Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Abdullah bin Amr Bin el As By: sidretül münteha Date: 07 Mayýs 2011, 16:13:49
Hz. Abdullah Bin Amr Bin El-As (r.anh)
 



Ashabýn ileri gelen fakihlerinden ve ayný zamanda Abâdile'den (yani dört Abdullah'dan) olan bir sahabedir. Ebu Muhammed veya Ebu Abdurrahman künyesiyle tanýnan Abdullah, Amr b. As'ýn oðlu idi. Annesi de Râita (Reyta) binti Münebbih'tir. Abdullah, babasý Amr b. el-As'dan önce müslüman oldu ve onunla birlikte Hicri yedinci yýlda Medine'ye hicret etti.

Abdullah b. Amr (r.a.), Hz. Peygamber (sav)'in meclislerine devam ederdi. Onun tanýndýðý özelliklerden biri, Rasûlullah'ýn sözlerini ezber­lemek ve kaydetmekti. Ashâb, Abdullah'ýn her þeyi yazdýðýný görerek, onu, bundan vazgeçirmek istemiþler ve ona þöyle demiþlerdir:

"Sen Rasûlullah'tan iþittiðin her þeyi yazýyorsun. Halbuki Allah Rasûlü, gazap ve hoþnutluk hallerinde de söz söylemektedir." Bunun üzerine tereddüde düþen Abdullah, durumu Hz. Peygambere anlatýnca Rasûlullah, onu din­ledikten sonra þöyle buyurdu:

"Yaz, çünkü canýmý kudret elinde tutan yüce Allah'a yemin ederim ki, aðzýmdan haktan baþka bir þey çýkmamýþtýr.”[54]

Abdullah b. Amr, gece ve gündüzünü Allah yoluna vakfeden sahabe­lerdendi. Bütün vaktini oruç ve namaza adamýþtý. Abdullah bu haliyle ilgili olarak þunlarý anlatýr:

"Babam, beni Abdullah b. Abbâs'ýn kýzý Umre ile evlendirdi. Fakat ben hep namaz ve oruçla vakit geçirdiðimden eþimle ilgilenememiþtim. Bir ,gün babam, gelinini ziyarete geldi. Beni nasýl bulduðunu sormuþ, eþim ona þu cevabý vermiþti:

"Kocam, erkeklerin en þerefi iler in den d ir, fakat bizi arayýp sorduðu yok..." Babam, zevcemin bu sözlerinden üzülerek, beni arayýp sordu ve þöyle dedi:

"Oðlum, sana, Kureyþ'in en þe­reflilerinden bir kadýn aldým. Sen ise þöyle yaptýn, böyle yaptýn!.." Daha sonra da, Rasûlüllah'a giderek beni þikâyet etti. Rasûlüllah, babamý din­ledikten sonra beni çaðýrdý. Hemen yüce huzurlarýna vardým. Hz. Peygamber (s.a.s.):

“Sen gündüzleri oruç mu tutarsýn?”

“Evet, ya Rasûlüllah!”

“Geceleri namaz mý kýlarsýn?”

“Evet, ya Rasûlüllah!” Bunun üzerine Rasûlüllah þunlarý söyledi:

“Fakat ben, oruç tutar ve yerim; namaz kýlar ve uyurum, zevcelerimle de ilgilenirim. Benim sünnetim budur. Benim sünnetim­den ayrýlan benden deðildir." Rasûlüllah bana:

“Sen Kur'an'ý ayda bir kere hatmet!...” dedi. Ben de:

"Fakat ben kendimi daha kuvvetli hissediyorum" dedim.

"O halde on günde bir kere hatmet" buyurdular.

"Fakat ben daha fazla da okuyabilirim" dedim.

“O halde üç günde bir hatmet", buyurdular. Sonra oruca deðinen Hz. Peygamber:

“Ayda üç gün oruç tut!" dedi. Ben,

"Daha fazla tutmaya gücüm yeter." dedim.

Ancak Rasûlüllah, daha fazlasýna müsâade etmedi. Ben ise daha fazlasýný rica ettim. O zaman müsâade buyurdu. Ne var ki.ben daha fazla tutmakta ýsrar ettim. Sonunda Allah Resulü þöyle buyurdular:

“Orucun en faziletlisi, kardeþim Davud (a.s.)'ýn orucudur. O, bir gün oruç tutar, bir gün yerdi."

