Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Erkam Ebil Erkam By: sidretül münteha Date: 06 Mayýs 2011, 16:08:44
Hz. Erkam Ebi'l-Erkam (R.Anh)


Mekke'de müslüman olan ilk sahabelerden biridir. Erkam b. Ebi'l-Erkam b. Esed b. Abdullah b. Ömer b. Mahzûm; künyesi Ebû Abdul­lah'týr. Babasýnýn adý Abdü Menâf, annesinin adý Ümeyye binti Hâris'tir. Erkâný, Mekke'nin en zengin ve muteber ailelerinden biri olan Mahzûm kabilesine mensuptu. Annesi Ümeyye, Huzâa kabilesindendi. Mahzûmîler, Hz. Peygamber'in muhaliflerinden olmakla beraber, Erkam onun sadýk bir sahabesi olmuþtur. Ýbn Abdilberr'e göre [72] Erkam, "Zalime karþý, mazlumla birlikte hareket edeceðiz" diye and içen ve her ne kadar Ýslâm'dan önce olsa da Rasûlüllah (sav)'in tavsibine mazhar olmasý münasebetiyle Ýslâm tarihinde Hýlfü'l-Füdûl" cemiyeti diye bili­nen faziletli grup içerisinde zikredilir.

Erkam, Hz. Ebû Bekir'in teþvikiyle, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ve Os­man b. Maz'ûn ile ayný gün müslüman olmuþtu. Ýslâmî kaynaklar onu, müslüman olan ilk onbeþ kiþi arasýnda saymaktadýr. Oðlu Osman'a göre ise, yedinci müslümandýr. Onun, "Ben Ýslâm'da yedinci kiþinin oðluyum. Babam yedinci kiþi olarak müslüman oldu" dediði nakledilir.[73]

Rasûlüllah (sav) ile birlikte baþta Bedir ve Uhud olmak üzere, bütün savaþlara katýlmýþtýr. Medine'ye ilk hicret edenlerdendir. Hz. Peygamber onu, Ensar'dan Ebu Talha ile kardeþ yapmýþtýr. Hicretten sonra, Medine'de Zureykoðullarý mahallesinde bir evde oturmuþtur. Bu evin kendisine Hz. Peygamber tarafýndan verildiði rivayet edilmektedir. [74]

Erkam denilince akla gelen hususlardan biri de onun "evidir. Çünkü Daru'l Erkam/Erkam'in evi", Ýslâm'da ayrý bir özelliðe sahiptir. Sözkonusu ev; Kabe'nin batýsýnda, Safa ile Merve arasýnda, Safa tepesinin eteklerinde, hacýlarýn hacc görevini yapmak için gelip geçtikleri en iþlek bir yerdeydi. Erkam, ilk müslümanlarýn sýkýntýlý günlerinde evini Rasûlüllah (sav)'m ve dolayýsýyla Ýslâm'ýn hizmetine sunmuþtu. Bu hareketiyle o, daima hakkýn ve haklýnýn yanýnda olduðunu göstermiþti. Hz. Peygamber (sav), kendi evini terkederek bu eve taþýndý. Burasý Ýslâm'ý tebliðe elveriþli emin bir yerdi. Bir süre bu evde emniyet içeri­sinde Ýslâmî tebliðe devam etti. Ancak onun orada ne zaman ve ne kadar kaldýðý konusu tartýþmalýdýr. Bununla beraber, 615-617 yýllarý arasýnda kaldýðý tahmin edilmektedir. Peygamberliðinin dördüncü senesinde taþýndýðý da söylenmektedir.

Erkam'ýn evi, Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda, Peygamberimize ve ilk müslümanlara bîr çeþit sýðýnak vazifesi görmüþtür. Ýslâm'a gönül verenler orada toplanýr, cemâat halinde namaz kýlarlardý. Hz. Peygamber de onlara, pey­derpey nazil olan Kur'an ayetlerini okur, dinî hükümleri teblið eder ve oraya gelenleri Ýslâm'a davet ederdi. Böylece bu ev, oraya gelen pekçok kimsenin müslüman olma þerefine nail olduðu bir yer olmuþtur. Hattâ, Hz. Ömer gibi Ýslâm tarihinin en mühim þahsiyetlerinin hidâyetine de sahne olmuþtur. Onun müslüman oluþundan sonra Hz. Peygamber bu evden ayrýlmýþtýr. Çünkü Hz. Ömer'in Ýslâm'a giriþi, müslümanlara güç kazandýrmýþ ve daha rahat hareket etmelerini saðlamýþtýr. O dönemde Mekkeli müþriklerin ilk müslümanlara uyguladýklarý amansýz baský ve iþkence gözönünde bulundurulacak olursa, Hz. Erkam'ýn evini Ýslâm'ýn tebliði uðrunda Rasûlüllah'ýn hizmetine sunmuþ olmasýnýn mana ve önemi daha kolay anlaþýlacaktýr. Ýþte bu özelliðinden dolayý ona "Dâru'l-Ýslâm, "Beytü'l-Ýslâm " gibi isimler verilmiþtir. Hattâ bu evin, Ýslâm uðrunda vakfedilen ilk bina olduðunu söyleyenler de olmuþtur. Bu hizmetinden dolayý Erkam ve evi, müslümanlarca hep saygý ile anýlmýþtýr. Evin diðer bir özelliði de, Ýslâm'a ilk girenlerin sýrasýný ve dolayýsýyla Ýslâm'a giriþte kimin kime sebkat ettiðini tespit konusunda, tarih baþlangýcý olarak kullanýlmýþ olmasýdýr. Tarihçiler bu hususa büyük önem vermiþlerdir. Ayrýca bu ev Ýslâm'ýn yapýlan gizli davetinde merkezi ve karargâhý olmuþtur.

