Hz. Peygamberin Tevrat'ta Bildirilmesi By: Hadice Date: 31 Mayýs 2011, 14:58:28
Hz. Peygamberin Tevrat'ta Bildirilmesi
56) Allah Teala'nýn Tevrat'ýn ilk sifrinde Hz. Ýbrahim'e söylediði þu söz, peygamberimizin, Allah'ýn eski kitaplarýnda mevcut olan alametle-rindendir:
"Senin Ýsmail hakkýndaki duaný kabul ettim. Onu mübarek kýldým. Onu çoðalttým ve onu pek çok yücelttim. O, oniki büyük doðurtacak ve ben onu büyük bir ümmete vereceðim."
Daha sonra Musa'ya bunun aynýsýný sifr'da (Tevrat'ta) haber verdi ve biraz daha ilave etti.
Þöyle anlatýlmaktadýr: Hacer, Sare'den ayrýlýnca Allah'ýn meleði Hacer'e:
"Ey Sare'nin cariyesi Hacer! Hanýmefendine dön ve ona boyun eð! Ben senin soyunu ve çocuklarýný sayýlamayacak kadar çoðaltacaðým. Ýþte sen hamile kalýp bir oðlan doðuracaksýn. Adýný da Ýsmail koyacaksýn, çünkü Allah Teala senin gösterdiðin huþuyu duymuþtur. Onun eli herkesin elinin üzerindedir. Herkesin eli de boynu bükük olarak ona a-çýlmýþtýr" dedi.
Ýbn Kuteybe þöyle demiþtir: Bu sözü düþün! Onda, kastedilenin Rasulullah (s.a.v.) olduðuna açýk delil vardýr.
Çünkü Ýsrail'in eli Ýshak'm elinin üzerinde deðildi. Ýshak'ýn eli. ona boynu bükük olarak açýlmamýþtýr. Saltanat ve peygamberlik Ýsrail'le îyas'ýn oðlundayken bu nasýl olabilirdi? O ikisi îshak'ýn oðullarýydý. Rasulullah (s.a.v.) gönderilince peygamberlik Ýsmail'in oðluna geçti. Krallar ve milletler ona buyun eðdiler. Allah bütün þeriatlarý onunla kaldýrdý. Peygamberleri onunla sona erdirdi. Ahir zamanda onlara halifelik ve saltanat verdi. Onlarýn elleri herkesin elinin üstünde oldu. Herkesin eli arzu ve istekle, boynu bükük olarak onlara açýldý.
57) "Allah, Sina'dan geldi, Sair'den parladý ve Faran daðlarýndan göründü" demesi onun Tevrat'taki alam etler indendir.
Bunda, düþünüp inceleyene hiç bir gizlilik ve kapalýlýk yoktur. Çünkü Allah'ýn Sina'dan gelmesi, Onun Tur-i Sina'da Musa'ya Tevrat'ý indirmesi demektir. Bu, Ehl-â Kitap ve bize göre böyledir. Yine onun Sair'den parlamasý Mesih'e (Ýsa'ya) Ýncil'i indirmesidir. Mesih, Halil'in yurdu, Sair de, Nasýra demlen köyde oturuyordu. Onun müntesipleri, oranýn adýndan dolayý Nasara (hýristiyanlar) diye adlandýrýlmýþtýr. Onun Sair'den parlamasýnýn Mesih sebebiyle olmasý gerektiði gibi yine Faran daðlarýndan görünmesinin, Faran daðlarýnda Muhammed'e (s.a.v.) Kur'an'ý indirmesi sebebiyle olmasý gerekir. Faran daðlarý, Mekke daðlarýdýr. Müslümanlarla ehl-i kitab arasýnda Faran'm Mekke olduðunda ihtilaf yoktur. Oranýn Mekke olmadýðýný -ki bunun, onlarýn yaptýðý bir tahrif ve iftira olduðu inkar edilemez- iddia ederlerse biz de Tevrat'ta Ýbrahim'in Hacer'le Ýsmail'i Faran'a yerleþtirdiði yok mudur? deriz.
Þöyle de deriz: Allah'ýn göründüðü, adý Faran olan, Mesih'ten sonra kendisine kitap indirdiði yeri bize gösterin. Ýslam gibi ortaya çýkan ve dünyanýn her yerinde yayýlan bir din biliyor musunuz?
