Hayberin fethi By: hafiza aise Date: 16 Mayýs 2011, 11:16:54
e- Hayberin Fethi (7/628)
Kurayza Gazvesi sonunda Medine þehri Yahudi tehdidinden büyük ölçüde kurtulmuþ olmakla beraber bir bütün olarak Hicaz’da bu tehlike henüz sona ermemiþti. Çünkü Benî Kaynukâ' ve Benî Nadîr ile iþbirliði içinde bulunan pekçok Yahudi, Hayber’de bulunuyordu. Medine’den çýkarýlan Benî Nadîr Yahudilerinden bir kýsmýnýn Hayber’e yerleþtiklerini ve bir grup Yahudinin Mekkelileri ve diðer müþrik Arap kabilelerini teþvik ederek Hendek kuþatmasýna sebep olduklarýný daha önce görmüþtük. Hayber Yahudileri daha sonra buranýn bir yýllýk hurma mahsulü karþýlýðýnda Gatafanlýlarý kendileriyle birlikte Hz. Peygamber'le savaþmaya davet ettiler. Gatafanlýlar dört bin askerle kendilerine destek olacaklardý. Suriye ve Irak bölgelerinden gelen ticaret yolu Hayber üzerinden Medine'ye ulaþtýðýndan, Müslümanlarýn ticaret yolu tehlikedeydi; Hayber Yahudileri kervanlar için tehlike oluþturuyordu.
Beni Kurayza’nýn akibetini öðrenen Hayber Yahudileri korkuya kapýlarak, Müslümanlar onlarýn üzerine yürümeden önce, Hayber,Teymâ, Fedek, Vâdilkurâ Yahudileri ile birleþerek Medine üzerine yürümeye karar verdiler. Gatafan kabilesine giderek, dört bin askerle onlarýn desteðini de saðladýlar.
Hz. Peygamber hicretin altýncý yýlý Ramazan ayýnda, durumu incelemek üzere Abdullah b. Revâha baþkanlýðýnda bir heyeti Hayber’e gönderdi. Haberin doðruluðunu anlayýnca bu defa Hayber reisi Üseyr’i buraya vali olarak atamayý tasarladý. Bu teklifi iletmek için Abdullah b. Revaha’yý otuz kiþiyle tekrar gönderdi. Üseyr buna önce istekli davrandý; hatta otuz kiþilik yahudi heyetini de yanýna alarak Ýslam heyetiyle birlikte Medine'ye doðru hareket etti; ancak yolda fikrinden vazgeçti. Ýslam heyeti ise Medine'ye döndü.
Hudeybiye Barýþý Hz. Peygamber’e Hayber’de gittikçe büyüyen tehlikeyi bertaraf etme fýrsatý verdi. Çünkü Peygamberimiz, Hayber üzerine yürüdüðünde Mekkelilerin Medine üzerine saldýrma ihtimali Hudeybiye Barýþý sayesinde ortadan kalkmýþtý. Peygamberimiz Hudeybiye Seferi'nden dönüp Medine’de bir ay kaldýktan sonra Müslümanlarýn Hayber’in fethi için hazýrlanmalarýný emretti. Hayber, kaleleri saðlam, savaþçýlarý fazla ve ele geçirilmesi zor bir yerleþim merkezi idi. Dolayýsýyla bu þehrin fethi, sebat ve sabýr isteyen bir iþti. Bunun için Peygamberimiz “Bizimle ancak cihada raðbet edenler gelsin” buyurdu.
Ýslâm ordusunun yola çýkmasýndan önce Medine’deki Yahudi kalýntýlarýndan bazýlarý Müslümanlarý huzursuz etmeye, vadesi gelmemiþ alacaklarýný istemeye baþladýlar.[450] Medine’deki münafýklar da Yahudilerle haberleþerek Müslümanlarýn gücü hakkýnda bilgiler verdiler. Abdullah b. Übey, Hayber Yahudilerine meydan savaþý yapmalarýný, korkmamalarýný, ancak tedbirli olmalarýný tavsiye etti.
