Yirmibirinci mesele By: sidretül münteha Date: 30 Mayýs 2011, 13:56:49
Yirmibirinci Mesele:
(Bu meselede þu husus ele alýnacaktýr): Ýþaret edilen kalbin derinliklerine kadar iþleyen bid'at sevgisi sadece bazý bid'atlara mahsus bir keyfiyet midir? Yoksa hepsine mi mahsustur.
1- Bid'atlardan bazýlarýnýn, sahibinin kalbinin derinliklerine ciddi bir þekilde iþlemesi mümkündür. Bid'atlardan bazýlarý ise böyle deðildir. Meselâ falan bid'atýn, sahibinde kuduz hastalaðýnýn sirayeti gibi sirayet etmesi, onun özelliðidir. Filan bid'at böyle deðildir.
Haricilerin bid'atý kalbin derinliklerine kadar iþleyen tarafta yer alýr. Fer'î meselelerde kýyasý inkâr edip (nassýn) zahirine sarýlanlarýn bid'atý öbür tarafta yer almakla beraber Haricilerin bid'atý gibidir.
Genel olarak sirayetin her bid'atta bulunmasý mümkündür. Böylece bid'at ehli, kuduz hastalýðýnýn sahibinin bedeninde yayýldýðý gibi bid'atýn kendisinde yayýlmasýndan kendisini kurtaramaz. Amrb. Ubeyd bunun örneðidir. Daha önce de kendisinden nakledildiði üzere o kýyas hususundaki görüþü sebebiyle Tebbet suresini ve Müddessir suresi 31. ayetini inkar etmiþtir.[250]
Bazýlarýnýn ise durumu bu derecelere ulaþmamýþtýr. Nitekim müslümanlarýn alimlerinden bir grup böyledir. Nahiv âlimi Fârisî[251] ve Ýbn Cinnî[252] gibi.
2- Zahirilerin bid'ati de birtakým kimselerin "Rahman (olan Allah) arþý istiva etti"[253] ayeti okunduðu zaman oturuyor diyecek derecede içlerine sinmiþtir. Onlar bunu açýktan açýða söylemiþler hatta bu uðurda savaþmýþlardýr. Fakat yine zahirilerin (bazýlarýnýn) içinde olduðu durum, onlarý bu decerelere kadar ulaþtýrmamýþtýr. Nitekim fer'î meselelerde ve benzerlerinde Davud b. Ali'nin durumu böyledir.
3- Namazlardan sonra toplu ve sürekli olarak dua etmek bid'atý, bunu benimseyenlerce terk edildiði zaman öldürmeyi gerektirecek mertebede görülmüþtür.
Kâdi Ebu'l Hattab, Ebû Abdillah b. Mücahid'in -ki bu zât ibadetine düþkün biridir- hikayesini þöyle anlatmýþtýr:
Devlet büyüklerinden hatýrý sayýlýr, eli açýk va katý uygulamalarý olan bir adam Ýbn Mücahid'in çevresine gelip onun imamlýk yaptýðý camide namaz kýldý. Ýbn Mücahid mezhebine baðlýlýktan dolayý -O Maliki mezhebinden idi- namazlardan sonra dua etmezdi. Çünkü bu onun mezhebinde mekruhtur. Ýbn Mücahid bu özelliðini koruyan biri idi. O adam Ýbn Mücahid'in dua etmemesinden hoþlanmadý. Ona dua etmesini emretti, Ýbn Mücahid ise bunu kabul etmedi ve namazlardan sonra dua etmemek âdetini sürdürdü. Bir gece o adam yine camide yatsý namazýný kýldý. Namaz bitince adam evine gitti. Cami cemaatinden olup yanýnda bulunanlara:
Biz bu adama namazlardan sonra dua etmesini söylemiþtik. O kabul etmedi yarýn sabah vakti olunca -elindeki kýlýcý göstererek- bu kýlýçla boynunu vuracaðým, dedi. Ýnsanlar bu durumu bildiklerinde Ýbn Mücahide o adamýn söylediðine göre bir zarar gelmesinden korktular. Cemaatin hepsi Ýbn Mücahid'in evine gittiler. O cemaatin karþýsýna çýkýp:
"Size ne oluyor?" dedi. Cemaat:
"Vallahi senin (namazlardan sonra) duayý býrakmandan dolayý bu adamdan (sana bir zarar gelmesinden) korktuk. Sana çok þiddetli öfkelenmiþti." dediler. Ýbn Mücahid:
Ben yapmakta olduðumun dýþýna çýkmam! dedi. Durumu ona haber verdiler. Bunun üzerine Ýbn Mücahid -gülerek- þöyle dedi:
"Gidiniz, korkmayýnýz! Allah'ýn (izni ve) gücüyle bu kýlýçla yarýn boynu vurulacak odur." Ýbn Mücahid evine girdi, cemaat da adamýn söylediklerinden korka korka geri döndüler.