Bunu da ilâve ettiler

"Her abîdin, ibadet için atýlýmlar duyduðu anlar vardýr. Fakat bunu bir bezginlik takip eder. O zaman insan ya sünnete doðru gider, ya bid'ate. Bezginlik anýnda sünnete doðru giden hidayete ermiþ demektir. Baþka bir yola giden ise helak olur.”[55]

Bu hadis-i þerifin râvisi der ki: Abdullah b. Amr, bütün hayatýný Rasûlüllah'ýn bu tavsiyeleri çerçevesinde geçirdi. Ýhtiyarlýðýnda bile, ayný. þekilde hareket etti. Bazen de günlerce oruç tutar, sonra orucunu bozar ye þöyle derdi:

"Rasûlüllah'dan bu hâl üzere ayrýldým. Bu hâli býrakýp baþka bir hâle girmek istemem."

Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber (sav) devrinde birçok gazaya katýldý. Genellikle süvarilerle birlikte hareket ederdi. Son derece cömert, eli açýk bir adam olduðundan, eline geçen her þeyi daðýtýr ve herkesi memnun ederdi. Onun cihada katýldýðýný gösteren hadîsler pek çoktur. Bunlardan, onun, gazaya çýkan mücahidleri hazýrlama görevini yürüttüðünü de anlý­yoruz.

Amr b. Haris ez-Zebîdi diyor ki: Bir gün Abdullah b. Amr b. el-Âs'a sordum:

“Ya Eba Muhammedi Biz öyle bir yerdeyiz ki, burada bir dirhem ve dinar namýna para yoktur. Bütün malýmýz davarlarýmýzdan ibarettir. Bunlarý deðiþtirerek alýþ-veriþ yapýyoruz.

Bir ineði, bir müddet için koyun karþýlýðýnda alýyoruz. Yahut bir deveyi birkaç inek karþýlýðýnda veriyoruz. Deve karþýlýðýnda at ve kýsrak alý­yoruz. Fakat bunlarýn hepsi zamanla kayýtlýdýr. Bunda bir zarar var mý?”

“Tam adamýný buldun,” dedi.

"Rasûlüllah bir gün yanýmda bulunan develere askerleri bindirerek, bir tarafa sevketmemi emir buyurdu. Develerin askerlere yetmeyeceðini gördüm. Rasûlüllah'a vararak, bazý askerlerin bineksiz kaldýklarýný söyledim. O zaman Rasûlüllah, bana þu cevabý verdi:

"Sadakalardan gelen erkek develer karþýlýðýnda diþi develer satýn al ve askerlere binek temin et!.. " Ben de bir erkek deve karþýlýðýn­da üç diþi deve satýn alarak, bütün askere binek saðlamýþ oldum. Daha sonra Rasûlullah, sadakalara ait olan develerin bedelini ödedi."

Asr-ý Saadet'ten sonra, Abdullah b. Amr'ýn katýldýðý en önemli cihad Yermük'tür. Abdullah'ýn babasý Amr b. el-Âs, bu cihad hareketinin kumandanlarýndan biriydi. Abdullah bu savaþta büyük yararlýklar göster­miþti.[56]

Kendisi Amr b. As'ýn oðlu olduðundan, tabii olarak babasýnýn hareket çizgisini takip etmiþti. Ne var ki, Abdullah'ýn babasýnýn yanýnda bulun­masý, Muâviye (r.a.)'i körü körüne desteklediði anlamýna gelmez. Çünkü o, sonuna kadar tarafsýzlýðýný koruyan büyüklerdendi. Kendisi babasýyla birlikte Muâviye (r.a.)'nin tarafýnda bulunmasýna raðmen, Sýffýn'da savaþa katýlmadý. Hiçbir müslümanýn kanýný dökmedi ve hiçbir zaman bir müslümana karþý silah çekmedi.

Sýffm'da Ammâr b. Yâsir'in þehîd olmasý üzerine, Hz. Abdullah'dan gelen þu rivayet her þeyi açýklamaktadýr:

Hanzala b. Huveylid þöyle anlatýr: "Muaviye'nin yanýndaydým. Ammâr'ýn kesik baþý için birbiriyle tartýþan iki adam geldi. Bunlar, birbir­leriyle Ammâr'ý ben öldürdüm, diye çekiþiyorlardý. Abdullah, onlara þu sözleri söyledi:

“Ýçinizde onu öldüren kimse sevinsin! Çünkü Rasûlullah:

"Ammâr'ý azgýn bir topluluk öldürecektir." buyurmuþtur.”[57] Abdullah'ýn bu hadisi rivayet etmesi Muâviye (r.a.)'i endiþelendirmiþ ve Abdullah'a þöyle demiþti:

“O halde, sen niçin bizimle berabersin?” Abdullah:

“Babam beni, bir gün Rasûlullah'a þikâyet etti. Rasûlullah da bana þöyle emretti:

"Baban hayatta oldukça ona itaat et ve onu dinlememezlik etme." Ýþte bunun için sizinle beraberim. Fakat asla savaþa katýlmam!” [58]

Ayný olayý, Abdullah b. Haris de naklediyor ve diyor ki: "Ben, Abdullah b. Amr ve Muâviye ile birlikte yürüyordum. Abdullah, babasý Amr b. el-As'a bakarak dedi ki: Rasûlullah'ýn þu sözleri söylediðini duy­dum:

“Ammâr'ý azgýn bir topluluk katledecektir!.” Bunun üzerine Amr b. el Âs Muâviye'ye bakarak:

"Duydun mu ne dediðini?" dedi. Bunun üzerine Hz. Muâviye (r.a.):

"Ammâr'ý biz mi öldürdük? Onu buralara getirenler öldürdü!" dedi.” [59]

Bütün bu sahih rivayetlerden anlýyoruz ki, Abdullah b. Amr fitneye karýþmayýp, müslüman kaný dökmedi. Hattâ müslümanlarýn birbiriyle uðraþmasýný, birbirlerine saldýrmalarýný daima üzüntüyle karþýlayýp bu hareketleri kötülemekten geri durmadý. [60]

Bu iki olay, Abdullah'ýn yalnýz bir mecliste deðil, birçok topluluklarda bildiðini söylemekte tereddüt etmediðini göstermektedir. Nitekim bir gün Abdullah ile Ebu Saîd el-Hudrî ve Hz. Hüseyin (r.a.) Mescid-i Nebevî'de bulunduklarý sýrada, Sýffîn olayý hatýrlanmýþ ve söz konusu edilmiþti. Ebu Saîd Abdullah’a,

"Sýffýn harbinde Þamlýlarla bulunmasýnýn ne gibi bir hikr mete dayandýðýný" sordu. Abdullah'ýn verdiði cevap þuydu:

“Ben Sýffýn savaþma katýlmadým. Çünkü böyle bir savaþa katýlmak bizim Allah Rasûlü'nden aldýðýmýz terbiye ve hidayete aykýrýydý. Fakat Rasûlullah bana, "Babana itaatsizlik etme!" buyurmuþtu. Ýþte bunun için babamýn yanýndan ayrýlmadým. Ancak asla savaþa katýlmadým ve hiçbir müslümana silah çekmedim."

Abdullah b. Amr hicri altmýþbeþ'inci yýlda yetmiþiki yaþýndayken Mýsýr'ýn Füstat þehrinde vefat etti ve oraya defnolundu.

Abdullah (r.a.) ashâb arasýnda ilim ve faziletiyle tanýnýrdý. Arapça'nýn yaný sýra Ýbrani'ce ve Süryânice bilirdi, Böylece Tevrat ve Ýncil'i de okuyup, tetkik etme imkâný bulmuþtu. Hz. Ebu Hureyre (r.a.) Abdullah'tan bahsederken; Abdullah'ýn daha fazla hadis bildiðini, zira onun hadisleri yazdýðýný, fakat kendisinin yazmadýðýný söylemektedir. [61]

Abdullah Rasûlüllah'dan duyduklarýný yazarak bu hadisleri bir arada toplayan bir kitap meydana getirmiþti. Bu kitaba "es-Sahifetü's-Sadýka" adý verilirdi. Kendisine bir þey sorulduðunda buna bakarak cevap verirdi.

Ebu Kubeyl þunu rivayet ediyor: Abdullah'ýn yanýnda bulunuyorduk. Kendisine bir soru soruldu:

"Hangi þehir daha önce fetholunacaktýr? Kostantiniyye mi, Roma mý?.." Abdullah, soruyu dinledikten sonra bir sandýk getirdi, içinden bir kitap çýkarttý ve ona bakarak þu cevabý verdi:

"Bir gün Rasûlullah'ýn çevresinde oturmuþ yazý yazýyorduk. Derken Rasûlullah'a bir soru soruldu:

"Þu iki þehirden hangisi daha evvel fetholunacak; Kostantiniyye mi, Roma mý?" Allah Rasûlü, þu cevabý verdiler:

“Önce Herakl'in þehri (Kostantiniyye yani Ýstanbul) feth olun­acaktýr."[62]

Abdullah b. Amr Rasûlüllah'tan yediyüzyirmiiki hadis rivayet etmiþtir. Bunlardan on yedisini Buhârî ve Müslim müþtereken rivayet ederler. Ayrýca ondan Buhâri'de sekiz, Müslim'de yirmi kadar hadîs kaydedil­miþtir. Çok hadîs rivayet ettiði için Muksirundan sayýlmaktadýr.

