Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Ebu Muhammed Bayram Efendi By: armi Date: 13 Haziran 2009, 21:48:34
On yedinci yüzyýlýn sonunda, on sekizinci yüzyýlýn baþýnda Anadolu'da yaþayan âlim ve velîlerden. Aydî lakabýyla meþhûr olan Mustafa Efendinin oðludur. Ebû Muhammed künyesiyle ve Amâsî nisbesiyle meþhurdur. Merzifon'da doðdu. Doðum târihi bilinmemektedir.

Ýlim ve fazîlet sâhibi bir âileye mensûb olan Ebû Muhammed Bayram Efendi, küçük yaþtan îtibâren ilim tahsîline baþladý. Zamânýnýn ileri gelen âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. SivaslýTefsîrî Efendi onun ders aldýðý âlimlerdendir. Tahsîlini tamamlayýp ilimde yükseldikten sonra Amasya müftülüðüne ve Sultan Bâyezîd Medresesi müderrisliðine tâyin edildi.Müslümanlarýn müþkillerini halledip talebe yetiþtirdi. Sonra ilmî rütbelerden mevleviyyet ünvânýna yükseltildi. Medîne-i münevvere, Trablusþam, Sofya, Konya ve Kayseri kâdýlýðý yaptý. Bu vazîfeleri sýrasýnda ilmi ve güzel ahlâký ile insanlara örnek oldu. Onlarýn dünyevî ve uhrevî (âhiretle ilgili) her türlü müþkillerinin halline çalýþtý. Velîlerle görüþüp sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolundan nisbet aldý. Ýlim ve fazîlet sâhibi bir velî oldu. 1709 (H.1121) senesinde Konya'ya giderken Eskiþehir'de vefât etti. Orada defnedildi.

Ebû Muhammed Bayram Efendi, güzel ahlâk sâhibi bir zât idi. Tasavvufu, tasavvuf ehlini çok severdi. Fakirlere, hâfýzlara ve diðer ilim ehline çok ikram ve ihsânlarda bulunurdu. Anadolu'yu aydýnlatmak, insanlara Ýslâmiyetin emir ve yasaklarýný anlatarak onlarýn dünyâ ve âhirette saâdete kavuþmalarýna vesîle olmak için çalýþan gönül ehli derviþleri misâfir eder, her türlü ihtiyaçlarýný karþýlardý. Ýlmin ve âlimlerin kýymetini takdir eder onlara iltifatlarda bulunurdu. Mevleviyyeti zamânýnda kendisine âid olan Sultan Bâyezîd Medresesi müderrisliðini oðlu Mustafa Âkif Efendinin hocasý Abdullah Çorumî'ye takdim etmiþti. Ýnsanlarýn; "Medreseni kendi oðluna ver." demeleri üzerine onlara; "Onun hocasý böyle bir ihsâna muhtaç iken ona vermem uygun olmaz." demiþti.

Ýnsanlara hizmet için kendi mülkü olan arâzileri kullanýrdý. Fakir fukarânýn ihtiyaçlarýný temin için arâzi satýn alýr, vakýflar ihdâs ederdi. Vakýf ve arâzilere sâhip çýkar, rastgele kullanýlmasýna mâni olurdu.

Amasya kütüphânelerinde bulunan pekçok kitabý inceler, onlarla ilgili açýklamalar yapardý. Özellikle dînî ilimlerle ilgili kitaplarý yazmaya ve tashih etmeye azmederdi. Bu sebeple onun yazdýðý kitaplar yayýlmýþtý. Edebiyata ve Farsçaya karþý özel meraký vardý.

1) Kitâbü'l-Mecmû fi'l-Meþhûd ve'l-Mesmû'; s.44


radyobeyan