Ebu Yakub Nehrecuri By: armi Date: 14 Haziran 2009, 11:57:27
Tasavvuf büyüklerinden. Ýsmi, Ýshak bin Muhammed, künyesi Ebû Yâkûb'dur. 941 (H.330) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. Irak'ta Ahvaz'ýn yakýnýndaki Nehrecûr adlý köyden olduðu için, Nehrecûrî diye bilinir. Hicaz'a gitti. Uzun seneler Harem-i þerîfe komþu olarak kaldý. Cüneyd-i Baðdâdî, Yâkûb es-Sûsî ve Amr bin Osman el-Mekkî ve daha baþka büyük zâtlarla görüþüp, sohbet etti.
Fazîlet sâhibi bir zâttý. Tasavvufun yüksek makamlarýna kavuþtu. Lütfu ve ikrâmý bol, edebi pekçoktu. Arkadaþlarý kendisini çok severdi. Yüzünde herkesin farkettiði bir nûrânîlik vardý. Çok ibâdet ederdi. Gönlü bir gün bile rahat olmamýþtý. Nitekim; "Ey Yâkûb! Sen kulsun. Kul rahat olmaz." diye bir ses iþitti.
Kendisi anlatýr: Bir gün Kâbe-i muazzamayý tavâf eden tek gözlü birisini gördüm; "Allah'ým senden sana sýðýnýrým." diyordu. Ona; "Bu nasýl duâdýr?" diye sorduðumda bana þöyle cevap verdi: "Ben elli seneden beri buradayým. Bir gün bir kadýn gördüm. Çok beðendim, ondan lezzet aldým. Bu sýrada gözümün üzerine bir tokat indi. O anda gözüm yanaðýmýn üzerine aktý. Ben, ah, dedim. Bir ses; "Bir bakýþ, bir tokat karþýlýðýndadýr. Ne kadar bakarsan, o kadar tokat atarýz." dedi.
Mekke'de iken bir fakir, elinde bir dînarla yanýma geldi. "Ben yarýn öleceðim. Bu paranýn yarýsý ile beni techiz ve tekfin et. Diðer yarýsý ile de mezarýmý kazdýr." dedi. Gâlibâ bu genç delidir diye düþündüm. Ertesi gün tavâf sýrasýnda o genci gördüm. Bir kenara çekildi ve yere uzanýverdi. Gâlibâ ölmüþ gibi gözükmek istiyor dedim. Yanýna yaklaþtým. Bir de baktým, gerçekten vefât etmiþ. Vasiyet ettiði gibi defnettim.
Birisi ona gelerek; "Namaz kýlýyorum, fakat tadýný içimde bulamýyorum." dedi. Ebû Yâkûb o zâta; Allahü teâlâyý sâdece namazda hatýrlarsan böyle olur. Allahü teâlâyý her zaman hatýrlarsan, yapýlan ibâdetlerin tadýný alabilirsin." diye cevap verdi."
Ebû Yâkûb Nehrecûrî buyurdular ki: "Doðruluk, açýkta ve gizlide hakka uymak ve uygun olmaktýr. Doðruluðun hakîkatý, darlýk ve kýtlýk zamanlarýnda da hakký söyleyebilmektir."
"Allahü teâlâyý en iyi tanýyan, O'nun eserlerini, kâinatdaki eþsiz nizâm ve intizâmý, ondaki ince ve yüksek sanatý görüp, Allahü teâlânýn büyüklüðü ve yüceliði karþýsýnda hayran olup, hayrette kalan kimsedir."
"Dünyâ bir deryâ, insanlar bu denizde yolcu, gemi takvâ, âhiret ise sâhildir."
"Doymasý yemekle olan kimse, dâimâ açtýr. Zenginliði mal ile olan fakirdir. Çünkü o mal, her zaman elde kalmaz. Allahü teâlâdan yardým istemeyen, baþarýsýzlýða mahkûmdur. Ýhtiyâcýný insanlara arz eden mahrum kalýr. Gerçekte bütün ihtiyaçlarý gideren Allahü teâlâdýr. Kullar birbirinin ihtiyaçlarýný gidermekte vâsýtadýr. Allahü teâlâ, insanlara, birbirinin ihtiyâcýný gidermek için güç ve kuvvet vermezse, kimsenin kimseye yardýmcý olmaya gücü yetmezdi. Bu bakýmdan ihtiyaçlarý, her þeyin sâhibi ve mâliki Allahü teâlâya arz etmeli. Allahü teâlâ bir iþin olmasýný dilerse, onun meydana gelmesini temin edecek sebebleri de yaratýr."
"Ýnsan kendisine verilen nîmete þükrederse, Allahü teâlâ, o nîmeti insanýn elinden almaz. Eðer nîmete þükretmeyip, kýymetini bilmezse, o nîmet devâm etmez, elden gider."