Abdullah b. Amr bizzat iþiterek Rasûlullah'tan hadis-i þerif rivayet ettiði gibi, Hz. Ömer'den, Abdurrahman b. Avf dan, Muaz b. Cebel'den, Ebû'd-Derdâ, gibi birçok sahabeden hadis rivayet etmiþtir. Kendisinden de, Enes b. Mâlik, Ebû Umâme, Sehl b. Hanif, Abdurrahman b. Haris b. Nevfel, Mesrûk b. Ecdâ, Sâid b. el-Müseyyeb, Cübeyr b. Nüfeyr, Sabit b. îyâd el-Ahnef, Kayseme b. Abdurrahman el-Ca'fý, Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, Zîr b. Hubeys, kendi oðlu Muhammed, Tavus, Salih b. Keysân, Âmir b. Surâhil, Sa'bî, Ýbn Ebi Müleyka, Urve b. Zübeyr, Abdurrahman b. Cübeyr, Ýkrime, Ebû Seleme b. Abdurrahman, Ebû Zur'a b. Amr b. Cerir, Ebu'z-Zübeyr el Mekki, Amr b. Dinar Hasan-ý Basri ve daha pek çok âlim hadis rivayet etmiþtir.

Abdullah'ýn ders halkalarý son derece geniþti. Hadis öðrenimi görmek isteyenler uzak ve yakýn diyarlardan gelerek ondan ders okurlardý.

Naha âlimlerinden biri der ki: Ýlya mescidine giderek, bir cemaatle bir­likte iki rekât namaz kýldým. Derken adamýn biri geldi. Bana yakýn bir yerde namaza durdu. Herkes bu adamýn yanýna koþtu. Meðer bu zat, Abdullah b. Amr b. el-As'mýþ, O, namazdan sonra oturup, halka ders ver­mek istedi. Fakat Muâviye'nin oðlu Yezid'in elçisi gelerek onu çaðýrdý. Bunun üzerine Hz. Abdullah, cemaate bakarak:

"Bu adam (Yezid) benim size Allah Rasûlü’nün hadislerini öðretmemi istemiyor. Halbuki ben Allah Rasûlü’nden þunu iþittim:

"Ya Rabbi þu dört husustan sana sýðýnýrým: Fayda vermeyen ilimden, huþua varmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan.”[63]

Rasûlüllah (sav)'in hadislerini öðrenmek, onlara uygun bir Ýslâmî hayat ortaya koymak, sahabelerin vazgeçilmez müþterekidir. Sahabenin fýkhýnda Rasûlüllah (sav)'in hadisleri öncelikli tercihlerdendirler. Rasûlüllah (sav)'in hadislerini Kur'an ayetlerinden sonra tercihlerinin öncelikleri haline getirmeyenler, lehvel hadisle/laf eðlencesiyle meþgul olurlar. Bunun için Abdullah b. Amr b. el-Âs hadisleri önemsemiþ ve her fýrsatta onlarý Ýslâm ümmetine öðretmeye çalýþmýþtýr.

Abdullah'ýn talebeleri, onu son derece sever, etrafýnda oturup ders din­lerlerken, birisinin gelip, bu dersi bozmasýný istemezlerdi. Bir gün adamýn biri, Abdullah'ý görmek istedi. Bunun için de saflarý yararak ilerlemesi gerekti. Talebeleri hemen bu adamý durdurmak istemiþlerse de, Abdullah:

"Býrakýnýz gelsin" deyince adam saflarý yara yara Hz. Abdullah'ýn yanýna varýp;

“Bana, Rasûlullah'dan dinleyerek ezberlediðin bir söz söyle!” dedi. Abdullah b. Amr bu adama þunlarý söyledi:

Rasûlüllah (sav)'ýn þöyle buyurduðunu ondan dinledim:

"Müslüman, müslümanlar, onun dilinden ve elinden emin olduðu kimsedir. Muhacir, Allah'ýn yasakladýðý her þeyden uzak olan kiþidir."

