Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Ebu Ya'zi Magribi By: armi Date: 14 Haziran 2009, 12:00:39
Fas velîlerinin büyüklerinden. Ebû Ya'zî künyesi ve Magribî nisbetiyle tanýnýr. Magribliler ona, kendi aralarýnda büyük baba mânâsýna gelen Dede lakabýný vermiþlerdir. On ikinci asrýn son yarýsýnda vefât edip, Fas'ta Bâît kasabasýnda defnedildi. Kabri ziyâret edilmektedir.

Ebû Ya'zî Magribî, kerâmetleri herkes tarafýndan görülüp bilinen, ilim sâhibi bir velî idi. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin sohbetlerinde yetiþti. Daha sonra Allahü teâlânýn emir ve yasaklarýný bildirmek için Fas'a gitti.

Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin yolu, Magrib'te onun vâsýtasýyla yayýldý. Magrib evliyâsýnýn büyükleri ondan feyz aldýlar. Þarktan birçok kimse gelip, onun ilim ve feyzinden istifâde için âdetâ birbirleriyle yarýþtýlar. Magrib ve Meþrýk'a nâmý yayýldý. Darda kalan her Magribli ondan yardým isterdi. Yaðmur yaðmadýðý zaman Allahü teâlâya duâ edince, yaðmur yaðardý. Hayvanlar ve kuþlarla sohbet ederdi. Bilhassa ilk zamanlarýnda, on beþ sene hiç þehre inmeden ormanda yaþadý. Yalnýz ot tohumlarý ile gýdâsýný temin etti. Elde ettiði ilim ve feyziMagrib'de yaydý. Tâlibleri, Magrib ve Meþrik'ten gelip onu buldular. Meclisinde bulunmakla þereflendiler. Magrib'de þanlarý duyulan evliyâ onun elinde yetiþti. Mâlikî mezhebi âlimlerinin meþhûrlarýndan ve Magrib evliyâsýnýn büyüklerinden Þeyh Ebû Medyen künyesi ile bilinen Þuayb bin Hasan Endülüsî, talebelerinin büyüklerindendir. Ebû Ya'zî Magribî hakkýndaki bilgileri, Ebû Medyen hazretleri vermektedir.

Ebû Ya'zî Magribî'nin yanýna arslanlar ve kuþlar gelir, o da onlarla sohbet ederdi. Arslanlar yaramazlýk yapýp hayvanlara ve insanlara saldýrýnca, onlarý yanýna çaðýrýr, kulaklarýný çekerek azarlardý. Hattâ bâzan: "Haydi! Ey Allah'ýn köpekleri! Buralardan gidin, rýzkýnýzý baþka yerde arayýn. Sizi bir daha burada görmeyeceðim." buyururdu. Bu söz üzerine, arslanlar uslu uslu çekip giderlerdi.

Daða odun için gidenleri, arslanlar rahatsýz edince, gelip Ebû Ya'zî hazretlerine þikâyet ettiler. "Arslanlar bize saldýrýyor, odun toplayamýyoruz. Lutfedip bir çâresine bakýverseniz." dediler. O da, hizmetinde bulunanlardan birine: "Git, sesin çýktýðý kadar þöyle baðýr: "Ey Arslanlar, Ebû Ya'zî Magribî sizin buradan göçmenizi ve buralarda görünmemenizi emrediyor" buyurdu. Hizmetçi ormana gidip, âvâzý çýktýðý kadar baðýrýp, emredilen sözleri söyledi. Bütün arslanlar, yavrularýný yanlarýna alarak, baþka diyârlara çekilip gittiler. Bir tek arslan bile kalmadý.

Ebû Medyen'in dostlarýndan biri Ebû Ya'zî hazretlerine gelerek kuraklýktan þikâyet edip: "Efendim, bu yýl çok sýkýntýdayým. Havalar kurak gidiyor. Tarlam çoraklaþtý. Hiçbir þey vermez oldu. Siz duâ buyurun da, çocuklarýmýzýn rýzkýný temin edelim." dedi. Ebû Ya'zî hazretleri, o þahsýn tarlasýna doðru gitti. Onun tarladan geçmesiyle, yaðmurun baþlamasý bir oldu. Tarla yemyeþil oldu, bol mahsûl verdi. O yýl Magrib'de o kadar kuraklýk oldu ki, o tarladan baþka hiçbir yer ekilemedi.

Buyurdular ki:

"Tesiri, kulun iþinde ve hâlinde görülmeyen hakîkat, hakîkat deðildir."

"Hak'tan fazîleti taleb eden, ona vâsýl olur."

"Kimseye faydasý olmayan, kimseden faydalanamaz."

"Sözün hasý odur ki, ya Allahü teâlâyý hâtýrlatmalý ya da O'ndan haber vermelidir."

ÝÞTE GÖRÜYORSUN

Ebû Medyen Þuayb Endülüsî anlatýr: "Magrib'de kýtlýk oldu. Her canlý, açlýk ve sýkýntý çekiyordu. Bir gün Ebû Ya'zî Magribî hazretlerinin yanýna gittim. Bir meydanda oturuyordu. Çevresini çepeçevre arslan ve kaplan gibi yýrtýcý hayvanlar ve kuþlar kuþatmýþlardý. Hepsi sessizce durmaktaydýlar. Hiçbiri diðerine saldýrmýyor, tam bir teslimiyet içerisinde bulunuyorlardý. Yanlarýna yaklaþýnca, üstâdýmýn onlarla sohbet ettiðini gördüm. O sýrada büyükçe bir kuþ geldi ve açlýktan þikâyet etti. Ebû Ya'zî hazretleri de: "Falan yere git, senin rýzkýn oradadýr." buyurunca, kuþ uçup gitti. Diðer hayvanlara da çeþitli yerler târif etti. Onlar da daðýlýp gittiler. Daha sonra bana dönüp: "Ýþte görüyorsun, böyle, günde binlerce kuþ ve vahþî hayvan gelip açlýktan yakýnýrlar, ben de onlara rýzýklarýnýn nerede olduðunu söylerim. Gidip oradan yerler. Bu hayvanlar benim yanýmda durmaktan hoþlandýlar. Açlýk pahasýna benim yanýmda kaldýlar. Benim için, uzun zaman açlýk çektiler. Bu bana Allahü teâlânýn bir lütfudur. Benimle berâber kalmayý arzu ederseniz kalabilirsiniz." buyurdu.

1) Kalâid-ül-Cevâhir; s. 92
2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.136
3) Bustân fi Zikr-il-Evliyâ vel-Ulemâ bi-Tlemsân; s.108
4) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c. 6, s. 27


radyobeyan