Kuzey Arabistan By: hafiza aise Date: 19 Mayýs 2011, 12:36:55
a- Kuzey Arabistan
Nabatîler: M. ö. IV. yüzyýldan m. 106 yýlýna kadar Filistin’in güneyinde, Akabe körfezi ile Lût gölü arasýndaki Edom bölgesinde Nabatî Krallýðý hüküm sürmüþtür. Krallýðýn merkezi önceleri, bugün bile harabeleri meþhur olan Petra þehriydi. Daha sonra Fýrat nehri ile Kýzýldeniz arasýnda geniþ bir alana yayýlan Nabatîler, Kuzey Hicaz’a bile hakim olmuþlardýr. Putperest olan Nabatîler, Roma Ýmparatorluðu ile çöl arasýnda bir tampon görevi üstlenmiþlerdir. Bu arada Arap Yarýmadasý'nýn kuzeyi ile güneyi arasýndaki kervan ticaretini ele geçirerek zenginleþmiþlerdir. Roma Ýmparatorluðu ile Nabatîler arasýnda çeþitli siyasal ve ekonomik sebepler yüzünden m. s. birinci yüzyýlýn ikinci yarýsýnda anlaþmazlýklar çýkmýþ, sonunda Ýmparator Traianus (saltanatý: M.s. 98-117) 106 yýlýnda Nabatî Krallýðý'na son vermiþtir. Bununla birlikte Romalýlar, Akabe körfezinin güneyine inememiþlerdir. Bu nedenle Hicaz’ýn kuzeyinde küçük bir Nabatî Devleti kalýntýsý bir müddet daha devam etmiþtir. Nabatî tüccarlardan Yesrib'e yerleþenler olmuþtur. Hatta Hz. Peygamber devrinde Medine’de bir Nabat Pazarý (Sûku’n-Nabat) nýn mevcut olduðu bilinmektedir.[2]
Tedmürlüler: Ne zaman kurulduðu kesin olarak bilinemeyen, ancak m. ö. I. yüzyýldan itibaren mevcut olduðu anlaþýlan Tedmür krallýðý özellikle Nabatî Krallýðý'nýn ortadan kalkmasýyla geliþmiþtir. Krallýðýn merkezi olan Tedmür þehri, Þam’ýn 260 km. kuzeydoðusunda ve Fýrat nehrinin 140 km. batýsýnda yer alýr. Tedmürlüler, zaman zaman Romalýlarýn saldýrýlarýna maruz kalmýþlar, bazen de onlarla birleþerek Sâsânîlere saldýrmýþlardýr. Son olarak Romalýlar karþýsýnda yenilgiye uðramýþlardýr. Roma Ýmparatoru Orelyan, 273 yýlýnda þehre girerek yaðma ettirmiþ ve pek çok kiþiyi öldürtmüþtür. Tedmür, bu olaydan sonra bir daha toparlanamamýþ ve ülkede ticaret gerilemiþtir. Bundan sonra þehirde Hristiyanlýk yayýlmaya baþlamýþ, Ýslâm fetihlerine kadar üç yüz yýldan fazla Roma hakimiyetinde kalmýþtýr. Ýmparator Jüstinyen (saltanatý: 527-565), burayý Araplara karþý bir garnizon haline getirerek þehrin surlarýný inþa ettirmiþ ve bir de kilise yaptýrmýþtýr. Tedmür 634 yýlýnda Ýslâm komutaný Halid b. Velid’e teslim olmuþtur.[3]
Gassânîler: Tedmür Krallýðý'nýn m. s. III. yüzyýlýn sonlarýna doðru gücünü kaybettiði sýralarda Kuzey Arabistan’da iki devlet güçlenmeye baþladý. Bunlar, Me’rib Barajý'nýn yýkýlmasý üzerine güneyden kuzeye göç eden Araplar tarafýndan kurulmuþ olan Gassânîler ile Hîrelilerdir. Gassânîler, Roma Ýmparatorluðu'na baðlý olarak Suriye’de, Hîreliler de Sâsânîlere baðlý olarak Irak’ta hüküm sürmüþler ve Ýslâm’ýn doðuþuna dek varlýklarýný sürdürmüþlerdir.
