Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Ebu Hureyre By: sidretül münteha Date: 06 Mayýs 2011, 16:40:38
Hz. Ebu Hureyre (r.anh)


Hz. Ebû Hureyre (r.a.), çok hadis rivayet eden meþhur sahabedir. Adý, Abdurrahman b. Sahr; künyesi, Ebû Hureyre'dir. Câhiliye döneminde ismi Abdüþþems idi. Hz. Peygamber onu, “Abdurrahman” [48] diye adlandýrdý. [49] Ne sebeple Ebû Hu­reyre diye künye edindiðim kendisi þöyle açýklamýþtýr: "Bir kedi bulmuþ­tum, onu elbisemin yeninde taþýrdým; bundan dolayý Ebû Hureyre (kedi­cik babasý) künyesiyle çaðrýlýr oldum.” [50] Hayber gazvesi sýralarýnda Yemen'den Medine'ye gelip müslüman olmuþtur. O tarihten itibaren Hz. Peygamber'in vefatýna kadar ondan ayrýlmayan bir sahabesi olmuþ, kendisini onun hizmetine adamýþtýr. Hizmet süresi yaklaþýk dört yýlý buluyordu. [51]

Hz. Peygamber'in misafirperverliði ve cömertliði sayesinde yaþayan Ebû Hureyre, Rasûlüllah (sav)'in mescidinde sadece ibadet ve ilimle meþgul olan Ehl-i Suffe'nin en ileri gelen simasý idi. Hz. Peygamber'i büyük bir muhabbetle sevmiþ, onun si nnetine uygun olarak yaþamýþ ve manevî yüce mertebelere eriþmiþtir. [52]

Ýffet sahibiydi, eli açýk ve cömertti. Hz. Osman'ýn þehid edilmesinden sonraki fitne olaylarýnda köþesine çekildi. Halk onun bu halinden kendi­sine söz ettiklerinde Rasûlüllah (sav)'in þu hadisini rivayet ediyordu:

"Fitneler çýkacak. O zamanda, oturanlar ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koþandan daha hayýrlýdýr. Kim dönüp bakmaya yönelirse, o da ona yönelir. Kim bir sýðmak veya korunak bulursa onunla korunsun.”[53]

Hoþsohbet, temiz ve ince duygulu, saf gönüllü idi. [54] Emirlik ve valilik ona kibir vermedi. Üstelik alçak gönüllülüðünü artýrdý. Medine valisi Mervan'a vekâlet ettiði sýralarda, üzerine semeri baðlanmýþ bir eþekle, hurma lifinden örülmüþ bir baþlýk baþýnda olduðu halde çarþýya çýkar ve, "Savulun emir geliyor!" dermiþ. [55] Ýmam Þâfýi gibi büyük âlimlerin bildirdiðine göre Ebû Hureyre kendi dönemindeki hadis nakledenlerin içinde hafýzasý en saðlam olanýdýr. [56] Hz. Peygamber ile nisbeten kýsa sayýlabilecek bir süre birlikte olmasýna rað­men, onun hadislerini bu kadar büyük bir sayýda elde edebilmesinin sýrrý ve sebebleri þöyle açýklanabilir:

Birinci sebep: Hz. Peygamber ile sýk sýk görüþmesi ve ona hiç çekin­meden her çeþit sorular sormasýdýr. [57] Nitekim Buhâri ve Müslim'in naklettiklerine göre Ebû Hureyre þöyle demiþtir: "Siz, Ebû Hureyre'nin çok hadis rivayet ettiðini söyleyip duruyorsunuz. Ben fakir bir kimseydim. Karýn tokluðuna Hz. Peygamber'e hizmet ediyordum. Muhacirler çarþýda, pazarda alýþveriþle, Ensâr da kendi mallan, mülkleriyle uðraþýrken, ben Hz. Peygamberin meclislerinin birinde bulunmuþ­tum; buyurdu ki:

“Ýçinizden kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduðunu bir daha unutmaz" Bunun üzerine ben üzerimdeki hýrkayý yere serdim, Hz. Peygamber de sözünü bitirince, onu topladým. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o andan sonra ondan duyduðum hiçbir sözü unut­madým. [58]

