Peygamberimizin Hayatý
Pages: 1
Ummu Ma'bed Hadisi By: Hadice Date: 29 Mayýs 2011, 14:49:06
Ummu Ma'bed Hadisi

328) Ebu Ma'bed el-Huza'î anlatmaktadýr. Rasulullah (s.a.v.) Ebu Bekr, Amir Ibn Fuheyre ve kýlavuzlarý Abdullah îbn Uraykýt Mekke'den Medine'ye hicret ederken Ummu Ma'bed el-Huza'ýyye'nin çadýrýna uð­radýlar. Ummu Ma'bed, akýllý, iffetli ve güçlü bir kadýndý. Çadýrýn önüne oturur, yolcularýn yiyecek ve içecek ihtiyaçlarýný saðlardý.

Onlar, Ummu Ma'bed'den hurma ve et satýn almak istediler. Ummu Ma'bed1 de bu istediklerinden hiçbirini bulamadýlar. Çünkü a-zýðý bitenler ve kuraklýktan dolayý hiçbir þeyi olmayanlar onda hiç birþey býrakmamýþlardý. Ummu Ma'bed:

-Vallahi, yanýmýzda birþey olsaydý, ikram etmekten çekinmezdim, dedi.

Rasulullah (s.a.v.) çadýrýn yanýnda duran bir koyun gördü ve:

- Ummu Ma'bed! Þu koyun nedir? dedi. Ummu Ma'bed:

-  O, bitkinlik ve dermansýzlýktan dolayý sürüden geri kalmýþ bir koyundur, dedi. Rasulullah (s.a.v.):

- Onun sütü var mý? diye sordu. Ummu Ma'bed:

- O bundan tamamýyle mahrumdur. Rasulullah (s.a.v.):

- Onu saðmama müsaade eder misin? dedi. Ummu Ma'bed:

-Evet! Babam, anam sana feda olsun. Eðer onda, süt bulabileceðini sanýyorsan, dedi.

Rasulullah (s.a.v.) koyunu getirtti. Memesini sývazladý. Allah'ýn adýný andýktan sonra:

- "Allah'ým! Ona, koyununu bereketli kýl" diye dua etti.

Koyunun memesi sütle dolup taþtý. Beþ on kiþiyi kandýracak kadar büyüklükte bir kap getirtti. Ýçine süt saðdý, kabý aðzýna kadar doldur­du,                                               

Ummu Ma'bed'e verdi, o kanýncaya kadar içti. Arkadaþlarýna ver­di, onlar da kana kana içtiler. En son Rasulullah (s.a.v.) içti. Hepsi su­sadýktan sonra tekrar içtiler ve süte kandýlar.

Rasulullah (s.a.v.) tekrar süt saðýp doldurdu ve onu Ummu Ma'bed'de býraktý. Onun yanýndan ayrýldýlar.

Az sonra Ummu Ma'bed'in kocasý Ebu Ma'bed zayýflýklarýndan yü­rüyemeyen, beyinleri az, kemiklerinin içinde ilik kalmamýþ zayýf ko­yunlarý sürerek geldi. Sütü görünce þaþýrdý ve:

- Bu süt size nerden geldi? Koyunlar kýsýr ve uzaktalar.  Çadýrda süt yaðýlýr hayvan yok, dedi. Ummu Ma'bed:

- Hayýr Vallahi, bize mübarek bir kiþi uðradý. Þöyle þöyle söyledi, dedi. Ebu Ma'bed:

-Vallahi, onun, Kureyþlilerin aradýklarý adamlarý olduðunu zan­nediyorum. Ummu Ma'bed! Onu bana tarif etsene, dedi. Ummu Ma'bed:

- Öyle birisini gördüm ki güzelliði besbelliydi, yüzü parlaktý. Güzel huyluydu. Ne karný büyük, ne de baþý küçüktü.  Çok güzeldi. Gözleri siyahtý, kirpikleri çoktu.  Sesi nazik, gözünün aký çok, siyahý da çok si­yahtý.   Doðuþtan sürmeliydi.  Kaþlarýnýn ucu ince ve çatýk kaþlýydý. Saçlarý koyu siyahtý. Boynu uzun ve yüksekti. Sakalý sýktý. Sustuðunda kendisinde bir vakar ve aðýrbaþlýlýk vardý.  Sözleri sanki dizilmiþ birer inci gibi aðzýndan tatlý tatlý akmaktaydý. Sözü açýk ve hak ile batýl ara­sýný ayýrýcý olup ne acizlik sayýlacak derecede az, ne de boþ gereksiz sa­yýlacak derecede çoktu. Uzaktan bakýlýnca, insanlarýn en heybetlisiydi. Yakýnma gelince, herkesten taha tatlý ve çekiciydi. Kendisi orta boylu olup boyu ne hoþa gitmeyecek derecede uzun, ne de kýsaydý. Sanki o, bir fidandý, iki fidan arasýnda bitmiþ, parlaklýðý ve yeþilliði, onlara üstün gelmiþti.   Onun yanýnda arkadaþlarý vardý, o bir þey söylediði zaman onlar dinlerler, onun verdiði emri yerine getirmek için koþuþurlardý. Asýk suratlý deðil güleçti. Bunak da deðildir, dedi.