Ýslâm ordusu yedinci hicrî yýlýn Muharrem ayý sonlarýna doðru (Mayýs 628) Medine’den hareket etti. Ordunun sayýsý bin dört yüzü piyade, iki yüzü süvari olmak üzere bin altý yüz idi.[451] Habeþistan’dan gelen muhacirlerle, Eþ’arîler ve orduya sonradan katýlan Devsliler bu sayýya dahil deðildir. Yaralýlarý tedavi etmek, yemek piþirmek ve Müslümanlara yardýmcý olmak üzere, içlerinde Ümmü Seleme, Safiye bint Abdülmuttalib ve Ümmü Eymen’in de bulunduðu yirmi Müslüman kadýn da bu sefere katýldý. Müslümanlarýn bu gücüne karþýlýk Hayber’de tarihçi Yâkubî yirmi bin,[452] Vâkýdî on bin[453] düþman askeri olduðunu bildirmektedir. Ancak yirmi bin rakamý abartýlý olmalýdýr. Ýslâm ordusunun yolculuðu, yola çýkýþ günü de dahil, dört gün sürdü. Hz. Peygamber'in bu yolculukta Eþca' kabilesinden iki kýlavuzu vardý. Gece vakti Hayber'e gelen Peygamberimiz, hücum için sabah olmasýný bekledi. Çünkü o, prensip olarak geceleyin bir yere ansýzýn baskýn yapmazdý.[454] Sabahleyin tarlalarýna gitmek üzere kalelerinden çýkan Yahudiler, Ýslâm ordusunu görünce korkuya kapýlarak kalelere sýðýndýlar.
Medine'ye 150 km. uzaklýkta bulunan Hayber, Netât, Þýkk ve Ketibe denilen baþlýca üç bölgeden ve bu bölgelerde bulunan hisarlardan ibaretti. Bu hisarlarýn ismi þöyledir: Naim, Sa’b b. Muaz, Zübeyr, Übey, Nizar, Kamûs, Vatih, Merhab ve Sülâlim.
Peygamberimiz karargâhý önce Netât bölgesinin yakýnýna kurdu. Burada karþýlýklý ok atýþý yapýldý. Buranýn elveriþsiz olmasý nedeniyle Ýslâm ordusu Recî mevkiine (Mekke yakýnlarýndaki Recî deðil) nakledildi. Hz. Peygamber Yahudileri Ýslâm'a davet etti; ancak onlar reddederek savaþa karar verdiler. Gatafanlýlar, Hayber'in bir yýllýk hurma mahsulüne karþýlýk dört bin askerle Yahudilere yardýma gelmiþler ve Hz. Peygamber'in buraya ulaþmasýndan üç gün önce Hayber kalelerine yerleþip mevzilenmiþlerdi. Kuþatma esnasýnda Hz. Peygamber Gatafanlýlarýn baþkaný Uyeyne b. Hýsn’a elçi göndererek, Hayber’den çekilmeleri halinde buranýn bir yýllýk hurma mahsulünü (bazý rivayetlerde yarýsýný) vermeyi teklif etti. Ayný teklif Fezâre kabilesine de yapýldý. Her ikiside reddettiler. Ancak kuþatma esnasýnda ailelerinin yurtlarýnda savunmasýz olduðunu hatýrlayarak endiþeye kapýldýlar ve derhal yurtlarýna döndüler.[455] Uyeyne b. Hýsn, fetihten sonra Hz. Peygamber'e gelerek dört bin askeriyle Hayber'den tam kuþatma esnasýnda çekildiðini belirtmiþ ve Hayber ganimetlerinden pay istemiþtir. Hz. Peygamber ise "Yalan söylüyorsun" diyerek bunu reddetmiþti.[456] Onlarýn çekilip gitmeleri Yahudilerin moralini bozdu. Bu sýrada Simak adýnda bir Yahudi Ýslâm karargâhýna gelerek, kendisine eman verilmesi karþýlýðýnda þehrin zayýf noktalarý hakkýnda bilgi verdi. Bütün bu geliþmeler Hayber’in fethinin kolaylaþmasýna vesile oldu.