Ýkinci sebep: Ýlme olan tutkunluðu ve Hz. Peygamber'in ona bildiðini unutmamasý için dua buyurmasýdir. [59] Þu haberi vermektedir: "Bir adam Zeyd b. Sâbit'e gelerek ona bir mesele sordu. O da Ebû Hureyre'ye gitmesini söyledi ve þöyle devam etti; çünkü bir gün ben, Ebû Hureyre ve bir baþka sahabe Mescid'de oturu­yorduk, dua ve zikirle meþgul idik. O sýrada Hz. Peygamber geldi, yanýmýza oturdu; biz de dua ve zikri býraktýk. Buyurdu ki:

“Her biriniz Allah'tan bir dilekte bulunsun.” Ben ve arkadaþým, Ebû Hureyre'den önce dua ettik, Hz. Peygamber de bizim duamýza âmin dedi. Sýra Ebû Hureyre'ye geldi ve þöyle dua etti: 'Allah'ým, senden iki arkadaþýmýn istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim.' Hz. Peygamber bu duaya da âmin dedi. Biz de, 'Ey Allah'ýn Rasûlü, biz de Allah'tan unutul­mayan bir ilim isteriz' dedik. Hz. Peygamber,

“Devsli genç sizden önce davrandý” buyurdu. Buhâri, ilim bahsinde, hadise olan tutku babýnda Ebû Hureyre'nin þöyle dediðini nakletmiþtir: "Ey Allah'ýn Rasûlü, kýyamet gününde senin þefaatine nail olacak en mutlu kiþi kimdir?" diye sordum. Rasûlüllah buyurdu ki:

"Ey Ebû Hureyre, senin hadise olan aþýrý tutkunluðunu bildiðim için, böyle bir soruyu senden önce hiç kimsenin sormayacaðýný tahmin etmiþtim. Kýyamet gününde benim þefaatime nail olacak en mutlu kiþi Lâilâhe illallah diyen kimsedir.”

Üçüncü sebep: Ebû Hureyre'nin büyük sahabelerle görüþmesi, onlar­dan birçok hadis almasý ve bu sayede ilminin artýp ufkunun geniþleme­sidir. [60]

Dördüncü sebep: Hz. Peygamber'in vefatýndan sonra uzun süre yaþamýþ olmasýdýr. Nitekim Hz. Peygamber'den sonra kýrkyedi yýl yaþa­mýþ, hadisleri halk arasýnda yaymakla meþgul olmuþtur. [61] Bütün bunlarýn neticesinde Ebû Hureyre, Sahabe nesli içerisinde hadisi en iyi bilen olmasý münase­betiyle, hadis almada ve rivayet etme hususunda diðerlerinden daha üstün bir duruma gelmiþtir. Onun rivayet ettiði hadisler, diðer sahabelerde veya birçoðunda daðýnýk halde bulunuyordu. Bu yüzden onlar Ebû Hureyre'ye baþvuruyor, hadis rivayetinde ona dayanýyorlardý. Ýbn Ömer, onun cenaze namazýnda, ona Allah'tan rahmet dileyerek, "Hz. Peygamber'in hadisini müslümanlar adýna muhafaza ediyordu" demiþtir. [62] Buhâri, 'Ebû Hureyre'den 800 kadar sahabe ve tabiîn âlimleri hadis rivayet etmiþlerdir' diyor.[63] Kendisinden beþbin üçyüzyetmiþ dört hadis gelmiþ, bunlardan üçyüzyirmibeþ tanesini Buhâri ve Müslim müþtereken, doksanüç tanesini yalnýz Buhâri, yüzseksendokuz hadisini de yalnýz Müslim Sahîh'lerine almýþlardýr. [64]

Ebu Hureyre, asýrlar boyunca tetkik ve tenkid konusu olmuþtur. Gerek Doðu dünyasýnda gerek Batý dünyasýnda Ebû Hureyre hakkýnda ileri geri konuþulmuþtur. Bunun sebebi, keyif ve arzulara karþý gelen dine yönelik hile ve tuzaklarý sonuçsuz býrakan bir kýsým hadislerinden kurtulmak di, az olsa bile.

"Sekýr (sarhoþluk) veren her içki haramdýr."