Aslen Kahtânîlere mensup olan ve 200-636 yýllarý arasýnda hüküm süren Gassânîler, III. yüzyýlýn baþlarýnda Suriye taraflarýna gelerek, Gassan suyu kenarýna yerleþtiler. Yerleþtikleri yere nisbetle bunlara Gassânîler; reisleri Cefne’ye nisbetle de Cefneoðullarý, Cefne ailesi (Âlu Cefne) denilir. Gassânîler bir müddet sonra bölgeye hakim oldular; Romalýlarýn tesiri ile Hristiyanlýðý kabul ettiler ve Bizans kültürünün etkisi altýna girdiler. Ýslâm’ýn doðuþuna kadar Bizans Ýmparatorluðu'nun uydusu olarak varlýklarýný devam ettirdiler. Romalýlar güney sýnýrlarýný hem bedevî akýnlarýna, hem de Sâsânîlere karþý koruyabilmek için Gassânîleri desteklediler. Gassânîler Hîrelilerle sýk sýk savaþtýlar.
Suriye ve Filistin’in 613-614 yýllarýnda Ýran Þahý Hüsrev Perviz tarafýndan ele geçirilmesi ile birlikte Gassânîlerin çöktüðü ve gücünü kaybettiði görülmektedir. Bizanslýlarýn 628’de Ýranlýlarý maðlup ederek Suriye ve çevresini geri almasýndan sonra Gassânîler güçsüz ve önemsiz bir duruma düþtüler. Hz. Peygamber zamanýnda Gassânîlerin siyâsî bir bütünlüðe sahip olmadýðý anlaþýlmaktadýr. Hz. Peygamber'in Gassânî emîrlerinden Hâris b. Ebû Þemir'e Ýslâm'a davet mektubu gönderdiði bilinmektedir. Ayrýca Hz. Peygamber 8/629 yýlýnda Hâris b. Umeyr'i adý tespit edilemeyen Busrâ emîrine elçi olarak göndermiþ; Hâris, Gassanî emîrlerinden Þurahbil b. Amr tarafýndan Mûte'de öldürülünce Mûte Seferi'ni tertiplemiþtir. Daha sonra da, Gassânîlerden gelebilecek saldýrý tehdidine karþý Tebük Seferi düzenlenmiþtir. Gassânîlerin son kralý Cebele b. Eyhem’dir. O, Yermük Savaþý'nda (15/636) Ýmparator Herakleios tarafýndan Bizans ordusu içinde yer alan on iki bin kiþilik Hristiyan Araplarýn baþýna komutan tayin edilmiþ ve Müslümanlara karþý savaþmýþtýr. Yermük Savaþý'nda Bizans ordusunun maðlup olmasý, Gassânîlerin de sonunu getirmiþtir. Cebel b. Eyhem'in Yermük yenilgisi üzerine kabilesiyle birlikte kendi topraklarýna çekilip Hristiyan olarak öldüðü söylendiði gibi; Müslüman olduðu ve Hz. Ömer’e gelerek Ýslâm’ý kabul ettiði; ancak bir müddet sonra irtidat ederek Bizans bölgesine gittiði de söylenmektedir.[4]
Hîreliler: Kûfe’nin yaklaþýk beþ kilometre güneyinde yer alan baþkentleri Hîre’ye nisbetle bunlara Hîreliler denildiði gibi, III. yüzyýlda güneyden gelen Lahm kabilesine mensup olduklarý için Lahmîler de denilmektedir. Sâsânîlerin uydusu olan Hîreliler, bu devleti göçebe Araplarýn saldýrýlarýna karþý korurlar, Bizans’a tâbî bir krallýk olan Gassânîlerle sýk sýk savaþýrlardý. Hîrelilerin meþhur krallarýndan birisi olan Numan b. Münzir (saltanatý: 586-613) Sâsânî hükümdarý tarafýndan atýldýðý hapishanede öldü. Hîre Krallýðý bundan sonra doðrudan Sâsânîlerin merkezine baðlý bir valilik haline getirildi. Devlet baþkanlýðýna Taðlib kabilesinden Ýyâs b. Kabîsa, onun yanýna da murakýp olarak da Ýranlý bir memur tayin edildi. Bu duruma öfkelenen Bekir b. Vâil kabilesi ile, Sâsânîler ve müttefikleri olan Hîreliler arasýnda meþhur Zû-Kâr Savaþý meydana geldi. Bu savaþta Sâsânîler yenildiler. Bundan sonra Hîre yine Sâsânîlere baðlý olarak yönetildi. Tarihçiler son Hîre kralý olarak Münzir b. Numan’ý gösterirler. Münzir’in idaresi Halid b. Velid’in Irak fetihlerine kadar sürmüþ ve Hîre þehri 12/633 yýlýnda Halid b. Velid’e savaþýlmadan cizye karþýlýðýnda yapýlan bir antlaþma sonucu teslim olmuþ, yapýlan antlaþmada kendilerine can ve mal güvencesi verilmiþ, dinlerini rahatça yaþayabilecekleri hususu karara baðlanmýþtýr.
