Efendimiz
Pages: 1
Zemzem By: hafiza aise Date: 11 Mayýs 2011, 14:21:30
Zemzem

Kabe'nin gölgesinde ve Hýcr adý verilen yerde uyurken gördüðü bir rüya, onun için bir baþlangýçtý. Bir zat kendisine sesleniyor ve:

- Kalk! Tayyibe'yi kaz, diyordu. Hemen sordu:

- Tayyibe de ne?

Sorusuna karþýlýk, herhangi bir cevap alamamýþtý. Ertesi gün yine uzanmýþtý ki, ayný þahsýn geldiðini gördü. Bu sefer: - Madmime'yý kaz, diyordu.

- Madmüne de ne, diye tekrarladý heyecanla. Ancak, so-

rusu yine cevapsýz kalmýþtý.

Üçüncü gün yine karþýsýnda bulduðu zat, bu sefer kendi­sine:

- Zemzem'i kaz, diyordu. Öncekilerde alamadýðý cevabý,

en azýndan üçüncü gün alabilmek için hemen sordu: -Zemzemne?

Bu sefer cevap geliyordu:

- Zemzem, hiç kesilmeyecek ve derinliðine inilmeyecek bir sudur. Onunla hacý kafilelerinin su ihtiyacým giderirsin. O, Kabe' de kurban kanlanmn döküldüðü yer ile diðer atýklarýn býrakýldýðý yer arasýndadýr. Alaca kanatlý bir karga gelip orayý gagasýyla iþaret edecek. Ayný zamanda orada þimdi, bir kann­ca yuvasý da var!

Bütün bunlar onu, derin derin düþünmeye sevketmiþti. Zira, Zemzem'in varlýðýndan haberi vardý; çünkü Cürhümlüler, düþ

man istilasýndan kaçarken, ellerindeki bütün kýymetli eþyalan buraya atmýþ ve üzerini örterek gitmiþlerdi. Ancak, onun yerini bilen kimse kalmamýþ ve bu sebeple de o, sadece aralannda an­latýlan bir üstüre olarak kalmýþtý. Ancak þimdi, olanca netliðiyle burasý tarif ediliyor ve kendisine, hiç kesilmeyecek ve debisine de eriþilemeyecek bir suyu çýkarmasý emrediliyordu.

Bu kadar net bir tarif karþýsýnda tepkisiz kalýnamazdý ve Abdulmuttalib de, koordinatlarý verilen yere geldi. Aynen de­nildiði gibi alaca bir karga, bir mekana inip kalkýyor ve ga­gasýyla adeta bu yeri iþaret ediyordu. Biraz daha yaklaþýnca, karýnca yuvasýný da görmüþtü. Artýk, hiç tereddüdü kalma­mýþtý. Ertesi gün, oðlu Haris'i de yanýna alarak buraya geldi ve Zemzem'i kazmaya baþladý.

Çok geçmeden, kuyunun aðzýný örten büyük ve yuvarlak taþ ortaya çýkmýþtý. Kuyunun kapaðýný kaldýrdýklannda, an­latýlageldiði þekliyle onun, her türlü zinet eþyasý ve kýymetli malzemeyle dolu olduðunu gördüler. Abdulmuttalib ve oðlu Haris, bir taraftan bunlarý teker teker kuyudan çýkarýrken, di­ðer yandan kuyunun altýndan gelen bir ýslaklýk da kendini his­settirmeye baþlamýþtý. Artýk vakit tamamdý ve çok geçmeden Zemzem de ortaya çýkmýþtý.

Kimseye nasip olmayan bir lütfa mazhar oluyorlardý. El­bette böyle bir lütuf, onu verene teþekkür etmeyi gerektirirdi ve iþin burasýnda Abdulmuttalib:

- Allahü Ekber! Allahü Ekber, diye tekbir getirmeye baþ­ladý.