Netât bölgesine yoðunlaþtýrýlan hücum sonunda önce buradaki kaleler, onun ardýndan Þýkk ve sonra da Ketibe bölgesindeki kaleler peþpeþe fethedildi. En sonunda Kamûs kalesinin düþmesiyle Hayber’in fethi sonuçlandý. Hayber’in fethinde Hz. Ali’nin büyük kahramanlýklarý görüldü.
Hayber’de Yahudiler, aralarýnda Hz. Peygamber’i zehirlemeye kalkan Zeyneb’in babasý Haris, Merhab, Üseyr, Yâsir, Âmir, Kinâne b. Ebû'l-Hukayk’ýn da bulunduðu doksan üç ölü, Müslümanlar ise on beþ þehit verdiler.[457]
Hayber’de ele geçirilen menkul ganimetlerin beþte biri Hz. Peygamber’e ve ganimet âyetinde belirtilenlere taksim edilmek üzere hazineye ayrýldý. Beþte dördü ise gazilere paylaþtýrýldý. Benî Nadîr’den Huyey b. Ahtab’ýn Medine’den çýkarken götürdüðü bir deve derisinin içini dolduracak miktardaki hazine uzun araþtýrmalardan sonra bulundu. Hz. Peygamber altýn ve diðer deðerli madenlerden oluþan bu hazineyi dul ve yoksul kadýnlarla muhtaçlara daðýttý. Ganimet mallarý arasýnda bulunan Tevrat nüshalarý Yahudilere iade edildi.
Hz. Peygamber, Hayber arazilerinin iþletilmesini “Ýslâm devletinin onlarý çýkarma haklarýnýn saklý tutulmasý þartýyla” ve yýllýk hurma ve diðer tarým ürünlerinin yarýsýný Ýslâm devletine vermek kaydýyla Yahudilere býraktý.[458] Hayber’in Fethi Mekke müþriklerini endiþe ve üzüntüye boðdu; ancak baþta Hz. Abbas olmak üzere Mekke’deki Müslümanlarý ise sevindirdi.[459] Hayber’in Fethi'yle Yahudilerin Arap Yarýmadasý'nda siyâsî bir güç olmalarý sona erdi; ekonomik güçleri de zayýfladý. Daha önce Müslümanlara kafa tutan, tehdit eden bir unsur olduklarý halde, bundan böyle onlara vergi veren tebaa durumuna düþtüler. Hayber’den elde edilen ganimet ve her yýl gelen gelirler sayesinde Ýslâm devletinin ekonomik gücü arttý.
Hayber’in Fethi'nden sonra burada birkaç gün kalan Hz. Peygamber’i, Yahudi liderlerinden Sellâm b. Miþkem'in karýsý Zeyneb bint Hâris zehirlemeye teþebbüs etti. Bir koyun keserek kýzartýp güya ikram etmek maksadýyla Hz. Peygamber’i davet etti. Yanýna Biþr b. Berâ'yý da alarak bu davete giden Hz. Peygamber daha ilk lokmada yemeðin zehirli olduðunu farketti ve lokmayý yutmadan geri çýkardý. Fakat ayný sofrada bulunan Biþr b. Berâ, Hz. Peygamber'e saygýsýzlýk olur düþüncesiyle aðzýna aldýðý lokmayý zorla yuttu ve zehirlenerek vefat etti. Zeyneb bint Hâris’in kýsas uygulanarak öldürüldüðü söylendiði gibi affedildiði de kaydedilir.[460]
Hz. Peygamber Hayber'in fethinde Yahudi liderlerinden Huyey b. Ahtab’ýn kýzý Safiye’yi (asýl adý Zeyneb ) baþkomutan hakký olarak kendisi aldý. Onu Ýslâm'ý kabul edip kendisine eþ olmak ile, dininde kalýp akrabalarýnýn yanýna dönmek hususunda serbest býraktý. Safiye Ýslâm’ý tercih ederek Hz. Peygamber’in zevceleri arasýnda yer aldý.[461]