Hazret-i Peygamber (sav) þöyle buyurmuþtur:

"Cebrail hiç durmaz komþu hakkýna hürmet olunmasýný bana tavsiye ederdi. Hatta ben yakýnda komþuyu komþuya mirasçý kýlacak sandým.”[65]

Hz. Peygamber'in üçüncü hanýmý olan Ebu Bekir kýzý Âiþe, Peygamber hanýmý olmanýn bahtiyarlýðýna, sadece kadýnlýk meziyetlerini deðil, Ýslâm tarihinin en ünlü erkeklerinin bile pek azýna nasip olan birçok seçkinliði ve eylemi de eklemiþ ender kiþiliklerden biridir. Ýslâm ilimler tarihi, Hz. Âiþesiz düþünüldüðünde, telafi edilmeyecek eksiklikler arz etmekte ve bu büyük "mü'min annesi", yeri doldurulmaz bir deðerler toplayýcýsý halinde tarihe geçmiþ bulunmaktadýr.

Ýnsanlýðýn en büyük evladý, Son Peygamber Hz. Muhammed, Ýslâm'a, mallan ve canlarýyla eriþilmez hizmetler veren sahabeler kadrosunu öyle bir eðitime tâbi tutmuþtur ki, onlarýn her biri bu eðitimin ayrýlmaz parçalarýndan birini temsil etme noktasýna gelmiþ ve her birinin doldurul­maz bir yeri olduðunu kabul zorunlu olmuþtur. Bunu söylerken, Kur'an'da tanýtýlmýþ bulunan, "müellefetüt-kulûb", yani kalpleri Ýslam'a ýsýndýrýlmak üzere nimetlendirilen ve Ýslâm bünyesinde sayýlan kiþileri, sahabe kavramýnýn dýþýnda tuttuðumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.

Kur'an tarafýndan bütün müminlerin anneleri olarak nitelendirilen [66] Peygamber hanýmlarý, Allah Elçisi'nin sürekli beraberinde olmak ve ona sayýsýz hizmetler vermiþ olmakla da seçkinleþmiþlerdir. Fakat onlarýn bütün yücelikleri bu kadar deðildir. Onlarýn her biri, daha baþka meziyetlerle de Ýslâm'ýn varlýk yapýsýnda bir yer tutmakta, birer sahabi olarak da, az önce iþaret ettiðimiz "ayrýlmaz parçalýk" görevini yapmýþ bulunmaktadýrlar. O halde, onlarýn yücelik ve saygýnlýklarý, Peygamber eþi olmaya ilaveten, sahabilikle de taçlanmýþtýr.

Bu iki boyutlu üstünlüðe, Hz. Hatice ve Hz. Âiþe gibi bazý mü'min anneleri daha baþka meziyetler ilave ederek, Peygamber hanýmlarý içinde de ayrý bir mevki sahibi olabilmiþlerdir.

Hz. Hatice, Peygamber hayatýndaki yeri, Ýslâm'ýn yayýlýp yerleþme sürecindeki hizmet ve yaþama çizgisi ile kendine has ve kimseyle paylaþýlamayacak bir yere sahiptir.

Hz. Hatice'yi, bir Peygamber hanýmý olarak, Hz. Âiþe izlemektedir. Ýlave edelim ki, genel deðerlendirme açýsýndan geçerli olan bu tespit, özel bazý meziyetler bakýmýndan Hz. Âiþe lehine bir sýra deðiþikliðine sebep olabilmektedir. Bu özel meziyetleri biz, "Hz. Âiþe'nin bilginliði ve öðreti­ciliði" þeklinde özetliyoruz. Alimlerin çoðunluðu, Peygamber evi haným­larý arasýnda üstünlük bakýmýndan önce Peygamberimizin kýzý. Hz. Fâtýma'yý, sonra eþi Hz. Hatice'yi, daha sonra da öteki eþi Hz. Âiþe'yi kaydederler. Bu üç seçkin kadýnýn, üstünlük ve faziletleri ayrý ayrý anlatýlmýþtýr. Faziletten maksat, ilmî seçkinlik, dinî hizmet, Hz. Peygamberin talimat ve tebligatým yaymak ise, bu hususta hiç kimse Hz. Aiþe'ye denk olamaz." [67] Tarihe "Müslümanlarýn annesi ve Son Peygamber'in eþi" olarak geçmiþ bulunan Hz. Âiþe, Arap Yarýmadasý'nm Mekke þehrinde doðup büyüdü. Annesi, Kinane soyundan Ümmü Ruman, babasý Teym soyundan Ebu Bekir diye tanýnan Abdullah, lakabý Sýddýka ve Hümeyra, unvaný Ümmül Müminîn'dir. Anne ve baba tarafýndan, Mekke'nin ileri gelen ailelerinden olan Âiþe, yaþadýðý kentin iffet, cömertlik, asalet ve bilgi ile seçkinleþmiþ bir kiþisi olan Ebu Bekir evinde doðup büyüdü ve bu evde, devrinin ve çevresinin en iyi terbiyesi­ni alarak yetiþti. Bir rivayete göre Ýslam'ýn zuhurundan dört yýl sonra, diðer bir rivayete göre ise çok daha önceki bir tarihte doðmuþ olan Âiþe, Son Peygamber'in ilk baðlýlarý arasýna giren babasýndan, çok küçük yaþlarda Ýslâm terbiyesini de alarak yetiþti.