Daru'l Erkam, meclis ve karargâh seviyesinde küfür cephesine karþý mücadele vermenin zaruretini bize hatýrlatýr. Taðutlarý, putlarý inkâr ederek Allahû Teâla'ya iman edenler Daru'l Erkam'da toplanýp teþkilat­lanýrken, ehl-i küfür de Daru'n Nedve'de toplanýyordu. Daru'n Nedve, müþriklerin parlamentosuydu. Daru'n Nedve'de kabilesinin onayýný alan ve kýrk yaþýný doldurmuþ Taðutlar görev yapýyorlardý. Daru'n Nedve'de belde taðutlarý tarafýndan uydurulan kanunlar beþikten mezara kadar Mekke halkýnýn hayatým baðlýyorlardý. Daru'n Nedve'deki belde Taðutlarýnýn yaptýklarý kanunlar, Allahû Teâla'nýn hükmünü ve hakimiyetini inkâra dayanýyordu. Allahû Teâla'ya iman edenler, Allah'ýn hükümlerine muhalif kanunlarýn uydurulduðu Daru'n Nedve'den hemen ayrýlýp Daru'l Erkam'a geçiyorlardý.

Gerek Rasûlüllah (sav) ve arkadaþlarý cephesinde ve gerekse ehl-i küfür nezdinde olsun, Daru'n Nedve'ye girmek ve orada görev yapmak þirki ve müþriküði, küfrü ve kâfirliði kabul etmiþ olmanýn alâmeti, Daru'l Erkam'a girmek ve oraya devam etmek de imaný ve müzminliði, Ýslam'ý ve müslümanlýðý kabul etmenin alâmeti sayýlýyordu. Dolayýsýyla Daru'l Erkam bir iman evidir. Ýman evi olan Daru'l Erkam'a girenler, bir þirk ve küfür evi olan Daru'n Nedve'ye bir daha giremezlerdi. Þayet geri Daru'n Nedve dönselerdi bu onlarýn mürtedliklerine alâmeti kabul ediliyordu. Bu noktada bakýldýðýnda görülecektir ki, Daru'l Erkam, Allahû Teâla'nýn katýndan gelen ayetlerle tanýþmanýn ve onlarý hayata taþýmanýn eðitim ve öðretiminin Peygamber (sav) tarafýndan yapýldýðý iman etiðim ve öðretim merkezidir.

Daru'l Erkam, Rasûlüllah (sav)'in örnek ve önderliðinde müslüman þahsiyetlerin yetiþtiði bir Ýslâmî þahsiyet üniversitesidir. O, Mekkî top­lumlarda Ýslâm cemaatý'nýn teþkilatlanma karargâhýdýr. Daru'n Nedve hükmündeki çaðdaþ parlamentolarýn bulunduðu beldelerde Daru'l Erkam anýn vacibidir. Daru'l Erkam'larýný hizmete açamayanlar, Daru'n Nedve'lerin kontenjanlarýný tamamlamaya mecbur ve mahkûm olurlar. Daru'l Erkam bir yönüyle vakýf insanlarýn Allah yolunda ortaya koyduk­larý müessese seviyesindeki vakfiyeleridir. Mü'minlerin din ve imanlarýn­dan ötürü birer þakî gibi takibe tabi tutulduklarý Mekkî toplumlarda Ýslâmî hizmetler için ev vakfetme hayrýný ilk iþleyen kiþi Erkam b. Ebi'l Er-kam'dýr. Nitekim Erkam b. Ebi'l-Erkam, bu mübarek evi sonradan oðlu­nun ve yakýnlarýnýn yararýna vakfetmiþ ve vakfiyesinde þöyle demiþtir.

Siyahi bir kadýn: Ýbn-i Abbas anlatýyor: Siyahý bir kadýn Allah Rasûlüne gelerek, "Ben saralýyým, nöbetim geldiðinde açýlýp-saçýlýyorum Allah'a benim için dua etsen" dedi. Hz. Peygamber (sav)'de, "istersen sabret, cennete gir; istersen dua edeyim Allah afiyet versin" diye tercihi kadýna býraktý. O, "Cennete girmek için sabredeceðim fakat nöbetim geldiðinde açýlmamam için dua et" dedi. Allah Rasûlü de ona dua etti.[75]

Yukarýdaki hadîslerde görüldüðü gibi, Efendimiz (sav)'in çeþitli vesilede, aþere-i mübeþþere haricinde cennetle müjdelediði nice insanlar vardýr.