Bu arada içlerinde Ebû Hureyre’nin de bulunduðu Devsliler ve Eþ’arîler Hayber’e geldiler. Hz. Peygamber sahâbîlerle istiþare ederek onlara da ganimetten pay ayýrdý. Ýki gemi ile Necâþî’nin yanýnýndan gelen ve içlerinde Câfer b. Ebû Tâlib’in de bulunduðu Habeþistan muhacirleri de Hayber’e ulaþtýlar. Peygamberimiz “Hangisine sevineceðimi bilemiyorum. Câfer’in geliþine mi, yoksa Hayber’in fethine mi?” diyerek sevincini açýkladý. Hayber’in fethi Muharrem-Safer 7/Mayýs-Haziran 628’ de gerçekleþti.[462]
Hz. Peygamber Hayber’in fethinden sonra Vâdilkurâ üzerine yürüdü. Buradaki Yahudiler müstahkem kalelere sýðýnarak bir gün kadar direndiler. Fakat sonunda Hayber Yahudilerinin þartlarýna göre teslim oldular. Buna göre yýllýk arazi mahsullerinin yarýsýný Ýslâm devletine vergi olarak ödeyeceklerdi. Teymâ Yahudileri, Hayber, Fedek ve Vâdilkurâ'da meydana gelen geliþmeleri duyunca Hz. Peygamber'le cizye üzerine antlaþma yaptýlar.
Hz. Peygamber Hayber'in fethinden sonra Muhayyisa b. Mes'ud'u Ýslâm'a davet ve Hayber Yahudilerinin akýbetini hatýrlatmak maksadýyla Fedek bölgesine gönderdi. Fedek halký topraklarýnýn yarýsý karþýlýðýnda Hz. Peygamber'le anlaþmak istediler; bir barýþ antlaþmasý gerçekleþtirmek üzere Hz. Peygamber’in huzuruna heyet gönderdiler. Peygamberimiz bu þartlarý kabul etti. Fedek barýþ yoluyla elde edildiði için arazisinin yarýsý Hz. Peygamber'e tahsis edildi.[463]
Hz. Peygamber'in Yahudilerle iliþkilerini ana hatlarýyla ortaya koyduktan sonra, bu iliþkilerin günümüze de ýþýk tutabilecek þekilde kýsa bir deðerlendirmesini yapmak istiyoruz. Peygamberimiz, Yahudileri ne pahasýna olursa olsun Müslümanlarla birarada yaþayamayacak bir kitle olarak asla görmemiþtir. Onun hedefi Yahudileri tamamen imha etmek veya Ýslâm hakimiyeti altýndaki topraklarýn dýþýna göndermek de deðildi. Þayet öyle olsaydý Hayber ve çevresindeki Yahudileri ortadan kaldýrýr veya onlarý Ýslâm hakimiyeti altýnda bulunan topraklarýn tamamen dýþýna sevkederdi. Halbuki böyle hareket etmemiþ, Müslümanlarýn güçlü olduðu bir dönemde adý geçen Yahudileri yerlerinde býrakmýþtýr. Yedinci hicrî yýlýn baþýnda gerçekleþen Hayber'in fethinden, kendisinin vefat tarihi olan onbirinci hicrî yýla kadar dört yýlý aþkýn bir süre zarfýnda Müslümanlarla Yahudiler birarada yaþama tecrübesinin güzel örneðini vermiþlerdir. Üstelik yarýmadanýn daha baþka yerlerinde, mesela Yemen'de ve hatta Medine'de bile antlaþmalý olan, Müslümanlarýn zimmeti ve himayesi altýnda Yahudiler yaþamaktaydý.