Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Ebu Rafi By: sidretül münteha Date: 06 Mayýs 2011, 16:36:46
Hz. Ebu Rafi (r.anh)


Ebu Rafý aslen Mýsýrlý olup, Resul-i Ekrem (sav)'in amcasý Hz. Abbas'ýn kölesi idi. Ýslâm’ýn ilk zamanlarýnda Müslüman olmasýna raðmen, müþriklerin kötülük yapmasýndan çekindiði için, Müslümanlýðýný açýða vurmamýþtý. Çünkü Mekkeli müþrikler, köle gibi kimsesiz olanlara daha fazla iþkence yapýyorlardý. Ebu Rafý Bedir savaþma kadar, Mekke'de kaldý.

Bedir savaþý olmuþ, müþrikler maðlup olarak Mekke'ye dönmüþlerdi. Ebu Rafý, bu sýrada Zemzem kuyusunun yanýndaki odasýnda kendi iþi ile uðraþýyordu. Yanýnda Hz. Abbasýn hanýmý Ümm-i Fadl da vardý.

Ümm-i Fadl da Müslüman idi. O da Müslümanlýðýný gizliyordu. Müslümanlarýn, Bedir'de, müþrikleri büyük bir hezimete uðrattýklarýný duyunca, çok sevinmiþlerdi. Ebû Rafý ile Ümm-i Fadl bu sevinçli haber­den konuþuyorlardý. Bu sýrada oraya Ebû Leheb gelince, konuþmalarýný kestiler. Ebu Leheb, Bedir savaþma gitmemiþ, yerine As bin Hiþam bin Muðireyi göndermiþti. O zamanýn adetine göre harbe gitmeyen bir kimse, yerine baþkasýný göndermesi gerekiyordu.

Ebu Leheb gelince, kendisine Kureyþin maðlubiyet haberini verdiler. Bunun üzerine, Ebû Leheb orada bir yerde oturdu. Ebû Rafý ile Ebû Lehebin sýrtlarý birbirine dönük bir vaziyette idi. Ebu Leheb otururken, Ebû Süfyan da Bedir'den dönmüþtü. Bunu görenler dediler ki:

“Ýþte Ebû Süfyan geldi!” Ebû Leheb, Ebû Süfyana seslendi:

“Ey kardeþimin oðlu! Yanýma gel!” Ondan, Bedir harbi hakkýnda bilgi almak niyetiyle sordu:

“Anlat bakalým, nasýl oldu?” Ebû Süfyan orada bir yere oturdu. Birçok kimse de ayakta dinliyorlardý. Ebû Süfyan þöyle anlattý:

“Hiç sorma, Müslümanlarla karþýlaþýnca, sanki elimiz kolumuz baðlý idi. Ýstedikleri gibi hareket ettiler. Bir kýsmýmýzý öldürdüler, bir kýsmýmýzý esir ettiler. Vallahi ben, bizimkilerden kimseyi kýnayýp, ayýplamýyorum. Çünkü, o sýrada öyle kimselerle karþýlaþtýk ki, yer ile gök arasýnda siyah-beyaz atlar üzerinde beyazlara bürünmüþlerdi.”

Sessizce onlarý dinlemekte olan Ebu Rafý, birdenbire,

"Vallahi onlar meleklerdir" deyiverdi. Ebû Leheb, Ebû Râfiy’e þiddetli bir tokat vurdu ve kaldýrýp yere çarptý. Onu bir hayli dövdü. Bunun üzerine, orada bulu­nan Ümmü Fadl, bir sopa ile þiddetle Ebû Lehebe vurdu ve dedi ki:

“Kimsesi yok diye onu güçsüz gördün, deðil mi?”

Ebû Leheb, baþýna yediði sopa ile zelil, hakir ve horlanmýþ bir vaziyette dönüp, gitti. Yedi gün geçmiþti ki, Allahû Teâlâ ona, kara kýzýl denen bir hastalýk verdi. Bu hastalýk, onun ölmesine sebep oldu. Oðullarý, onu, iki veya üç gece defnetmeden býraktýlar. Sonunda halkýn ayýplamasý üzerine, yanma yaklaþmadan, uzaktan üzerine su serpip kenar bir yere gömdüler.

Ebû Rafý, Bedir savaþýnda esir olan Hz. Abbasýn fidyesini getirdi. Bundan sonra Hz. Abbas onu Peygamber efendimize baðýþladý. Ebû Râfi bundan sonra bir daha geri dönmeyerek, daima Peygamber efendimizle beraber oldu. Rasûlüllahm himayesinde olup, devamlý sohbetinde bulu­nan Ashâb-i Suffe arasýna katýldý.