Bu heyecan, Kureyþlilerin de dikkatini çekmiþti ve çok geçmeden Abdulmuttalib'in etrafýnda büyük bir halka oluþtu­ruverdiler,

- Bu, atalarýmýz Ýsmail'in mirasýdýr; bunda bizim de hak­kýmýz var, bunlara, bizi de ortak etmen lazým, diyorlar ve ku­yudan çýkan altýn ve gümüþleri kendilerine de paylaþtýrmasýný istiyorlardý. Tereddüt göstermeden Abdulmuttalib onlara:

- Hayýr! Bunu yapamam. Çünkü bu, sadece bana bahþe­dilmiþ husus! bir durum, diye cevap verdi. Ancak onlar ýsrar ediyorve:

- Ýnsaflý ol! Gerekirse seninle kavga etme pahasýna da olsa peþini býrakmayacaðýz, diye onu tehdit ediyorlardý. Hatta aralanndan Adiyy Ýbn Nevjel öne çýkmýþ ve Abdulmuttalib'e:

- Nasýlolur! Sen yalnýz bir adamsýn. Yanýnda oðlundan baþka kimsen de yok. Nasýlolur da bize karþý gelir, istekle­rimizi yerine getirmezsin, diyor ve isteklerine boyun eðmesi konusunda adeta meydan okuyordu.

Adiyy'in bu sözü, Abdulmuttalib'i derinden etkilemiþti.

Güç ve kuvveti sadece arkasýndaki kiþi sayýsýyla deðerlendiren bu adama, anladýðý dilden bir cevap gerekiyordu. Onun için ellerini açtý ve yüzünü de semaya kaldýrarak þunlan söyleme­ye baþladý:

- Yemin ederim ki, þayet Allah, bana on erkek evlat verir­se, bunlardan birisini Kaba'nin yanýnda kurban edeceðim!

Bu, içten gelen bir dua olduðu kadar ayný zamanda Bey­tullah'ýn gölgesinde Allah'a verilmiþ bir sözdü.

Ancak, husumet devam ediyordu. Ýþin burasýnda Abdul­muttalib'in bir teklifi oldu:

- Aramýzda hüküm vermesi için, istediðiniz birisini ha­kem tayin edelim!

Fena bir teklif deðildi. Hem, istedikleri birisini teklif ede­bileceklerdi. Hiç tereddüt etmeden:

- Sa'doðullannýn kahini, dediler. Bu þahýs, Þam eþrafýn­dan sözü dinlenir birisiydi. Zaten, Abdulmuttalib için deðiþen bir þeyolmayacaktý ve:

- Olur, diye baþýný salladý.

Daha sonra, yakýn akrabalanný da yanýna alan Abdulmut­talib ve ondan hak talep edenler, her kabileden birer temsil

ciyle birlikte yola koyulup Þam cihetine yöneldiler. Yol uzun ve þartlar çetindi. Aðýrlýklý olarak yolda, çöl þartlan hakimdi.

Kaderin tecellisi ya, Hicaz'la Þam arasýnda bir yere gel­diklerinde, Abdulmuttalib ve yanýndakilerin suyu bitti. Çöl þartlannda suyun bitmesi, felaketin en büyüðüydü. Diþlerini sýkýp bir müddet daha devam etmeyi denediler, ama çöl bitip tükenme bilmiyordu. Çaresiz, o an için nizalý olsalar da bera­ber yürüdükleri Mekkelilerden su istediler. Ancak onlann, su vermeye hiç niyetleri yoktu:

- Biz de çöldeyiz ve sizin baþýnýza geldiði gibi biz de susuz kalmadan korkuyoruz, diyorlardý. Onlardan bir fayda gelmeye­ceði anlaþýlmýþtý. Bu sefer yanýndaki akrabalanna döndü ve:

- Siz ne düþünüyorsunuz, diye sordu.

- Biz sana tabiyiz. Sen ne dersen onu yapalým, diyorlardý.