Eþi Hatice'yi kaybeden Son Peygamber, kendisine hem ev iþleri ve çocuklarýn bakýmýnda yardýmcý olacak, hem de Ýslâm'a davet faaliyet­lerinde destek olacak eþlere ihtiyaç duydu. Bunun için, bir yandan yaþlý ve dul bir kadýn olan Sevde'yi, öte yandan da en yakýn arkadaþý ve iman dostu olan Ebu Bekir'in kýzý Âiþe'yi istetti. Ebu Bekir, kýzýný daha önce­den Mut'ým adlý bir hemþehrisinin Cübeyr adlý oðluna söz verdiðini, bu kiþinin isteðinden vaz geçmesi halinde Hz. Peygamber'in isteðine olum­lu cevap vereceðini bildirdi. Esasen Mut'ým ailesi, bir Müslüman olan Ebu Bekir'in kýzýný almaktan vazgeçmiþti. Bu aile putperest idi ve bu du. Burada onun tedlis yaptýðý da söylenemez. Çünkü adýný zikretmediði sahabeden biridir ve sahabenin âdil olduðuna dair icmâ vardýr.[68]

Bir baþka itiraz: Hz. Ömer, Ebû Hureyre'yi hadis rivayetinden alýkoy­muþ ve ona, "Ya Hz. Peygamber'den hadîs rivayetini býrakýrsýn, ya da seni Devs topraklarýna sürerim" demiþtir. [69] Ömer'in bu tutumu Ebû Hureyre'nin yalan söylediðini göstermektedir.

Buna þöyle cevap verilmiþtir: Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'den naklet­tiði hadisleri halka öðretmeyi, ilmi gizlemenin günahýndan kurtulmak için, kendisine bir görev sayýyordu.[70] Bu anlayýþ onu çok hadis rivayet etmeye þevketti. Bir tek mecliste bile Hz. Peygamber'in birçok hadisini naklederdi. Fakat Hz. Ömer (r.a.), halkýn herþeyden önce Kur'ân ile meþgul olmasýný, amelle ilgili olanlarýn dýþýnda kalan hadisleri az rivayet etmelerini, halký yersiz bir tevekküle götürecek ruhsat hadisleriyle, halkýn anlayamayacaðý müþkil hadisleri halka rivayet etmeyi uygun görmüyordu. Bu arada, çok hadis rivayet edenlerin, rivayet sýrasýn­da hata yapabileceklerinden ve benzeri þeylerden de endiþe ediyordu. Bütün bu sebeplerle, Hz. Ömer sahabeleri çokça hadis rivayet etmekten alýkoymuþ, Ebû Hureyre'ye de aðýr konuþmuþ ve onu Devs'e sürmekle tehdid etmiþtir. Çünkü Sahabe içerisinde en çok hadis rivayet eden oydu. Ýbn Kesir bunu naklettikten sonra þöyle der: "Bildirildiðine göre Hz. Ömer (r.a.) daha sonra Ebû Hureyre'nin hadis nakletmesine izin vermiþtir.”[71]

Bir baþka menfî tenkid: Ebû Hureyre'nin diðer sahabelerden daha çok hadis rivayet etmesini saðlayan þey, Hz. Peygamber söylesin veya söylemesin, helâl ve haramla ilgili olmayan, fakat güzel ahlâka teþvik, cennet ve cehennem haberleri gibi bütün güzel sözleri ona isnad etmeyi kendine caiz görmesidir. Onun bu konudaki dayanaðý þu hadislerdir:

"Benden size hakka uygun bir söz ulaþtýðýnda, ben onu ister söylemiþ olayým isterse olmayayým, onu alýnýz”