"Kul mânevî yönden yüksek mertebelere eriþip kemâle gelince, artýk ona, belâ ve sýkýntýlar nîmet þeklinde görünür. Çünkü, onun Allahü teâlâya olan muhabbet ve sevgisi o kadar fazladýr ki, artýk O'ndan gelen her þey, ona güzel ve tatlý gelir."
"Ýnsanýn kazançlý olmasýnýn esâsý, az yemek, az uyumak, az konuþmak ve nefsin arzu ve isteklerini terketmektir."
"Kiþi, kendi benliðinden sýyrýlýp, Hak ile berâber olursa, o zaman kulluk makâmýna kavuþur. Kul olabilmek pek yüksek bir makamdýr."
: Ebu Yakub Nehrecuri By: armi Date: 14 Haziran 2009, 11:58:42
"Ýnsanda huzûr ve sevinç, þu üç þeyle hâsýl olur: Birincisi; kiþi Allahü teâlâya ibâdet edip, beðendiði iþleri yaptýðý zaman duyduðu sevinç ve rahatlýk. Ýkincisi; kalbini Allahü teâlâdan baþka her þeyden sýyýrýp, sâdece Allahü teâlâ ile berâber kýlmak. Üçüncüsü; Allahü teâlâdan baþka þeyler hakkýnda konuþmayý býrakýp, Allahü teâlâyý anmaktan hâsýl olan tatlýlýk ve sevinç. Allahü teâlânýn anýlmasý sebebiyle meydana gelen neþe ve sevincin alâmeti üç þeydir: Birincisi; kulun dâima, tâat yâni Allahü teâlânýn beðendiði þeyler üzere olmasý. Ýkincisi; dünyâdan ve dünyâya düþkün olanlardan uzak kalmasý. Üçüncüsü; yaptýklarý ibâdet ve tâatlerde, sâdece Allahü teâlânýn rýzâsýný gözetmesi. Ýnsanlarýn da görmesi ve bilmesi düþüncesinden kurtulmasý."
Allahü teâlânýn rýzâsýna nasýl kavuþulur? Allahü teâlâya kavuþma yoluna nasýl girilir? diye soran birine; "Âlimlerle berâber olur, câhillerden uzak durur, amel ve zikre devâm edersen, Allahü teâlâya kavuþursun." buyurdu.
"Ebû Yâkûb Sûfî'ye, ârif, Allahü teâlâdan baþka bir þey için esef ve hüzün duyar mý? diye sordum. Dedi ki: "O'ndan baþkasýný görür mü ki esef etsin." "Ârif mahlûkâta, eþyâya hangi gözle bakar?" dedim. "Yok olacak ve yok olmuþ gözüyle bakar." buyurdu.
"Allahü teâlâyý seviyorum deyip de, O'nun emrine uymayan kimse dâvâsýnda yalancýdýr. Korkmadan sevdiðini söyleyen aldanmýþtýr."
"En fazîletli ve üstün amel, bilerek yapýlan ameldir." (Bilmeden amel yapan kimsenin, harama düþmesi ihtimâli vardýr.)
"Gerçek tevekkül sâhibi, her þeyi Allahü teâlâdan bekler, baþkasýna eziyet ve sýkýntý vermez. Baþýna gelen belâ ve musîbetlerden dolayý kimseden þikâyetçi olmaz. Mahrum kaldýðý þeyler sebebiyle de kimseyi kötülemez. Çünkü o, hayrýn da, þerrin de, Allahü teâlâdan olduðuna îmân etmiþtir."
Ebû Yâkûb Nehrecûrî'ye, Allahü teâlânýn rýzâsýna nasýl kavuþulur diye sordular. O da; "Câhillerden uzak kalmak, âlimlerin sohbetinde bulunmak, ilmi ile amel edip, Allahü teâlâyý anmaya devâm etmekle." buyurdu.
KALPTEKÝ KATILIK
Anlatýlýr ki: Birisi gelip Ebû Yâkûb'a; "Benim kalbimde bir katýlýk var. Bâzý kimselerle istiþârede bulundum. Bana çeþitli tavsiyelerde bulundular. Fakat kalbimdeki bu katýlýk, yine gitmedi. Bunun üzerine Ebû Yâkûb; "Onlar hatâ etmiþler. Sen þöyle yap, herkes uyuduðu zaman, Kâbe-i muazzamadaki Mültezeme'ye (Hacer-ül-esved ile Kâbe-i muazzamanýn kapýsý arasýndaki yere) git, orada namaz kýl. Allahü teâlâya yalvarýp yakar. Yâ Rabbî! Ýþimde þaþýrýp kaldým. Bana yardýmýný ihsân eyle diye duâ et." dedi. O þahýs da Ebû Yâkûb'un dediði gibi yaptý. Kalbindeki o katýlýk gitti.
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.356
2) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.378
3) Nefehât-ül-Üns; s.180
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.111
5) Tabakât-ül-Evliyâ; s.105
6) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.354
7) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.4, s.109
radyobeyan