk ve kýtlýk senesinde yola çýkmýþtýk.

Yanýmýzda yaþlý bir devemizde bulunuyordu. Vallahi, bize bir damla bile süt yermiyordu. Yanýmda bebeðimiz de vardý. Vallahi, onun aðlamasýndan, geceleri uyuyamýyorduk. Mememde ona yetecek kadar süt yoktu. Yaþlý devemizde de onu besleyecek süt yoktu. Biz darlýktan kurtulmayý umut ediyorduk.

Mekke'ye gelince içimizde hiçbir kadýn yoktu ki, Rasûlullah fs.a.v.) Ona teklif edilsin de onu almaktan kaçýnmýþ olmasýn. Çünkü, biz emzi-receðimiz çocuðun babasýndan bahþiþe kavuþmayý umuyor ve onun hakkýnda: Yetimdir, annesi bize ne ihsan yapabilecek ki diyor ve onu emzirmek üzere almayý kabul etmiyorduk.

Arkadaþlarýmdan emzirilecek çocuk almayan, benden baþka kal­mamýþtý. Hiç çocuk almadan döneyim, dedim. Ama bu hoþuma gitmedi. Arkadaþlarým almýþlardý. Kocama: Vallahi, bu yetim çocuðu gidip ala­caðým dedim, ona geldim ve aldým. Sonra bindiðimiz hayvanlarýn ve eþ­yalarýmýzýn yanýna çocukla birlikte döndüm. Kocam bana: Onu aldýn mý? dedi. Ben de: Evet, baþkasýný bulamadýðým için bunu aldým dedim. O da: Doðru karar verdin. Belki Allah onun yüzünden hayýr ihsan eder, dedi.

Vallahi, onu kucaðýma koyar koymaz, onun yüzünden memelerime dilediði kadar süt geldi. Bebejc ve kardeþi kanýncaya kadar süt emdiler. Kocam kalkýp o yaþlý ve sütsüz devemizin yanýna vardýðýnda memeleri­nin sütle dolu olduðunu gördü. Deve bize dilediðimiz kadar süt verdi. Kocam doyasýya içti. Ben de ayný þekilde doyup kanýncaya kadar süt iç­tim.

Karnýmýz tok su ve süte ihtiyaç duymadýðýmýz hayýrlý bir gece ge­çirdik. Kocam: Halime! Senin pek mübarek bir çocuk almýþ olduðun gö­rüþündeyim. Çocuklarýmýz da uyudu. Kendimiz de süte kandýk, dedi.

Sonra yola çýktýk. Vallahi merkebim kafýledekilerin hepsinin önü­ne geçti. Hiçbirisi ona yetiþemiyordu. Hatta onlar þöyle diyorlardý: el-Haris'in kýzý! Yazýklar olsun sana! Biraz durup bizi bekleþene! Hem bu, senin gelirken üzerine bindiðin merkep deðil mi?

Ben de onlara: Evet, vallahi, diyordum. Onlar da: Bu eþeðin þaþý­lacak bir durumu var, diyorlardý.

Nihayet, Sa'd oðullarý diyarýndaki evlerimize geldik.

Allah'ýn yarattýðý yerlerin en kuraðýna gelmiþtik. Halime'nin caný elinde olana yemin olsun! Sabahleyin herkes davarlarýný otlatmaya gönderiyor ben de küçük sürümü otlatmaya gönderiyordum. Akþamleyin benim davarlarým, karný dolu olarak, onlarýn davarlarý ise aç ve bitkin bir halde dönüyorlardý. Onlarýn içmek için hiç sütleri yoktu. Biz istedi­ðimiz kadar süt içiyorduk. Halbuki, hiçbir kimse davarlarýndan saðýp i-çecek bir damla süt bulamýyordu. Sürü sahipleri çobanlarýna: Yazýklar olsun size! Halîme'nin çobaný nerede otlatýyorsa, sizde onunla birlikte otlatsanýza, diyorlardý. Onlar, Halîmenin çobanýnýn otlattýðý yerlerde otlatýyorlar ama onlarýn davarlarý, karýnlarý aç, hiç sütsüz, benim da­varlarým ise memeleri süt dolu olarak dönüyordu.

Çocuk, bir günde, bir aydaki kadar, bir ayda da bir senede büyü­düðü kadar büyüyordu.

Daha dört aylýkken iki yaþýnda gösteriyordu. Onu annesine getir­dik. Ben ve kocam annesine þöyle dedik: Çocuðu býrak. Biz onu geri ge­tiririz. Çünkü Mekke'de çýkan vebanýn ona zarar vermesinden korkuyoruz. Böylece, onun yüzünden gördüðümüz bereketten dolayý, onun bir süre daha yanýmýzda kalmasýný çok istiyorduk.

Onu tekrar götürün deyinceye kadar yanýndan ayrýlmadýk. Çocuk iki ay daha yanýmýzda kaldý.

Bir gün, çocuk evin arkasýnda kardeþleriyle birlikteyken, süt kar­deþi (Abdullah) koþarak geldi. Bana ve babasýna: Kureyþli kardeþime yetiþin.

Ýki adam gelip onu yere yatýrdýlar. Karnýný yardýlar, dedi. Baba­sýyla birlikte koþarak onun yanma gittik. Yanma vardýðýmýzda onu yüzü sararmýþ bir halde bulduk. Baðrýmýza bastýk ve: Neyin var n'oldu yav­rum? dedik. O da: Üzerlerinde beyaz elbiseler bulunan iki adam gelip beni yere yatýrdýlar ve karnýmý yardýlar. Vallahi ne yaptýklarýný bilmi­yorum.

Onu alýp geri döndük. Kocam: Halime! Ben, bu çocuðun baþýna bir felâket gelmesinden korkuyorum, git baþýna bir felaket gelmeden, onu annesine teslim edelim, dedi.

*Onu annesine götürdük. Annesi: Onu geri getirmenize sebep nedir? Halbuki onu yanýnýzda alakoymakta çok istekliydiniz. Biz de þöyle cevap verdik: Hayýr, Vallahi, biz ona baktýk, o konuda üzerimize düþeni yerine getirdik. Onun baþýna bazý hadiselerin gelmesinden korktuk ye anasýnýn yanýnda olsun dedik.

Annesi: Vallahi; siz böyle deðildiniz. Bana sizin ve onun baþýna gelenleri anlatýn, dedi.

Vallahi, ona bütün olanlarý anlatmadan benden ayrýlmadý.

Amine: Yoksa sen ona þeytan'ýn mý musallat olacaðýndan korktun? Hayýr vallahi benim bu oðlumun önemli bir durumu vardýr. Ben sana onun haberini bildireyim mi? Ona hamileliðimde, bana hamilelikten daha hafif, daha kolay gelen ve ondan daha bereketli olan birþey gör­medim. Doðurduðum» zaman o, baþka çocuklarýn yere düþtükleri gibi düþmeyip ellerini yere koymuþ, baþým göðe kaldýrmýþ olarak doðmuþtur. Onu býrakýp doðruca gidebilirsiniz. [131]

 

[131] Ebu Nuaym, Delâilu'n-Nubuvve, s. 111-113; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, I/ 133-136; Ýbn Hiþam, Siretu'n-Nebeviyye, 1/173-175; Ýbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, il/ 273.



radyobeyan