Sabah olunca cemaatten dün gece olanlarý bilen bir grup, adamýn evine gittiler. (O sabah) adamý Ýþbiliye'de Cevher kapýsýndaki devlet baþkanýnýn bulunduðu binaya götürdüler. Orada bu adamýn boynunun kendi kýlýcý ile vurulmasý emri vardý. Bu (sonuç) Ýbn Mücahidin duasýnýn kabulü ve kerametinin isbatý olmuþtu.
Bazý Ýþbiliye'liler bu hikayeyi ayný manada, fakat baþka bir þekilde rivayet ederler.
Ýbn Sakar'ýn oðlu, hatip hutbesinde Mehdi'nin adýný ve ma'sum olduðunu söylediði sýrada reddedince, zamanýn halifesi olan Abd'ulmü'min soyundan Murtaza, hatibi hapsetmek istedi. Muvahhidler grubundan þeyhler ve vezirler, hatibin öldürülmesinden baþka hiçbir þeyi kabul etmediler. Sonunda bu konuda üstün gelip, ayný sözü baþkasýnýn da söylemesinden korkarak hatibi öldürdüler. Bunlar dinlerinin üzerine oturduðu kaideyi bozmuþ oldular.
Bazen bid'at, sahibinin kalbinin derinliklerine bu derecede iþlemez. Bu durumda görüþ ayrýlýklarý (insanlarý öldürecek) derecede sonuçlara götürmez.
Bu örnekler -sahih okluðu varsayýldýðýna göre- hadisten maksadýn ne olduðunu gerçeklerle açýklamýþtýr. Þüphe yok ki Hz. Peygamber'in verdiði haberler, kendisine o haberleri verene aykýrý olmaksýzýn uyum içindedir.
Bu yoruma, insanlarýn çeþitli kýsýmlara ayrýlmýþ olmasý ve onlarýn durumlarýnýn tetkiki tanýklýk etmektedir. Ýnsanlar ilim, cahillik, kahramanlýk, korkaklýk, adalet, zulüm, cömertlik, cimrilik, zenginlik, fakirlik, izzet ve zillet gibi husus ve özelliklerde üst derecede, orta ve en aþaðý derecede olmak üzere farklý durumlardadýr. Bu özellikler ve durumlar en üst derece ile en alt derece arasýnda deðiþik þekillerdedir. Meselâ bir âlim kiþi, ilmin en üst derecelerinde iken, diðeri en aþaðý derecelerindedir. Cahil de böyle, kahraman da, diðerleri de böyledir.
Bid'atýn insanlarýn gönlüne düþmesi dahi böyledir. Þu kadar ki Hz. Peygamberin hadisinde bunu zikretmesinde bir baþka fayda vardýr. O fayda, bid'ata ve bid'atçýlara yakýn olmaktan sakýndýrmaktýr.[254] [250] Yedinci meselenin sonlarýna doðru Amr b. Ubeyd'i rüyasýnda gören; Asým el-Ahvel'den onun Kur'an'dan bazý ayetleri kazýdýðýna dair bir rivayet geçmiþ idi. Ayrýca Amr b. Ubeyd'in kiþiliði ve çeþitli görüþleri hakkýnda, ülkemizde yayýnlanmasý üstün bir baþarý olarak nitelendirilmeye layýk olan Diyanet Vakfýnýn yayýnladýðý Ýslam Ansiklopedisine bakýlsýn: Türkiye Diyanet Vakfý Ýslam Ansiklopedisi, 3/93 Amr Maddesi. (Çeviren)
[251] Bu zât, Ebû Ali Hasan b. Ahmed b. Abd'ul Gaffar b. Muhammed b. Süleyman b. Ebân el-Farisidir. Babasý Ýran’lý annesi Þeyban’lý Arap’týr. Ebu Ali en-Nahvî birden fazla kitap kaleme almýþ bir âlimdir. Kendisi Mutezile mezhebinden olmakla suçlanmýþtýr. Bazýlarý onu Müberridden üstün saymýþtýr. Ýbn Helikân þöyle demiþtir: Ebu Ali nahv'de zamanýnýn imam derecesinde âlimi idi. Halep'de Seyfud-Devle b. Hamdan'ýn yanýnda kalmýþtýr. Hicretin 377. yýlýnda Baðdat'ta vefat etmiþtir. Bakýnýz: Þezerât. 3/88: Vefeyatul A'yân. 1/325
[252] Bu zât nahv bilgini Ebu'l Feth Osman b. Cinnî el-Ezdi'dir. Soyu hakkýnda bundan ötesi bilinmiyor. Þu kadar ki kendisi Arap soyundan deðildir. Babasý Cinnî Yunan asýllý rum olup Süleyman b. Feth b. Ahmed el-Ezdi'nin kölesi idi. Bundan doyalýdýr ki Ýbn Cinnî velâ yoluyla Ezdi olmuþtur. Hicretin 392. yýlýnda vefat etmiþtir. Bakýnýz: Þezerât. 3/140; Mu'cem'ul Ûdebâ, Ehu'l Feth..
[253] Tâhâ: 5
[254] Ýmam Þatýbi, el-Ý’tisam Kitap Dünyasý Yayýnlarý: 2/296-298.