Lebbeyk ya Huseyn By: sidretül münteha Date: 25 Mayýs 2011, 17:23:45
Lebbeyk Ya Huseyn!
GÝRÝÞ
Siz hiç, bir ömür þahadet aþký ile yanýp tutuþan ve bu aþkýna ulaþmak için yýllarca gözyaþý dökmüþ ve Rabbinin izni ile þahadet zamaný gelince arkasýna bile bakmadan ölümün kollarýna koþarak giden bir mücahit gördünüz mü? Ya da daha kundakta süt emen küçük çocuðuna bakýp da, cebinden çýkardýðý küçük bir Kuran-ý Kerim’i o küçük ellerine sýkýþtýrýp ona gelecek olarak Allah’ýn kelamýný emanet eden bir babayý? Daha yaþamýnýn baharýnda “ölüm benim sevgilime kavuþma vesilemdir” diyerek týpký babasý gibi, savaþ meydanlarýnda “Allah-u Ekber” nidasýyla topraða yýðýlýp kalan ve ellerini gökyüzüne kaldýrýp dua eden bir genç gördünüz mü hiç?
Siz, 6 yaþýndaki çocuðundan, babasýnýn savaþ meydanlarýna gideceðini ve bir daha dönmeyeceðini bilerek ve ona uzun bir seyahate gidermiþ gibi “yolluk” hazýrlayarak, çocuðunu oyalayan bir anne gördünüz mü?
Ahir zaman çocuklarý olarak, þahadetin maneviyatýndan uzak bizler için þahadet mertebesini ve þehitleri ele almak kolay olmasa gerek. Yukarýda betimlemeye çalýþtýðým durumlardan hangi birine ne kadar þahit olduk acaba? Büyüklerimizden dinlediklerimiz ve kitaplardan okuduklarýmýzla yetindik sadece. Hür bin Yezid, þehitlerin gýpta ettiði “Hz. Ebul Fazl Abbas” ve “Sarallah” gibi, adlarý sýk sýk anýp, bu þahadetin felsefesi üzerine ufacýk da olsa tefekkür etmemiþ gaflet abidesi bizler o yüce makamlara sahip insanlarýn neden þehit olduklarýný sadece iki cümle ile özetlemekteyiz ne yazýk ki. Adýmýzýn “Þii” olduðu bu devirde þahadetin mektebimizde büyük önem taþýdýðýný bildiðimiz halde acaba þahadetle ne kadar alakalý ve söz konusu mertebeyi elde etmek için ne kadar istekliyiz?
Ýsterseniz öncelik olarak, imamýmýz olmasýndan iftihar ettiðimiz ve adý geldiðinde ise yüreklerimizin yandýðý ayný zamanda o Kerbela faciasýný anýmsadýðýmýz “Allah’ýn Kaný” olarak büyüðümüzden, küçüðümüze kadar dilimizde dua ettiðimiz Seyyid-is Þüheda Ýmam Hüseyin’i (as) ve onun misyonunu ele alalým.