Resui-i Ekrem'in, mübarek hanýmlarýndan olan Mâriyeden, Ýbrahim ismindeki oðlunun dünyaya teþrifinde, Ebû Râfi'nin hanýmý Selma, ebelik yapmýþtý. Ebû Rafý (r.a.) Resul-i Ekrem'e müjde haberini getirdiðinde, Peygamber efendimiz, onu azat etmiþtir.

Resûl-i Ekrem efendimiz, onu, Selma ismindeki cariyesi ile evlendir­di. Ondan, Ubeydullah adýnda bir oðlu oldu. Bu oðlu büyüyünce, Hz. Alinin kâtibi olma þerefine kavuþtu.

Ebû Rafý, azat edildiði zaman aðlamýþ ve demiþti ki:

“Ya Rasûlallah! Beni býrakýyorsunuz, ama bundan sonra da yanýnýzda kalacaðýný.”

Hür iken de Rasûlüllah (sav)'den ayrýlmamýþ, harp ve sulh zaman­larýnda da, Resul-i Ekrem'in hizmetinde bulunma nimetine kavuþmuþtur.

Seferlerde Rasûlüllah (sav)'ýn çadýrýný o kurardý.

Peygamber efendimiz Erkam bin Ebil-Erkamý, zekât memuru olarak bir bölgeye göndermiþti. Hz. Erkam, Ebû Râfý'ye dedi ki:

“Bana bu iþte yardýmcý olursan, sana, toplanan zekâttan, toplayanlara ne verilirse, sana da o kadar veririm.” Ebu Rafý bunu Rasûlüllah'a arz edince, buyurdu ki:

“Ya Eba Rafý! Biz Ehl-i beytteniz. Onun için bize sadaka yani zekât helal deðildir. Kavmin kölesi, kendilerinden sayýlýr.”

Ebu Rafý, Uhud ve Hendek savaþlarýna katýlmýþ, Hz. Alinin kuman­dasýnda Yemene gönderilen seriyyede bulunmuþ, bu seriyyede Hz. Aliye yardýmcýlýk vazifesi yapmýþtýr. Hz. Ebû Bekir zamanýnda mürtedlerle yapýlan savaþlarda bulunup, Hz. Ömer devrinde de fetihlere katýlmýþtýr.

Ebû Râfi, Hz. Osman'ýn zamanýnda, kendi hâlinde, sakin bir hayat yaþamýþ, ilimle meþgul olup, pek çok talebe yetiþtirmiþtir. 660 yýllarýnda vefat etmiþtir.

Ebû Râfi; Resul-i ekremin sünnet-i seniyyesini ve yüksek ahlâkýný çok iyi bilirdi. Ashâb-ý Kiram, ondan bu konuda çok istifade etmiþlerdir. Hatta Ýbni Abbas bir kâtip tutup, onun bu hususta verdiði bilgileri yazdýrmýþtýr. 68 hadis-i þerif rivayet etmiþtir. [84]

Ebû Râfi, bir hareket ve bereket insanýdýr. Kendini imanýn içinde bul­muþtur. Kalbindeki imam Hz. Ebû Râfi (r.a.)'ý hareketli ve bereketli hale getirmiþtir. Mü'min insan, dünyanýn neresinde olursa olsun, gücünü kalbindeki imanýndan alýr. Çünkü mü'min insan için iman en büyük ener­ji kaynaðýdýr. Ýmandan kaynaklanmayan enerjiler, tükenmeye mahkûm­dur.

Sizi harekete geçiren imanýnýz deðilse, siz tükenmeye mahkûmsunuz. Tükenmeyen, Allah yolunda tökezlenmeyen mü'min, gücünü imanýndan alan mü'mindir. Sahabenin fýkhýna göre mü'min insan ancak imanýndan aldýðý enerji miktarýnca hareketli ve bereketli olur.

Dinleri ve imanlarýyla mesafeli hale gelenlerin hareket ve bereketleri olmaz. Hareketsizlik ve bereketsizlik dinden ve imandan uzaklaþmayla doðru orantýlýdýr.


[84] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahabe/Abdurrahman Ref’at el-Baþa, Beyrut/ty.


Ynt: Hz. Ebu Rafi By: Bilal2009 Date: 25 Aralýk 2018, 14:57:19
Esselamu aleyküm Rabbim bizlere de Ýslam mucahitligini nasip eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Hz. Ebu Rafi By: ceren Date: 25 Aralýk 2018, 15:41:07
Esselamu aleyküm. Rabbým razý olsun bilgilerden kardeþim...

radyobeyan