Ebu Ma'bed:

-Vallahi, bu kiþi, Mekke'deki iþi bize anlatýlan Kureyþlilerin a-damýdýr. Eðer ben ona rastlasaydým, ona arkadaþ olmak isterdim. Yine de bir yolunu bulursam, bunu yapacaðým, dedi.

Mekke'de gökle yer arasýnda bir ses yükseldi. Halk onu duyuyor ama söyleyen kiþiyi göremiyorlardý. Þu beyitleri söylüyordu:

insanlarýn Rabbi olan Allah, Ummu Ma'bed'in çadýrýnda kalan iki arakadaþa en iyi mükafatý verdi.

O ikisi, iyilikle konup iyilikle kalktýlar. Muhammed'in yol arka­daþý olan kimse felah buldu.

Ey Al-i Kusayy (Kusayy ailesi)! Onda bulunan, karþýlýðý verileme­yen hareketler ve þeref sebebiyle Allah sizi terketmedi.

Kýz kardeþinize koyununu ve kabýný sorun. Eðer siz koyunu so­rarsanýz o, þuna þehadet eder:

O, ona, kýsýr bir koyun getirtti. Koyunun memesi ona halis ve kö­püklü süt verdi.

O, onu (sütü), gelip gidenlerin bol süt içmeleri için onun (Ummu Mabed'in) yanýnda rehin olarak býraktý.

Onlar peygamberlerini kaybetmiþlerdi. Ummu Ma'bed'in çadýrýn­da (bulmaya) çalýþtýlar.

Hassan îbn Sabit þu þiiriyle cevap verdi:

Artýk peygamberleri aralarýnda olmayan kavim hüsrana uðramýþ­týr. Gece ve gündüz ona giden kimse mübarek kýlýnmýþtýr.

O, bir kavmin yanýndan ayrýldý da akýllarý gitti. O, baþka bir kav­min yanma, yeni bir nurla yerleþti. Bir kavmin, bilmedikleri için sefih-leþen sapýklarýyla, doðru yolda olan birisine uyarak hidayete erenleri bir olur mu?

Etrafýndaki insanlarýn görmediði þeyleri gören ve her yerde Al­lah'ýn Kitabýný okuyan bir peygamberdir o.

O, bir gün, Gaib olanýn sözünü söylerse, o söz bugün veya yarýn erkenden tasdik edilir.

Onunla sohbetinden dolayý, dedesinin saadeti, Ebu Bekr'e hayýrlý mübarek olsun! Allah kimi mübarek kýlarsa, o mübarek olur.

Ka'b oðullarýna ufak tefeklerinin mevkisi ve müslümanlar için on­larýn bir gözetleme yerinde oturmalarý hayýrlý mübarek olsun.

329) Ummu Ma'bed anlatmýþtýr:

Bizim yanýmýza iki deve üzerinde dört kiþi geldi. Benim yanýma indiler. Rasulullah'a (s.a.v.) onun için kesmek istediðim bir koyunu ge­tirdim. Onun saðmal, sütlü olduðunu gördü. Koyunu onun yanma yak­laþtýrdým. Memesini sývazladýktan sonra:

-Bunu kesme, dedi.

Onu götürdüm. Bir baþkasýný getirip kesti ve etini onlar için pi­þirdim. Rasulullah (s.a.v.) kendisi ve arkadaþlarý ondan yediler. Yolda yiyecekleri kadar da torbalarýna koydum. Etten bize de veya etin büyük kýsmý bize kaldý.

Rasulullah'm memesini sývazladýðý koyun, Hz. Ömer zamanýndaki (Hicretin 18. yýlma) Ramade yýlý (bir kuraklýk yýlýnýn adý) denen yýla kadar kaldý. Kuraklýktan, yeryüzünde az ve çok birþey kalmamýþken biz ondan, sabah akþam süt saðardýk. [11]


[11] Hakim, Mustedrek, 3/10. Hakim bu hadis hakkýnda þöyle demiþtir: "Bu, isnadý sahih bir hadistir. Buhari ile Müslim onu rivayet etmemiþlerdir. Zehebî'de þöyle demiþtir: "Bu tariklerde Sahihin þartýna göre birþey yoktur. Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 1/276-284; Ebu Nuaym, Deailu'n-Nubuvve, 283-287; Ýbn Asakir, Tarih, 1/326 (Tehzib); Jbn Kesir, el-Bidaye ve"n-Nýhaye3/191; Ýbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 1/230; Ýbn Hiþam, Siretu'n-Nebeviyye, 2/100.



radyobeyan