58) Allah Teala'mn "Beþinci Sifr"de Musa'ya: "Ben, Ýsrail oðullarýna senin gibi, kardeþlerinden olan bir peygamberi ikame ediyorum ve sözümü onun aðzýna koyuyorum" demesi onun Tevrattaki alametlerin-dendir.
Ýsrail oðullarýnýn kardeþlerinden olan kimse Ýsmail'in oðlundan baþkasý deðildir. Nitekim þöyle dersin: Bekr ve Taðlip, Vaü'in oðullarýdýr. Sonra da þöyle dersin: Taðlib, Bekr'in kardeþidir. Taðîib oðullarý, Bekr oðullarýnýn kardeþleridir. Bu konuda, iki babanýn kardeþ olmalarýna dayanýlýr.
Eðer onlar: Allah'ýn kendileri için ikame edeceðini vadettiði bu peygamberde Ýsrail oðullarmdandýr. Çünkü Ýsrail oðullarý, Ýsrail o-ðullarýnýn kardeþleridir, deseler, onlarý Tevrat ve görüþ (akýl) yalanlar. Çünkü Tevrat'ta Onun, Ýsrail oðullarý içinde Musa gibisini ikame etmediði vardýr.
Görüþe (akýla) gelince; eðer o, ben onlara Musa gibi Ýsrail oðullarýndan bir peygamber ikame edeceðim demek isteseydi. Ben onlara, Musa gibi kendilerinden ikame edeceðim, derdi. O, kardeþlerinden dememiþtir. Nitekim bir adam elçisine, bana Taðlib ibni Vail oðullarýndan birini getir, dese, onun ona Bekr oðullarýndan birini getirmemesi gerekir.
tbn Kuteybe þunu anlatmýþtýr: Danyal zamanýnda peygamber geçinen Habkun þöyle demiþtir. Allah, Teyemmun'den Kýddis de Faran daðlarýndan geldi. Ahmed'i tahmid ve takdisten yeryüzü doldu. Sað e-liyle yeryüzüne ve milletlerin kölelerine sahip oldu.
Yine þöyle dediðini anlatmýþtýr: Onun nuru sebebiyle yeryüzü aydýnlanýr ve denizde onun atlarýna binilir.
Ehl-i kitab'ýn bir kýsmýnda, Habkun'un sözü hakkýnda þöyle denildiði ilavesi vardýr: Kýtlýk senesinde dolduracaksýn. Senin emrinle oklar bükülecek ey Muhammedi
Bu, onun adýnýn ve özelliklerinin açýkça belirtilmesi demektir.
Onun, peygamberimiz olmadýðýný iddia ederlerse -bu, onlarýn inkar ve tahriflerinden dolayý zor olan birþey deðildir- onu tahmidden dolayý yeryüzünün dolduðu Ahmed ve Faran daðlarýndan gelip yeryüzüne ve milletlerin kölelerine sahip olan kiþi kimdir?
îbn Kuteybe þöyle demiþtir: Þu da, Ýsa'ya da Allah'ýn (azze ve celle) onu nasýl zikrettiðine dair geçen þeylerdendir. Nefsimin kendisiyle sevindiði kulum.
Baþka birisi bunu þöyle açýkladý: Kulum, seçtiðim kiþi, gönlümün hoþnut olduðu, ruhumu ona akýttýðým.
Baþka biri onu þöyle tarif etti: Ona vahyimi indiririm de milletlerde onun adaleti görülür. Milletlere vasiyetlerde bulunur. Gülmez, sesini çarþýlarda duyurmaz. Görmeyen gözleri açar, saðýr kulaklarý duyar hale getirir, kapalý kalpleri canlandýrýr. Ona verdiðimi baþkasýna vermem. Ahmed, Allah'a yeni bir þekilde hamdeder. O, yeryüzünün en uzak yerinden gelir. Ýnsanlarý ve yeryüzünde oturanlarý sevindirir. Onlar, her yüksek yerde "la ilahe illallah" ve "Allahu ekber" derler.