Böyle bir durumda, ya durup ölümü beklemek veya çevreye açý­larak su aramak gerekiyordu ve onlar da, ikincisini tercih ettiler. Su bulma adýna son bir gayretle yeni bir hareket karan aldýlar. Devesinin yanma varan Abdulmuttalib, ayaða kalkan devenin altýndan, tatlý bir su kaynaðýnýn fýþkýrdýðýný görünce, Zemzem'in çýktýðýný gördüðü zamanki gibi bir heyecana kapýlmýþ ve:

- Allahü Ekber! Allahü Ekber, diye tekbir getirmeye baþ­lamýþtý. Hemen etrafýnda bir halka meydana getirdiler. Man­zarayý gören herkes, dehþete kapýlýyordu. Susuzluðun bu ka­dar yoðun bir þekilde konuþulduðu ve insanlarla hayvanlann, susuzluktan kýnlýp telef olma noktasýna geldiði bir yerde, hele böyle kýzgýn çölün ortasýnda, ayný zamanda hemen topraðýn üstüne kadar çýkan böyle bir suyun varlýðý, gerçekten tekbir getirmeyi gerektirecek kadar açýk bir inayetti.

Önce, kýlýcýyla suyun çýktýðý yeri geniþleten Abdulmutta­lib, hem arkadaþlannýn hem de hayvanlannýn susuzluðunu giderdi. Ardýndan da, beraberlerinde gelen ve susuzluk kor­kusuyla kendilerine su vermeyen Mekkelileri davet etti.

- Gelin de, Allah'ýn bize lutfettiði sudan için ve hayvanla-

nnýzý da sulayýn, diyordu. Herkes, birbirine bakýyordu. Göz­lerine inanamýyorlardý. Ýmkansýzdý bu. Ama olmuþtu. Önce gelip sudan içtiler kana kana. Ardýndan da, hayvanlanný ge­tirip onlann ihtiyacýný giderdiler. Bu kadar açýk lütuf karþý­sýnda, biraz da mahcuplardý; kendilerinden su istediði halde vermedikleri Abdulmuttalib, tutmuþ elindeki imkaný onlarla paylaþýyordu, Hallerinden, vicdanlannýn devreye girdiði an­laþýlýyordu. Çok geçmeden Abdulmuttalib'e yönelip þunlan söylemeye baþladýlar:

- Allah'a yemin olsun ki ey Abdulmuttalib, hüküm bizim aleyhimize neticelendi. ValIahi de, Zemzem konusunda senin­le asla husumet yaþamayacak, hak talep etmeyeceðiz. Þüphe­siz ki sana Zemzem'i bahþeden de, bu çöl þartlannda þu suyu nasip eden Allah'týr.

Mesele artýk tatlýya baðlanmýþ ve hakerne gitmeye de ge­rek kalmamýþtý. Bir müddet dinlendikten sonra, geri dönüþ için yola koyuldular ve katettikleri mesafeleri yeniden yürüye­rek tekrar Mekke'ye geldiler.

Ynt: Zemzem By: ceren Date: 06 Aralýk 2015, 20:53:40
Esselamu aleykum.Zemzem kuyusun nasil bulundugunu ve muslumanlar icin onemini ogrenmis oldum.Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...
Ynt: Zemzem By: Sevgi. Date: 15 Ekim 2017, 01:22:02
Aleyküm Selâm. Rabbimiz'in lütfu negüzel Elhamdülillah. Mevlam bizleri kendine lâyýk kul Peygamberimiz'e de hayýrlý ümmet olanlardan eylesin inþaAllah. Aminn ecmain

🌹 LÂ ÝLÂHE ÝLLALLAH MUHAMMED'EN RESÛLULLAH 🌹

🌸 Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammed'in Ve Alâ Âli Seyyidina Muhammed 🌸
Ynt: Zemzem By: Bilal2009 Date: 15 Ekim 2017, 18:09:11
Ve aleykümüsselam Rabbim zemzem suyundan içebilmeyi bizlere nasip eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan