Hz. Halid bin Velid By: sidretül münteha Date: 06 Mayýs 2011, 16:04:11
Hz. Halid Bin Velid (R.Anh)
Hz. Peygamberin, hakkýnda "Ne güzel kul" diye buyurduðu sahabedir. Nesebi, Hâlid b. Velid b. Mugire b. Abdillah b. Amr b. Mahzum. Annesinin ismi Lübâbe olup, Hz Meymune'nin yakýn akrabasýdýr. Hz. Hâlid'in lakabý Seyfullah (Allah'ýn Kýlýcý)'dýr. Hz. Peygamber (sav) Mûte savaþýndaki baþarýsýndan ötürü onu Allah'ýn kýlýcý diye övmüþtür. Künyesi Ebû Süleyman'dýr. Yedinci hicrî yýlýnda müslüman oldu. [98]
Hz. Hâlid (R.a.)'in doðum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mekke'nin þerefli ve itibarlý ailelerinden biri olan mahzum oðullarýndandýr. Ordu komutanlýðý Hz. Hâlid'in ailesinin bir imtiyazýydý. Uhud savaþýnda ve Hudeybiye sulhu esnasýnda Hâlid b. Velid, Kureyþ ordusunun komutanlarýndan birisiydi.
Hudeybiye anlaþmasýndan sonra Hz. Peygamber umre için Mekke'ye gidince Hâlid'in daha önce müslüman olan kardeþi Velid'e Hâlid'i sordu. Hz. Peygamber Hâlid gibi bir insanýn müþriklerin içinde kalmasýnýn þaþýlacak bir durum olduðunu belirtti. Velid kardeþi Hâlid'e Peygamber (sav)'in bu iltifatýný bildiren bir mektup gönderdi. Bunun üzerine Hz. Hâlid müslüman olmak için Mekke'den yola çýkýnca, yolda Amr b. el-As ile karþýlaþtý ve beraberce Mekke'den Medine'ye gelip müslüman oldular. [99]
Hz. Hâlid hicrî sekizinci yýlda yapýlan Mûte savaþýna bir nefer olarak katýldý. Ordu komutanlarýnýn sýrayla þehid olmasý üzerine Ashâb istiþare ederek komutayý Hz. Hâlid'e vermiþ. Hz. Peygamber Medine'de olup bitenleri haber verip komutanlarýn þehid düþmesini anlattýktan sonra komutayý Allah'ýn kýlýçlarýndan birinin aldýðýný söylemiþtir.
Bu olaydan sonra Hz. Hâlid Seyfuilah (Allah'ýn Kýlýcý) diye anýldý. Halid (r.a.) komutasýna aldýðý orduyu kalabalýk düþman karþýsýnda bozguna uðratmadan Medine'ye getirmeyi baþardý.[100]
Hz. Hâlid, Mekke fethinde süvarilerin komutaný idi. Ordunun sað kanadýný kontrol ediyordu.[101] Mekke fethinde müslümanlara karþý çýkan küçük gruplarla Hz. Hâlid çarpýþmýþtýr.
Huneyn savaþýnda Hâlid büyük cesaret ve yararlýlýk göstermiþtir. Hatta bu savaþta yaralanýnca Hz. Peygamber ziyaretine geldi, dua etti. Hâlid þifa buldu. [102]
Mekke fethinden sonra Hz. Peygamber Nahle'deki Uzza putunu kýrmaya Halid b. Velid'i gönderdi. Hâlid Uzza putunu kýrýp geri döndü.
Taif kuþatmasýna katýldý. Hz. Peygamber (sav) Dumetu'l-Cendel'in hristiyan emiri Ukeydir'in üzerine Halid'i gönderdi. Hz. Halid Ukeydir'i yaban sýðýrý avlarken yakaladý ve esir aldý; teslim olmayan kardeþini öldürdü. Diðer kardeþi ve Ukeydir'i esir alarak ganimetlerle birlikte Hz. Peygamber'e getirdi.
Hicri onuncu yýlda Necrân'a Hârisoðullarýný Ýslâm'a davet etmek için gönderildi. Onlarý üç gün müddetle Ýslâm'a davet etti. Necrânlýlar müslüman oldular.
Hz. Ebû Bekir Hâlife olunca Hz. Hâlid'i komutan olarak yalancý Peygamberlerin üzerine gönderdi. Yalancý Peygamber Tulayh b. Huvaylid'i Buzaha'da maðlup etti sonra Temimoðullarý üzerine yöneldi ve Mâlik b. Nuveyra'nýn komutasmdakilerle karþýlaþtý. Mâlik'i silah býrakmasýna raðmen esir etti ve öldürdü. Hz. Ömer, Hâlid'i bu olayda hatalý davrandýðý gerekçesiyle kýnamýþtýr.
Daha sonra Museylemetu'l-Kezzâb'a karþý sefere çýktý ve onu Yemâme sýnýrýnda Akraba denilen yerde maðlub etti ve öldürdü.
Yalancý Peygamberlerle olan mücadelesinden sonra zekât vermeyen kabileler üzerine gönderildi. Onlarý da sindirdi. Daha sonra Hicri oniki yýlýnda Irak'a Ýranlýlara karþý gönderildi. Ýki ay zarfýnda Ýran Sâsânî, ordularýný bozguna uðratarak Hire'yi zabtetti ve Fýrat çevresini hakimiyeti altýna aldý.
Suriye sýnýrýnda Bizanslýlarýn ordu hazýrladýklarý haberi gelince hilâfet merkezinden Hz. Hâlid'e Irak bölgesinin komutanlýðýný Müsenna'ya býrakarak Þam'a gitmesi emri verildi. Hicri onüçüncü yýlda Bizanslýlarý Acnadeyn'de maðlup ederek Þam'a doðru püskürttü. Hz. Hâlid þehri muhasara etti ve hicri ondördüncü yýlýn receb ayýnda Þam (Dýmaþk) þehrini zabtetti. Daha sonra Humus'u fethetti. Yermuk savaþýnda Bizanslýlarý bozguna uðrattý. Kudüs'ü kuþattý ve teslim aldý. Bütün Suriye mýntýkasý müslümanlann eline geçti.
Hicretin 17. yýlýnda Hz. Ömer, Hâlid b. Veiid'i komutanlýktan indirdi. Hz. Halid'in komutanlýktan almasýnýn sebepleri ve azledildiði yýl tarihçiler arasýnda ihtilaflýdýr. Genel kanaate göre, Hz. Ömer, hilâfet merkezine fetih hareketlerinden döndükten sonra Hâlid'i azletti. Ama bu rivayet gerçeði yansýtmamaktadýr. Hz. Ömer hilafetinin beþinci senesi, yani hicretin 17. senesinde Hz. Hâlid'i azletmiþtir.
Komutanlýktan alýnýþý ile ilgili olarak bir çok sebepler ileri sürülmektedir. Bu sebepleri þöyle sýralayabiliriz: Hz. Hâlid bir çok insana kumanda ediyordu. Ancak sert mizaçlý olup sert muamele ediyordu. Kimsenin sözünü dinlemiyor, kendi fikrinden baþkasýna kýymet vermiyordu. Hatta birçok iþlerde hilâfet merkezinin görüþlerine de müracaat etmiyordu.
Irak topraklarým Ýslâm topraklarýna dönüþtürdükten sonra Halife Hz. Ebû Bekir (R.a.)'in emrinin hilâfýna hacca gitmiþ ve bu duruma Hz. Ebû Bekir çok üzülmüþtü. Kendi baþýna buyruk bir tavrýn içinde hareket ediyordu. Bundan dolayý Hz. Ömer (R.a) zaman zaman Hz. Ebû Bekir Efendimize Hz. Hâlid'i komutanlýktan azletmesini istemiþti. Hz. Ebû Bekir (R.a) daima þöyle cevaplandýrmýþtý: "O, Allah'ýn kýlýcýdýr, bu kýlýcý kýnýna sokmak doðru deðildir."
Hz. Ömer'in hilâfeti döneminde de Hz. Halid'in tutumunda bir deðiþiklik olmadý. Yine bildiði gibi devam etmekteydi. Ancak Hz. Ömer (R.a) Onu hemen azletmedi. Bir çok defalar kendisini uyardý, ve bu konuda mektuplar gönderdi. Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir (R.a) zamanýndaki meseleleri de ona hatýrlattý.
Komutanlýktan almýþýnýn ikinci sebebi ise, müslümanlann genelinde þöyle bir fikir oluþtu, Fetihlerin gerçekleþtirilmesi Hz. Halid'in kabiliyet ve kahramanlýðýndan kaynaklanmaktadýr. Fetihlerin yegane sebebinin Hz. Halid olarak gösterilmesi elbette bir yanlýþlýktý. Savaþlarýn zaferlerle neticelenmesinde onun dehasýný da gözardi etmek mümkün deðilse de ondan ibaretmiþ gibi göstermekte doðru deðildir. Gerçeðe en yakýn sebeb budur
Üçüncü sebep; Hz, Hâlid (R.a) ordu masraflarýnda pek fazla israf yolunu tutmuþtu. Ordu erkanýna bol para daðýtmasý diðer mücahidlere kötü örnek oluyordu. Bu hususta þâirler mübalaðalý þiirler bile yazmýþtý. Es'as b. Kays'a bir defasýnda onbin dinar bahþiþ vermiþti. Olay halife Hz. Ömer (R.a)'e intikal etti. Hz. Ömer Hz. Ebu Ubeyde b. el-Cerrâh ile haber gönderdi. "Bu kadar bol parayý müslümanlarýn malýndan yani ordu tahsisatýndan verdi ise müslümanlara hiyanet etmiþtir. Kendi kiþisel payýndan, kendi cebinden vermiþ ise israf etmiþtir. Ýkisi de caiz deðildir." Halife Hz. Ömer, Hz. Hâlid'i azlettikten sonra hilâfet merkezine çaðýrýp, sorguya çekti. Bol para harcadýðýndan bahsetti. Hz. Hâlid, Ganimetten eline geçen hissesinin hesabýný verdi. Hesabý temiz vermiþti. Hz. Ömer Hz. Hâlid'i iltifat ve ikramla karþýladý. Gönlünü aldý. Yazdýðý ve her tarafa gönderdiði fermanlarda; Hz. Hâlid'in, kusur veya herhangi bir kabahatinden dolayý azledilmediðini, ancak bütün müslümanlarm zihinlerinin aydýnlanmasý için, yani bu kadar Ýslâm fütuhatýnýn yalnýz Hz. Hâlid'in kolunun kuvvetiyle meydana gelmediðini herkesin bilmesi için azlettiðini bildirdi.
Hz. Ömer, Hâlid'i idari görevlere getirdi. Bir yýl kadar valilik yaptý sonra istifa etti. [103]
Hz. Hâlid (R.a) cihâd duygusu ile þehitlik arzusu ile dopdolu bir mü'mindi. Cihâd meydanlarý onun için Allah'a en yakýn meydanlardý. Kendisi þöyle der: "Ben harp meydanýnda mücahede ve mücadeleden aldýðým zevki, hiçbir zaman zifaf gecesinin keyfinden alamam" En büyük arzusu cihad meydanlarýnda þehid düþmekti. Ýran üzerine yürürken, Ýranlýlara þu haberi gönderdi: "Sizin dünyayý sevdiðiniz kadar Ahireti seven bir ordu ile üzerinize geliyorum."
Hz. Hâlid þirke ve küfre karþý çok þiddetli idi. Müslüman olduktan bir sene kadar sonra Uzza putunu yýkmak için gittiðinde Uzza'ya þiirle þöyle seslenir: "Ey Uzza bu geliþ seni ta'zim için deðil seni inkâr içindir. Çünkü ben gördüm ki Allah seni deðersiz kýlmýþtýr."[104]
Hz. Hâlid savaþçý olduðu kadar þahsi fazilet ve ilim konusunda da üstündü. Fýrsat buldukça Hz. Peygamber'in sohbetlerinden istifade etmiþ.
Medine'de onun etrafýnda bulunan ilim ve irfan ashabý arasýnda Hz. Hâlid'in bulunduðu zikredilmiþtir. Üç-dört mesele ile ilgili fetva verdiði de rivayet edilir.
Hz.Hâlid'in Buhârî, Müslim ve diðer hadis kitaplarýnda Hz. Peygamberden onsekiz hadis rivayeti yer almaktadýr.[105]
Rasûlüllah, Hâlid'in secâat ve cesaretini muhtelif zamanlarda muhtelif yerlerde medhetmiþti. Mekke fethinden sonra müslümanlar, her tarafa toplanýp Mekke'ye girdikleri zaman Hâlid görününce, Hz. Peygamber Ebû Hureyre'ye:
"Bu gelen kimdir?" diye sormuþtu. Ebû Hureyre: '
'Hâlid b. Velid'dir" demiþ. Onun üzerine Hz. Peygamber:
"Bu Allah'ýn ne iyi bir kuludur" buyurmuþtur. [106]
Hz. Peygamber yine onun hakkýnda "Hâlid Allah'ýn Kýlýcýdýr" buyurmuþtur. Yine Hâlid hakkýnda: "Hâlid b. Velid'e gelince, o herþeyini sizin için vermiþtir, nesi var nesi yok harplerde Allah yolunda sarfetmiþtir"[107] buyurmuþtur.
Hz. Hâlid gönderildiði seriyyelerde ve yaptýðý muharebelerde Allah rýzasýný ve Allah'ýn dinine davetini esas almýþtýr. Nitekim Yermuk savaþýnda Rumlarýn komutanýna savaþ meydanýnda Ýslâmi teblið etmiþ ve komutan Corc onun daveti ile müslüman olmuþtur.
Hz. Peygamber'in þahsýna karþý da çok büyük hürmeti olan Hz. Hâlid onun isminin mücerred anýlmasýndan bile rahatsýz olmuþ; savaþlarýnda kazandýðý muvaffakiyeti Hz. Peygamberin sakalýndan bir kaç taneyi sarýðýnýn içinde taþýmasýna baðlamýþtýr. [108]
Hz. Halid b. Velid (R.a.), Rumlarýn komutanýna; "Biz Rasûlüllah'la birlikte yaþadýk, onun mucizelerini gördük, dolayýsýyla, bizim gördüklerimizi gören, duyduklarýmýzý duyan birinin iman etmesi kolaydýr... Ama bizden sonra îman edecek sizler, onu görmediniz, sözlerini iþitmediniz, sizin bu þekilde iman etmeniz gayba imandýr ki eðer kalben bu imana eriþirseniz bu daha deðerli ve daha faziletlidir demiþtir.
Bu sözler üzerine bir nara attý... Atým sürerek Hâlid'in yanýna geldi ve: Ey Hâlid bana Ýslâm'ý öðret" dedi. Müslüman oldu... Ýki rekât namaz kýldý... Müslümanlarýn safýna geçerek savaþtý ve az sonra da þehid düþtü...
Savaþýn son derece kýzýþtýðý ve müslümanlarýn zafere adým adým yaklaþtýklarý bir sýrada Medine'den yola çýkan bir posta, Hâlid b. Velid'e yeni halife Ömer b. Hattab'ýn mektubunu getirdi... Mektupta Ebû Bekr'in vefat ettiði haber veriliyor, ayrýca Halid'in komutanlýktan alýndýðý ve ordunun baþýna "Ebü Ubeyde b. Cerrah'ýn atandýðý bildiriliyordu... Hâlid mektubu okudu, Ebû Bekr'e Allah'tan rahmet, Hz. Ömer'e de baþarý diledikten sonra, elçiden bu haberi gizli tutmasýný ve savaþ sona erinceye kadar da kimseye söylememesini istedi. Zira müslümanlarýn zafere ulaþmak üzere olduklarý böyle kritik bir anda bu haber Ýslâm ordusunda bozguna neden olabilirdi...
Nihayet zafer saati gelip çattý. Rumlar bozguna uðradýlar. Müslümanlar bir kez daha Allah'ýn yardýmýyla galip ve muzaffer oldular..
Hâlid, Ebû Ubeyde'ye doðru ilerleyerek komutanýný selamlayan bir asker gibi onu selamladý. Ebû Ubeyde önce bunu þaka zannetti. Fakat az sonra gerçeði öðrenince ve Halid'in alnýndan öperek, hayranlýkla onu kutladý.
Bu olayla ilgili olarak tarihçilerin bir rivayeti daha vardýr. Buna göre, halife Hz. Ömer mektubu, Ebû Ubeyde'ye gönderdi, Ebû Ubeyde de bu haberi savaþ sonuna kadar sakladý... Olay nasýl olursa olsun, her iki durumda da Hâlid'in ve Ubeyde'nin sergilediði davranýþ takdire þayandýr...
Halid'in hayatýnda onun ihlas, samimiyet ve doðruluðunu gösteren bundan daha güzel bir olay yoktur...
Komutan olmak veya asker olmak.. Onun için ikisi de birdi... Aralarýnda bir fark görülmüyordu... Asýl olan Allah yolunda hizmet ve bu hizmetin canla baþla yerine getirilmesiydi...
Gerek Halid'deki, gerekse diðer mü si üm anî ardaki bu hizmet anlayýþýnda ümmetin baþý ve yöneticisi olan halifelerin rolü büyüktü...
Ebu Bekr ve Ömer.
Ýki eþsiz insan. Onlar hakkýnda dil ne söyleyebilirdi ki?
Ömer ve Hâlid. Zaman zaman aralarýnda soðukluk olmasýna raðmen, Ömer'in Hâlid konusunda aldýðý kararlarýn haklýlýðýndan þüphe yoktur. Zira adaleti, ver'asý ve nezahetiyle þöhret olmuþ bir insan olarak Ömer'in, haksýz kararlar alabileceði düþünülemez.
Ömer, Hâlid hakkýnda kötü niyetli olmamýþtýr. O'nun tek arzusu, Hâîid'in öfkesini ve kýlýcýný dizginlemekti.
Hz. Ömer bu durumu, Malik b. Müveyr'in öldürülmesini müteakip halife Hz. Ebû Bekr'e açmýþ ve: "Muhakkak Hâlid'in kýlýcýnda, sürat, hafiflik ve kýzgýnlýk var" demiþti.
Hz. Ebû Bekr de: "Allah'ýn kâfirler üzeri çektiði bir kýlýcý ben kýnayamam" dedi.
Dikkat edilirse yukarý da Ömer, Hâlid için "Hâlid'in kendisinde" bir hiddet var demiyor. "Hâlid'in kýlýcýnda" hiddet var diyor. bu da Emir'ül-mü'minin onun hakkýnda söz söylerken edep dairesinde kaldýðýný, hatta Hâlid'i takdir ettiðini gösterir.
"Hâlid" savaþ adamýydý. Beþikten mezara kadar.
Çevresi, yetiþmesi, terbiyesi, Ýslâm'dan önceki ve Ýslâm'dan sonraki hayatý. Onu korkusuz bir savaþçý yapmýþtýr...
Müslüman olmadan önce mü'minlere karþý kullandýðý kýlýcýný Ýslâm'a girdikten sonra, biraz da o yýllarýn acýsýyla, müþriklere karþý daha þiddetli ve daha da acýmasýz olarak sallýyordu.
Daha ilk bakýþta zikrettiðimiz olayý, Hâlid'in Hz. Peygamber'den ricasýný hatýrlýyorsunuz... Hâlid müslüman olduktan hemen sonra: "Ya Rasûlüllah! Daha önce yaptýðým kötü hareketlerden dolayý benim için maðfiret dile" demiþti.
Ýslâm daha önceki günahlarý silip attýðý halde, Hâlid'in içi rahat etmemiþ ve Allah Rasuiü'nden kendisi için istiðfarda bulunmasýný istemiþti.
Kýlýç, Hâlid gibi yaman bir savaþçýnýn elinde olunca bu kýlýcý dizginlemek de kolay olmuyordu... Bu sebeble Hâlid göreve gönderilirken zaman zaman uyarýlýyordu.
Mesela; Hz. Peygamber, kendisini bazý Arap kabilelerinin fethi için görevlendirdiðinde þöyle demiþti:
Dikkat et seni davetçi olarak gönderiyorum, savaþçý olarak deðil."
Fakat, Hâlid'in kýlýcý nefsine galip gelmiþ ve savaþa giriþmiþti. Bu durum Hz. Peygambere iletildiðinde Allah Rasûlü kýbleye dönmüþ ve:
"Allah'ým! Hâlid'in yaptýðý þeylerden ötürü sana sýðýnýrým, affet!.. " buyurmuþtu.
Sonra Ali'yi göndermiþ, mallarýnýn ve kanlarýnýn karþýlýðýný iade etmiþti...
Olayla ilgili olarak þu rivayet de nakledilir:
Daha sonra, Hâlid bu iþi, Abdullah b. Huzafe, es-Sehmî'nin: "Rasûlullah, müslüman olmazlarsa, onlarý öldürün dedi" sözleri üzerine yaptýðýný beyan etmiþ ve özür dilemiþtir.
Hâlid üzerine aldýðý vazifeyi en þekilde yapmaya çalýþýrdý... Bir zamanlar hürmet ettiði eski deðerlerini de ayný karlýlýkla terk etmeyi bilmiþtir...
Allah Rasûlü, kendisini "Uzza" putunu yýkmaya gönderdiði vakitte ayný azim ve kararlýlýkla gitmiþti.
Tek baþýna adeta tek bir ordu gibiydi... Sað koluyla, sol koluyla ve ayaklarýyla çarpýþýyordu. Bir yandan da þöyle diyordu:
Ey deðersiz, rezil uzza, artýk seni ululamýyorum...! Zira seni Allah alçaltmýþ. Sonra onu ateþe verip yakmýþtý...
Artýk Hâlid'in gözünde,þirki çaðrýþtýran herþey deðersizdi ve "Uzza putu" gibi yok edilmeliydi. Ona göre, bunun da tek yolu kýlýçtý. Bir de:
Seni red ediyorum, seni uðurlamýyorum; zira gördüm ki, Allah seni alçaltmýþ..." sözleri ve inancýydý...
Hâlid'in kýlýcýnýn bu derece hiddetli olmamasýný temenni etmek de emir'ül-mü'nin Hz. Ömer'le hemfikiriz... Yine Hz. Ömer'in onun hakkýnda söylediði: "Analar Hâlid gibisini doðurmaktan acizdir." sözüne de yürekten katýlýyoruz.
Vefat ettiði vakit, Hz. Ömer çok gözyaþý döktü... Sadece onu kaybettiði için deðil, bilakis azl sebebleri ortadan kalkýp, fitne sönünce imareti (emirliði) ona býrakmak istediðinden dolayý...
Fakat halife Ömer bu arzusuna eriþemedi... Zira Halid rahmeti Rahmana kavuþmuþ, cennetteki mekânýna eriþmiþti... Artýk biraz dinlenebilirdi. Ömrü savaþ ve mücadelede geçmiþ, istirahat nedir görmemiþti.... Þimdi o yüce ve þerefli naþý biraz olsun uyuyabilirdi. Zira; dost ve düþmanlarý onun hakkýnda: "kendisi uyumayan kimseyide uyutmayan adam" derlerdi.