"Benim söylemediðim fakat benden size ulaþtýrýlan güzel bir sözü, ben söylemiþimdir.”[72]

Buna verilen cevap þudur: Geç müslüman olmasýna raðmen Ebû Hureyre'nin çok hadis rivayet etmesi, onlarýn ileri sürdükleri sebeplere baðlanamaz. Bunun asýl sebebi, dünyadan el-etek çekip Hz. Peygamber'in toplantýlarýna katýlmasý, savaþta ve savaþ dýþýnda onun yanýndan ayrýlma­masý, hadisleri unutmamasý için Hz. Peygamber'in duasýný almasý, Hz. Peygamber'in vefatýndan sonra elli yýl kadar daha yaþamasý ve duymadýðý hadisleri diðer sahabelerden alarak insanlara rivayet etmesidir. [73]

Helâl ve haram dýþýndaki konularda Hz. Peygamber'e yalan isnad etmesini kendisi için caiz görmesi iddiasý da geçersizdir. Çünkü o, "Kim kasden/bilerek bana yalan Ýsnad ederse cehennemdeki yerine hazýr­lansýn" hadisinin râvîlerinden biridir. Birçok toplantýlarýnda hadis rivayet etmek istediðinde bu hadisi zikrettiði sabittir. Sahabeler, onun hadis rivâyetindeki üstünlüðünü kabul ettiler ve ondan hadis naklettiler. Hz. Ömer, Osman, Talha, Ýbn Abbâs, Aiþe, Abdullah b. Ömer ve diðerleri (r.anhum) bunlardandýr.[74] Bu da onlarýn, Ebû Hureyre'nin güvenilirliði ve doðruluðu hususun­da ittifak ettiklerini gösterir. Diðer taraftan, Ebû Hureyre'nin rivayet ettiði hadislerin çoðunun, baþka sahabeler tarafýndan da nakledildiði görülür.[75]

Ebû Hureyre'nin dayandýðým ileri sürdükleri hadislere gelince, bu hadisleri Ebû Hureyre rivayet etmemiþtir. Aksine bunlar onun adýna uydu­rulmuþ sözlerdir. Bu hususta Ýbn Hazm þöyle demiþtir: "Allah'tan kork­maz bazý insanlar birtakým hadisler rivayet ettiler. Bunlarýn bazýsý Ýslâm'ýn temel prensiplerini geçersiz kýlmakta, bazýlarý da Hz. Peygamber'e yalan isnat etmeyi mubah saymaktadýr." Ýbn Hazm bu iki hadisi de, râvîlerinin çok zayýf olmasýndan ötürü geçersiz saymaktadýr.[76]

Macar asýllý ünlü müsteþrik yahudi Ignaz Goldziher de Ebû Hureyre'nin hadis uydurduðunu ve bunda hayli ileri gittiðini ileri sür­müþtür. Böyle bir tenkid tümüyle bâtýldýr, geçersizdir ve hiçbir haklý tarafý yoktur. Buhâri'nin söylediði gibi Ebû Hureyre'den sekizyüz âlim hadis rivayet etmiþtir. O, sahabe ve muhaddisler nazarýnda sor derece güvenilir yüce bir þahsiyettir. Ýbn Ömer þöyle demiþtir:

"Ebu Hureyre benden daha hayýrlý ve naklettiðini daha iyi bilendir." Cennet'le müjdelenenlerden biri olan Talha b. Ubeydullah da:

"Þüpht yok ki Ebû Hureyre Hz. Peygamber'den bizim iþitmediðimiz hadis­leri iþitmiþtir" demiþtir. [77] Mervan'ýn sekreteri Ebû Zualza'a da Ebû Hureyre'nin hadis rivayetinde ne derece güçlü olduðunu gösteren þu haberi nakleder: "Mervan, Ebû Hureyre'yi Saray'da hadis rivayet etmek için davet etmiþti. Mervan beni divanýn arkasýna oturtmuþtu ve ben de Ebû Hureyre'nin naklettiklerini gizlice yazýyordum. Ertesi yýl yine onu davet etti ve ondan hadis rivayet etmesi­ni istedi. Bana da bir yýl önceki yazdýklarýmdan takip etmemi tenbih etti. Neticede, onun bir tek kelime bile deðiþiklik yapmadan rivayet ettiðini gördüm.” [78]