Abdullah (r.a.)'ýn ilminden en çok istifade eden þehirlerden biri de Basra idi. Basra'da, herkesten önce oranýn valileri derslerine koþarlardý. Onun rivayetlerinden ümmet istifâde etmiþtir. Ümmete hayýrlý olmak, hayýrlý ümmetten olmanýn gereðidir. Kendi ilminden insanlarý istifade ettirmeyen alimde hayr yoktur. Ýnsanlara hayýrlý olmak için çalýþmak, sahabe fýkhmdandýr. Sahabeler, Rasûlüllah (sav)'den öðrendikleri Ýslâm'ý yaþayarak diðer insanlara öðrettiler. Rasûlüllah (sav)'in kendilerine öðret­tiði hayýrlý amelleri ümmet içinde iþleyerek hayýrlý olmaya çalýþtýlar. Hayýrlý insan, hayýr iþleyendir. Hayýr iþleyen baþkasýný da hayýrdan isti­fade ettirendir. Abdullah b. Amr (r.a.) þöyle rivayet ediyor:

Bir gün Allah Rasûlü, Hz. Sa'd'ý abdest alýrken gördü ve ona þöyle dedi:

"Sa'd, bu ne israf!..” Hz. Sa'd:

“Ya Rasûlüllah, abdestte de mi israftan sakýnacaðýz?” dedi. Rasûlüllah buyurdular:

"Akan bir nehir önünde olsanýz bile suyu israftan sakýnýnýz."

Bir gece rüyamda, parmaðýmýn birinde yað, birinde bal gördüm. Ýkisi­ni de yalýyordum. Sabah rüyamý Allah Rasûlüne arzettim. Buyurdular:

"Sen iki kitabý; Kur'an-ý da Tevrat'ý da okursun." Ben, her ikisini de okudum.

Rasûlullah'a sordular:

“Hicret nedir?” Allah Rasûlü cevap verdiler:

"Hicret, gizli ve açýk her fenalýðý terketmektir, namazý kýlmak ve zekatý vermektir. Böyle yaparsanýz, her nerede olursanýz olun muhacirsinizdir.”[64]

Her yerde muhacir olmak mümkündür. Kiþi ister Daru'l harb'de yaþasm ve isterse Daru'l Ýslam'da yaþasýn, Allah'ýn haram ettiklerini terkettiði, onlardan uzaklaþtýðý oranda mucahirdir. Kalbindeki imanm bir gereði olarak haramlardan uzaklaþan her mü'min erkek ve kadýn, mekân ve zaman farký olmaksýzýn bir muhacirdir.

 
[54] Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 158.

[55] Buhâri, Savm, 55, Nikâh, 89, Teheccüd, 20; Müslim, Sýyâm, 192; Nesâi, Sýyâm, 76; Ýbn Hanbel, II, 194, 198

[56] Ýbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Câbe, 111, 234

[57] Ýbn Sa'd, Tabakat, 111, 252

[58] Ahmedb. Hanbel, II, 166

[59] Ýbn Sa'd, Tabakat, 111, 252, Ýbnü'l-Esîr, el-Kâmil, 111,311

[60] Ýbn Sa'd, Tabakat, 111, 252.

[61] Buhâri, ilim, 39

[62] Ahmed b, Hanbel, Müsned, II, 176

[63] Nesâi, îstiâze, 18,21, Tirmizî, Deavât, 68; Ýbn Mâce, Dua, 2; Ahmed b. Hanbel II, 167, 198.340.

[64] Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 158-226 arasýnda yer alan Abdullah b. Amr b. el- Ass'ýn Müsnedi.


Ynt: Hz. Abdullah bin Amr Bin el As By: ceren Date: 31 Aralýk 2018, 17:22:15
Esselamu aleykum. Esselamu aleykum. Rabbim bizleri Hz.Abdullah bin Amr Bin El As gibi Islami hakkiyla yaþayan peygamber efendimizin sünnetine tabi kalan ve onun yolunda giden kullardan olalim inþallah. ...
Ynt: Hz. Abdullah bin Amr Bin el As By: Bilal2009 Date: 01 Ocak 2019, 00:58:01
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in ve sahabe efendilerimizin yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Hz. Abdullah bin Amr Bin el As By: Sevgi. Date: 01 Ocak 2019, 01:07:50
Aleyküm selam Ashab ýn ileri gelen fakihlerindendir dört Abdullah tan biridir Allah ondan razý olsun inþaAllah

radyobeyan