FASIL–1
Müminlerden öyle adamlar vardýr ki Allah’a verdikleri söze sadýk kalýrlar. Onlardan kimi adaðýný yerine getirdi, kimi de beklemektedirler. (Ahitlerinde) hiçbir deðiþiklik yapmamýþlardýr. (Ahzâb / 23)
Ýnsaný sadýk kýlan þey nedir? Sadakat insan için ne anlam taþýr? Tüm bu sorularýn cevabýný eðer Ýmam Hüseyin’i (as) gerçekten tanýmýþsak bulabilir ve ayný zamanda idrak edebiliriz. Ýmam Hüseyin’e (as) göre sadakat, hakikatin ve imanýn özüydü. Ýmanlý insan Allah’a sadakatiyle varýr ve hedeflerine bu sayede ulaþýr. Ýmam Hüseyin’in (as) kýyamýnýn merkezini, her konuþmasýnýn baþlangýcýný her hedefinin açýklanýþýnýn özünde Allah’ýn olduðunu ve bunun da Allah’a olan sadakati sonucu oluþtuðunu görmekteyiz. Ýmanýn sadakatle eþ deðer olduðunu unutan bir neslin ferdi olarak, hala anlamamakta neden direniyoruz bunu aklým bir türlü almamakta. Ýman ve sadakatin eþ deðerde olduðunu vurgulamýþtým. Peki, sadakat ne kadar önemli ve onun varlýðý nasýl ispatlanýr? Sakadat ne kadar önemli ki, Resul’ün (saa) torunu kendi kanýyla kalmýyor tüm ailesini, sadakatinin ispatý olarak Rabb’ine sunuyor. Kundakta süt emen ve ceddine en çok benzeyen iki oðlu, en zor anlarýnda yanýnda bulunan kýz kardeþi Zeynep (sa) ve Hz. Ebul Fazl (as). Kardeþi Ýmam Hasan’ýn (as) yadigârý ve emaneti olan Hz. Kasým (as). Hasta haliyle kýzgýn çöllerde Allah’ýn adýný zalimler karþýsýnda haykýran Ýmam Zeynel Abidin (as) ve Ehl-i Beyt’in diðerleri…
Bir Þii’nin ilk görevi tüm insanoðlu gibi önce kendini bilmektir. Bizler örnek aldýðýmýz kiþilik ve þahýslarý yaþantýlarý ile idrak edebilir ve onlarý hayatlarýmýzýn her anýnda hatýrlarsak görürüz ki, hem maneviyatta hem de nefsi merhalelerde büyük aþamalar kat edeceðiz.
Üstat Ali Þeraiti’nin de dediði gibi;
Ýnsan” olma “bilme” ile gerçekleþmektedir. Bunun en yüce belirginliði de kendini bilmedir. “Kendini bilme “ne rastlantýsal olarak, ne de daha önceki bir kararlaþtýrma ile ve ne de gaibi ilham, kalbi duyumsama veya iç ýþýmasý ile olur. Baþkasý (L’autrui) ile yürüttüðü iliþkilerinden yola çýkarak insan, “ben” (moi)e ulaþmaktadýr. “Baþka” olaný tanýmakla ve duyumsamakla “kendisi”ni keþfetmektedir.
Her konuda ve her aþamada aklýmýza ilk gelecek konunun Hz. Resul’ün (saa) hadisinde buyurmuþ olduðu gibi “benim ehlibeytim Nuh’un gemisi gibidir, ona binen kurtulur ona yetiþemeyen ise helak olur” olmadýr.
FASIL–2
Bir Þii olarak þahadet merhalesine ve þahadet konusuna nasýl yaklaþmalýyýz? Öncelikle asrýn büyük þehitleri Ýmam Hüseyin (as) ve 72 yareni ile birlikte bizden önceki nesillerde yani, þehit Mutahhari, þehit Beheþti, þehit Nasiriyan ve adlarýnýn bile aklýmýza gelmediði nicelerinin örnek yaþantýlarýný araþtýrmak ve idrak edebilmek, onlarýn örnek hayatlarýný kendi yaþantýmýza aksettirmekle baþlayabiliriz. Devrimizin, bizlere maddiyat âleminde var olma mücadelesinden baþka bir seçenek býrakmadýðý, gelecek endiþelerimizden dolayý nesillerimizi maneviyat sürecinde yalnýz býraktýðýmýz bir psikolojik savaþ ile karþý karþýya olmakla kalmamýþ bizzat bu savaþýn içerisinde yer almýþýz.
Yine üstat Ali Þeraiti’nin sözü ile devam edeceðim;
“Var olmak, dar, karanlýk bir hücredir, kapýsý ölüm, penceresi yaþamdýr. Pencerelerini bulmamýþ olanlar ya da yalnýz var olmakla yetinecek ölçüde “az” olanlar ile bu “az olmak”tan biraz çok olmalarý ya da çok duruma gelenler intiharýn kurtarýcý yardýmýyla kapýyý açarlar ve kurtuluþa kaçarlar”.