Eðer, mümkün olsaydý, Allahû Teâla'dan, ömrünü uzatmasýný talep ederse ve daha uzun yýllar Ýslâmýn hakimiyeti ve þirkin izalesi için savaþýrdý..
Allah yolunda cihad, hayatta en çok sevdiði þeydi... O þöyle diyordu: "Allah yolunda cihada çýktýðým bir gece, benim için, bir düðün gecesinden veya bir oðulla müjdelen meniden daha sevimlidir."
Bu sebeple onun en çok korktuðu þey, yataðýnda ölmekti. Hayatýmý at sýrtýnda kýlýç sallayarak geçiren bir insan için yataðýnda can vermekten daha acý bir þey olamazdý.
O Allah Rasûlü ile ayný safta çarpýþmýþ, ridde (dinen dönme) hareketine katýlanlarý kahretmiþ, Ýranlýlarý ve Rumlarý üzerlerine düþen sorumluluklarý yerine getirmiþlerdi. Böyle bir kahraman için, döþeðinde can vermek elbette üzücü olurdu... Bu nedenlerden biridir ki, son anlarýnda gözyaþlarý arasýnda þöyle diyordu:
"Bir çok olaya þahit oldum., sayýsýz mücadelelere giriþtim... Vücudumda kýlýç, mýzrak veya ok darbesi almadýk yer kalmadý... Sonunda da iþte gördüðünüz üzere bir at gibi döþeðimde ölüyorum... Kahrolsun korkaklar... !"
Bunlar ancak Halid gibi bir kahramanýn aðzýndan çýkabilecek kelimelerdi... Son nefesini vermeden önce vasiyetini yazdýrdý... Mallarýmý kime býraktýðýný biliyor musunuz'? Ömer b. Hattab'a... Peki terekesinin (geriye býraktýðý mallarýn) ne olduðunu biliyor musunuz? Atý ve silahý. Evet. evet, sadece atý ve silahý... zira bu ikisi dýþýnda sahip olduðu baþka bir malý yoktu. Zira o, yaþadýðý sürece dünyalýk ve dünya malý ile ilgilenmemiþ, ömrünü Allah yolunda cihadla geçirmiþti. Halid hayata gözlerini yumdu... Cism-i pâki ashabýn omuzlarýnda kabre doðru yollandý... Annesi gözyaþlarý içerisinde þunlarý söylüyordu:
"Sen kavmin en hayýrlýlarýndan ve en cesurlarmdandm... Sen arslanlardan daha cesurdun... Ve daðlar arasýnda akýp gitmekte olan ýrmaklardan daha cömerttin..." Bu sözleri duyan Hz.Ömer "Doðru söyledin... Vallahi o gerçekten böyleydi." dedi. [109]
Sahabeler, nefsin cimrilik çemrebinden kurtulmuþ cömertlerdir. Onlar medeniyet coðrafyasýna cömertlikle ayak basmýþ medenîlerdir. Onlarýn fýkhý, medeniyet ce cömertlik fýkhýdýr.[98] Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, 1,413
[99] Ahmed b. Hanbel, Müsned, TV, 158
[100] Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, I, 413
[101] Müslim, Sahih, 11,103
[102] Usdü'l-Gâbe, II, 103
[103] Müstedrek, 11, 297
[104] Ýbn Esir, üsdü'l-Gâbe, II, 110
[105] Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, I, 413
[106] Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 1360
[107] Ebû Dâvûd, Sünen, I, 163
[108] Ýbn Hacer, el-Isabe, I, 413-415; Ýbnü'l-Esir, Üsdü'l-Gâbe, II, 109-312
[109] Hayatüs Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Ref'at el- Baþa, Beyrut/ty