Bir baþkasý onun tarifine þunlarý da ilave etti: Zayýf deðildir. Yenilmez, Nefsinin arzu ve isteklerine meyletmez. Çarþýlarda sesi duyulmaz. Zayýf parmak kemiði gibi olan salihleri (iyi kimseleri) zelil kýlmaz (alçaltmaz). Sýddýklarý (doðrularý) güçlendirir. O, mütevazilerin desteðidir. O, Allah'ýn, yeryüzünde varlýðýmý isbat edinceye, onunla mazeret bulma kalkýncaya kadar, söndürülemeyen ve karþýsýnda durulamayan nurudur. Tevrat'ýna cinler de uyarlar.
Bu da onun adýnýn ve vasýflarýnýn açýkça belirtilmesi demektir.
Eðer: Hangi Tevrat onundur, derlerse, biz de: Size Tevrat'ýn yerine geçecek bir kitap getirdiðini kastedmiþtir, deriz.
59) Bunlardan birisi de Ka'b'ýn sözüdür: Beytulmakdis (Kudüs) Allah Teala'ya, harab olduðundan yakýndý. Ona þöyle denildi: Seni, yeni bir Tevrat ve yeni iþçilerle deðiþtireceðim. Geceleyin, kartallarýn kanatlarým açtýklarý gibidirler (kollarýný açýp dua ederler). Güvercinin yumurtasýný kýrmamaya çalýþtýðý gibi onlarda sana dikkat ve itina ile davranýrlar. Yanaklarýný sürerek ve secde ederek seni doldururlar.
îbn Kuteybe þöyle demiþtir: îþ'aya'nm onun hakkýnda söylediði sözlerden biri de þudur: "Ben Allah'ým! Seni hak ile yücelttim. Körlerin gözlerini açman, esirleri karanlýklardan kurtarýp nura götürmen için seni milletlerin nuru ve Araplarýn ahdi yaptým."
Ýbn Kuteybe þunu ilave eder: O, beþinci bölümde de þöyle demiþtir: "îlya, sultam (güç ve otoritesi) kürek kemiðinin üzerinde olandýr."
Peygamberlik alametinin, kürek kemiði üzerinde olduðunu kas-tedmektedir. Bu, Süryani tefsirde geçmektedir. Ýbrani, dilindeki tefsirde de þöyle demektedir: Kürek kemiðinin üzerinde peygamberlik alameti vardýr.
Ýbn Kuteybe þunu da söylemiþtir: Þu da Davud'un Zebur'da onun hakkýndaki sözüdür: "Rabbi yeniden teþbih edin. Þekli salihler olan kimseyi teþbih edin. Ýsrail, yaratýcýsýna ve Sahyun'un evlerine sevinsin. Allah, onun için, ümmetini seçtiðinden, ona zafer verdiðinden ve onun yüzünden salihlerin deðerini artýrdýðý için, yataklarýnda onu teþbih e-derler. Yüksek sesle "Allahu ekber" derler, kýlýçlarý vardýr. Allah'a ibadet etmeyen milletlerden (Allah için) intikam almak için ellerinde iki uçlu kýlýçlar vardýr. Onlar krallarýný iplerle, eþraftan olan kimselerini zincirlerle baðlarlar."
îbn Kuteybe þöyle demiþtir: îki uçlu kýlýçlarý olan Araplardan baþka hangi millettir?
O kýlýçlarla Allah'a ibadet etmeyen milletlerden inkikam alan kimdir?
Peygamberler arasýnda kýlýçla gönderilen bizim peygamberimizden baþka kimdir?
Yine Îbn Kuteybe þöyle demiþtir: Baþka bir Mezmur'da da þöyledir: "Ey Cebbar (güçlü kuvvetli, kahredeci) kýlýcý kuþan! Çünkü senin kanun ve þeriatlerin senin sað elinin heybetine baðlýdýr. Senin oklarýn düzeltilmiþtir. Milletler senin altýna yýkýlýrlar."
Peygamberler arasýnda bizimkinden baþka kýlýç kuþanan var mýdýr?
Milletlerin altýna yýkýldýklarý kimse, ondan baþka kimdir?
Kanunlarý korkuya baðlý yani ya kabul etmek, ya cizye vermek yahut kýlýca baðlý olan kimdir?