Mekke'de oturan Kureyþ kabilesinin Hîre ile ticârî iliþkileri vardý. Mesela, Mervan'ýn babasý Hakem b. Ebü'l-As'ýn Hîre'den ýtriyat getirip sattýðý, Hz. Ömer'in de Ýslâm öncesinde Hîreli Ka'b b. Adiy ile ortak ticaret yaptýðý söylenmektedir. Arap Yarýmadasý'nda yazýnýn Enbar'dan Hîre'ye geçtiði, burada geliþtiði ve yarýmadanýn diðer bölgelerine yayýldýðý, hatta Mekke'ye bile buradan geldiði bilinmektedir.
Putperestlik, Hristiyanlýk, Yahudilik, Mecusîlik, Maniheizm ve Mazdeizm'in yaygýn olduðu Hîre'ye Nastûrî Hristiyanlýðý erken dönemlerden itibaren girmeye baþlamýþtýr. Hîreliler baþlangýçta putperest idiler. Mazdek mezhebi onlar arasýnda taraftar bulamamýþtýr. Daha sonra buraya Hristiyanlýk girmiþtir. Hîre krallarýnýn ne zaman Hristiyanlýðý kabul ettikleri hususunda farklý görüþler mevcuttur. Buranýn IV. yüzyýlýn baþlarýndan itibaren bir piskoposluk merkezi olduðu bilinmektedir. Yine ayný yüzyýlýn ortalarýnda Hîre’de Nastûrî kilisesine mensup bir Hristiyan topluluk mevcuttu. VI. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda hüküm süren Amr b. Hind’in annesi, Gassanlý bir Hristiyan prenses idi ve þehirde bir manastýr yaptýrmýþtý. Ayný yüzyýlýn sonuna doðru Numan b. Münzir resmen Hristiyanlýðý kabul etti. Bunun üzerine, daha önce de belirtildiði gibi, Sâsânî hükümdarý tarafýndan hapse atýldý.[5]
2. Corci Zeydan, el-Arab Kable'l-Ýslam, tah. Hüseyin Mu'nis, Kahire ts. , 81-97; E. Honigman, "Nabatîler", ÝA, IX, 1-3; Neþet Çaðatay, Ýslam Öncesi Arap Tarihi ve Câhiliye Çaðý, Ankara 1971, s. 40 vd. ; Hitti, I, 105-112.
3. Corci Zeydan, el-Arab, s. 98-108; Fr. Buhl, "Tedmür", ÝA, XII/1, 113; Hitti, I, 113-118.
4. Corci Zeydan, el-Arab, s. 207-220; J. Schleifer, "Gassânîler", ÝA, IV, 718 vd.; Hitti, I, 118-125; Mustafa Fayda, “Cebele b. Eyhem", DÝA, VII, 184-185; Ahmet Aðýrakça, "Gassânîler", DÝA, XII, 397-398.
5. Corci Zeydan, el-Arab, s.221-241; Fr. Buhl, "Hîre", ÝA, V/1, 536-537; Hitti, I, 123-128; Hüseyin Ali ed-Dakûkî, "Hîre", DÝA, XVIII, 123-124.
radyobeyan