Sizce, nesillerimizi eðitmeme onlarý maddiyat çukurunda maneviyat eksikliðinden dolayý göz göre göre intihara sürüklemek deðil midir?
Neden hala nesillerimizi göz ardý edilmiþ ve bir takým gerçekle alakasý olmayan ya da üzeri kapatýlmýþ bir Ehlibeyt anlayýþý içerisine sürüklüyoruz? Ýmam Hüseyin (as) ile birlikte 72 yareni ve kerbela olayýný her yýl matem törenleri ile ele alan bizler neden Ýmam Huseyin’in misyonunu ve onun sözlerini dikkate almýyoruz? Bir Þii olarak acaba “Zillet bizden uzaktýr” hadisi bizler için bir anlam ifade etmiyor mu? Ehlibeyt’ten nefislerimizi okþayan hadisler nakledip övündüðümüz ve nesillerimizi de böyle kandýrdýðýmýz bir durumda acaba kiþiler olarak mektebimize ne yarar saðlayabiliriz?
Ýmam Hüseyin (as) buyuruyor ki:
“Ýnsanlarýn çoðu dünya kuludur, din ise sadece dillerinde dolanýp durur, dünyadan bir çýkar elde ettikçe dindarlar çoðalýr ondan bir zarar görüldüðünde ise dindarlar azalýr.”
Bir Þii olarak Ýslami yaþantýmýzda olduðu gibi normal yaþantýmýzda da ne yazýk ki, böyleyiz. Yeni yetiþen, kendilerini Ýslami gençlik olarak nitelendiren kiþilerin Allah’ýn þeriatýnýn temeli olan cihad konusunda vurdumduymazlýklarý, aldýklarý ailevi ve dini eðitimlerde þüphe uyandýrýyor. Bizler dini konularda bizleri su üstüne çýkaracak ayetler ve hadisler ezberlemekte, ehlibeyti örnek aldýðýmýzý ve onlarla iftihar ettiðimiz halde yaþantýlarýndan uzak durmaktayýz.
Þahadet konusu her ne kadar bizlere uzak olsa da þunu belirtmekte fayda görmekteyim ki, en azýndan nesillerimize mektebimizin var oluþunun þahadette yatýlý olduðunu ve zillete boyun eðmemekle olduðunu anlatmamýz hatta onlara öðretmemiz gerekli olduðunu savunmaktayým.
Nitekim Ali þeraitinin de savunmuþ olduðu gibi “þehit olanlar Hüseyin’ce iþ yaptýlar ve geri kalanlar ise Zeynep’çe iþ yapmalýlar.” ve ekliyor; “Ali gibi yaþayýn, Hüseyin gibi ölün ve Ebu-Zer gibi haykýrýn”.
Allah’ýn davetine lebbeyk diyen bir imamýn Þialarý olarak “Lebbeyk ya Hüseyin” diyen bizler acaba “Lebbeyk ya Hüseyin” anlamýný bilmekte miyiz? Bunun anlamýný belirttiðim gibi Ýmam Hüseyin anlayýp tanýyarak idrak edebiliriz. Hüseyni yolda olduðunu iddia eden ve onu tanýmayan bizler hangi samimi duygularla imamýn yolunda olduðumuzu belirtiyoruz. Ýmamýn gerçek takipçisi ve zamanýn Hüseyni olan Seyyid Hasan Nasrallah’ýn “Lebbeyk Ya Hüseyin” lafzýný açýklamasý gerçekten bizler için bir Hüseyin takipçisinin nasýl olmasý gerektiðini anlatýyor.