 

4) Ashâb Ýçinde Vefatlarýndan Sonra
 

Zeyd b. Harise (R.a): Efendimiz (sav)'in, azatlý kölesi, Mu'te Savaþý'nda þehit olmuþtu. Hz. Bureyde anlatýyor: Efendimiz buyurdular ki: "Cennete girdim, beni genç bir câriye karþýladý 'sen kimsin' dedim ona. Ben Zeyd b. Harise'ninim, " dedi.[76]

Ebu Seleme (R.a): Ýlk Müslüman olanlardan, Efendimiz'in süt kardeþi ve teyze oðlu Habeþistan ve Medine'ye hicret etti. Bedir Savaþý sonrasý vefat etti. Ebu Seleme'nin karýsý Ümmü Seleme validemiz anlatýyor: "Ebu Seleme vefat ettiðinde, Allah Rasûlü (sav) geldi, onun gözlerini indirdi ve ruh kabýz edilince göz onu takip eder buyurdu. Ehli onun vefatýna aðlý­yorlardý. Dedi ki Efendimiz (sav): "Nefislerinize ancak hayýr ile dua edin zira melekler sizin duanýza âmin diyorlar" ve arkasýndan "Allahým Ebu Seleme'yi maðfiret eyle. Derecesini hidayete erenlerin içinde yükselt. Bizi ve onu baðýþla Ya Rabbelalemin. O'nun kabrini geniþlet ve onu kabir içinde tenvir et" diye dua etti.[77]

Herhalde Efendimiz (sav)'in böyle dua ettiði bir zatýn yeri cennet ola­caktýr. Kaldý ki sahâbe-i kiram içinde, Resûl-i Ekrem (sav) Ebu Musa el-Eþ'ariye Bi'r-i Maune ve Reci gazvesinde þehit olanlara, Hz. Cüleybib'e, Abdullah b. Haram'a bu ve benzeri þekilde dua etmiþtir. Dolayýsýyla bun­lar da ehl-i cennet içinde rahatlýkla mütalâa edilebilirler.

Useyrim (R.a): Asýl adý Amr b. Sabit. Bir vakit dahi olsa, namaz kýl­madan cennete giden sahabe. Ebu Hureyre'nin anlattýðýna göre Uhud evleri ve arsalarý satýn alýp ona katmak suretiyle Dâr-ý Erkam'ý yeniden yaptýrdý,[78] Bu imardan sonra adý Dâr-ý Hayzûran olarak anýlan ev içinde namaz kýlman bir mescid haline getirildi.[79]

Bu ev daha sonra halife Ca'fer b. Musa'ya geçti. Bu evde bir müddet de Mýsýr ve Yemenliler oturdular. Daha sonra Gassân b. Abbâd, Musa b. Ca'fer'in oðullarýndan bu evin tamamýný -veya büyük bir kýsmýný- satýn aldý. [80] En sonunda bu evi, Mýsýr-Kahire defterdarý Ýbrahim Bey, Sultan ikinci Selim'e hediye etti. Üçüncü Murad da, hicrî 999 (1591) yýlýnda bu evi mescid tarzýnda yeniledi. Bugün artýk bu evi yerinde görmek mümkün deðildir. Harem-i Þerif için yapýlan çevre düzenlemesinde yýkýlmýþ, arsasý zaten Harem'in arsasýna dahil kabul edilen bu ev aslýna rucû etmiþtir. [81]

Erkam b. Ebi'l-Erkam, H. 54 veya 55'te seksen yaþýn üzerinde, Muâviye'nin idaresi döneminde vefat etmiþtir. Bedir ehlinin en son vefat edenidir. Vasiyyeti üzerine namazýný sâdýk dostu Sâ'd b. Ebi Vakkâs (R.a.) kýldýrmýþtýr. Kabri Cennütü'l-Bakî'dedir.

Erkam b. Ebi'l Erkam (R.a.), Daru'n Nedve'nin hüküm sürdüðü Mekke toplumunda evini müslümanlarýn çalýþmalarýna vakfetmekle bir misyon baþlatmýþtýr. Bu misyonu devam ettirmek, kýyamete kadar gelecek bütün müslüman nesillerin görevidir. Bugün Daru'n Nedve'nin hüküm sürdüðü Mekkî toplumlarda Daru'l Erkam'sýz yaþayan müslümanlar, bugünleriyle birlikte yarýnlarýný da ehl-i küfre teslim etmiþ olanlardýr. Bu, böyle biline.



[72] el-Ýstîâb, I, 31

[73] Ýbni Sâ'd, Tabakat, III, 242; Hâkim, el-Müstedrek, III, 502; Reckendorf, IA, "Erkam " mad. IV, 316

[74] Ýbn Sâ'd, a.g.e. III, 244

[75] Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/346-347



radyobeyan