[464] Kurayza Gazvesi'nden on beþ ay kadar sonra gerçekleþen Hayber'in fethine giderken Hz. Peygamber'in yanýnda Medine Yahudilerinden on kiþi bulunuyordu.[465] Sürgün veya imha edilen Yahudiler de antlaþmayý bozuncaya kadar Medine içinde Müslümanlarla birlikte yaþýyorlardý. Demek ki Peygamberimiz doðru dürüst yerinde duranlara ses çýkarmamýþtýr. Fakat, olaylarý anlatýrken de temas ettiðimiz gibi Medine'nin içindeki Yahudileri, Müslümanlarýn güçlü düþmanlarý olan müþriklerle iþbirliði yaptýklarý, tehdit unsuru haline geldikleri, devlet otoritesini ve sosyal barýþý hiçe saydýklarý için þehirden çýkarmýþ veya ortadan kaldýrmýþtýr. Hemen yanýbaþýnda kendisinin can, mal ve namus güvenliðini tehdit eden birer kitle haline geldikleri için bir arada yaþamak artýk imkansýz hale gelmiþtir. Þayet antlaþmayý bozmasalardý, müþriklerle iþbirliði yapmasalardý, savaþ suçu iþlemeselerdi ve Müslümanlarýn can güvenliðini tehdit eden birer unsur haline gelmeselerdi belki Medine'deki Yahudi kabileleri de yerlerinde býrakýlabilirlerdi.[466]
450. Vâkýdî, II, 634 vd.
451. Vâkýdî, II, 689.
452. Yâkûbî, Târîhu'l-Ya'kûbî, Beyrut ts., II, 56.
453. Vâkýdî, I, 634, 637, 642.
454. Ýbn Hiþâm, II, 329.
455. Vâkýdî, II, 950-952; Ýbn Hiþâm, II, 230.
456. Vâkýdî, II, 676.
457. Vâkýdî, II, 700
458. Ýbn Hiþâm, II, 337.
459. Ýbn Hiþâm, II, 347.
460. Vâkýdî, II, 677-678; Ýbn Hiþâm, II, 337-338.
461. Vâkýdî, II, 707.
462. Hayber'in fethi ve buna baðlý geliþmelerle ilgili geniþ bilgi için bk. Vâkýdî, II, 633-721; Ýbn Sa'd, II, 106-117; Taberî, III, 9-20.
463. Vâkýdî, II, 706-707; Ýbn Hiþâm, II, 343.
464. Vâkýdî, II, 634-635.
465. Vâkýdî, II, 684.
466. Hz. Peygamber'in Yahudilere karþý uygulamalarýný gördükten sonra, on dört asýrlýk Ýslâm tarihi boyunca Müslümanlarla Yahudiler arasýnda geliþen iliþkilere kýsa bir göz atmakta fayda görüyoruz. Ýslâmiyet'in doðuþundan XX. yüzyýlýn ortalarýna kadar Yahudiler, Hristiyan dünyasý tarafýndan þiddet ve baskýya maruz býrakýlmýþlar; buna karþýlýk Müslümanlar tarafýndan müsamaha görmüþlerdir. Mesela Suriye bölgesinde yaþayan ve Hristiyan Bizans'ýn þiddet ve baskýsýna maruz kalan Yahudiler ilk Ýslâm fetihleri esnasýnda Müslüman fâtihleri kurtarýcý olarak görmüþler ve kendilerine yardýmcý olmuþlardýr. Yahudiler, zaman zaman çeþitli Avrupa ülkelerinden, daha güvenli hayat þartlarýna sahip olabilecekleri Kuzey Afrika ve Osmanlý topraklarýna göç etmiþler ve bu meyanda II. Murat zamanýndan itibaren Türkiye'ye yerleþmiþlerdir. Bu durum Osmanlýlarýn son zamanlarýna kadar devam etmiþtir. Sonuç olarak, Müslümanlarýn ve özellikle Türk-Ýslâm dünyasýnýn tarih boyunca Yahudilere hoþgörülü davrandýðýný ve hatta Hristiyanlara karþý onlarý koruduðunu görüyoruz.
radyobeyan