“Lebbeyk Ya Hüseyin” Yani, bir anne kendi elleriyle çocuðunu savaþ meydanýna gönderir çocuðu þehit edildiðinde ve kesik baþý annesine verildiðinde annesi onu evine götürür ve yüzündeki kaný topraklarý siler ve ona der ki; ben senden razýyým Allah senin yüzünü aydýn kýlsýn. Sen beni kýyamet günü Hz. Zehra’nýn yanýnda ak ettin. Ve bir anne bir eþ bir kýz kardeþ ki, geliyor eþine oðluna ve kardeþine savaþ elbisesini kendi elleriyle giydiriyor ve savaþ meydanýna gönderiyor. Yani Zeyneb’in þahadet arzusu ve isteðini Huseyn’e baðýþlamasý budur lebbeyk ya Huseyn.” Ve ekliyor;
“Herkes duysun dünyanýn neresinde bize ihtiyaç duyulursa biz hazýr bekliyoruz ve biz sadece kefen giymiþ olmayacaðýz biz kefenimizle birlikte silahýmýzý da taþýyacaðýz.”
Bu mesaj bizleredir ki þöyledir tefsiri; Yani, hüseyni bir yol izlediðini iddia eden kiþi sadakatini örnek aldýðý kiþi olan imam Hüseyin gibi Allah katýnda eyleme dönüþtürerek kanýtlayabilir. Bunu kanýtlamanýn en büyük yolu Allah katýnda þehit vermekle olur.
Budur” Lebbeyk Ya Hüseyni’n” anlamý.
Evinde oturup da geleceði için dünya nimetleri biriktiren ve zillet altýnda yaþayýp da ben Hüseyni yolun takipçisiyim demesinin hiçbir anlamý yoktur Ýmamýn nezdinde.
Gerçeði bir kez daha acý da olsa itiraf etmeliyim ki, bizler bugün imam Hüseyni’n kanýný sermaye edinmiþiz ve bu kan sayesinde mektep adý altýnda mal ve mülkler edinmiþiz. Ýmam Hüseyni’n kaný üzerinde politikalar yürütüyor onun davasýný sürdürecek Hüseyni talebeler yetiþtirmek yerine ehlibeytle alakasý olmayan bir yol tutturmuþuz.
Acaba hangimiz bu yolda gerçek bir Þii olarak canýmýz ve malýmýzdan vazgeçmiþiz? Bizlerden istenen þüphesiz bir þeylerden vazgeçmek deðildir ancak en azýndan Hüseyni kýyamý anlamamýzdýr.
FASIL-3
Zaman artýk ilim ehlinin deðil, aþk ehlinin zamanýdýr. Þüphesiz ilim ehli yüzyýllarca köprü görevini üstlenerek Hüseyni kýyamý ve mesajýný bizlere ulaþtýrmýþtýr. Ýlim ehli taþýyýcýlýk görevi ile birlikte bayraðý Aþk ehline teslim etmiþ ve þimdi aþk ehlinin görevi sadakatini ve bu yolda duruþunu belirtmesidir. Büyük âlimlerin de belirtmiþ olduðu gibi artýk bu mesajý camilerde yas töreni ve hüzün programlarý yaparak deðil yeniçaðda gelecek nesillere ulaþtýrma görevidir. Hüseynin yolu Ýslam’ýn yeniden diriliþiydi ve onun mesajý da insanlarda yeni diriliþlere neden olmalýdýr.
Sözlerimi tamamlamadan önce, bizlere bu mektebin tarih boyunca yeni hüseynileri ve Kerbela çöllerini yetiþtireceðini öðreten Hüseyin Beheþtî ve 72 yareni ayrýca bizlere Hüseyni bir yolun ve “Lebbeyk Ya Hüseyin’in” anlamýný tekrar hatýrlatýp yeniden öðreten Zamanýn Hüseyni olan Seyyid Hasan Nasrallah gibi hizmetkârlara sahip olan aþk ehlinin karþýsýnda saygýyla eðiliyorum.FATÝH KAHRAMANÝ