Rasulullah'ýn (s.a.v.): "Bana (düþmana) korku vermekle yardým olundu" [55] sözü bunun benzeridir.
Yine þunu da söylemiþtir: Baþka bir Mezmur'da þu vardýr: "Allah onu, peygamberliðin mahmud (övülen) bir tacý olarak çýkardý."
"Tac" kelimesini baþkanlýk ve imamlýða (önderliðe) Örnek olarak getirdi. Mahmud da: Muhammed'dir (s.a.v.).
Bir de þunu söylemiþtir: Baþka bir Mezmur'da þunlar vardýr: "O denizden (nehire kadar), nehirlerin yanýndan (nehirlere kadar) topraðýn kesildiði yere kadar sahiptir. Ehl-i Cezair Onun önünde dizleri üzere çöker. Düþmanlarý topraðý yalarlar. Hükümdarlar ona kurbanlarla gelirler ve ona secde ederler, milletler ona itaat edip boyun eðerler, çünkü o, yoksul mazlumu kendisinden daha güçlü olandan kurtarýr. Yardýmcýsý olmayan zayýfý kurtarýr, zayýf ve zavallýlara acýr. Ona Sebe ülkesinin altýnýndan verilir. Her zaman ona salât getirilir, onun her günü mübarektir. Adý ebediyete kadar devam eder."
Ýbn Kuteybe þunu söyler: Denizle nehir arasýndaki yere, topraðýn kesildiði yere kadar Dicle'yle Fýrat arasýna sahip olan kimdir? Kendisine salât getirilen peygamberlerden her vakti mübarek olan ondan baþa kimdir?!
Ibn Kuteybe þunu da nakletmiþ tir: Zebur'un baþka bir yerinde þu vardýr: Davud þöyle demiþtir: "Allah'ým! Sünneti taþýyaný gönder ki insanlar onun insan olduðunu bilsinler."
Bu, kendilerinden uzun yýllar önce Mesih'in ve Muhammed'în (s.a.v.) haber verilmesi demektir. Yani Muhammed'i gönder ki Mesih'in insan olduðunu insanlara bildirsin demektedir.
Davud'a, iddia ettiklerini Mesih için de iddia edeceklerini bildirmektedir.
Þunu da nakletmiþtir: Ýþ'aya da þöyledir: Bana þöyle denildi: îyi bir bakýcý olarak kalk! Gördüðün þeye bak. Ona benim þöyle dediðimi haber ver: Gelen iki binitli görüyorum. Birisi eþeðin üzerinde diðeri deve üzerindedir. Birisi diðerine þöyle der: "Babil ve marangozlar tarafýndan yapýlmýþ putlarý yýkýldý."
Ibn Kuteybe þunu söylemiþtir: Eþeðe binen kimse bize ve hýristi-yanlara göre Mesih'tir. Eþeðe binen Mesih olduðuna göre, Muhammed (s.a.v.) niye deveye binen kimse olmasýn?!
Babil'le marangozlar tarafýndan yapýlmýþ putlarýn yýkýlmasý onun ve onun vasýtasýyla olmamýþ mýdýr? Mesih vasýtasýyla deðildir. Halbuki, Babil yöresinde, Hz. Ýbrahim (a.s.) zamanýndan beri putlara tapan hükümdarlar vardý. Onun deveye binmesi Mesih'in eþeðe binmesinden daha meþhur deðil midir? [56]
[55] Buharî, Sahih, kitabu't-teyemmun, 1; es-Sala, 56; el-cýhad, 122; ta'birür-rüya,11, 22; el-Ýtisam bi's-Sünne, 1; Müslim, Sahih, kitabu'l-mesacid, 3, 5, 6, 7, 8; TirmizÝ, Sünen, ký-tabu's-siyer, 5; Nesai, Sünen, kitabu'l-gasl, 26; el-Cihad 1; Darými, Sünen, kýtabu's-sala; 111; es-sýyer, 28; Ýmam Ahmed, Musned, 1/301; H/222,264, 268,314,396, 412, 455, 510; III/304; IV/416;V/162, 248, 256.
[56] Abdurrahman Ýbnü’l-Cevzi, Ashâbýn Dilinden Peygamberimizin Hayatý, Uysal Kitabevi: 47-51.