Ebû Hureyre (r.a.)'a yapýlan itirazlarýn bir çoðu sünnet düþmanlarý tarafýndan yapýlan itirazlardýr. Ýslâm alimleri tarihi süreç içerisinde bun­lara cevap vermiþlerdir. Merhum Mustafa Sýbâi'nin "es-Sünnetü ve Mekânetühâ fi't-Teþni'l-Ýslâmî" isimli eseridir. Ardýndan Abdulganî Abdulhak'ýn "Hucciyyetü’s-Sünne"si, Muhammed Accac Hatîb'in, "es-Sünne Kable't-Tedvîn" vb. kitaplar birbirini takip etmiþ, hattâ sadece Ebû Hüreyre'nin çok rivayet ediyor diye tenkid edilmesine karþýlýk, "Râviyetü'l-Ýslâm Ebû Hureyre" adýyla hususî kitaplar yazýlmýþtýr.

Ebû Hureyre 78 yýl yaþadýktan sonra Hicrî 57/676 yýlýnda Medine'de vefat etmiþtir. Allahû Teâla, onun hizmet aþkýndan bizim hayatýmýza izler düþürsün.

 

[48] bazý rivayetlere göre Abdullah, hattâ baþka isimler de ileri sürülmektedir

[49] el-Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, Beyrut, t.y, III, 507.

[50] ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffaz, Haydarâbâd 1376/1956, I, 32.

[51] Ýbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, Beyrut 1966, VIII, 108,113.

[52] Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108, 110.

[53] Buhâri, Menâkib, 25; Müslim, Fiten, 10.

[54] Zehebî, Tezkire, 1,33.

[55] Ýbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübrâ, Beyrut 1380/1960, IV, 336.

[56] Ýbn Hacer, el-Ýsâbe fi Temyîzi’s-Sahâbe, Mýsýr 1328, IV, 205.

[57] Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 206.

[58] Müslim, Fadâilü’s-Sahabe, 159; Buhâri, ilim, 42.

[59] El-Hâkim en-Nisâbûrî, Müstedrek'te 111, 508.

[60] Ýbn Hacer el-Askalâni, el-isâbe, IV, 204.

[61] Muhammed Ebû Zehv, el-Hadis, ve'l-Muhaddisûn, Kahire 1958, 134.

[62] Ýbn Sa'd, Tabakât, IV, 340.

[63] Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 205.

[64] Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 134.

[65] Siyeru A'lamu'n Nubelâ/Zehebî; Sireti Ýbn-i Hiþam; Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahabe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahabe/Abdýurahman Ref'at el-Baþa, Beyrut/t.y; Meþhur Kadýnlar/Mehmed Zihni Efendi/Ter: Bedreddin Çetiner, Ýst/19823.

[66] Ahzab: 33/6.

[67] (Nedvî; Âiþe, 267/268).

[68] M. Ebû Zehv, a.g.e., s. 158.

[69] Ýbn Kesir, el-Bidâye, VIII, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 159.

[70] Buhâri, ilim, 43.

[71] Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 106; M. Ebu Zehv, a.g.e., 159.

[72] M. Ebû Zehv, a.g.e., 160.

[73] A.g.e. ve yer.

[74] Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e., III, 513; Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108.

[75] M. Ebû Zehv, a.g.e., 160, 161.

[76] Ýbn Hazm, el-ihkâm fi Usûli'l-Ahkâm, Mýsýr 1345, II, 76, 78, 80; M. Ebû Zehv, a.g.e., 161, 162.

[77] el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e, III, 511, 512.

[78] Ýbn Kesir, a.g.e., III, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 162-164.

 


Ynt: Hz. Ebu Hureyre By: ceren Date: 27 Aralýk 2018, 11:54:22
Esselamu aleykum. Alçakgönüllü saf niyetli peygamber efendimize kalben sonsuz tevekkul içinde baðlý ve ömrü hayatýný islama adayan Ebu Hureyre.binler salatu selam binler rahmetine ebu hureyre ye olsun inþallah. ..
Ynt: Hz. Ebu Hureyre By: Bilal2009 Date: 29 Aralýk 2018, 05:25:43
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri doðrularýn yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Hz. Ebu Hureyre By: Sevgi. Date: 29 Aralýk 2018, 08:00:50
Aleyküm Selam.  Rabbim bizleri sevdiði dostlarýnýn yolundan gidenlerden eylesin...Amiin

radyobeyan